Kültürpark’ın Stadyum kapısından sola döndüğünüzde parkın hayvanat bahçesi bulunuyordu. Defalarca gezdiğim bu hayvanat bahçesinde Aslanlar, ayılar, kuğular ve çeşit çeşit hayvanlar vardı. Tavşanlar, kuşlar, ördekler, tavuklar… Bir ara çok sayıda Pekin Ördeği vardı
İrem BarsbeyÇağatay Aydın ve Kuban Peker
Aslanlar kükreyince Çekirge’den duyulurdu.
*
Hayvanat bahçesinde geçen bir öykü: Clark çekmek
“1968 yılı sonu uğurlu gelmişti. Ahmet Cenkçilerle birlikte Millet Gazetesi’ni satın almıştık.
Clark Gable’e özenerek bıyık bırakıp imaj da değiştirmiş, 1965’te seçildiğim halde milletvekili olamayışımın acısını çıkarmak için kolları sıvamıştım.
Tabii iyi aile reisi profili sadece Medeni Kanunumuzla Ticaret Kanunumuzun bir kriteri değildir. Siyasette de “Bona Pater Familias” gerçeği vardır.
Gazetenin efsane fotoğrafçısı Mümin Çotak’la kızım Elif’le oğlum Mehmet’i de yanıma alarak kırmızı Wolkswagenimle doğru Kültür Park Hayvanat bahçesi.
O zaman şimdiki Kültür Park’ta Yusuf Restoran’ın bulunduğu yerdeydi. Şimdi yerinde yeller esiyor.
Fotoğrafçının hayatının en önemli değeri, objektifine sığdırdığı karedir.
Mümin için de öyle. Mümin, ayıları da fotoğraf karesine sokabilmek için bizi ayıların bulunduğu kafesin parmaklığına yaklaştırdıkça yaklaştırdı.
Elif 5, Mehmet 3 yaşlarındaydı ve kafese yaklaşmaya çekiniyorlardı.
Ben, “Korkmayın, babanız burada” diyerek biraz da zorlayarak hepimizi aynı kareye soktum.
Hayvanat Bahçesi, Ertuğrul Mat çocuklarıyla
Ünlü bıyıklarıyla dünyanın en güzel kadınlarına filimler’ de tavır koyan Clark Gable’in bu davranışı, çapkınlık edebiyatına “Clark çekmek” olarak geçmişti.
Tabii eve gidince ve eşim bu fotoğrafları görünce, çocukları bir ayının kafesine bu kadar yaklaştıran bir babanın bıyık bırakarak bir anneye ‘Clark çekemeyeceğini’ Anladım. Dünya başıma yıkılmıştı.”
Lütfi Bolkan
İlginç bir kişi ve ilginç bir aile. Evlerinin salonuna girdiğimde duvarda dedesinin resmi sağda kızının psikoloji üzerine kitaplığı solda ise oğlunun sinema kitapları. Kendi kütüphanesinde ise çok sayıda kitabın yanı sıra hayvanlar üzerine kitap ve sayısız dosya var.
Dedesi bitkilerle tedavi yapan bir halk hekimiymiş.
Ailesi Filibe kökenli. 93 Harbinden sonra Osmanlı topraklarına göçmüş, Balıkesir’e yerleşmiş. Ama barıştan sonra tekrar Bulgaristan’a dönmüş. Balkan Savaşı’nda Bulgar ordusuna katılmış, Sırplara esir düşmüş. Müslüman olduğu için kurtulmuş. Bulgaristan’da bitkilerle tedavi yapmasına izin verilen 5 kişiden biriymiş.
1957 doğumlu torunu Lütfi, orada veterinerlik üzerine tahsil yapmış. Ama kendi ifadesiyle “Evcil hayvanlar üzerinde” çalışmış.
1978 yılında daha önce Türkiye’ye gelmişler. Hürriyet’e yerleşen ablasına yakın olsun diye o günlerde 80 hane olan İhsaniye Köyü’ne yerleşmişler.
Bolkan, 1983 yılı sonunda Kültürpark’taki hayvanat bahçesinde çalışmaya başlamış.
Geldiğimde hayvanat bahçesinde Aslan, ayı, kurt, domuz, kurt, çakal ve tilki gibi yırtıcı hayvanlar; koyun ve cüce keçi gibi evcil hayvanlar; tavşanlar, kaz, ördek ve kuğular; çeşitli kuşlrş, şahin, atmaca, puhu gibi yırtıcı kuşlar ve tavus kuşları bulunuyordu. Bunların dışında adı “Naciye” olan maymunumuz vardı. li ölünce gelen “Naciye” oluyordu.
Önce hayvan kafeslerine giren işçiler ne yapıyorlar, nasıl davranıyorlar onu inceledim. Daha sonra da hayvanlar nelerle beslenirler onu öğrendim.
Bahçe dar, kafesler dar ve kötü durumdaydı.
Belediye Başkanı Ekrem Barışık döneminde kadar kafesleri yeniledik, alanı genişletmeye çalıştık.
Teoman Özalp’ın başkanlığı döneminde Özel İnal Ertekin İlk Okulu öğrencileri bize “Hayvanat Bahçesi” konusunda kırılmayı yaşattı. “4 Ekim Hayvanlar Günü” geldiler ve Hayvanat bahçesi izlenimlerini yazıp bir dosya halinde Belediye Başkanı Ekrem Barışık’a verdiler. O da bize el yazısı ile “Gereğini yapın” notu gönderdi.
Hemen kuğuları, kazları, ördekleri büyük havuza götürdük. Eski kafesleri sırayla yeniledik. Ortadaki alanı vitrin gibi düzenleyip buraya tavus kuşlarını ve cüce keçileri koyduk.
Müdürümüz Devrim Oktay görevden alınınca yerine DSİ’den Zekeriya Bıyıkbeyi müdür olarak başımıza getirildi.
Tavşanları besleyen yeğenim Janserey Peker
Alan dar olduğu için hayvan yavruları ölüyordu / öldürüyordu. Bu yüzden iki ayı yavrusunu alıp evimin salonunda baktım. Birkaç ay evimde besleyip büyüttüm.
Bir çocuk ayılara yaklaşıp, kışkırttı. Ayı pençesiyle kolunu sıyırdı.
Ayılara “Halime, Halkalı, Benekli, Kocaoğlan” gibi isimler takardık. Hayvanlara zarar vermek isteyen çok sapık vardı.
Uludağ Milli Park’taki ayının adı “Yumak“tı. Fuar zamanı Orman Bahçesindeki “Orman Pavyonu”nda sergilenirdi. Diğer zamanlar ise Çekirge Caddesi’ndeki Orman Müzesi’nde sergileniyordu.
Hayvanat bahçesinde çalışmaya başlayınca hayvanlar hakkında basılı bilgi aradım. İnternet yok, ne bulduysam aldım, dosyaladım. Bu işin sonu yok. Her gün bir şeyler öğreniyorum.
Kültürpark’ta ilkel koşullardaki hayvanat bahçesi önce Çukurca’ya taşınmak istendi. Erdem Saker hayvanat bahçesini Botanik Parkına taşıdı. Amacı her iki parkı da birleştirmekti.
Taşınma öncesi Türkiye’de Gülhane, Ankara Atatürk Orman Çiftliği ve Derince’de ki hayvanat bahçelerini gezdik. Ankara Hayvanat Bahçesi’ndeki Veteriner Orhan Gazi bize çok yardımcı oldu.
Avrupa’da Viyana, Budapeşte ve Sofya hayvanat bahçelerini gezdik. Amacımız hayvanat bahçesini Bursa’nın en uygun yerine ve en güzel şekilde yapmaktı.
Macaristan’dan bize destek için gelen uzmanı Bursa’da gezdirdik. Cumalı Kızık Köyü’nü çok beğendi. Bize oradaki yapılardan bazılarını yeni hayvanat bahçesinde inşa etmenizi önerdi. Böylece hayvanat bahçesine tarihi de katmış olacaktık.
Unutamadığım bir anım, taşınmadan önce hayvan temini için Türkiye’deki hayvanat bahçeleri ile iletişime geçtik. Erzurum’da bir hayvan barınağında bir ayı bulduk. Kafesli arabamızla almaya gittik.
Barınak Palandöken’de, askeri birliğe yakın bir yerdeydi. Buradaki hayvanlar yakındaki bir askeri birliğin yemek artıklarıyla besleniyormuş. Ayının kafesine gittik, bir iğne attım, düşmesini bekledim ama düşmedi.
İkinci iğneyi attım, 5-10 dakika içinde düşmesi, uyuması lazım. Ama düşmedi. Şaşırdım kaldım. Mecburen üçüncü iğneyi attım. Bu defa düştü ama yüzü kış için kazdığı çukura düştü.
Sonunda ayaklarından çekerek, kafasını çukurdan zorlukla çıkararak arabamıza yükledik. Geceyi orda geçirdik. Sabah oradaki askeri birliğin komutana gittim. Komutan ‘Sana bir itirafta bulunacağım, bizim ayı alkolik’ dedi. Meğer bazı askerler askeri garnizondan artan içkileri ona içiriyorlarmış. Sonrada kafesi temizliyorlarmış.
Bursa’ya getirdik. Parktaki lokantalardan içki kokusu gelince kafayı kaldırıyordu. Yeni hayvanat bahçesinde de problem çıkardı. Yavrulara saldırdı. Sonunda Konya Karatay Hayvanat Bahçesi’ne gönderdik.
Diğer bir anım ise köyümüze getirdiğim hayvanlar. Yeni hayvanat bahçesi için Macaristan’daki Budapeşte Hayvan Hayvanat Bahçesi’nden aslan, yaban eşeği ve lama aldık. Bulgaristan’daki köyüm Musacık, E-5’e 12 kilometreydi. Köyümüze gittim. Tırın kapağını açtım ve hayvanları gösterdim. Gece orada kaldık, ertesi gün yola çıktık.
Yeni hayvanat bahçesinde Başkan Erdem Saker’in emeği çoktur. Allah ömür versin. Hayvanat bahçesine heykeli dikilse azdır.
Faruk Yalçın, Darıca’daki hayvanat bahçesini ve botanik park kurmuştu. Burayı da gezdim. Yanıma Bursa’da özel kuşlar yetiştiren birini de aldım.
Bizi iyi karşıladı. Yanımdaki arkadaşım sende olmayan kuşları yetiştiriyor’ dediğimde çok şaşırdı. Hemen sohbete başladı. Daha sonra Bursa’ya onun köyüne gelerek kurduğu hayvanat bahçesinde eksik olan kuşları aldı.
Burası kuş cennetiyken daha iyiydi. Hayvanat bahçesine dönüşünce yürütmesi zorlaştı.
Emekli olduktan sonra Türkmenistan’ın Aşkabat Belediyesi’nden hayvanat bahçesi kurmak için teklif aldım. 2009-2013 dört yılları arasında orada çalıştım.
Önce Türkiye’deki hayvanat bahçelerini gezdirdim. İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan çok yardım gördük.
Lütfi Bey’in unutamadığı bir hayvan var. Bir zamanlar Türkiye’nin en büyük boz ayısıydı. 1978 yılında Kültürpark’taki Hayvanat Bahçesi’ne getirilen Kocaoğlan içinde tutulduğu dar alanda on yıl yaşadıktan sonra 1998 yılında yeni hayvanat bahçesine taşındı. 2008 yılında hayatını kaybetti. Lütfi Beyi, Kocaoğlan için aşağıdaki satırları kaleme almıştır.
Kocaoğlana mektup:
Faruk Yalçın (1921-2008):
Daha çocukluğunda Ergani’de güvercin ve keklik beslerdi. Kuşlara ve hayvanlara olan tutkusu ölünceye kadar devam etti. Kocaeli Darıca’da dünyanın her tarafından getirttiği üç bin hayvanı barındıracak şekilde 200 dönüm arazi üzerine Türkiye’nin ilk özel hayvanat bahçesini yaptı. Önceleri sadece kuş parkı yaptırmak istedi fakat zamanla başka hayvanları da getirmesi ve çevrenin ilgisiyle büyük bir hayvanat bahçesine dönüştürdü.
Faruk Yalçın, hayvanlara ve bitkilere o denli gönül vermiş ki hayvan ve bitki bakımı üzerine yazılmış yirmi bir eseri bulunmaktadır. Türkiye’nin çeşitli yerlerine on altı adet okul yaptırmıştır.1921 yılında doğan Yalçın, 2 Aralık 2008 günü İsviçre’de hayatını kaybetti.
Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar.
Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu.
TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi.
Yayınlanmış kitaplarından bazıları:
"Kuşçubaşı Hacı Sami Bey",
"Özbek Mektupları",
"Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler",
"Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi".
Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır.
E-Posta: [email protected]