Quantcast
Bursa Orhangazi Sinemaları – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Bursa Orhangazi Sinemaları
  • 24 Mart 2019 Pazar
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

Sinema bize farklı bir dünyanın kapısını açardı. Perdede seyrettiğimiz sadece görüntü değildi. Çoğu zaman filmin içine girer, efe olurduk, korsan olurduk, kovboy olurduk. Malkoçoğlu, Karaoğlan, Tarkan’la akınlara çıkardık. Herkül veya Masis’le Antik Çağ yaratıklarıyla dövüşürdük.

Ankara, İstanbul, İzmir ve Uludağ gibi ismini duyduğumuz ama gidemediğimiz yerleri filmler ayağımıza getirirdi. Sadece buralar mı? Paris, Roma, Londra, Newyork… Balta girmemiş ormanlar, uçsuz bucaksız çöller, okyanuslar filmlerle bize gelirdi. Kitaplarda okuduğumuz aslan bize kükrer,  balina içine çektiği suyu fışkırtırdı.

Kemal Burkay’ın o güzel şiirinde olduğu gibi

Bazen şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
iklim değişir Akdeniz olur gülümse…

Günlerce konuşulan tek konu o hafta seyrettiğimiz film olurdu.

Bizimle dış dünya arasında köprü olan sinemacılar da doğal olarak yörenin önde gelen insanları arasına girerlerdi. Çoğu sinema aynı zamanda tiyatro ve konser salonuydu. Siyasi parti kongreleri, dernekler kongrelerini buralarda yaparlardı.

Raif Kaplanoğlu

Bunların ışığında Orhangazi sinemalarını Bursa Ve Osmanlı Devleti üzerine araştırmalar yapan sayın Raif Kaplanoğlu ile ilçedeki sinemalarını gezelim.

“Çocukluğumda Orhangazi 6–7 bin nüfuslu küçük bir yerdi. Birçok ilçede Halkevleri için tiyatro ve sinema binaları yapılmıştı. Bu binalar, Halkevleri kapatılınca belediyelere devredildi. Çoğunun adı belediye sineması oldu. Belediyeler bu binaları işletmecilere kiraladı. Orhangazi elektriğini küçük bir HES’ten sağladığı için sinemada jeneratöre ihtiyaç duyulmuyordu.

1950’li yılların başında bu Halkevi binasını Arnavut Ayet (Durmuş) kiralayıp Atlas Sineması adıyla hizmete soktu. 300-350 kişilik bir sinemaydı. Güzel bir salonu vardı. Geniş bir sahnesi ve bu sahnenin arkasında orkestra yeri olabilecek bir çukur bile bulunuyordu. Parti kongreleri, kına/düğün, tiyatro ve konserler gibi ilçenin tüm kültür-sanat faaliyetleri burada yapılıyordu. Benim sünnetim de bu sinemada olmuştu. Kışlık Atlas Sineması’na kadınlar gelmezdi. Sadece bazen kadın öğretmenler ve kadın memurlar film izlemek istediklerinde balkon onlara ayrılırdı.

Atlas Sineması makine dairesi, makinist Sinemacı Ayet’in oğlu Rahmi Durmuş.

Ayet Durmuş, 1960’lı yılların başında “Çoklar Fırını” karşısında yazlık bir sinema açtı. Adı yine Yazlık Atlas idi. Yazlık Atlas Sineması yaklaşık 800 kişilik büyük bir sinemaydı. Zeminde tahta sandalyeler,  girişte ufak bir büfe bulunuyordu. Bu sinemaya Orhangazililer aileleriyle gelirdi. Babam din adamı olduğu için annemler sinemaya gidemezdi. Ayet Durmuş’un eşi de sinemaya gidemezdi. Bu sinemanın yanında, bugünkü Ateş Kıraathanesi’nin bulunduğu bir tanıdığımızın evinden sinemayı izlerdi. Annemle onlara gider, beraber balkondan film izlerdik.

                                    

Atlas Sineması’ndan bir görüntü

Sinemacılık gelişince, altmışlı yılların sonunda Sinemacı Özen, Yazlık Zevk Sineması’nı açtı. Yaklaşık 800 kişilik büyük bir sinemaydı. Getirdiği filmler ucuz, kötü kopyalardı. Filmler oynarken 8–10 kez kopardı. Seyirciler ıslıklardı. O da bu durum karşısında Arnavut Ayet’le rekabet için üç film birden oynatmaya başladı. Bu kampanyayı uzun bir süre sürdürdü.

İlçede seyirci potansiyeli yüksekti. Yakın köylerden film izlemeye gelenler çoktu. Başka bir girişimci İş Bankası şubesi aralığında Yazlık Güneş Sineması’nı açtı. Burası 400-500 kişilik bir sinemaydı. Bu sinema da Zevk Sineması’na rakip olarak üç filim birden oynatmaya başladı. İlk kez “Baba” filmini bu sinemada izledim.

Orhangazi’de açılan son sinema Gemlik yolundaki Kışlık Emek Sineması’ydı. Almanya’da işçi olarak çalışıp, Orhangazi’ye dönen Mustafa Turan, abisiyle beraber bahçelerinde bir sinema binası inşa etmeye başladı. İnşaatta kendileri de çalışıyordu. Mustafa Turan’ın abisi inşaatın çatısından düşüp, öldü. Mustafa Turan, güç-bela bu sinemayı açıp, çalıştırmaya başladı. 500-600 kişilik güzel bir sinemaydı. Tiyatro, konser, düğün-dernek için de kiraya veriliyordu. Benim nikâhım da burada kıyıldı. Mustafa Turan sinemayı yürütemedi. Seyirci çekmek için normal filmler arasına 1-2 dakikalık “miki” filimleri parça olarak koymaya başladı. Kahveleri dolaşıp, kulaklara “bu akşam parça var” diye fısıldıyordu.

Sonra hemen yanına Yazlık Emek Sineması açıldı. Bu sinemada 700-800 kişilikti. Kız kardeşimin düğünü bu sinemada oldu. Daha sonra, Sinemacı Ayet’le rekabet edemeyen  Mustafa Turan, sinemasını Ayet Bey’e kiralamak zorunda kaldı. Sonra tekrar kendisi işletmeye başlattı. Bir sezon ünlü illüzyonist (Abra-Kadabra olabilir) burada program yaptı.

Ayet Abi ölünce Atlas Sineması kapandı. Belediye burasını İşhanı yaptı. Televizyonun yaygınlaşması, Yeşilçam’ın açık-saçık filmlere yönelmesi, Orhangazi’deki sinemaların sonunu getirdi. Yazlık sinemalar birer birer kapandı. En son Emek Sineması kapandı. 8–10 yıl kapalı kaldı, sonra da yerine büyük bir apartman dikildi.

Seyyar Sinemacılar

Bu sinemalardan başka Orhangazi’de seyyar sinemacılar da vardı. Araçlarıyla köyleri dolaşırlardı. Bunlardan birisi komşumuz Sinemacı Necdet (Erceylan) idi. Köylere film oynatmaya giderdi. Sinemacı Necdet, hem komşum, hem de ailece dosttuk. Yine komşum Peynirci Tevfik, Necdet Amca’nın kalfalığını yapıyordu. Sinemacı Necdet Abi’nin çok değişik bir pikabı vardı. Sinema makinesini ona koyardı.

Ben de 1968 -1970’li yıllarında, sinema makinistliği çıraklığı yaptım. Geceleri Sinemacı Necdet’le sinema oynattım. Esas işim; bize gelen veya oynattığımız filmleri elle çevirerek başa sarmaktı. Film makinemiz 16 mm’likti. Oynatacağımız filmi gideceğimiz köyün muhtarına telefonla veya bir şekilde haber verirdik. Film afişlerini filmi oynatacağımız kahveye önceden gösterip, duvara asardık. Bu şekilde filmi tanıtırdık. Film oynama saatinden önce kahveye gelir; makineyi kurup perdeyi asardık. Köy kahvecisine de bir kira öderdik. Yaz aylarında etrafı çarşafla çevrili alanlarda film oynatırdık. Gemlik–İznik –Mudanya köyleriyle Kurşunlu’da sıklıkla film oynattık. Sahilde ise o yıllarda tatil kampları bulunuyordu; Kızılay kampı, Gençlik kampı gibi. Buralara gidip, film oynatırdık. Kurşunlu’da kilisenin olduğu yerde film oynatmıştık. Yaz aylarında, sahildeki tüm köyleri dolaşırdık. Bizden başka seyyar sinemacılarda bölgeyi dolaşırlardı. Nüfusu kalabalık olan Sölöz, Keremet, Gürle gibi köylere sık giderdik. Sinemacı Arnavut Bayram Abi de, seyyar sinemacıydı. Ancak Bayram Abi çok uzak köylere giderdi. Ancak Orhangazi köylerinde sadece Yeniköy beldesinde, belediye sineması vardı. Bu sinema, Atlas Sineması’ndan bile daha güzel bir sinema binası idi.

Seyyar sinemacılığın sonunu, televizyonun yaygınlaşması getirdi. Köylerde televizyonlar yaygınlaştı. Televizyonlardaki Dallas, Bonanza ve polisiye dizilerin her bölümü bir filmdi. Seyirciler filmlere rağbet etmez oldu. Bu da seyyar sinemacılığın sonunu getirdi.

Duygusal bir yapım var, izlediğim hüzünlü aşk filmleri geceleri rüyalarıma girerdi. Beni etkileyen filmlerden en önemlisi, Yılmaz Güney’in son sahnede vurulduğu bir filmdi. Son sahnede çulsuz bir adam, filmin kahramanını, yani Yılmaz Güney’i öldürüyordu. Bu film, Yeşilçam’da gerçekçi sinemanın başlangıcı olmuştu. Seyirciyle birlikte ben de filmin sonunda şaşıp kaldık. Sinemanın ışıkları yanan kadar filmin kahramanı olan Yılmaz Güney’in ayağa kalkmasını bekledik.”

                                                                *

Yeni Lider Gazetesi’nden Muamer Yolcu  ilçedeki sinemalarla ilgili şu bilgiyi verdi;
“Şuan Orhangazi’de bulunan herhangi bir sinema bulunmamaktadır. Uzun yıllar önce Gölpark Avm açık iken Tutku sinemaları vardı. Ondan öncesin de Mezarlığın karşısında yine aynı isimde Tutku sineması bulunuyorduı.  Sinemalardan en eski olanı ise EMEK Sineması’ydır.  Yaklaşık son 5 senedir Orhangazi’de sinema bulunmamaktadır. Şu an Orhangazi halkı çevre il ve ilçelere gidilmektedir. Gemlik’te Tutku sineması var ve Yalova’da bulunan KİPA ve Özdilek’teki sinemalar bulunuyor.”

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024