Quantcast
Bursa’da medfun mollalar – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Bursa’da medfun mollalar
  • 05 Nisan 2020 Pazar
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

Osmanlı’nın Yenişehir ilçesinden sonra başkenti olan ve Edirne, sonrasında İstanbul’un başkent olmasına rağmen önemini koruyan ve Osmanlının Anadolu’daki başkenti konumunda olan Bursa, fethinden sonra bir çekim merkezi olmuştur.

Genişlemek için sürekli fütuhat yapan Bursa’ya sadece savaşçılar gelmedi, Anadolu’dan, Acem’den çok sayıda molla ve bilim adamı da geldi. Bursa kısa zamanda bir bilim merkezi oldu ve çok sayıda medrese açıldı. Çok sayıda molla ve bilim adamı yetişti.

Bursa Osmanlının sürgün yerlerinden biri olma özelliğini yıkılana kadar korudu. Osmanlının sürgün yerlerinin başında Bursa, Rodos, Kıbrıs ve Limni adaları geliyordu.

Çeşitli nedenlerle Bursa’ya sürülen veya yerleşen bu insanların Bursa’daki kültürel seviyeyi yükseltiler. Bursa’ya sürgün edilen Şehzade Mustafa’nın annesi Mahi Devran, Karaçelebizade Abdülaziz Efendi ve Esiri Mehmet Efendi kurdukları çeşitli vakıflarla kentin sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulundular.

Bursa’da tanınmış mollalar

Osmanlı Devleti’nin en önemli şehirlerinden biri olan Bursa’da fethedildiğinden günden sonra çok sayıda tekke kuruldu. Önce şehir dışında ve şehre gelen yollarda kurulan tekke ve zaviyeler kuruldu. Daha sonra Yenişehir, İznik ve Bursa’da ardarda medreseler kurulmaya başlandı.  Çok sayıda müderris ve molla Osmanlı Beyliği’ne gelmeye başladılar.

Davud-i Kayseri: Davud-i Kayseri, o dönemin ünlü âlimlerindendi ve İznik’teki medresede görev yaptı. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş adlı eserinde Davud-i Kayseri’nin  “Orhan Gazi ve oğlu Süleyman Paşa adına Arapça olarak ve muhtelif ilimlere ait ansiklopedik bir eser ithaf ettiğini” yazar. (Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş-I,s.361, İstanmul-1946)

İsa Bey Fenari: Molla Fenari’nin ağabeyidir. Hisar semtinde bir mescit yaptırmıştır.

Molla Fenari: 1350’de doğmuştur. Osmanlı döneminde 1. Sınıf kadılara molla denilmekteydi. Kahire’ye gidip eğitim aldı.  Bursa’da ve fetret devrinde Karaman’a gidip oradaki medreselerde ders verdi. Daha sonra Bursa kadısı oldu. Padişah II. Murat tarafından şeyhülislamlık görevine tayin edildi. 1435 yılında vefat etti. Bursa’da bir cami ve medrese yaptırmıştır.  Yaptırdığı caminin haziresine gömülmüştür.

Fenarizade Ahmet Paşa:   Gazzizâde Seyyid Abdüllatif Efendi, Hulâsatül-Vefeyât adlı eserinde Fenarizade Ahmet Paşa için şunları yazar, “Molla Fenari oğullarından büyük bir âlim idi. Önce şeyhülislam, sonra sadrazam oldu. Daha sonra Bursa’ya sürgün edildi. Dünya mevkiinden ayrıldıktan sonra Molla Fenari yakınında en yüce rütbeye nail oldu. Bursa’nın eteğinde Çatal Fırın civarında, Halvetî Tekkesi olan cami-i şerif bu zatın binasıdır. 867/1462 tarihinde vefat etmiştir.”

Kara Hasan Paşa:  Molla Fenari’nin medrese arkadaşı ve ulemadandır. Sonra vezir oldu. Vefat ettiğinde kendi hayır eseri olan medresesinde defnedilmiş.

Kürdi Mehmet Çelebi: İstanbul’da sarayda muallim olarak görevli Kürdi Mehmet Çelebi bir ayeti yanlış yorumladığı için Bursa’ya sürgün edilir. Kürdi Mehmet Çelebi, Ulucami’de ders vermiştir. 1673 yılında vefat eden Mehmet Efendi Pınarbaşı’nda, Üftade Zaviyesi yakınlarına defnedilmiştir.

Kazasker İbrahim Efendi: Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin oğludur. Şehzadeliği zamanında Padişah I. Mahmut’un hocalığını yapmıştır. Müderrislik ve kazaskerlik yapmıştır. Edirne Vakası  nedeniyle önce Kıbrıs’a sürülmüş, sonra sürgün yeri Bursa olarak değiştirilmiştir. 1709 yılında vefat eden İbrahim Efendi, Yoğurtçu Baba Zaviyesi önündeki Süleyman Çelebi kabrinin yakınlarına defnedilmiştir. Burada bulunan mezarlık daha sonra kaldırılmış, yerine park yapılmıştır.

Kazasker Mehmet Dede Efendi: Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin ikinci oğludur. Edirne Vakası nedeniyle önce Bursa’ya sürülmüştür. Bursa’daki evini mektep haline getirmiş ve talebelere ders vermiştir. 1730’da affedilmişse de İstanbul’a dönmeyip Bursa’da kalmıştır.

Vani Mehmet Çelebi: Fazıl Ahmet sadrazam olduğu dönemde Padişah Dördüncü Mehmet’in emriyle İstanbul’a çağrıldı. Padişah hocası ve Yeni Cami’de ilk kürsü vaizi oldu. Şehzade Mustafa’nın da hocalığını yaptı. Padişah hocası olmasından dolayı “Şeyh Mehmet” namıyla anılmaya başlandı. Mehmet Efendinin Yeni Cami kürsüsünden ettiği vaazlar büyük ilgi gördü. 1665 senesinde bazı tarikatçıların çığırdan çıkan ve İslamiyetin dışına taşan hâl ve hareketlerinin durdurulması için ferman çıkarttırdı.

Döneminde Sabatay Sevi adında bir haham kendisinin Mesih olduğuna dair bir takım sapık fikirler ileri sürmüştü. Sevi, yakalanıp Edirne’ye getirildi. Edirne sarayında Şeyhülislâm Minkarizade Yahya Efendi ve Sultanın imamı Vâni Mehmet Efendi’nin içinde olduğu bir divan tarafından yargılandı. Sabatay Sevi, Müslüman oldu ve davası düştü.

Vani Mehmet Efendi 1683 senesinde Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki İkinci Viyana Seferine ordu şeyhi olarak katıldı. Seferden sonra Bursa yakınlarındaki Kestel köyüne gönderildi. Kestel’de de büyük bir cami ve mektep yaptırdı. Ömrünü orada tamamladı. 1685 (H.1096) tarihinde Bursa yakınlarında Kestel köyünde vefat edip, orada kendi yaptırdığı Caminin girişine defnedildi.

Kadı Hasan Efendi: Sarayda muallim olan, daha sonra kadılık ve müderrislik görevlerinde bulunan Hasan Efendi önce Limni Adası’na, daha sonra Bursa’ya sürgün edilmiş ve 1711’de Bursa’da vefat etmiştir. Pınarbaşı’nda Seyfizade’nin yanına gömülmüştür.

                                                        *

Bursa, aynı zamanda gözden düşen, devleti kızdıran şairlerin de sürgün edildiği, kimisinin sürgünde öldüğü bir yerdir. Şair Ahmet Paşa Bursa’ya sürülen şairlerden ilk akla gelenler.  Devlet yöneticilerini kızdıran Haşmet ve Kerküklü Abdürrezzak Nevresi adında iki şair Bursa’ya sürülür. 1762 yılında Bursa’ya sürülen şair Haşmet, Bursa’dan Rodos Adası’na sürülür ve ömrünü orada tamamlar(1769). Bursa’da iken Sadrazam Ragıp Paşa’ya “Tevfik”  kasidesi yazarak af dileyen şiarın bu talebini padişah geri çevirir. Şairden geriye Kadın Divan şairlerimizden Fitnat Hanım’la olan fıkralar geriye kalır.

Devlet büyükleri hakkında eleştiri dolu şiirler ve hicviyeler yazan Kerküklü Abdürrezzak Nevresi, Girit, Bağdat ve Bursa’ya sürülür. Kütahya’da kadılık yapan şair Bursa’ya 1762 yılında ikinci sürgün edilişinden birkaç gün sonra vefat eder.

Yazılı eser bırakmış sufi, müderris ve mollalar:

Osmanlı Devleti’nin en önemli şehirlerinden biri olan Bursa’da fethedildiğinden günden sonra çok sayıda tekke kuruldu. Önce şehir dışında ve şehre gelen yollarda kurulan tekke ve zaviyeler kuruldu. Daha sonra Yenişehir, İznik ve Bursa’da artarda medreseler kurulmaya başlandı.  Çok sayıda müderris ve molla Osmanlı Beyliği’ne gelmeye başladılar. Davud-i Kayseri o dönemin ünlü âlimlerindendi ve İznik’teki medresede görev yaptı.

Şehir içinde daha sonra çok sayıda tekke ve zaviye açıldı.  Bu tekkelerin şeyhlerinin bir kısmı kütüphane kurdular, bir kısmı tasavvuf üzerine çok sayıda eser yazmışlardır.

Bunların içinde en ünlüsü yazdığı mevlit günümüzde de okunan(1351-1422) tarihleri arasında yaşayan Süleyman Çelebi ve yazdığı eserler günümüzde de ilgi gören, tasavvuf kültürünün temel direklerinden sayılan ve sürgün edildiği Limni Adası’nda vefat eden Niyazi Misri (1618-1694)’dir.

Bu sufiler içinde Lami Çelebi ayrı bir yere sahiptir. Dedesi Yeşil Külliye’yi yapan ekipte yer alan Nakkaş Ali’dir. Tasavvuf konusunda yazılmış çok sayıda eseri Arapça ve Farsça’dan tercüme etmiştir. Telif ve Tercüme olarak 12 mansur, 12 manzum eser yazmıştır. Bursa’yla ilgili olarak yazdığı 638 beyitlik Şehrengiz-i Bursa’yı kanuni Sultan Süleyman Bursa’yı ziyaret ettiğinde takdim etmiştir.

1632 yılında vefat eden Hüsameddin Bosnevi;  Emir Sultan, Üftade, Abdal Murat ve Baba Sultan üzerine menâkıbnameler yazmıştır.

“Bursa’da yaşamış sufiler in en fazla eser vereni”  unvanına sahip olan İsmail Hakkı Bursevi(1653-1725) Arapça, Farsça ve Türkçe çok sayıda esere imza atmıştır. Divanı vardır. En tanınmış eseri Zuhu’ı Beyan’dır.

Ahmet Ziyaeddin Efendi(ö.1784), 1723-1782 yılları arasında Bursa’da yaşamış şeyh, vaiz, vali, müderris, şair, hattat, muzikişinas ve doktorları tanıttığı “Gülzâr-ı Sulehâ ve Vefeyât-ı Urefâ”dır.

Abdullah Münzevi (ö.1795) Ulucami’de büyük bir yazma eser kütüphanesi meydana getirmiştir. Bugün bu eserler şimdi İnebey Kütüphanesi’ndedir.

GazzizadeAbdullatif Efendi (ö.1832)Bursa’da yaşayan âlim, sufi, âşık ve abdallarla ilgili olarak Ravzatu’l Muflihun adlı bir eser yazmıştır.

Bursa sadece Osmanlı sufilerine değil, Cezayir’i işgal eden ve bağımsız bir beylik kuran, sonunda Fransızlara yenilen ve Osmanlı topraklarına sürgün gelen Abdülkadir Cezayiri ve Libya’da Osmanlılarla İtalyanlara karşı savaşan, İstiklal mücadelemize destek veren Ahmet Şerif el Sunisi’ye de ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı’nın son döneminde ise sayısız eser veren Bursalı Mehmet Tahir ve Bursa’da kurulan dergâhları anlatan Yadigâr-ı Şemsi adlı eseriyle (Bursa Dergâhları adıyla basıldı) Mehmet Şemsettin Ulusoy’u anmadan geçemeyiz.

*

Bursa’ya Osmanlı Beyliği’nin devletleşme ve sonra imparatorluk olma sürecinde çok sayıda bilgin, sanatçı ve din adamı gelmiştir. Timur’un veliahtı Muhammed Sultan Mirza’nın hocası Cemaleddin Harizmi Bursa’ya gelmiş ve ölümüne kadar (1427) müderrislik yapmış ve özel dersler vermiştir. II. Murat zamanında Altın Ordu Devleti’nden Kırımlı Fakih Ahmet, Saray Müftüsü Hafizüddün Bezzaz ve Şerafeddin Kirimi Bursa’ya gelmiştir.(Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş-I,s.362, İstanbul-1946)

Ünlü gezgin ibni Batuta ve sonra İbni Arapşahın yolu Bursa’ya düşer. Karadeniz üzerinden Edirne’ye gelen İbni Arapşah (1408) İbn-i Arabşah Edirne’de bulunduğu zaman, Ebü’l-Leys-i Semerkandî hazretlerinin tefsîrini Arapçadan Türkçeye, “Câmi’ul-Hikâyât ve Lâmi-ur-Rivâyât” adlı eseri Farscadan Türkçeye tercüme etti. Edebiyattaki kudreti, ifâdede gösterdiği incelik ve birkaç yabancı dili bilmesi sebebiyle, Sultan Çelebi Mehmet Han’ın iltifâtına kavuşup, Divan-ı Hümâyun’da vazife aldı. Sultan Çelebi Mehmet’in hususi kâtipliğini yapıp, civar devlet başkanlarına mektûplar yazdı. Bu arada Burhânüddîn Haydar’dan Miftâh-ül-ulûm adlı eseri okumaya devam etti. 824 (m. 1421) senesinde Sultan Çelebi Mehmet’in vefat etmesi üzerine, on sene müddetle kaldığı Osmanlı ülkesinden Şam’a dönmeye karar verip, ayrıldı. İbn_i Arapşah, Timur’un hayatını yazdığı Acaibu’l Makdur (Bozkırdan Gelen Bela) adlı eseriyle tanınır.

*

Bursa’daki ilk ve en büyük mezarlık Pınarbaşı mezarlığıdır. Pınarbaşı mezarlığından yaklaşık yüz sene sonra Emirsultan Mezarlığı oluşmuştur. Hazireler ve şimdi olmayan Deveciler Mezarlığı ve diğer mezarlıklar daha sonra oluşmuştur. 20. Yüzyılın başında Bursa’ya gelen seyyahlar, Pınarbaşı Mezarlığı’nın Bursa’nın en büyük mezarlığı olduğunu yazmışlardır.

Karşısında bulunan Mevlevi tekkesi ve civarındaki diğer tekkelerin men supları bu mezarlığa gömülmüşlerdir. Mevleviler, Nakşi şeyhleri, mollalar, subaylar, tüccarlar, eşraf ve eşleri bu mezarlığa gömülmüştür. Emirsultan Mezarlığı’nda da çok sayıda devlet görevlisi (sadrazam, vezir, kazasker, kadı, müderris, subay, tüccar, şeyh, seyyid ve diğer tarikat ehli ve eşleri buraya gömülmüştür.

İnegöl’de müderrislik yapan müderrisler

Bağdadizade Hüseyin Bin Yusuf: Bağdat kadısının oğlu olduğu için, Bağdâdî-zâde diye bilinir. Doğum yeri ve tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Dimetoka’da bulunan Abdülvâsi  Efendi Medresesi’ne müderris olarak tayin edildi. Daha sonra; İnegöl Medresesi’ne, Pîri Paşa Medresesi’ne müderris olup, 955 (m. 1548) senesinde Müeyyed-zâde Abdülvehhâp Çelebi’nin yerine İznik Orhaniye Medresesi’nde, 962 (m. 1554) senesinde Edirne’deki Üç Şerefeli Medresesi’nde, 967 (m. 1559) senesinde Mertlus Efendi yerine Sahn-ı  semân Medresesi’nde müderris olarak vazife yaptı. Daha sonra 980 (m. 1572) senesinde Nakib-ül-Eşrâf (Peygamber efendimizin) soyundan gelen seyyid ve şeriflerin doğum ve ölüm kayıtlarını tutan müessesenin başı makamına tayin edildi. 984 (m. 1576) senesinde, yaşlılıktan dolayı bu vazifeden ayrıldı. 1578 senesinde Bursa’da vefat etti.

Yegani Sinan Çelebi:  Molla yegân’ın torunu Asıl adı Sihadettin Yusuf, Müderrislik ve kadılık yapmıştır.

Ebusuud Efendi: 1491’de doğdu. Anne tarafından da Ali Kuşçu’nun torunudur. 1516’da İnegöl İshak Paşa Medresesi’ne müderris olarak atandı. 1520’de bu görevinden alındı. Kısa süre sonra Davut Paşa, 1522’de Mahmut Paşa, 1525’te Gebze, ertesi yıl Bursa ve 1528’de de İstanbul Fatih sahn-ı seman medreselerinin müderrisliklerine getirildi. 1533’te önce Bursa, sonra İstanbul kadısı oldu. 1537’de Rumeli kazaskerliğine yükseldi. 1545’te şeyhülislamlığa getirildi ve hayatı boyunca bu görevde kaldı. Osmanlı şeyhülislamları arasında daha çok verdiği fetvalarla tanınır. Özellikle batıniliği benimseyen mutasavvıflara karşı koydu. Şiirler de yazdı. 23 Ağustos 1574 tarihinde İstanbul’da vefat etti.

Ebu’l Leys Ali:  Osmanlı devri âlimlerinden. İsmi, Alâeddîn Ali Menâvi’dir Doğum yeri ve doğum tarihi bilinmemektedir. 974 (m. 1566) senesinde vefat etti. Ali Menâvi, bazı medreselerde ders okuttuktan sonra, İnegöl’de İshak Paşa Medresesi müderrisliğine tayin oldu. Trabzon, Manisa ve İstanbul’da çeşitli medreselerde müderrislik yaptı.

Kasım Efendi:

İnegöl’de adını aynı camiye veren Kasım Efendi  hakkında Bursalı Mehmet Tahir Bey’in eserinden edinilen kaynak bilgilere göre, Antakyalı İdris’in oğlu Şeyh İlyas’ın oğlu Kasım, Abdülkadir Geylani’nin torunlarından  bir zat olup Bursa vilayeti dâhilindeki İnegöl’de ikamet etmeyi tercih etmiş ve 941’de (M.1535) vefat etmiştir. Tasavvuf ve ahlaka dair otuz iki bölümden oluşmuş 902 (M 1497) telif ettiği Cevahirü’l Ahbar ismindeki manzumesidir.

Kasım Efendi’ye dair verilen bilgi veren “ Ravza-i Evliya” adlı bir eser daha mevcuttur. Bu eserde verilen bilgilere göre; karamani’nin halifesi olan Kasım Efendi Bursa’nın Muradiye semtinde “ Bahri Dede Zaviyesi” yakınında tasavvufi yolda mürşit olarak hizmet vermiştir. Hicri dokuz yüz yılında haccetmek için yola çıkmış; ancak İnegöl’e vardıklarında hastalanmış, bir müddet sonra da vefat etmiş ve İnegöl’de defnedilmiştir.

Hızır Çelebi:

Bursa’ya gelip müderrislik hayatını burada sür­dürdü ve pek çok âlimin yetişmesini sağladı. Daha sonra tekrar kadılığa döndü ve İnegöl kadılığına tayin edildi. 1444 Buradan Edirne’ye geldi. Tekrar müderrislik hayatına başladı. Çok sayıda eseri vardır.

El-Kasîdetü’n-Nûniyye. Eser, Cevâhiru’l-Akâid olarak da adlandırılır. Mâtürîdî anlayışa göre yazılmış, yüz beş beyittten olulşan Arapça bir manzumedir. Hızır Çelebi’nin en meşhur eseridir.

İmamzâde Mehmet Efendi:

İnegöl müderrislik yaptı. Daha sonra oldu. Yıldırım Medresesi’ne tayin edildi. 946 (m. 1539) Yazdığı eserlerinden bazıları şunlardır: 1- Beydâvî tefsîrine haşiye, 2- Kâfiye tercümesi, 3- Misbâh tercümesi, 4- Avâmil tercümesi.

  • Ekrem Hayri PEKER

KAYNAKÇA:

  • Gazzizâde Seyyid Abdüllatif Efendi, Hulâsatül-Vefeyât, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2014
  • Kara, Mustafa, Bursa’nın ve Balkanların Gönül Sultanları, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2016
  • Kara, Mustafa, Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2012
  • Karataş, Ali İhsan, Osmanlı Dönemi Bursa Sürgünleri (18-19. Asırlar), Bursa-2009, Emin Yayınları
  • Mermutlu, Bedri-Öcalan, Hasan Basri, Bursa Hazireleri, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2011
  • Mermutlu, Bedri-Öcalan, Hasan Basri, Emirsultan Mezarlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2012
  • Mermutlu, Bedri-Öcalan, Hasan Basri, Pınarbaşı Mezarlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa
  • Mermutlu, Bedri-Öcalan-Sevim, Sezai-Yavaş, Doğan, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2013
  • Öcalan, Hasan Basri-Sevim, Sezai-Yavaş, Doğan, Bursa Vakfiyeleri-1, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa
  • Togan, Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş-I,s.362, İstanbul-1946)
  • Yeni Mecmua Bursa Özel Sayısı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa-2013

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker
  • YENİ
Tarihi Göztepe-Konak Tramvay Hattı

Tarihi Göztepe-Konak Tramvay Hattı

Hüseyin Yörükoğlu, 11 Nisan 2024
Bursa’nın Lezzet Durakları ve Değişim

Bursa’nın Lezzet Durakları ve Değişim

Ekrem Hayri PEKER, 2 Nisan 2024
YOLUN SONU! Çerkez Ethem ve Kardeşleri

YOLUN SONU! Çerkez Ethem ve Kardeşleri

Haber Merkezi, 29 Mart 2024
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024