Quantcast
Ertuğrul Gazi’nin oğlu Saru Yatı ve Domaniç Savaşı – Belgesel Tarih

Ömer Faruk DİNÇEL
Ömer Faruk  DİNÇEL
Ertuğrul Gazi’nin oğlu Saru Yatı ve Domaniç Savaşı
  • 22 Mayıs 2019 Çarşamba
  • +
  • -
  • Ömer Faruk DİNÇEL /

Loading

KURULUŞ DÖNEMİ OSMANLI ARAŞTIRMALARI

Osmanlı’nın kuruluş dönemi, kaynak ve vesika azlığı nedeniyle üzerinde çalışma yapılması en zor bölümdür. Kuruluş döneminin ana hatlarıyla çözümlenmesi, kroniklerde bahsi geçen yer adlarının araştırılmasını ve konu karşılaştırmalarının detaylı bir şekilde yapılmasını gerektirir. Sayın Halil İnalcık’ın önerdiği ve başlattığı topoğrafik araştırma ve kroniklerle ilgili textkritik çalışmalarının devam ettirilmesi gerekir. Bu yazımızda Osmanlı kroniklerinde fazla bahsedilmeyen ve ön plana çıkmayan Ertuğrul Gazi’nin oğlu Saru Yatı ve şehit düştüğü Domaniç Savaşı hadisesini aydınlatmaya çalışacağız.

SARU YATI KİMDİR?

Ertuğrul Gazi’nin: Saru Yatı (Savcı Bey),  Osman ve Gündüz isminde üç oğlu vardır. Saru Yatı, Ertuğrul Gazi’nin büyük oğludur. (1)

Saru Yatı, babasının ölümünden sonra kardeşi Osman Beyin hizmetine girmiştir.  Ertuğrul Gazi’nin aşireti ile Anadolu’ya geldiği zaman kendilerine yurt yeri gösterilmesi ricasıyla, Selçuklu sultanına gönderilmesinden dolayı ona Savcı Bey de denmiştir.(2)

Diplomatik kuralları iyi bildiği anlaşılan ve Kayı Boyu’na bağlı Karakeçili Aşiretin elçiliğini yürüten Saru Yatı, Aşıkpaşazâde Tarihine göre hicretin 685’inde yani miladi 1286 yılında meydana gelen Domaniç Savaşı’nda şehit düşmüş ve Bilecik’in Söğüt İlçesi’ne defnedilmiştir.(3) 

Oruç Bey Tarihi

SARU YATI ADI

Osmanlı kaynaklarında ismi genellikle Saru Yatı ve Savcı olarak geçer. Örneğin; Aşıkpaşazâde, İbn-i Kemal, Neşri, Ruhi ve Oruç Bey Tarihlerinde; Saru Yatı, Hoca Sadettin ve Müneccimbaşı Tarihlerinde; Saru Yatı ve Savcı Bey, Solakzâde Tarihinde; Savcı Bey ve Tarih-i Osmani Encümeni’nin 1917 yılında neşrettiği Osmanlı Tarihi adlı eserde ise yanlış bir şekilde Saru Batı olarak geçmektedir. (4)

KAYNAKLARDA DOMANİÇ SAVAŞI

Osmanlı tarihinde Domaniç’te, (Aşıkpaşazâde’ye göre) hicretin 685’inde (Miladi 1286), İbn-i Kemal’e göre hicretin 686’sında (miladi 1287) Kayılar ile Karacahisar tekfuru Filanoz’un(5) kumandanlığındaki tekfur kuvvetleri arasında bir savaş yapılmıştır. Osman Gazi’nin karındaşı (ağabeyi) Saru Yatı (diğer adıyla Savcı Bey), bu savaşta şehit düşmüştür. Gelibolulu Mustafa Ali, Müneccimbaşı Ahmed Dede, Dimitri Kantemir ve Bostanzâde Yahya Efendi ise bu savaşta şehit düşenin Osman Gazi’nin kardeşi Gündüz Alp olduğunu yazarlar.(6)

İkiztepeler – Domaniç

Savcı Bey’in şehit düştüğü bu savaş, Osmanlı kaynaklarından bazılarında şu şekilde geçmektedir:

Aşıkpaşazâde Tarihinde: “Vilayetlerin kâfirleri cem oldular, Karacahisar tekfuruna geldiler. Yine durur sen kim ve neslini esir ederler ve hem bu vilâyeti bizim elimizden alırlar, harab ederler. Kendileri hod bir sofu Türkmen değildir ki biz dahi onunla muamele itdik. İmdi bunları bu vilâyetden çıkarmazsanız veyahud komazsanız aher pişmanlık faide vermez dediler. Onun dahi bir kardeşi vardı. Adına <<Filanoz>> derlerdi. Ona azim leşker koşdu. İnegöl kâfirleriyle cem oldular. Osman Gazi dahi gâzileri cem etdi. Ekinciye geldiler. Domaniç Belin aşdıkları yerde uğraşdılar. Gâyet azim cenk oldu. Osman Gazi’nin kardeşi <<Saru Yatı>> anda şehid oldu. Ve ol Filanoz dedikleri kâfir düşdü. Osman Gazi eydir, “evvel itin karnını yarın, dahi it gibi bir yere göme kon” dedi. Buyruğu gibi ettiler. Ve ol yerin adı şimdi <<İt eşeni>> kaldı. Saru Yatıyı dahi götürdüler, Söğüt’de atasının yanına koydular. Saru Yatı düşdüğü yerde bir çam ağacı vardır. <<Kandilli çam>> derler. Şimdi anda gâh gâh bir şule görünür. Bu tarih hicretin altıyüz seksen beşinde vâki olmuşdu. (8)

Aşıkpaşazâde Tarihi

Ruhi Tarihinde: “..Osman Beg dahı gazilerden leşker cem idüb İkizce’ye geldiler. Tomanıç Beli’ni aşdılar, uğraşdılar. Osman Beg’ün karındaşı Saru Yatı anda şehid oldı. Bellü Çam dirler, bir çam ağacı dibinde defn itdiler. ” (9)

İbn-i Kemal Tarihinde: “..Filanoz dirler bir bahadır karındaşı vardı, ânı baş eyleyüb gönderdi. Domaniç Belinden aşağı hayli bâd gerdârıyla gaziler seyl-i kühsâr gibi akub çağladılar. Ceyş-i küffâr bed kişi Ekizce didikleri yerde karşulayub ol bağîlerin önün bağladılar. Ol harbgâhda bir kadim çam ağacı var ki anda gâh gâh şu’le peyda olur, ba’zı gicelerde üzerinde eser nur hüveyda olur. Ol sebepden Kandillü çam ünvanıyla şöhret bulubdur. Mezkur Saru Yatı ol ağacın dibinde şehid olubdur. Sâlim ve ganim döndiler. Makamlarına gittiler. Sayir şühedâyı sâ’dâyı anda kabrilerine koyub Saru Yatı’nın meyyitini Söğüd’e iletdiler ve atası Ertuğrul Bey’in yanında defn itdiler. Bu fetih hicretin altı yüz seksen altısında vuku buldu. (10)

Neşri Tarihi’nde, Domaniç Savaşı

Neşri Tarihinde: “Osman Gazi dahi guzâtı cem idüb Eğerce’ye gelüb Domalıc Belin aşduk yirde küffarla buluşub ceng-i azim olub Osman’ın kardaşı Saru Yatı anda şehid oldı. Ol yirde bir çam ağacı vardır. Kandilli çam dirler, zira gâh gâh anda bir şu’le görünür ol Kalanoz kafir dahi düşüb. Osman buyurdu: karnını yarub dahi it gibi eşüb gömdüler. Ol ecilden şimdi ol yere İt eşini dirler. Andan Saru Yatı’yı götürüb atası Ertuğrul yanında defn itdiler.“(11)

Solakzâde Tarihinde: İnegöl tekfuru, Karacahisar tekfuru ile ittifak idüp Domalıç Beli’nde bunların önlerine aykırı gelüp mabeynlerinde hayli kıtal oldu. Karacahisar tekfurunun karındaşı Filanoz, nâm-ı berz ber dest ol hazelinin serdarıydı. Bir rivayete göre Osman Gazi’nin biraderi Savcı Bey’in rütbe-i şehadete irüb kasaba-i Söğüt’te babaları yanında defnolundu”.(12)

Müneccimbaşı: “Tomaliç Dağı’nda, dar bir yerde, Tomaliç Derbendi’nde ve Eğrice adlı yerde karşılaşıldığını, Osman Gazi’nin kardeşi Gündüz Alp’in şehid olduğunu”(13) yazarken Hoca Sadeddin, Tacü’t-Tevarih adlı eserinde: “savaşın Domaniç Beli’nde yapıldığını, olayın geçtiği yere İt eşeni adı verildiğini, Savcı Bey’in Söğüt’e defnedildiğini, şehit düştüğü yerdeki çam ağacına da Kandilli Çam dendiğini”(14),  Hadidi: “savaşın Domaniç Dağı’nın aşıldığı yerde yapıldığını, Osman Bey’in şehit olan Saru Yatı’yı götürüp Söğüt’e defnettiğini”(15),  Gelibolulu Mustafa Ali ise: “savaşın Domaniç Derbendi’nin eteğinde yapıldığını ve şehit olan kişinin Osman’ın kardeşi Gündüz Alp olduğunu” yazmıştır. (16)

Tarih-i Osmani Encümeni’nin hazırlamış olduğu Osmanlı Tarihi’nde ise Saru Yatı adı yanlış bir şekilde Sarı Batı şeklinde yazılmıştır. (17) kizce Tepesi Tepe

İkizce Tepesi

DOMANİÇ SAVAŞI VE DOMANİÇ BELİ

Kaynaklarda bu savaşın Domaniç Beli’nde, Domaniç Beli’nin aşıldığı yerde veya  aşağısında yapıldığı yazılmıştır. Peki Domaniç Beli denilen yer neresidir?. Hüdâvendigâr Livası Tahrir defterlerine göre; Bu belin bir başı İnegöl’ün Mizal köyü (Şimdiki ismi Gündüzlü) diğer başı da Domaniç’in Çukurca köyü’dür.(18) İşte Domaniç yakınlarında, boğazda, dar bir yerde, kaynaklarda Ekizce/İkizce/Ekinci/Eğrice denilen yer tarif edilerek  savaşın bu sahada yapıldığı belirtilmiştir. Savaşın yapıldığı yerin ismi konusunda çeşitli telaffuzlar olmasına karşın, Domaniç Beli’nde veya bu Belin aşağısında cereyan ettiği ittifakla sabittir. O halde, gerek “Domaniç Beli’nde” gerekse “Domaniç yakınında” ifadelerinden bu savaşın, bugünkü Domaniç ilçe merkezi ile dağ tarafındaki kısımda-Domaniç-Durabey köyü-İkizce tepesi-Safa köyü-Çukurca Beldesi ve Domurköy’ü içine alan sahanın içinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Hammer’in Tarihinde, düşman kuvvetlerine komutanlık eden ve Domaniç Savaşında öldürülen Filanoz’un(19) karnının deşilerek gömüldüğü yere halk arasında ‘Kokmuş Meydan’ veya ‘Kokar Tarla’ dendiği yazılıdır.(20) İlginçtir ki Safa köyü arazisinde ‘Kokarca’ adında bir mevkii bulunur. Dimitri Kantemir, kaynak belirtmeden zorlama bir yorum yaparak, Osman Gazi’nin, öldürülen düşman kumandanının derisini yüzdürüp gömdürdüğünü ve bütün askerlerine de mezarına çişlerini yaptırdığını yazar.(21)

Kaynaklardan Müneccimbaşı Tarihinde savaşın Eğrice denilen yerde yapıldığı yazılıdır. Peçevi Tarihinde ise Domaniç Boğazında Eğrice adlı bir kalenin tamir edilmesinden bahsedilmiştir. Bahsi geçen kaynakta, Üçüncü Murad döneminde Serdar Sinan Paşa’nın 1580 yılında ordusuyla birlikte Kütahya’ya giderken Domaniç Boğazı’ndan geçmesi ve buradaki Eğrice adlı kalenin tamir edilmesini istediği, fakat yağan şiddetli yağmurdan dolayı kalenin tamir edilemediği yazılmıştır.(22)

Domaniç Beli’nde Domaniç Savaşı ile ilgili bir takım işaret ve izlerin yanı sıra halk arasında da nesilden nesile aktarılan bazı bilgiler bulunmaktadır. İnegöl’ün Gündüzlü (Mizal) köyünden başlayarak, Tahtaköprü, Arapoturağı mevkii, Kocayayla, Safa, Kapıkaya, Ebe Ardı, Kandilli Çam-Domurköy ve Çukurca Beldesi’ni içine alan saha ve güzergâhta yaptığımız araştırmalarda ilginç sonuçlar karşımıza çıkmaktadır. Ulaştığımız bilgilere göre yaptığımız en önemli tespit; kroniklerde geçen İkizce’nin Domaniç Beli’nde olmasıdır.

1960 yılına ait Kütahya- İ23-a2 numaralı ve 1:25,000 ölçekli arazi haritasında İkizce Tepesi, Arapoturağı mevkiinden Tahtaköprü istikametine giderken sol kısımda ve Devrent (Derbend) tepesinin üst kısmında gözükmektedir. 1196 rakımlı olan İkizce tepesi, Tahtaköprülüler tarafından da bilinmektedir. Domurköylülerin anlatımlarına göre bu savaş Domaniç Beli’nin Domaniç’e bakan kısmında meydana gelmiştir. Onların en önemli delilleri ise; Sünnah Hoca(23) vb. ihtiyarlardan bu savaşın Kapıkaya mevkiinde olduğunu dinlemeleri ve en önemlisi Kandilli Çam’ın Domaniç Beli’nin bittiği yerde, Domurköy’ün üst kısmında bulunması ve bu çamın dibinde bulunan tarihi mezarlardır. 2003 yılında Domurköylü Yusuf Yıldız ile Kandilli çam mevkini, 2009 yılında da yöreyi çok iyi bilen Domurköylü Sadettin Turan ve Fahrettin Çelik’in rehberliğinde yaptığımız inceleme-araştırmada Kapıkaya mevkiini ve Kandilli Çam’ın olduğu alanı tekraren gördük. Buraya yakın bir yerde de Osman Dede adında, etrafı taşlarla çevrili vaziyette bir mezar yeri bulunur.

Kroniklerde geçen ve savaşın tarifinde zikredilen Domaniç Beli, İkizce (Ekizce) ve Kandilli Çam burada anahtar kelimelerdir. Kroniklerde geçen İkizce mevkii-Domaniç Beli-Kandilli Çam sıralaması mevcut coğrafi gerçeklere de uygun düşer. İnegöl istikametinden Domaniç’e doğru gelindiğinde önce 1196 rakımlı İkizce Tepesi’ne ardından Domaniç Beli aşılarak Domurköy yakınlarındaki Kandilli Çam’ın olduğu alana gelinir. Domurköylü kaynak kişilere göre; Domaniç/Kocayayla/ Safa (Deliören) istikametinden gelip Mezarlık ardı veya Ebe ardı denilen mevkiin üst kısmından geçerek Çukurca’ya inen tarihi bir yol bulunur. Bu yol, İnegöl’ün Mizal (Gündüzlü) köyü istikametinden gelip Çukurca’ya kadar uzanan tarihi Domaniç Beli olup bu güzergâhta Domaniç Derbendi bulunmaktadır. Evliye Çelebi ve diğer yabancı seyyahların da gittiği yol burasıdır. Bu Belin Domaniç’e bakan kısmındaki en dar yeri, Kapıkaya mevkiinde dik kayalıkların olduğu kısımdır. Tekfur kuvvetlerinin kumandanı Filanoz’un Osman Bey’in kuvvetlerine pusu kurduğu veya karşı çıktığı geçidin burası olduğu iddia edilmektedir. Domurköylü Sünnah Hoca ve Tahir Hoca’nın anlattıklarına göre; “Kapıkaya mevkiinde İnegöl Tekfurunun kuvvetleri Osman Bey’e pusu kurar. Burada şiddetli bir çarpışma olur. Çarpışma aşağılara doğru devam eder. Savcı Bey’de yanında bulunan 40 askerle birlikte güneye doğru çarpışarak çekilir. Kandilli çam civarına gelinir. Burada Savcı Bey şehit edilir.”(24)

Ahmet Rasim ise: “İnegöl hakiminin Karahisar muhafızı ile ittifak edip Osman Gazi’nin üzerine yürüyerek, Eğrice derbendinde piyade ve süvari olmak üzere üçyüz kadar askerle hücum etmiştir.” şeklinde bilgi verir.(25)

Domaniç’e bağlı Domurköy’ün üst kısmında ve Domaniç Beli’nin bittiği yerde bulunan Kandilli Çam ile dibindeki 40 adet mezar ise bizleri daha çok buraya yoğunlaştırmıştır.(26)

Aşıkpaşazâde Tarihinde “Osman Gazi’nin Domaniç Beli’ndeki Ekinci’ye gelmesi ve Domaniç Beli’nin aşıldığı yerde düşman kuvvetleriyle cenk edilmesi” bilgisi verilir. Neşri’de; “Eğerce’ye gelüp Domalıc Belin aşduk yerde küffarla buluşup ceng-i azîm olub..” şeklinde verilen bilgi, Aşıkpaşazâde Tarihinde geçen bilgilerin aynısıdır. İbn-i Kemal’de ise “Domaniç Beli’nden aşağıya doğru dağdan gelen sel gibi akılması ve savaşın Ekizce’de yapılması” bilgisi verilir. Tüm bu bilgilerden sonra Saru Yatı Savcı Bey’in şehit olduğu yerin ise Kandilli çam olduğu, bu çamın dibinde şehit düştüğü yazılmıştır. Bu verilerden yola çıkarak elimizdeki anahtar bilgi şu şekildedir; “Ekinci, Eğerce veya İkizce (Ekizce) denilen yere gelinecek daha sonra Domaniç Beli aşılmış olacak. Ardından Saru Yatı, savaş sırasında Kandilli Çam’ın dibinde şehit olacak”. (İkizce-Domaniç Beli-Kandilli Çam) İşte bu tarife göre Osmanlı kuvvetlerinin önce İkizce’ye (Domaniç Beli’nde ve Arapoturağı ile Derbent Tepesi arasında yer alan 1196 rakımlı İkizce Tepesi civarına) geldikleri daha sonra da Domaniç Beli’ni aşarak düşman kuvvetleriyle dar bir yerde savaştıkları ve savaşın Domurköy’ün kuzeyinde yer alan Kandilli Çam’a kadar uzandığı anlaşılmaktadır.

1867 doğumlu olan Domurköylü Sünnah Hoca ile yine 1887 doğumlu olan Domurköylü Tahir Turan Hoca’nın atadan ve dededen nesilden nesile aktarılan rivayetlerine göre: Domaniç Savaşı, Domaniç Beli’nde, Belin aşıldığı yerde olan Kapıkaya mevkiinde olmuş, Savcı Bey bu savaşta şehid olduktan sonra diğer şehidlerle birlikte Kandilli Çam’ın altına defnedilmiştir. Bahsi geçen kaynak kişilerin yaşadıkları dönem itibarıyla Savcı Bey’in Kandilli Çam’ın dibine defnedildiğine inandıkları anlaşılmaktadır. Hatta öyle ki kaynak kişilerle Domaniç’te öğretmenlik yaptığı dönemde görüşmüş olan Fevzi Coşgun’un(27) ve Domurköy’deki ihtiyarların verdikleri bilgilere göre Sultan II. Abdülhamid döneminde Hayme Ana mezarını bulmaya gelen heyet, Domurköy’e de geldiğinde halk “tarlalarımız elden gider” düşüncesiyle köylerinin arazisindeki Kandil Çamı’nı, Savcı Bey ve arkadaşların ait mezarları göstermediklerini ifade etmişlerdir.(28) 

Kandilli Çam

 

KANDİLLİ ÇAM

 1967 yılında kim veya kimler tarafından kesildiği belli olmayan Kandilli Çam, Domaniç’e bağlı Domurköy’ün yaklaşık 2 km. kadar kuzeyinde tespit edilmiş olup günümüzde yer adı olarak hatırası yaşatılmaktadır. Kandilli Çamın dibinde oturup soluklanmış ve halen yaşayan canlı tanıkların ifadeleri, Savcı Bey’in hatırasını yaşatmaktadır. Bu alan, Domaniç Beli’nin ve tarihi yolun aşıldığı yerde olması açısından önemlidir.

Bu ağaç, Domaniç’in Çukurca, Domur, Durabey, Muratlı, Çakıl köylerinde ve halk arasında Kandil Çamı olarak bilinir. Rahmetli Fevzi Coşgun, kendisiyle yaptığımız görüşmelerde ve Domaniç yöresinde yaptığımız gezilerde sık sık bu çamın “Domurköy’ün üstünde olduğunu hatta burada kırık bir Osmanlı yayı bulduğunu” söylemiştir. Fevzi Coşgun, Domaniç’te Zaman adlı kitabında Kandil Çamıyla ilgili şunları yazmıştır;

Domaniç’te öğretmenlik yaptığım yıllarda, Domurköylü rahmetli Tahir Hoca, Sivri Tepe karşısındaki gene sivri bir tepede, bana geceleri nur inen bir ağaç göstermişti. Köylüler adına Kandil Çamı diyorlardı. Dibinde Savcı Bey’in mezarı olduğu söyleniyor ve inen nurun ağaca mı, yatıra mı olduğuna bakılmaksızın, yüzyıllar boyu korunuyor, ibret nazarları ile anlatılan çeşitli hikayelere konu oluyordu.. Kandil Çamı bir gün kimin kestiği veya kestirdiği belli olmadan, yüzyılların yaşamına, korumasına kıyıldı. Dibindeki mezarın taşları dağıtıldı. Yıl 1967.”(29)

Müneccimbaşı da eserinde “O bölgenin halkının, mübarek gecelerde nur indiğini gördüklerinden «Kandilli Çam» adını verdiklerini” yazar. (30)

Doç. Dr. Cezmi Karasu, yapmış olduğu bir çalışmada Kandilli Çam ile ilgili şu tespiti yapar;  “Kandilli Çam yakın zamanlara kadar Domaniç’e bağlı Domurlu köyünün 2 km kadar dışında bulunuyordu. Bugün artık çam yerinde olmadığı gibi burada bulunan eski mezar taşları da kaybolmuş bulunmaktadır.”(31)

Lamartine ise söz konusu çamı şöyle tanımlar; “Genç kahramanın büyükleri ve arkadaşları, hatırasını yaşatmak için, yıllarca, ağacın dallarına kandil astılar. Geceleri uzaktan bakanlar, çam ağacını tamamen ışıklı olarak görüyorlardı. Töreler, hâlâ o yöreye Kandilli Çam derler.”(32)

KANDİLLİ ÇAM’IN DİBİNDEKİ MEZARLAR İÇİN GÖREVLİ TAYİNİ

I.Abdülhamid, 1886 yılında Hayme Ana’nın mezarını buldurmuş, daha sonra buraya türbe yaptırıp, maaşlı türbedâr tayin etmiştir. Aynı tarihlerde olmasa da sonraki dönemde Kandilli Çam’ın dibinde bulunan mezarların bakımıyla ilgilenmek üzere Durabey köyü’nden bir görevli tayin edildiği anlaşılmaktadır. Zira yaptığımız araştırmaya göre; Savcı Bey’le özdeşleşen Kandilli Çam’a Durabey köyünden Sadettinler sülalesinden maaşlı bir görevli, her Cuma akşamı gelip kandil yakarmış. Yanan bu kandil, Hayme Ana türbesinden de görünürmüş. Cumhuriyet dönemiyle birlikte bu maaşlı görevli de bu işi bırakmış. (33)

SARU YATI’NIN SÖĞÜT’TEKİ MEZARI VE MEZARTAŞI KİTABESİ

Domaniç Savaşında şehit olan Saru Yatı, kroniklerde de zikredildiği gibi Söğüt’e babası Ertuğrul Gazi’nin mezarının yanına defnedilmiştir.

Saru Yatı’nın mezarı olduğu iddiasıyla Söğüt’teki gerçek kabri dışında iki ayrı yerde daha mezar yeri olduğu söylense de bunlar tarihi hakikatlere uygun düşmez. Saru Yatı’nın Söğüt’e götürülüp defnedildiği konusunda Osmanlı tarih yazarları şüpheye yer bırakmayacak şekilde ittifak halindedirler. Sultan II.Abdülhamid, 1889 yılında Söğüt’te Ertuğrul Gazi Türbesi’nin bitişiğinde Savcı Bey (Saru Yatı) adına bir mezar yeri yapıp kitabe diktirmiştir.

Tapu Tahrir Defteri

SARU YATI’NIN NESLİ VE DOMURKÖY’DEKİ VAKIFLARI

Savcı Beyin; Bay Koca ve Süleyman Bey adında oğulları, Süleyman’ın Hatice Hatun isminde bir kızı, bunun da üç oğlu (Hamza, Mustafa ve İlaldı Beyler) ve bir kızı (Fatma Hatun) olmuştur.(34) İlaldı Bey, Saru Yatı Savcı Bey’in torunlarındandır. 453 numaralı Tapu Tahrir Defterindeki kayda göre Domaniç’teki İlaldı Bey Cami’nin vakıf tarlaları Domaniç’in Domur köyünde bulunmaktadır.(35) İlaldı Bey, yaptırmış olduğu camiye Domur köyündeki bazı arazileri vakfettiği bu kayıttan anlaşılmaktadır. Vesikada geçen Donrul karyesi, günümüzdeki Domurköy’ün eski adıdır.(36)

 

SONUÇ

Günümüzden yaklaşık 732 yıl önce meydana gelen bu savaş, İnegöl ile Domaniç ilçeleri arasında bulunan Domaniç Beli’nde yapılmıştır. Saru Yatı (Savcı Bey) ise Domaniç’e bağlı Domurköy’ün üst kısmında ve 2 km. kadar kuzeyinde, Domaniç Beli’nin de bittiği bir yerde tespit ettiğimiz Kandilli Çam ağacının dibinde şehit düşmüş ve cenazesi Söğüt’e götürülüp babası Ertuğrul Gazi’nin yanına defnedilmiştir.

Saru Yatı’nın şehit olduğu Domaniç Savaşının çeşitli kaynaklara göre yaptığımız genel analizi şu şekildedir;

Tablo:    Domaniç Savaşı’nın Analizi

Ömer Faruk DİNÇEL

Kaynakça ve Dipnotlar:

1-İsmail Beliğ, Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân, Haz: Abdulkerim Abdulkadiroğlu. I. Baskı (Tıpkıbasım), 1998 Ankara, s. 11.

2-Beliğ, a.g.e., s. 11.  Safa Öcal, Devlet Kuran Kahramanlar, İstanbul, 1987, s. 79, 80, 81, 82.

3-Aşıkpaşazâde Tarihi, Tevârih-i Al-i Osman, Hicri 1332, İstanbul, Matbaa-i Âmire, s. 7-8. Beliğ, a.g.e. s. 12.

4- Necip Asım-Mehmed Arif, Osmanlı Tarihi, Tarih-i Osmani Encümeni, İstanbul, Hicri 1335, s. 577.

5- Veya Philatos. İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt 1, İstanbul 1971, s. 4.

6-Gelibolulu Mustafa Ali, Kitabüt-Tarih-i Künhül Ahbâr, Haz: Ahmet Uğur-Mustafa Çuhadar-Ahmet Gül-İbrahim Hakkı Çuhadar, Kayseri 1997, s. 44-45-46. (Kayseri Raşid Efendi Kütüphanesindeki 901 ve 920 nolu nüshalara göre). Müneccimbaşı Ahmed Dede, Sahâifü’l-Ahbar fi vekayi-ül Asar (Müneccimbaşı Tarihi), Cilt 1, s. 63. Dimitri Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, Çev: Özdemir Çobanoğlu, Kültür Bakanlığı, I. Baskı, Ankara 1979, s. 10. Bostanzâde Yahya Efendi, Tarih-i Sâf/Tuhfetül Ahbâb, (Duru Tarihi), Terc: Necdet Sakaoğlu, 1978, s. 25.

7- Bostanzâde Yahya Efendi . a.g.e. s. 25.

8-Aşıkpaşazâde Tarihi, s. 7-8.

9- Rûhi Tarihi. Haz: Halil Erdoğan Cengiz-Yaşar Yücel, TTK, 1992, Ankara, s.381

10-İbn-i Kemal, Tevârih-i Al-i Osman, I. Defter, TTK, Ankara 1970, s. 100,101,102,103,104.

11-Mevlâna Mehmed Neşrî, Cihânnümâ, 6. Kısım Osmanlı Tarihi (687-890/1288-1485) Haz: Necdet Öztürk, İstanbul 2008, s. 26-27.

12-Solakzâde Tarihi, Hicri 1297, İstanbul, s. 8, 9.

13-Müneccimbaşı Tarihi, Cilt 1, s. 62, 63.

14- Hoca Sadeddin Efendi, Tacü’t-Tevarih, Cilt 1, I. Baskı, Haz: İsmet Parmaksızoğlu, M.E.B, İstanbul 1974, s. 31, 32.

15- Hadidi, Tevârih-i Al-i Osman (1299-1523), Haz: Necdet Öztürk, İstanbul 1991, s. 37, 38.

16- Gelibolulu Mustafa Ali. a.g.e. s. 46.

17- Necip Asım-Mehmed Arif, Osmanlı Tarihi, s. 577.

18-Ömer Lütfi Barkan, Enver Meriçli, Hüdavendigâr Livası Tahrir Defterleri 1, TTK., Ankara 1988,  s. 180. Halk arasında da eski tarihi yolun Çukurca-Kapıkaya-Safa(Deliören)-Kocayayla-Arapoturağı-Tahtaköprü güzergâhı olduğu bilinmektedir. Bu konuda Domaniç Dağlarını çok iyi bilen kaynak kişi; Süleyman Karadeniz (merhum). Domaniç (16 Kasım 1998 tarihinde kendisiyle yapılan görüşme)

19-Bu isim, Aşıkpaşazâde, İbn-i Kemal ve Solakzâde’de Filanoz, Müneccimbaşı’nda Kalator, Neşri, Tacü’t-Tevarih ve Hammer’de Kalanos, Mufassal Osmanlı Tarihinde Philatos şeklinde geçer.

20-Hammer, Tarih-i Devleti Osmaniye, Mütercimi Esad Cabir, Cilt 1, s. 105.

21-Dimitri Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi, Çev: Özdemir Çobanoğlu, Kültür Bakanlığı, I. Baskı, Ankara 1979, s. 10.

22-Peçevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi, Cilt 2, s. 65. Domurköy’ün üst kısmında Kandilli Çam yakınlarında emekli öğretmen sayın Fevzi COŞGUN tarafından yapılan bir araştırma sırasında, üzerinde el izleri olan kırık bir Osmanlı yayı bulunmuştur.

23-Sünnah Hoca(1867 doğumlu), Yavuz Sanemoğlu’nun 1958’de neşrettiği “Söğüt” adlı kitapçıkta da kaynak kişi olarak bilgisine başvurulmuştur. Sünnah Hoca, Domurköylüdür. Medresede okuduğu bilinmektedir.

24-Sünnah Hoca’dan ve köyün diğer büyüklerinden nakledenler; Tahir Turan, 1303 (1887) doğumlu, Domurköy. Ali Çelik, 1337 (1921) doğumlu, Domurköy. Sadettin Turan, 1935 doğumlu, Domurköy. Yusuf Yıldız, 1955 doğumlu, Domurköy. Fahrettin Çelik, 1955 doğumlu, Domurköy. Köyde yaptığımız görüşmelerde bu savaşın Kapıkaya civarında yapıldığını köyün ihtiyarlarından dinlediklerini söylemişlerdir. Domaniç Beli’nde yaptığımız araştırmalarda Kapıkaya mevkii, Safa’dan gelip Çukurca’ya giden ve halk arasında Uluyol diye tabir edilen güzergâh üzerinde bulunur. Kapıkaya’dan hemen sonra ormanlık alanın bitiminde tarihi yoldaki taşlar üzerinde tekerlek izleri görülür. Buradan sonra Ebe ardı-Mezarlık ardı denilen mevkiye gelinir. Yol buradan sonra Çukurca’ya doğru gitmektedir.

25-Ahmed Rasim, Osmanlı Tarihi, C. 1, İstanbul 2000, s.17, 18.

26-Yakın zamana kadar duran bu mezarlar defineciler tarafından tahrip edilmiştir. Bu mezarları görenlerden aldığımız bilgiye göre; Bu mezarlarda bulunan cesedlerin üstlerine ağaçtan kaba yontulmuş tahtalar konmuş. Bunlar Müslüman-Türklere ait mezarlarmış. Yaklaşık 70 küsur sene öncesine kadar varlığı köylüler tarafından bilinen bu mezar yapılarından, Osmanlı döneminde bu alanda mezarların bakımlarının yapıldığı, mezarların üzerlerinde ahşaptan birbirine geçme bir nevi sandukaların olduğu anlaşılmaktadır.

27-Rahmetli Fevzi Coşgun, Domaniç’te 5 yıl öğretmenlik görevinin ardından Tavşanlı Belediye Başkanlığı ve TEMA temsilciliği yapmıştır.

28-Domurköylü Fahrettin Çelik, Sünnah Hoca’dan ve Tahir Hoca’dan bizzat bu olayı dinlediğini ifade etmiştir.

29-Fevzi Coşgun, Domaniç’te Zaman, Haz: Emin Koca, Nuri Koca, Domaniç Belediyesi Yayını, 2014, s. 138, 139.

30-Müneccimbaşı Tarihi, s. 62.

31-Cezmi Karasu, Tuğçe M. Sakarya, Oktay Berber, Osmangazi İlkler ve Karacahisar, Odunpazarı Belediyesi Yayını, 2010, s. 54.

32-A. de Lamartine, Aşiretten Devlete Türkiye Tarihi, Cilt 1, Haz: M. R. Uzmen, Tercüman 1001 Temel Eser, s. 60.

33-Sadettin Turan, Ali Çelik, Fevzi Coşgun.

34-Safa ÖCAL, a.g.e., s. 79-82.

35- Tapu Tahrir Defteri. 453, s. 255a, 255b.

36-Domurköyün diğer bir adı da Rûm Paşa’dır. Bkz. Hüdâvendigâr Livası Tahrir Defterleri I, s. 183.

 

Ömer Faruk DİNÇEL

Ömer Faruk DİNÇEL Bursa’nın Harmancık İlçesi’nin Karaca Mahallesinden olan Ömer Faruk Dinçel; 1971 yılında Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesinde doğdu. Tavşanlı ve Orhaneli’de Tarih Öğretmeni olarak görev yaptı. 2015 yılında Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yakınçağ Tarihi Bilim Dalında Yüksek Lisansını tamamladı. Bursa’da Tarih Öğretmeni olarak görev yapmakta olan yazarın bugüne kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmış araştırma yazıları ile 22 adet basılmış kitabı bulunmaktadır. E-posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ömer Faruk Dinçel
  • YENİ
YOLUN SONU! Çerkez Ethem ve Kardeşleri

YOLUN SONU! Çerkez Ethem ve Kardeşleri

Haber Merkezi, 29 Mart 2024
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024