Quantcast
Milli Mücadele Döneminde Bursa Basını – Belgesel Tarih

Doç. Dr. Ersoy SOYDAN
Doç. Dr. Ersoy  SOYDAN
Milli Mücadele Döneminde Bursa Basını
  • 14 Şubat 2021 Pazar
  • +
  • -
  • Doç. Dr. Ersoy SOYDAN /

Loading

  • Doç.Dr.Ersoy Soydan[1] – Hacı Tonak[2]

(*) Bu makale daha önce “Milli Mücadele
Döneminde Bursa Basını, Mudanya Mütarekesi’nden
Günümüze Bursa Uluslararası Sempozyumu, Atatürk
Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2015, s.457-470.”
adlı bildiri kitabında yayımlanmıştır.

Osmanlı döneminin ilk Türkçe gazetesi birinci sayısı 11 Kasım 1831 tarihinde yayımlanan Takvim-i Vekayi’dir. Zamanla “Resmi Gazete” niteliğine bürünen bu gazeteyi, 21 Ekim 1860 günü yayımlanmaya başlanan Tercüman-ı Ahval adlı özel gazete izlemiştir. Bursa, Erzurum’un ardından 1868 yılında matbaanın kurulduğu ikinci Anadolu kenti olmuştur. Yaklaşık bir yıl sonra 8 Şubat 1869 günü Bursa basınının başlangıcı olarak da kabul edilen Hudâvendigar adlı vilayetin resmi yayın organı yayınlanmaya başlamıştır.

Hüdavendigar Gazetesi, 8 Aralık 1869, Sayı-82

Milli Mücadele döneminde özellikle de Yunan işgali yıllarında Bursa’da çok sayıda gazete yayımlanmıştır. Bu dönemde yayımını aralıklarla da olsa sürdüren ya da yeni yayımlanan gazeteler şunlardır: Mücahede (1919), Kafkas (1919), Millet Yolu, Gündüz, Adalet (1920), Hudâvendigar, Ertuğrul, Kevkeb (1921), İntibah, Yoldaş (1921), İntibah-Yoldaş (1921), Kardaş (1921), Hakikat (1922), Arkadaş (1922), İnkılap (1922). Bu gazetelerin dışında Bursa Mecmuası, Âlem-i Mûsiki, Yeni Hayat, Genç Kalemler, Lokman Hekim, Yeni Bursa ve Çocuk adlı yayınlarda yayınlanmıştır.

Bursa’da en çok gazete Milli Mücadele döneminde yayımlanmıştır. Bunun nedenleri arasında işgale karşı direniş örgütleme çabası, İstanbul gazetelerinin Bursa’ya ulaşamaması ve Anadolu’da neler olup bittiğine duyulan merak gelmektedir. Gazetelerin işgal kuvvetleri tarafından sıklıkla kapatılması nedeniyle de farklı adlarla yeni gazeteler çıkarılmak zorunda kalınmıştır.

Bursa’nın işgali öncesinde devletin resmi gazetesi olan Hudâvendigar Gazetesi bile Büyük Millet Meclisinin bildirilerini yayınlıyordu. Bursa bu yıllarda milli hareketin yayım merkezi olmuş, Bursa’da basılan gazete ve bildiriler İstanbul’a gönderilmiştir. 2 yıl 2 ay 2 gün süren Yunan işgali döneminde yayımlanan Millet Yolu, Gündüz, Ertuğrul, Kevkeb, İntibah, Yoldaş ve İntibah-Yoldaş gazetelerinin milli mücadeleyi destekleyen bir çizgi izledikleri bilinmektedir. Adalet, İnkılap ve Mücahede gazetelerinin ise açıkça işgali destekledikleri kabul edilmektedir ve bu gazeteleri çıkaranların tümü Milli Mücadele sonrasında vatana ihanet suçundan idama mahkum edilmiştir.

İstanbul basınının neredeyse tamamı işgalcilerden yana bir tavır alırken, Bursa basınının genel olarak Milli Mücadeleyi desteklediği kabul edilmektedir. Bursalı gazetecilerin yalnızca gazetecilik yapmadıkları, aynı zamanda işgale karşı direnişi de örgütlediği de bilinmektedir.

Anahtar Kelimeler: Milli Mücadele, Bursa, Basın,

GİRİŞ

1.Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’yla başlayan ve 10 Eylül 1922 günü Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluşuyla sona eren Milli Mücadele döneminde genel olarak işgale karşı direniş ve bağımsızlık tutkusu Bursa basınına egemen olmuştur. İstanbul basınının neredeyse tamamı saltanat yanlısı bir çizgi izlerken, Bursa basını büyük ölçüde Milli Mücadeleyi desteklemiştir. Hatta Bursalı gazetecilerin yalnızca gazetecilik yapmadıkları, işgale karşı direnişi örgütledikleri de kabul edilmektedir. Bursa’da en çok gazetenin Milli Mücadele döneminde yayımlandığı da bilinmektedir.

Bu çalışmada Osmanlı döneminde Bursa Basınının tarihsel gelişimi özetlenmiş, Milli Mücadele döneminde Bursa Basını genel olarak ele alındıktan sonra, Kuvayı Milliye yanlısı ve işbirlikçi gazeteler anlatılmış ve bu dönemde yaşanan gelişmeler hakkında bilgiler verilmiştir.

OSMANLI DÖNEMİNDE BURSA BASINININ TARİHSEL GELİŞİMİ

Osmanlı döneminin ilk Türkçe gazetesi birinci sayısı 11 Kasım 1831 tarihinde yayımlanan Takvim-i Vekayi’dir. Zaman içinde tam anlamıyla “Resmi Gazete” kimliğine bürünen bu gazeteyi, 21 Ekim 1860 günü yayımlanmaya başlanan Tercüman-ı Ahval adlı özel gazete izlemiştir.

1867 yılında çıkarılan Teşkilatı Vilayet reformu ile Anadolu eyaleti dört ayrı vilayete bölünmüştür. Bu vilayetlerden biri de merkez sancağı Bursa olan Hudâvendigar Vilayetidir. (Akkılıç, 2006:36) Ardından her vilayette bir matbaa açılması ve gazete çıkarılması kararlaştırılmıştır. 1868 yılında Bursa matbaa kurulmuş ve yaklaşık bir yıl sonra Vali Hacı İzzet Paşa döneminde 8 Şubat 1869 Cumartesi günü vilayetin resmi yayın organı olan Hudâvendigar adlı gazete yayınlanmaya başlamıştır. (Üsküdari, 1972:119)

Bursa basınının başlangıcı 1869 yılında yayımlanmaya başlanan Hudâvendigar gazetesine dayanmaktadır. 4 sayfa olarak haftada iki kez Çarşamba ve Cumartesi günleri yayımlanan gazete, 20 paradan satılıyordu ve Bursa Vilayet matbaasında basılmaktaydı. Gazetenin birinci sayfasında bir makale, ikinci sayfasında hükümetin icraatleri, üçüncü sayfasında vilayetten yerel haberler, dördüncü sayfasında ise dış haberler ve ilanlar yer almaktaydı. Gazete 82.sayısından itibaren yarı Türkçe, yarı Ermenice olarak yayınlanmaya başlamıştır. (Üsküdari, 1972:119-124) Bunun nedeninin okuma-yazma oranının düşük olması nedeniyle gazetenin tirajının yalnızca 100 civarında seyretmesi ve Ermeni Cemaatinin topluca abone olması olduğu bilinmektedir. (Kaplanoğlu, 2006:53) Valiliğin resmi yayın organı olan gazete Cumhuriyet döneminde de yayımını Resmi Bursa ve Bursa adlarıyla sürdürmüş, 1953 yılında da kapanmıştır. (Akkılıç, 2006:36)

Hudâvendigar’dan on yedi yıl sonra Feraizcizade Mehmet Şakir Efendi ve Kemalettin Mahmut 9 Aralık 1886 günü haftalık Nilüfer dergisini yayımlamaya başladılar. Nilüfer aynı zamanda Bursa’da yayımlanan ilk edebiyat ve felsefe dergisi olmuştur.13 Kasım 1890 günü Murat Emri tarafından yayımlanmaya başlayan ve 1917 yılına kadar yayımlanan Bursa Gazetesi ise Bursa’nın ilk özel gazetesi olarak kabul edilmektedir. Bu gazetenin tirajının bir kaç yüz civarında olduğu bilinmektedir. (Kaplanoğlu, 2006:51)

2.Meşrutiyetin ilanından sonra basında sansürün kaldırılmış olması sayesinde beş yüzü aşkın gazete ve dergi yayımlanmıştır. Meşrutiyetin ilanından sonraki dönemde basın Anadolu’ya da yayılmaya başlamış ve bu süreçte Bursa’da da birçok gazete yayımlanmıştır. (Koloğlu, 1985:90)

Meşrutiyet döneminin yarattığı özgürlük ortamında (1908) Bursa’da ilk yayınlanan gazete Barika-i İrşad adlı haftalık gazetedir. (Kaplanoğlu, 2006:51) Bursa Sergisi (1909), Hukuku Abad (1912), haftalık Ertuğrul Gazetesi, Kurtuluş Yolları Dergisi (1911), günlük Telgraf Gazetesi (1911), Müdafaa ve Yavuz (1910) bu dönemde yayınlandığı bilinen diğer süreli yayınlar arasındadır. Ancak Milli Mücadele dönemine dek Bursa’da gerçek anlamda basın işlevini yerine getiren bir gazeteden söz etmenin olanaksız olduğu da kabul edilmektedir. (Akkılıç, 2006:36)

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE BURSA BASINI

Bursa’da en çok gazete Milli Mücadele döneminde yayımlanmıştır. Bunun nedenleri arasında işgale karşı direnişi örgütleme çabası, İstanbul gazetelerinin Bursa’ya ulaşamaması nedeniyle doğan boşluk ve Anadolu’da neler olup bittiğine duyulan merak gelmektedir. Gazetelerin işgal kuvvetleri tarafından sansüre uğraması ve sıklıkla kapatılmaları nedeniyle farklı adlarla yeni gazeteler çıkarılmak zorunda kalınmıştır. (Kaplanoğlu, 2006:51)

Bursa 8 Temmuz 1920 günü öğle saatlerinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Osmanlı devletinin ilk başkenti olan Bursa’nın işgalinin Türk kamuoyunda yankısı çok büyük olmuş ve derin bir üzüntü duyulmuştur. Daha sonra bu kara haberi unutmamak için Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsüne işgal bitene dek kalacak olan siyah bir örtü serilmiştir. (Sınar, 2000: 82-83)

2 yıl 2 ay 2 gün süren Yunan işgali döneminde yayımlanan Millet Yolu, Gündüz, Ertuğrul, Kevkeb, İntibah, Yoldaş ve İntibah-Yoldaş gazeteleri dönemin koşulları içinde sansür, tutuklama ve maddi olanaksızlıklar gibi birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalmış ve bütün bunlara rağmen genel olarak Milli Mücadeleyi destekleyen bir çizgi izlemiştir. Bunun yanında saltanat yanlısı ve açıkça işgali destekleyen gazetelerde yayımlanmıştır. Bu dönemde yayımlanan Adalet, İnkılap ve Mücahede gazetelerinin açıkça işgali destekledikleri kabul edilmektedir. Bu üç gazeteyi çıkaran gazeteciler Kurtuluş Savaşı sonrasında vatana ihanet suçundan idama mahkûm edilmiştir.

Ancak İstanbul Basınıyla karşılaştırıldığında Milli Mücadele döneminde Bursa Basınının genel olarak Anadolu’dan yükselen direnişi desteklediği görülmektedir. Bursalı gazetecilerin bu dönemde yalnızca gazetecilik yapmadığı, aynı zamanda işgale karşı direnişi de örgütlemeye çalıştığı bilinmektedir. Bursa’nın işgali öncesinde devletin resmi gazetesi olan ve vilayet tarafından yayımlanan Hudâvendigar Gazetesinin bile Büyük Millet Meclisinin Mustafa Kemal’in imzası bulunan bildirilerini yayınladığı bilinmektedir. Bursa bu yıllarda adeta milli hareketin yayım merkezi olmuş, Bursa’da basılan gazete ve bildiriler İstanbul’a gönderilmiştir. İşgal döneminde ise Yunanlılar ve Hudavendigâr Valiliği bütün yayınları önceden sansür etmiştir. İşgal güçleri, basının denetimi amacıyla Bursa Matbaa-i Vilayet Müdürü Hüseyin Enver Bey’i, Küçük Asya Matbaalar ve Matbuat Müdüri Umumisi olarak resmen görevlendirmişti. Hüseyin Enver Bey, Yunan sansür subayından ve valilik görevlisinden ayrı olarak, denetim ve sansür uyguluyordu. Ancak bir süre sonra Yunanlılar bu işbirlikçiye dahi tahammül edememiş ve yerine İstanbul’dan Hilafet yanlısı olmakla ünlü Alemdar gazetesinin muhabiri Süleyman Şevket Efendi’yi müdür olarak atamıştır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 138) Buradan da anlaşılacağı gibi dönemin Bursalı gazetecileri sansürle de baş etmeye çalışmıştır. Bursalı gazeteciler bu nedenle Yunan casuslarını gazetede çalıştırmak zorunda kalmış ve sansür subaylarına rüşvet vererek sansürden kurtulmaya çalışmıştır. (Eğilmez, 1980: 83)

İşgal bittikten sonra açılan “Muhtariyet Davasında” Bursa’nın en önemli 5-6 gazetecisi de yargılanmış ve gazeteciler 36 gün tutuklu kalmıştır. Ancak mahkeme iki işbirlikçi gazeteci dışındaki tüm gazetecileri suçsuz bulduğu gibi, Bursalı gazetecilerin işgale karşı büyük kahramanlık gösterdiği kararını vermiştir. (Kaplanoğlu, 2006: 280-281)

Yalnızca gazetecilerin değil tüm halkın Yunan işgaline karşı açıktan ya da gizli olarak direndiği ve büyük bedeller ödediği de bilinmektedir. 11 Eylül 1922 sabahına dek iki yıl iki ay iki gün süren işgalin Bursa’ya faturası çok büyük olmuştur. İşgal döneminde Bursa merkez ve kazalarında 822 kişinin şehit edildiği, 383 kişinin yaralandığı, 5617 kişiye işkence edildiği, 128 kişiye tecavüz edildiği, 455 kişinin esir ve sürgün edildiği toplamda 7974 kişinin işgalde zulme maruz kaldığı kayıtlıdır. Vilayette maddi hasarın toplamı ise 60 milyon lirayı aşmaktadır. Canip Bey hazırladığı raporda bütün bu kayıpları ayrıntılı olarak anlatmıştır. (Canip, 2004:245-246)

Milli Mücadele döneminde Bursa’da yayımını aralıklarla da olsa sürdüren ya da yeni yayımlanan gazeteler arasında şunlar yer almaktadır: Mücahede (1919), Kafkas (1919), Millet Yolu, Gündüz, Adalet (1920), Hudâvendigar, Ertuğrul, Kevkeb (1921), İntibah, Yoldaş (1921), İntibah-Yoldaş (1921), Kardaş (1921), Hakikat (1922), Arkadaş (1922), İnkılap (1922). (Bursa Ans, C1:211) Bunların dışında Çoban, Genç Kalemler, Bursa Mecmuası ve Âlem-i Mûsiki gibi dergilerde yayınlanmıştır.

Milli Mücadele döneminde Bursa’da, günümüze herhangi bir izi kalmamış yayın organlarının çıkarıldığı da bilinmektedir. Resmi Hudâvendigar gazetesi dışında Yevmi Hudâvendigar ve Müdafaa adlı gazeteler de yayımlanmıştır. 1919 yılının sonlarında Bursa’da, Atilla adlı bir gazetesinin yayınlandığı gazete yazılarından öğrenilmekte ise günümüze ulaşan herhangi bir sayısı bulunmamaktadır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006:137-138) Örneğin İstanbul’da yayımlanan Ahrar Gazetesinin Ekim 1919 tarihli bir sayısından Bursa’da Kafkas adlı bir gazetenin bir süreliğine yayımlandığı anlaşılmaktadır. Yine İstanbul’da Fransızca olarak yayımlanmakta olan Stamboul Gazetesinin 24 Ekim 1919 tarihli sayısından Yeni Hayat, Genç Kalemler, Lokman Hekim, Yeni Bursa ve Çocuk adlı yayınların varlığı öğrenilmektedir. (Bursa Ansiklopedisi, C1:211)

İşgal yıllarında hiçbir şey olmamış gibi yayın yapan ve politik olaylara hiç girmeyen gazete ve dergiler de vardı; bu yayınlar arasında Lâne adlı edebi dergi, Lokman Hekim adlı tıp dergisi ve Alem-i Musiki adlı on beş günlük sanat ve müzik dergisi yer almaktadır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006:137)

KUVAYI MİLLİYE YANLISI VE İŞBİRLİKÇİ GAZETELER / GAZETECİLER

Milli Mücadele döneminde Bursa’da yayınlanan gazetelerin önemli bir bölümünün Kuvayı Milliye yanlısı oldukları bilinmektedir. Bunun yanında İstanbul basınında örnekleri çokça görüldüğü gibi açıkça işbirlikçi çizgi izlemeyen, ancak Kuvayı Milliye karşıtı ve Anadolu’daki mücadeleyi küçümseyen gazetelerde bulunmaktaydı. Bu gazeteler başlangıçta Yunan işgaline karşı çıkmalarına rağmen, ilerleyen süreçte saltanat yanlısı tutumları nedeniyle işbirlikçi durumuna düşmüşlerdi.

KUVAYI MİLLİYE YANLISI GAZETELER

İşgal öncesinde, devletin resmi gazetesi olan Hudâvendigar gazetesi bile Büyük Millet Meclisi’nin bildirilerini yayınlayan millici bildirilerini yayınlayan bir yayın çizgisi izlemekteydi. İşgal döneminde yayınlanan gazete ve dergilerin büyük bölümü kendilerini açıkça ifade edemeseler de Kuvayı Milliye yanlısıydı. Bu dönemde yayımlanan Millet Yolu ve Gündüz gibi bazı gazetelerin ise tek amacı milli mücadelenin örgütlenmesiydi. (Kaplanoğlu, 2006:171)

Yoldaş Gazetesi: Bursa’nın ilk sosyalist eğilimli gazetesi Yoldaş emekli öğretmen İbrahim Hilmi tarafından 15 Ekim 1919 günü yayımlanmaya başlandı. 1.Dünya Savaşında Doğu cephesinde Ruslara esir düşen ve 1917 devriminden sonra Kırım’da bulunduğu sırada sosyalist görüşü benimseyen İbrahim Hilmi Efendi’nin sahibi olduğu bu gazetenin yayın yönetmeni Cezmi Efendi idi. Logosunun altında “İşçi, çiftçi ve emekçi halk faydasına çalışır siyasî, edebî içtimâî Türk gazetesidir” ifadesi yer almaktaydı. Yoldaş kendisini Osmanlı değil, Türk olarak tanımlamaktaydı. Gazete, çıkarılışından 8 Temmuz 1920’de Bursa’nın işgaline değin, Yeşilordu Cemiyeti’nin siyasi çizgisiyle uyumlu bir yayın politikası izlemiştir. Ancak Yunan işgali süresince, diğer gazeteler gibi işgalcilerle zıtlaşmamaya özen gösterdiği kabul edilmektedir. 1925’teki Komünist Tevkifatında tutuklanan ve Ankara İstiklâl Mahkemesince 7 yıl hapis cezasına çarptırılan İbrahim Hilmi 29 Ekim 1926’da çıkarılan genel afla serbest bırakılmıştır. (Aybars, 1997:329)

Millet Yolu Gazetesi: Milli Mücadele döneminin Bursa’daki bir diğer önemli gazetesi ise Millet Yolu‘dur. Millet Yolu Gazetesi 22 Şubat 1920 tarihinde, Bursa Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı olan Muhittin Baha (Pars) tarafından günlük olarak çıkarılmaya başlanmış, ilk sayısından son sayısına kadar Anadolu’daki direnişten yana tavır almıştır. Gazetenin finansmanının yine Bursa Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti tarafından karşılandığı da bilinmektedir. Gazetedeki yazı ve haberler tümüyle milli mücadeleyi destekliyordu, Heyet-i Temsiliye adına, Mustafa Kemal Paşanın imzasının taşıyan bildiriler yayınlanmıştı. Bu gazetenin o dönemde Bursa’da etkili ve örgütlü olduğu bilinen Yeşilordu Cemiyetinin “İslamcı-Bolşevik” çizgideki siyasi görüşleri doğrultusunda yayın yaptığı kabul edilmektedir, zira Muhittin Baha Bey bir süre sonra Yeşilordu Cemiyeti’nin genel yönetim kurulu üyesi olmuştur. Millet Yolu 8 Temmuz 1920 yaşanan işgal öncesinde ya da sırasında kapanmak zorunda kalmıştır. (Akkılıç, 2006:37)

Muhittin Baha Bey’in bir yıl önce kurduğu Bursa Mecmuası da İslamcı-Bolşevik düşüncelere sayfalarında yer vermiştir. Bursa Mecmuası’nın 29 Aralık 1919 tarihli 25. sayısında Teâli-i İslâm Cemiyetinin bir bildirisi yer almıştır. Teâli-i İslâm Cemiyeti, Yeşilordu Cemiyetinin kuruluşuna temel oluşturmuştur. 1919 yılında Anadolu’nun çeşitli kentlerinde şubeleri açılan bu örgüt başlangıçta bağımsızlık yanlısıydı. 1920 başlarında cemiyet Halife’nin yanında tavır alınca başta Bursa şubesi olmak üzere Anadolu’daki örgütlerinin çoğunluğu merkezden kopmuş ve büyük bölümü Yeşilordu Cemiyetine katılmıştır.  Teâli-i İslâm Cemiyetinin Yeşilordu Cemiyetine dönüşüm sürecinin Bursa’da da yaşandığı anlaşılmaktadır. (Akkılıç, 2000:55-56)           

Gündüz Gazetesi: Gündüz Gazetesi de Kuvayı Milliye yanlısı gazetelerden biriydi. Bu gazete Müdafayı Hukuk Cemiyeti tarafından çıkarılmaktaydı. Bursa halkı, gazeteye o tarihte 139 bin lira gibi yüksek bir para yardımı yapmıştı. Bir de Mudanya iskelesine oktruva vergisi konularak, gazeteye gelir sağlanmıştı. Gazetenin sahibi ve başyazarı Manavoğlu Nevres idi. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006:137)    

Mümtaz Şükrü Tarafından Çıkarılan Gazeteler: İşgal yıllarında çıkarılan gazetelerin büyük bir bölümünde Mümtaz Şükrü’nün (Eğilmez) imzası görülmektedir. Bu gazetelerin ilki Ertuğrul‘dur. 9 Şubat 1920 tarihinden 14 Haziran 1920 tarihine kadar başyazarı ünlü tarihçi Ziya Şakir idi. Mümtaz Şükrü ve arkadaşları, milli mücadeleyi desteklemek amacıyla Ertuğrul Gazetesini yayımlamaya başlamıştır. Meşrutiyet’in en önemli savunucularından olan Ertuğrul gazetesi, açıkça Kuvayı Milliyeden yana bir tavır takınmıştır. Ertuğrul Gazetesi 6 Aralık 1920’de tekrar yayımlanmaya başladığında büyük ilgi görmüştür. Bursa dışında Balıkesir ve İzmir gibi kentlere bu gazeteden gönderiliyordu. Ancak gazete yalnızca yedi sayı yayınlanabilmiştir. (Eğilmez, 1980:114-115) Mümtaz Şükrü 19 Aralık 1920 günü pek çok Bursalıyla birlikte tutuklanmış ve Yunan Askeri Mahkemesinde yargılanmıştır. Serbest bırakıldıktan sonra Yunanlılar Kemalistleri desteklediği gerekçesiyle Ertuğrul Gazetesinin bir daha yayınlamasına izin vermemişlerdi. (Eğilmez, 1980:82-83)

Ancak Mümtaz Şükrü’nün öncülük yaptığı ekip, sürekli başka adlarla gazete çıkararak milli hareketi desteklemiştir. Mümtaz Şükrü’nün çıkardığı Kevkep, Vasıf Necdet ve Mümtaz Şükrü’nün çıkardığı İntibah ve İntibah-Yoldaş gazeteleri Kuvayı Milliyeyi desteklediği bilinen gazetelerdi. Ancak Kevkep, Yoldaş ve İntibah Gazetelerinde Yunan işgal kuvvetleri komutanlığının bildirileri de yayınlanıyordu. Yunanlılar bu bildirilerle işgal altında tuttukları Türk halkını çeşitli konularda uyarıp iletişim kurmaya çalışıyor, Kuvayı Milliyeye destek vermemeleri için gözdağı veriyor ve cephedeki gelişmeler hakkında kendi lehlerine propaganda yapıyorlardı. (Eğilmez, 1980:115-131)

Mümtaz Şükrü, Ertuğrul Gazetesi Yunanlılar tarafından kapatılınca, 2 Mart 1921 tarihinde, adını sansür kurulunun verdiği günlük Kevkep gazetesini yayımlamıştır. İşgalciler Yunan Hükümeti, Yunan Ordusu ve süregelen savaş hakkında herhangi bir haber yazılmaması kaydıyla Mümtaz Şükrü’ye izin vermiştir. Mümtaz Şükrü anılarında Yunan sansür subayına her gün üç-beş lira rüşvet verdiğini ve daha rahat çalışabilmek için Yunan casusu Püskülsüz Mustafa’yı gazetede çalıştırmak gereği duyduğunu ya da zorunda kaldığını anlatır. Bu dönemde Kevkep gazetesinin tirajı 800-1200 arasındaydı. (Eğilmez, 1980:82-83)

Mümtaz Şükrü 21 Mayıs 1921 günü Kevkep gazetesinin son sayısını çıkarmış ve biraz da zorunlu olarak Yoldaş’ın sahibi İbrahim Hilmi ile güçlerini birleştirme kararı almıştır. Birleşmeden sonra Yoldaş Gazetesinin sahibi ve sorumlu müdürü Mümtaz Şükrü olmuştur. Haftada altı kez yayınlanan gazetenin tirajı 1000 civarında idi. Ancak Mümtaz Şükrü ve İbrahim Hilmi arasındaki görüş ayrılığı nedeniyle bu ilişki uzun zaman sürmemiştir. Mümtaz Şükrü ve İbrahim Hilmi arasındaki çekişmeye Mümtaz Şükrü’nün anılarında da sıkça rastlanmaktadır. Mümtaz Şükrü, İbrahim Hilmi’yi işbirlikçi gibi yansıtmıştır. Oysa Milli Mücadeleden sonra açılan davalarda işbirlikçi olarak suçlanmayan tek gazeteci İbrahim Hilmi’dir. Mümtaz Şükrü aynı şekilde Kardaş Gazetesinin sahibi Vasıf Necdet’i (Armay) de işbirlikçi olmakla suçlamış, kurtuluştan sonra açılan davada Vasıf Necdet’in Ankara adına istihbarat yapan bir gazeteci olduğu ortaya çıkmış ve Mümtaz Şükrü ona hakaretten manevi tazminat ödemek zorunda kalmıştır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006:140-142)           

Yunanlılar Yoldaş gazetesinin başındayken Mümtaz Şükrü’nün gazetecilik yapmasını yasaklamıştır. Buna rağmen Mümtaz Şükrü bu kez İntibah Gazetesini çıkarmıştır. Ancak bu kez yasaklı olduğu için işleri perde arkasından yürütmüştür. İntibah Gazetesinin ilk sahibi Cemal Kudret’tir. 1921 yılında Mehmet Süreyya Bey tarafından satın alınan gazete bir süre sonra işgal kuvvetlerince sıkı takibe alınmış ve sansür nedeniyle yayını durdurulmuştur. Bir hafta sonra Vasıf Necdet yazı işleri müdürü olunca gazete tekrar yayına başlamıştır. Bir süre sonra Bunun üzerine İbrahim Hilmi’nin çıkardığı Yoldaş ile Mümtaz Şükrü’nün çıkardığı İntibah gazeteleri birleşerek, 1921 sonuna değin İntibah-Yoldaş adıyla yayımlanmaya başlamıştır. Ancak İbrahim Hilmi bir süre sonra Mümtaz Şükrü’yle ortaklığa son vererek Vasıf Necdet tarafından haftada üç gün çıkarılan Hakikat adlı gazeteyle birleşme kararı almıştır. Bunun üzerine Mümtaz Şükrü tekrar İntibah gazetesi çıkarmaya başlamıştır. (Eğilmez, 1980:92-106)

Diğer Gazeteler: Vasıf Necdet daha sonra sol çizgi izlediği bilinen Kardaş Gazetesini çıkarmıştır. Sol çizgide bir başka gazete olan ve başyazarlığını Rıza Ruşen’in yaptığı haftalık Arkadaş da, kurtuluştan kısa süre önce 2 Ağustos 1922’den itibaren yayınlanmaya başlamıştır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 145)

İŞBİRLİKÇİ GAZETELER

İşgal yıllarında yayınlanan gazete ve dergilerin büyük bölümü, dönemin koşulları nedeniyle açıkça kendilerini ifade edemeseler de Kuvayı Milliye yanlısı bir çizgi izlemekteydi. Ancak bazı gazetelerin, açıkça Kuvayı Milliye karşıtı ve saltanat yanlısı bir politika izledikleri bilinmektedir. İşgal yıllarında işbirlikçi olarak nitelendirilen üç gazeteden söz edilmektedir. Bunlar Adalet, İnkılap ve Mücahede adlı gazetelerdir. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 138) Bu üç gazeteyi çıkaranlar Kurtuluş’tan sonra mahkemelerde yargılanmış ve işbirlikçi olarak idama mahkûm edilmişlerdir. Ancak bütün bunlara rağmen Bursa’da işbirlikçi olarak nitelendirilen gazete ve gazetecilerin İstanbul Basını gibi katı bir işbirlikçi çizgi izlemedikleri, hatta Yunan işgaline karşı mitingler düzenlendikleri de bilinmektedir.

Adalet Gazetesi:

Adalet Gazetesinin sahibi Yeşilzade Aziz Nuri, Sorumlu Müdür İsmail Şükrü’ydü. Eldeki nüshalara göre Milli Mücadele sırasında saltanat yanlısı olduğu ve Atatürk’e karşı bir yayın çizgisi izlediği görülmektedir. Gazetenin on yıl boyunca yayınlanmasına karşın araştırmalarda hiçbir nüshasının bulunmaması ve kaynaklarda da hiç adından söz edilmemiş olmasının nedeninin gazetenin Atatürk düşmanı bir yayın çizgisi izlemesinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Önceleri haftada üç gün yayınlanan Adalet Gazetesi, başlangıcından itibaren Aziz Nuri yönetiminde yayınlanmıştı. Adalet’i çıkaran Aziz Nuri ile Bursa gazetesini çıkaran Murat Emri İhtilafçı oldukları için, her iki gazetecinin çıkardığı gazeteler de İttihatçılara karşı bir yayın politikası izliyordu. Bu nedenle, Adalet ve Emri’nin çıkardığı Bursa Gazetesi, meşrutiyetten sonra sürekli muhalefet yapmaktaydı. Nitekim ilk yıllarda Adalet Gazetesi Murat Emiri’nin matbaasında basılmaktaydı. Daha sonra bu gazete Vilayet Matbaası ile Muin-i Hilal Matbaası’nda da basılmıştır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 139)

1920 yılında, yayın kurulu başkanı Mehmet Alim, sorumlu müdürü Cemal Kudret idi. Bu gazetecilerin tümü, Kurtuluş’tan sonra vatana ihanet suçundan idama mahkûm olmuş, 150’likler listesinde yer alan Aziz Nuri ise ülkeden kaçmıştır. Raif Kaplanoğlu’na göre Adalet Gazetesini çıkaranlar her ne kadar Kurtuluş’tan sonra işbirlikçi oldukları için mahkûm olmuş olsalar da, Adalet Gazetesinin İstanbul Basını gibi katı bir işbirlikçi çizgi izlememiştir. Kaplanoğlu buna dayanak olarak da bu gazetenin İzmir’in işgaline karşı mitingler düzenlemesini ve işgal yıllarında Yunanlılarca sansür edilmesini gösterir. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 143)

İnkılap Gazetesi: İnkılap Gazetesi Bursa’da işgal döneminde kısa bir süre yayımlanmıştır. İnkılap Gazetesini çıkaran Cemal Kudret’in, Aziz Nuri ile birlikte hareket eden işbirlikçi bir gazeteci olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kurtuluş’tan sonra kurulan mahkemede işbirlikçi olarak vatana ihanet suçuyla idama mahkûm edilen Cemal Kudret daha öncesinden Atina’ya kaçmıştı. Gazetenin sorumlu müdürlüğünü ise işbirlikçi gibi görünen, ancak Kuvayı Milliye hesabına istihbaratla görevli olan Mehmet Erturan (Uğuralp) yapmaktaydı. Mehmet Erturan’ın istihbarat amacıyla işbirlikçi gibi davranması nedeniyle Kurtuluş’tan sonra linç edilmekten zor kurtulduğu da bilinmektedir. Raif Kaplanoğlu böyle bir gazetenin varlığının tartışıldığını, bunun nedeninin ise günümüze ulaşan bir nüshasının olmayışı olduğunu belirtmektedir. Kaplanoğlu Bursalıların ellerinde böyle bir gazetenin olmasına bile tahammül edemediği için günümüze hiçbir sayısı ulaşamadığını belirtir. Yalnızca Mümtaz Şükrü anılarında bu gazetenin 1922 yılına ait bazı sayılarından söz etmektedir. Bunun dışında elde bir gazete olmaması nedeniyle, bu gazetenin varlığı sorgulanmıştır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 139-142)

Mücahede Gazetesi: Milli Mücadele döneminde Bursa’da yayımlanan bir başka işbirlikçi gazete ise Mücahede‘dir. 1919 yılının Nisan ayında yayımlanmaya başlayan gazetenin sorumlu müdürü İrfan Bahir de Kurtuluş’tan sonra vatana ihanet suçlamasıyla idama mahkûm olmuştur. 12 Ocak 1924 tarihli Ertuğrul gazetesinde yayınlanan bir makaleye göre bu gazetenin arkasında dönemin Bursa Valisi Gümülcineli İsmail’in olduğu öne sürülmektedir. Mücahede Gazetesinin genel olarak Kuvayı Milliye karşıtı bir yayın izlediği kabul edilmekteyse de ilk yıllarında Yunan işgaline karşı direndiği de bilinmektedir. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 139)

Bu üç gazetenin dışında, İsmail Şükrü’nün çıkardığı Bursa gazetesini de işbirlikçi gazeteler arasında kabul edilmektedir. Nitekim bu gazetenin sahibi İsmail Şükrü, Adalet gazetesinin sorumlu müdürlüğünü de yapmıştı. Kurtuluştan sonra Bursa Basınında vatana ihanetle suçlanan hemen tüm gazetecilerin Adalet gazetesiyle bir ilişkisi olduğu görülmektedir. Ancak bu işbirlikçi Bursa Gazetesinin de elde hiçbir sayısı bulunmamaktadır. Ayrıca 1908 yılında bir süre yayınlanan Barika-i İrşad dergisi de 1919 yılında yeniden yayınlanmaya başlamıştır. Eski sayılarında saltanatçı bir yayın politikası izleyen bu derginin, işgal yıllarında da aynı politikasını sürdürdüğü sanılmaktadır. (Kaplanoğlu, Eylül-Kasım 2006: 140)

Milli Mücadele sonrasında Adalet, İnkılap ve Mücahede gazetelerini çıkaran işbirlikçi gazetelerin tümü yargılanmış ve mahkum edilmiştir. Bu durum Bursa’yla sınırlı kalmamıştır, İstiklal Mahkemelerinde pek çok gazetecinin yargılandığı bilinmektedir. Bu durum Cumhuriyetin ilk yıllarında da sürmüştür. İstiklal Mahkemelerinin kuruluş gerekçeleri arasında özellikle İstanbul basınında beliren muhalif yayınların endişe verecek boyutlara ulaşması gösteriliyordu. (Aybars, 1997:180) Ergün Aybars’a göre İstiklal Mahkemelerinin 1920-1923 tarihleri arasında ele aldığı suçlarla, 1923-1927 yılları arasında ele aldığı suçlar arasında farklılıklar bulunmaktaydı. Yeni rejimin kökleşmesine karşı gelen muhalif basına karşı verilen cezalar gözdağı vermek, vazgeçirmek amacına yönelikmiş. Israr edenlere ise hapis ve sürgün cezaları veriliyordu, fakat kendilerine karşı saygılı ve iyi muamele gösteriliyordu. (Aybars, 1997:404-405)

SONUÇ

Osmanlı döneminde basının merkezi günümüzde de olduğu gibi İstanbul’du. Hatta Milli Mücadele dönemine kadar Bursa’da gazetecilik işlevini gerçek anlamda yerine getiren bir gazeteden söz etmenin olanaksız olduğu bile söylenebilir. Ancak meşrutiyetle birlikte sansür ortadan kalkınca Bursa’da da yeni gazete ve dergiler kurulmaya başlanmıştır. Milli Mücadele döneminde ise çok sayıda gazete ve derginin yayınlandığı görülmektedir. Bunun nedenleri arasında İstanbul’da yayınlanan gazetelerin Bursa’ya ulaşamamış olması ve Anadolu’da ne olup bittiği merakından kaynaklanıyordu. Bir diğer nedeni de gazetelerin işgal kuvvetleri tarafından sık sık kapatılması ve sansür nedeniyle, gazetelerin farklı adlarla yayınlanmasıydı. Öte yandan Yunanlılar işgal döneminde İstanbul Basını ve Avrupa gazetelerinin Bursa’da satışını yasaklamışlardı, bu da gazetelere olan ilginin artmasını sağlayan bir etkendi.

Milli Mücadele döneminde İstanbul basınının neredeyse tamamı saltanat yanlısı bir çizgi izlerken, Bursa basını büyük ölçüde Milli Mücadeleyi desteklemiştir. Hatta Anadolu’nun diğer kentlerine ve hatta İstanbul’a Bursa’da basılan gazete ve bildiriler gönderilmiş, Bursa bir anlamda milli mücadelenin odağı ve yayım merkezi durumuna gelmiştir. Bursa’nın Yunanlılarca işgal edildiği yıllarda bile yayınlanan gazete ve dergilerin büyük bölümünün kendilerini açıkça ifade edemeseler de Kuvayı Milliye yanlısı oldukları bilinmektedir. Millet Yolu ve Gündüz gibi gazetelerin tek amacının milli mücadeleyi örgütlemek olduğu bilinmektedir. 1920’lerde okuma-yazma oranı %10 civarında iken (kadınlarda bu oran yalnızca % 4 idi) gazetelerin milli uyanışa büyük katkı sağladığı ve aydınların Milli Mücadeleye katılmasında büyük rol oynadığı görülmektedir. Milli Mücadele sonrası iki işbirlikçi gazeteci dışında, tüm Bursalı gazetecilere gösterdikleri kahramanlıklar teslim edilmiştir.

İşgal yıllarında başta Muhittin Baha (Pars) olmak üzere Mümtaz Şükrü, İsmail Hakkı ve Hakkı Baha gibi Bursalı gazetecilerin işgale karşı direnişin örgütlenmesinde bizzat yer aldıkları da ve tüm güçleriyle Milli Mücadeleyi destekledikleri görülmektedir. Öte yandan Kurtuluş’tan sonra açılan davalarda Bursa’da işbirlikçi olarak mahkûm edilen başta Adalet Gazetesi olmak üzere bazı gazete ve gazetecilerin bile İstanbul Basını gibi katı bir işbirlikçi çizgi izlemedikleri, hatta İzmir’in Yunanlılar tarafından işgaline karşı mitingler düzenlendikleri de bilinmektedir.

KAYNAKÇA

  • Alev Sınar, İşgal Yıllarındaki Bursa’nın Edebiyata Yansıması, Bursa Defteri, Sayı:27, Eylül-Kasım 2006, s.137-148.
  • Canip Bey (Der.), Bursa’da İşgal Günlüğü (Bursa Vilayetinde Yunan Fecayii) 1920-1922, Düşünce Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2004.
  • Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Milliyet Yayınları, İstanbul, 1997.
  • Faruk Üsküdari, Eski Bursa’dan Notlar, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yayını, Ankara, 1972.
  • Mümtaz Şükrü Eğilmez, Milli Mücadele’de Bursa, Tercüman Yayınları, İstanbul, 1980.
  • Orhan Koloğlu, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt:1, s.90.
  • Raif Kaplanoğlu, İşgal Yıllarında Bursalı Gazeteciler ve Gazeteler, Bursa Defteri, Sayı:27, Eylül-Kasım 2006, s.137-148.
  • Raif Kaplanoğlu, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa, Avrasya Etnografya Vakfı Yayınları, İstanbul, 2006
  • Raif Kaplanoğlu, Bursa Basınında Tiraj, Bursa Defteri, Sayı:26, Haziran-Ağustos 2006, s.51-60.
  • Raif Kaplanoğlu, İşgal Yıllarında Bursalı Gazeteciler ve Gazeteler, Bursa Defteri, Sayı:27, Eylül-Kasım 2006, s.137-148.
  • Yılmaz Akkılıç, Bursa Basın Tarihi Üzerine Bir Deneme, Bursa Defteri, Sayı:26, Haziran-Ağustos 2006, s.36-43.
  • Yılmaz Akkılıç, Yeşilordu Cemiyeti ve Bursa, Bursa Defteri, Sayı:6, Eylül-Kasım 2000, s.54-65.
  • Bursa Ansiklopedisi (Bursa’da Basın Maddesi), Cilt:1, s.207-216.

[1] Kastamonu Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Öğretim Üyesi,  [email protected]

[2] Gazetec, [email protected]

Doç. Dr. Ersoy SOYDAN

1971 Bursa-Gemlik doğumlu, Bursa Erkek Lisesi mezunu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünde tamamladı. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-TV-Sinema anabilim dalında yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-TV-Sinema anabilim dalında 2010 yılında tamamladığı doktoradan sonra, 2019 yılında “Gazetecilik ve Medya Çalışmaları” ana bilim dalında doçent oldu. 2011 yılından beri öğretim üyesi olarak görev yapıyor. İlk görev yeri Batman Üniversitesi'nde Güneydoğu Anadolu'nun sinema-televizyon alanında eğitim veren ilk bölümünü kurdu. İki yıl kaldığı Batman’da neolitik döneme ait kaya resimleri keşfetti. 2013 yılında geçtiği Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema Bölümünün kurucu bölüm başkanlığını yaptı. Halen öğretim üyesi. Kastamonu'da ilk kez film festivalleri düzenledi. Gezici Film Festivalinin Kastamonu ayağını yedi yıldır kurduğu öğrenci topluluğuyla birlikte gerçekleştiriyor. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde 2019 yılında ilk kez düzenlenen Sinema Okulu’nun direktörü. Yayımlanmış 3 kitabı, 7 kitap bölümü, 8 makalesi, 17 bildirisi bulunmaktadır. Kendisini “Bursaspor kongre üyesi ve Bursa aşığı” olarak tanımlıyor. E-posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ