Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Muy Mübarek
  • 03 Nisan 2018 Salı
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Muy Mübarek veya Muy Moyna, Özbekistan’da ki Hokant Kenti’nin gezmediğim önemli tarihi bir köşesiydi. Hokant’ın Edebiyat Müzesi’ni gezdiğimde, müze müdürü bana yakında bulunan iki yere gitmemi önermişti. Muy Mübarek ve Sarık Kurgan. Muy Mübarek’in Hokant’a çok yakın, Sarık Kurgan’ın ise şehre yaklaşık yirmi kilometre uzakta olduğunu söyledi.

Cumartesi günü saat üçte çalışmakta olduğum fabrikadan çıkıp, kaldığımız konağa geldim. Burada geniş avlulu çok odalı evlere konak diyorlar. Bizim eski Osmanlı Evleri’nin benzeri bir yapı.

Üzerimi değiştirip, sokağın başındaki berbere Muy Mübarek’in yerini sordum, bilmiyorum dedi. Beraber çevredeki insanlara sormaya başladık. Nihayet orta yaşlı bir insan yerini tarif etti, o da Muy Moyna olarak biliyormuş. Sonunda gideceğimiz adresi bulduk, yoldan geçen bir taksiciyle anlaştık. Komşulardan birisine de gel sende görürsün dedim ve beraber yola koyulduk.

Mu; Arapça tüy-kıl demekmiş. Muy Mübarek, buradaki söylenişiyle Muy Moyna ise kutsal tüy, kıl demek, yani bildiğimiz Sakal-ı Şerif. Şehrin dış mahallelerinde epeyce yol aldıktan sonra toprak surlarla çevrilmiş büyük bir höyüğe geldik. Höyüğün önündeki küçük caminin ek inşaatı hızla sürüyordu. İnşaatın başındaki görevli ile beraber höyüğü gezdik. Höyüğün ortasında mimari özelliği olmayan küçük kubbeli, sade bir yapı içinde, içi boş eski bir tahta sandık vardı.

Görevli, birkaç asır önce Osmanlı İmparatorluğu’ndan peygamberimizin sakalından bir tüy geldiğini, bununla ilgili Arapça yazılı fermanları odasında sakladığını, bir daha gelişimizi önceden haber verirsek bize göstereceğini söyledi.

Höyük anladığım kadarıyla düz ovada yaşayanlar tarafından savunma amacıyla binlerce yıl önce yapılmış. O çağdaki insanlar sırtlarında taşıdıkları topraklarla bu höyüğü meydana getirmişler; etrafına da sur örmüşler. Belki tepesine de bir tapınak kurmuşlar.

Asırlar gelip geçmiş; yıkılan yapıların üzerine yenileri yapılmış. Kâh terkedilmiş. Kâh yeniden üzerine yerleşilmiş. Kim bilir kaç istilacı gelip geçmiş; kaç kere yakılıp yıkılmış. Bütün bunlara rağmen asırlarca “Kutsal niteliğini korumuş. İslamiyet bölgeye yayılınca eski kült yerleri bu sefer İslami bir kimlikle, kimine şehit adı, kimine bir âlimin adı, kimine Peygamberimizin soyundan gelenlerin adı verilerek kutsal niteliklerini sürdürmüşler.

Görevlinin verdiği bilgiler düşündüklerimi doğruladı. Bize kazı yapılan yerleri gösterdi. Milattan önce 2500 yıl öncesine ait tarihi eserler bulunmuş. Arkeologlar höyükteki yerleşimin daha eski olduğunu düşünüyorlarmış. Nereden baksanız burada beş bin yıllık bir tarih var.

Höyüğün tepesindeki odada bazı tarihi belgeler, ferman mevcutmuş. Restorasyon sırasında başka yere götürmüşler. Höyükte yapılan kazılarda çıkan eserler M.Ö.2500 yılına tarihlenmiş. Höyük, Ülkemizde Salihli yakınlarında Lidyalılardan kalan tümülüslere benziyor. Yaklaşık 4500 yıl önce bölgede yaşayanlar sabırla taşıdıkları topraklarla bu tepeyi oluşturmuşlar. Korunmak için duvarlar, tapınmak için de bir ibadethane yapmışlar. Çağlar değişmiş, değişik millet ve dinler gelip geçmiş ama kutsal bir merkez olma özelliğini yitirmemiş.

Yazar dostum Talip Eke’nin bana getirdiği kitaplardan şunları öğrendim. Osmanlı Sultanı II. Beyazıt, İran’da güçlenen Şah İsmail’e karşı, Özbek Hanlarıyla ilişkiye geçer. Onlara çeşitli hediyelerle birlikte Sakal-ı Şerif gönderir. Bir tane Özbek Hanına, birini de Semerkant, Taşkent ve Fergana’yı elinde tutan son Timurlu Hükümdarı Babür Şah’a gönderir.

Babür Şaha gelen heyet çeşitli hediyelerin yanında peygamberimizin mübarek kılını da getirir. (Sakal-ı Şerif) Mübarek kıl o zamanlar Hokant’ı kendine başkent yapmış olan Babür Şah tarafından, Muy Mübarek adlı höyüğün tepesine yaptırılan odaya konur.

Babür Şah, sakal-ı şerifi bu tepede muhafaza edermiş. Yaptığı savaşlarda rakibi Özbeklere yenilir, önce Afganistan’a sığınır, daha sonrada Hindistan’a gider. Gözü karadır Babür Şah’ın, yenilgilerden ders çıkarmayı da bilir. İran Şahı İsmail’in desteğinin, bu topraklara hâkim olması için yetmediğini görür. Üstelik bu desteğin bedeli ağırdır. Şah İsmail kendi inançlarının halka kabullendirilmesini ister, mezhep değişikliğini kabul etmeyen halk isyan eder. Sonunda kendine bu topraklarda yer olmadığını anlar Babür Şah Hindistan’a yönelir ve 1850’lere kadar sürecek büyük bir imparatorluğun temelini atar.

Mübarek Tüy Babür’ Şah’la yolculuğuna devam eder. Bugün Pakistan’ın Lahor Şehrindeki Alemgir Camisi’nde saklanmaktadır.

Osmanlı Padişahı II. Beyazıt’ın bölgeyle ilgisi, sadece Sakal-ı Şerifle sınırlı kalmaz. Bölgenin sevilen şahıslarına ve başta ünlü Türk-Özbek şairi Ali Şir Nevai’nin hocası, Molla Cami’ye her yıl bin altın gönderir.                                                                                                                                            Molla Cami, bölgedeki hükümdarlardan daha sevilen ve etkili bir kişiymiş. Farsça yazan Molla Cami, öğrencisi Ali Şir Nevai’nin etkisiyle Türkçe şiirler yazmış. Ali Şir Nevai yazdığı bir divanı İstanbul’a, Sultan II. Beyazıt’a göndermiş. Padişah adına gelen divanı, vezirlerinden şair Ahmet Paşa’ya vermiş, o da divanda yer alan şiirlerden yirmisine nazire yazmış. Şair Ahmet Paşa’nın Muradiye’de ki türbesi Bursa’da yaptırdığı medresenin hemen girişinde yer alıyor. Medrese bugün eski kıyafetlerin sergilendiği bir müze; Ulu Umay Eski Kıyafetler Müzesi. Burada gördüğüm kadın takılarını benzerlerini Özbekistan’ın Başkenti Taşkent’teki Ulusal Galeri’de görmek hoştu. Takılar kültürel ve etnik bağları gösteren simgelere dönüşmüş.

Toplam Okuma: 1,546 , Bugün: 1 

Ekrem Hayri PEKER

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]
Sosyal Medyada Paylaşın:
Sponsorlu Bağlantılar
  • YENİ
Cengiz Dağcı’nın Eserleri ve Yazılmamış Tarih

Cengiz Dağcı’nın Eserleri ve Yazılmamış Tarih

10 Ocak 2021, Cengiz Dağcı’nın Eserleri ve Yazılmamış Tarih için yorumlar kapalı
Sultan Reşat kabul etse, Orhaneli’nin adı Alaaddingazi olacaktı

Sultan Reşat kabul etse, Orhaneli’nin adı Alaaddingazi olacaktı

10 Ocak 2021, Sultan Reşat kabul etse, Orhaneli’nin adı Alaaddingazi olacaktı için yorumlar kapalı
 Orhan Gazi’nin Demircileri, Demirciköy

 Orhan Gazi’nin Demircileri, Demirciköy

10 Ocak 2021,  Orhan Gazi’nin Demircileri, Demirciköy için yorumlar kapalı
Dünyanın İlk Standartlar Manzumesi: Kanunname-i İhtisabı-ı Bursa (1502)

Dünyanın İlk Standartlar Manzumesi: Kanunname-i İhtisabı-ı Bursa (1502)

10 Ocak 2021, Dünyanın İlk Standartlar Manzumesi: Kanunname-i İhtisabı-ı Bursa (1502) için yorumlar kapalı
Almanca Konuşan Bilimcilerin Katkılarıyla Türk Tıp Tarihinde Bir Yolculuk (I)

Almanca Konuşan Bilimcilerin Katkılarıyla Türk Tıp Tarihinde Bir Yolculuk (I)

10 Ocak 2021, Almanca Konuşan Bilimcilerin Katkılarıyla Türk Tıp Tarihinde Bir Yolculuk (I) için yorumlar kapalı
Turancılık Akımının Haklılığı

Turancılık Akımının Haklılığı

31 Aralık 2020, Turancılık Akımının Haklılığı için yorumlar kapalı
Toplumcu Şiirimizde Garip İzleri

Toplumcu Şiirimizde Garip İzleri

26 Aralık 2020, Toplumcu Şiirimizde Garip İzleri için yorumlar kapalı
Tarsus’un Çamalan Köyünden Tahtacı Ozan Âşık Talibi

Tarsus’un Çamalan Köyünden Tahtacı Ozan Âşık Talibi

26 Aralık 2020, Tarsus’un Çamalan Köyünden Tahtacı Ozan Âşık Talibi için yorumlar kapalı
Bursa’da Bulunan Damgalardan Örnekler ve Son Göçerler

Bursa’da Bulunan Damgalardan Örnekler ve Son Göçerler

26 Aralık 2020, Bursa’da Bulunan Damgalardan Örnekler ve Son Göçerler için yorumlar kapalı
İki defa kuşatıp ele geçiremediğimiz Viyana’dan…

İki defa kuşatıp ele geçiremediğimiz Viyana’dan…

26 Aralık 2020, İki defa kuşatıp ele geçiremediğimiz Viyana’dan… için yorumlar kapalı
Gönlümün Başkenti İncirgediği

Gönlümün Başkenti İncirgediği

26 Aralık 2020, Gönlümün Başkenti İncirgediği için yorumlar kapalı
Dağın Ozanı Menteşeli Cengiz

Dağın Ozanı Menteşeli Cengiz

25 Aralık 2020, Dağın Ozanı Menteşeli Cengiz için yorumlar kapalı
Kültürel Temsile İlişkin Görsel ve İşitsel İfade

Kültürel Temsile İlişkin Görsel ve İşitsel İfade

25 Aralık 2020, Kültürel Temsile İlişkin Görsel ve İşitsel İfade için yorumlar kapalı
Osmanlı Kuruluş Döneminde Tahnit

Osmanlı Kuruluş Döneminde Tahnit

25 Aralık 2020, Osmanlı Kuruluş Döneminde Tahnit için yorumlar kapalı
Hint Felsefelerinde ‘Mutluluk’ Kavramı

Hint Felsefelerinde ‘Mutluluk’ Kavramı

24 Aralık 2020, Hint Felsefelerinde ‘Mutluluk’ Kavramı için yorumlar kapalı
Kıbrıs 1963… Kumsal Katliamı Nasıl Oldu

Kıbrıs 1963… Kumsal Katliamı Nasıl Oldu

23 Aralık 2020, Kıbrıs 1963… Kumsal Katliamı Nasıl Oldu için yorumlar kapalı
Misyalılardan Günümüze Misi Köyü

Misyalılardan Günümüze Misi Köyü

22 Aralık 2020, Misyalılardan Günümüze Misi Köyü için yorumlar kapalı
Cemal Nadir, Bursa ve Amcabey

Cemal Nadir, Bursa ve Amcabey

22 Aralık 2020, Cemal Nadir, Bursa ve Amcabey için yorumlar kapalı
Boğaz’ın Yaramaz Misafiri; Profirion

Boğaz’ın Yaramaz Misafiri; Profirion

22 Aralık 2020, Boğaz’ın Yaramaz Misafiri; Profirion için yorumlar kapalı
İtalya’da Bilinmeyen Türk İzleri

İtalya’da Bilinmeyen Türk İzleri

22 Aralık 2020, İtalya’da Bilinmeyen Türk İzleri için yorumlar kapalı
Sponsorlu Bağlantılar