Quantcast
TV Dizilerinin Kültür Turizmine Katkısı ve Nilüfer’in Kültür Turizmi Potansiyeli – Belgesel Tarih

Doç. Dr. Ersoy SOYDAN
Doç. Dr. Ersoy  SOYDAN
TV Dizilerinin Kültür Turizmine Katkısı ve Nilüfer’in Kültür Turizmi Potansiyeli
  • 14 Şubat 2021 Pazar
  • +
  • -
  • Doç. Dr. Ersoy SOYDAN /

Loading

ÖZET (*)

İletişim teknolojisindeki büyük gelişmelere rağmen milyarlarca insanın izlediği, haber aldığı, dizi ve programlarla boş zamanlarını geçirdiği ve bilgilendiği televizyon günümüzün en önemli kitle iletişim araçlarından biri olma özelliğini sürdürmektedir. İzleyicilerinin düşüncelerini etkileyen ve belirli konularda tavır almalarını sağlayan, kişiler, mekânlarla ilgili imaj oluşturma gücüne sahip, temel araçlardan biri olan televizyon, farklı yörelerin tarih ve kültürlerini diğer insanlara aktarmada önemli rol oynamaktadır.

Günümüzde turizm sektörü, Dünyanın ve Türkiye’nin en hızlı gelişen ve büyüyen sektörlerin başında yer almaktadır. Türkiye’de turizm yönünden daha çok güneş-deniz-kum turizmi tercih edilmektedir. Ancak turizmden istenilen düzeyde gelir elde edilmesi, turizmin tüm yıla yayılması alternatif turizm çeşitlerine bağlıdır. Bunların başında da kültür turizmi gelmektedir. Kültür turizmi, doğal ve tarihsel kültür varlıklarını, kültürel etkinlikleri ve güncel sanat eserlerini, kültür sanayilerinin sonuçlarını, bazı sosyo-ekonomik olguları turistik bir ürün biçiminde gezginlerin hizmetine sunan bir turizm anlayışını içermektedir. Son yıllarda Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, Türkiye’nin pek çok köy ve kasabası kişilerin değişen gezi eğilimleri ve farklı yerleri ziyaret etme isteklerini tetikleyen gezi programları, dizi ya da filmler sayesinde ünlenerek turizmle tanışmıştır.

Nilüfer ilçesinin sınırları içerisinde yer alan Misi, Gölyazı, Tahtalı ve Ürünlü gibi özgün mimari dokusunu büyük ölçüde koruyan yerleşimleri doğal bir film platosu niteliğindedir. Son yıllarda çekilen film ve diziler özellikle Gölyazı’nın tanıtılmasını sağlamış ve bir turizm hareketliliği yaşanmaya başlanmıştır.

Bu çalışmada televizyondaki dizi ve filmlerin Türkiye ve Dünya’da kültür turizme katkısı incelenerek, Nilüfer’deki kültür turizmi potansiyelinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Yöntem olarak literatür taraması kullanılmıştır. Dizi ve film yapımcılarının Nilüfer’de daha fazla çalışması teşvik edildiğinde Nilüfer’in daha çok tanıtımının yapılacağı, bununla birlikte turizm gelirlerinin de artacağı sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Televizyon, Diziler, Kültür Turizmi, Nilüfer, Bursa.

The Contribution of the TV Serials to Cultural Tourism and The Cultural Tourism Potential of the District of Nilüfer

ABSTRACT

Despite the major advances in communication technology TV, which is followed by billions of people to hear about the news, to have their leisure time by watching serials and some programs and to be informed, still continues to be one of the most important mass media today. Affecting the thinking of audiences, enabling them to take a stand on certain issues and having the power of creating images about the places and people, television, which is one of the main tools, plays an important role in conveying the history and culture of different regions to the other people.

Today, the tourism sector is one of the most leading sectors of the world and Turkey. In Turkey, sea-sand-sun tourism is much more preferred. However, achieving the desired level of income from tourism and enabling the tourism continue all year round depend on alternative forms of tourism. Among the alternative forms of tourism cultural tourism comes first. Cultural tourism is a tourism concept that includes putting natural and cultural properties, cultural activities, contemporary art works and some socio-economic facts into the service of travelers in the form of a touristic product. In recent years, as in many parts of the world, many villages and towns of Turkey have met with tourism by means of travel programs, TV serials or films that challenge people to see different places.

Located within the borders of Nilüfer district, Misi, Gölyazı Tahtalı and Ürünlü which largely preserves the original architectural structure, have the characteristic of being a natural film plateau. The films and serials in recent years have made especially Gölyazı to be widely known and have provided a tourism mobility.

In this study, presenting the tourism potential of Nilufer by examining the contribution of TV serials and films in Turkey and the world is aimed. The method of this study is literature review. It is concluded that when the TV serial and filmmakers are encouraged, the district of Nilufer will be publicized more and will have more tourism revenues.

Keywords: Television, TV Serials, Cultural Tourism, Nilüfer, Bursa.

Gölyazı

            GİRİŞ

Ülkemizin turist profilini ve pazarını çeşitlendirmede ve tanıtımında kültür turizmi büyük önem taşımaktadır. Kültür turizmi kapsamında değerlendirilebilecek olan film ve dizi turizmi, hem uluslararası seyahatin artmasının etkisiyle küresel ölçekte gelişen bir turizm türü, hem de uluslararası tanıtım ve markalaşma için gerekli olan unsurlardan biri durumuna gelmiştir. Üstelik diğer turizm türleri mevsimsel olduğu halde, film ve dizi turizmi yılın tüm aylarına yayılmakta ve süreklilik taşımaktadır.

Televizyon dizileri ve filmler, insanların algısını değiştirip, düşüncelerini etkileme de çok önemli bir rol oynamaktadır. İzleyicilerin büyük bölümünün ekran başında olduğu prime-time saatlerinde yayınlanan televizyon dizilerinin turizm açısından çok olumlu bir işlevi olduğu bilinmektedir. Zira turistler ekranda izledikleri film ve televizyon kahramanlarının peşine düşerek onların izini sürmekte, çekimlerin yapıldığı mekanları görmek istemektedirler.

Film turizmi olarak da adlandırılan televizyon dizileri ve filmler sayesinde artan turizm hareketlilikleri gün geçtikçe daha fazla ilgi uyandıran bir olgu durumuna gelmektedir. Bununla beraber gerek turist sayısı, gerekse de turizm gelirleri açısından büyük katkılar sağladığı bilinmesine rağmen, bu konuya ülkemizde yeterince ilgi gösterilmemektedir. Türkiye’de yayınlanan dizilerin gösteriminden sonra çekimlerin yapıldığı yerlerin ziyaretçi sayısının artıp-artmadığına dair sayısal veri bir yoktur. Buna rağmen diziler televizyonda yayınlandıktan sonra çekimlerin yapıldığı bölgelere ilginin arttığı çıplak gözle de gözlemlenebilmektedir.

Bursa’nın yeni gelişen ve cazibe merkezi olan Nilüfer ilçesinin Misi, Gölyazı, Tahtalı ve Ürünlü gibi tarihi yerleşimleri büyük bir kültür turizmi potansiyeli taşımaktadır. Adeta doğal bir film platosu niteliğinde olan bu yerleşimler film turizmi açısından oldukça elverişli yerlerdir. Son yıllarda dizi ve film yapımcılarının keşfetmeye başladığı Gölyazı bir turizm hareketliliğiyle de tanışmaya başlamıştır. Bu çalışmada Dünyada ve Türkiye’de film turizmi alanında daha önce yaşanmış deneyimler incelenerek ve Nilüfer’in bu alandaki potansiyelinin ortaya konulması hedeflenmektedir.

            1-KÜLTÜR TURİZMİ VE TELEVİZYON

Turizm sektöründe 20. yüzyılın son yıllarında yeni pazar arayışlarına girişilmiş, bunun sonucunda da yeni turizm türleri ortaya çıkmıştır. Bunların arasında kültür turizmi, en hızlı gelişen turizm türlerinden biri olmuştur. Ayrıca kültür turizmi yalnızca tarihsel olanı değil, güncel olguları da kapsamaktadır. Somut ve somut olmayan doğal ve kültürel miras, arkeolojik, tarihsel kültür varlıkları, müzeler, ören yerleri, anıtsal yapılar, dinsel yapılar, kırsal ve kentsel sivil mimari örnekleri, saraylar, kaleler, bahçeler, temalı parklar, mezarlar, türbeler ve her türlü güncel sanat eseri ve etkinliği, zanaatlar, etnografya, botanik, flora ve fauna, folklor, geleneksel ve güncel yaşam biçimleri, mutfak, içki, bazı sosyo-ekonomik olgular, her türlü kültür ürünü bu tanımın içinde yer almaktadır.  (Pekin, 2011:151-152)

Son yıllarda turistlerin değişen gezi eğilimleri ve farklı yerleri ziyaret etme istekleri alternatif turizm türlerine talebi arttırmaktadır. Birbirinin tamamlayıcısı olan farklı turizm türleri güneş-deniz-kum (GDK) turizmine karşı birçok açıdan avantajlıdır. GDK öncelikli kitle turizmi çevreye ciddi ölçüde zarar vermektedir. Issız koylar betonlaşmakta, denizler kirlenmekte, ormanlar yapılaşmaya açılmaktadır. Kültür turizmi çevre ve kültür ile en uyumlu, olumsuz etkileri en az olan turizm türüdür. (Köfteoğlu, 1999)

Türkiye turizm sektöründe Dünya’nın ilk on ülkesi arasına girmiştir. Ancak GDK ağırlıklı kitle turizminin yapıldığı ülkemizde turist profilini ve pazarını çeşitlendirmek ve ucuz tatil cenneti imajından kurtulmak gerekmektedir. Bu nedenle kültür turizmi büyük önem taşımaktadır. Türkiye kültür turizmi açısından, belki de hiçbir ülkede olmadığı kadar zengin bir potansiyele sahiptir. Kültür turizminin yılın her ayında yapılabilmesi, belirli bir mevsime bağlı kalan turizm türlerini desteklediği gibi, onların sezonunu da uzatabilmektedir. Kültür turizmi kapsamında değerlendirilebilecek olan film turizmi hem eğlence sektörünün büyümesi hem de uluslararası seyahatin artmasının etkisiyle küresel ölçekte gelişen bir turizm türü durumuna gelmiştir. Film turizmi, televizyon, video, DVD, VCD veya sinema ekranında destinasyon gösterimi sonucu ilgili destinasyon veya çekim yerini turistlerin ziyaret etmesi sonucunu doğurmaktadır. Üstelik bu çekimin gücü uzun yıllar boyunca sürmektedir. (Hudson ve Ritchie, 2006:256-258)

Gölyazı

            2-TELEVİZYONUN TURİZMDEKİ ROLÜ

20.yüzyılın ikinci yarısından itibaren gündelik hayatın içine giren televizyon, farklı görsel medya alternatifleri içerisinde, insanların ilgisini çekme açısından değerlendirildiğinde en popüler ve etkili kitle iletişim araçlardan birisidir. Ancak bazı olumsuz etkileri nedeniyle 1950’li yılların ilk yarısından başlayarak eleştirilen hatta giderek suçlanan bir kitle iletişim aracı da olmuştur. (Türkoğlu, 2012:21) Buna rağmen insanların çoğu, iş ve okul dışında kalan boş zamanını televizyon seyrederek değerlendirmektedir. İnsanlara sunduğu geçici rahatlama ve eğlendirme işlevinin yanında televizyon, bir bilgi kaynağı durumuna da gelmiştir. Televizyonda yayınlanan diziler ve programlar sayesinde başka diyarları gitmeden de gezmek, bir yere gitmeden de o yörenin özelliklerini ve kültürünü tanımak olanaklı duruma gelmiştir. Bu sayede farklı coğrafyalara, insanlara ve kültürlere karşı duyulan ilgi ve merak artmaktadır. (Nirun, 2011:7)

Dünyada ve Türkiye’de en hızlı gelişen sektörlerin başında gelen ve birçok sektörü de hareketlendirdiği bilinen turizm bu nedenle sosyo-ekonomik açıdan büyük bir öneme sahiptir. Turizmde istenilen hedefe ulaşılabilmesi, turizmin tüm yıla yayılması ve az gelişmiş bölgelerin kalkınması alternatif turizm türlerine özellikle de kültür turizmine bağlıdır. Yapılan araştırmalar televizyonunun turizmin gelişimi açısından büyük bir önem taşıdığını ortaya koymaktadır. Televizyon kanallarındaki gezi programları ve diziler sayesinde izleyiciler bilmedikleri ve görülmeye değer yerleri öğrenmekte; farklı kültürleri, gelenekleri ve göreneklerini tanımaktadır. Televizyon sayesinde programlara yada dizilere konu olan yörelerin tanıtımı yapılmakta, bu durum ise o yörelerin ünlenmesini ve turistik açıdan önem kazanmasını sağlamaktadır.

Televizyon kanallarında yayınlanan gezi programlarının ve dizilerin turizme büyük katkısı olduğu kabul edilmektedir. Film ve diziler Dünyanın çeşitli yerlerini tanıma ve seyahat etme arzusu uyandırmada milyonlarca insanın üzerinde etkili olan büyük bir araçtır. Özellikle bilinçli tüketicilerin tatil planlarını yaparken televizyondan etkilendiklerini ve artık güneş-deniz-kum üçlüsünün dışında “keşfedecek” yerler aradıkları da bilinmektedir. Turizm hareketlerinin temeli insanların yeni şeyler keşfetme merakına dayalıdır. (Pekin, 2011: 100-101)

İnsanlar, geleneksel reklam faaliyetleri ile karşılaştırıldığında bağımsız ve tarafsız olduğuna inandıkları bilgileri daha çok önemsemektedir. Televizyon dizileri ve filmler, turistlerin tarihe, kültüre, insanlara, ülkelere bakış açılarını değiştirebilmektedir. (Frost, 2006: 78) Televizyon dizileri ve filmler, bireylerin dünyasına hızla nüfuz edebilen ve insanların algılamalarını değiştirebilen kitle iletişim araçları olarak kabul edilirler. Bu açıdan değerlendirildiğinde, televizyon dizileri ve filmler, insanların düşüncelerini etkileyen ve belirli konularda tavır almalarını sağlayan, kişiler, mekânlarla ilgili imaj oluşturma gücüne sahip olan temel bir araç durumundadırlar. İnsanların televizyon dizilerini ya da filmleri izledikten sonra, bölgeyi, ülkeyi, kenti ziyaret etmeleri diziler ve filmler tarafından teşvik edilmiş turizm hareketliliği olarak adlandırılmaktadır. (Şahbaz ve Kılıçlar, 2009: 32-34)

Hatta bu turizm hareketliliği medyadaki tanıtım kampanyaları sayesinde daha dizi çekim aşamasındayken bile başlayabilmektedir.  Her hafta tekrar edilen (hatta bazı kanallarda haftada birkaç kez tekrar edilen) televizyon dizileri çekimlerin yapıldığı yerlere dönük farkındalığı ve ilgiyi sürekli gündemde tutmaktadır. Diğer programlara göre daha popüler olan televizyon dizileri arkadaş, aile ve komşular arasında, izlenme oranıyla da paralel olarak gündemi oluşturmakta, sohbetlerin başlıca konusu olmakta ve hikâyeleri ve oyuncuları ile birlikte insanlarda bağımlılığa yol açmaktadır. Bununla birlikte dizi ve filmlerin çekildiği bölge, kent ve mekanlara yönelik özel seyahat talebi de doğmaktadır. Bir yandan turizm şirketleri o noktalara yönelik turlar düzenlerken, bazı ziyaretçiler ise kendi olanaklarıyla dizilerin çekildiği mekanları ve yöreleri gezmektedir. (Yılmaz ve Yolal, 2008:176)

Dizi ve filmlerin turizm sektörü aracılığı ile doğrudan ve dolaylı olarak bölgeye yapacağı başka katkılarda bulunmaktadır. Film veya dizi setlerindeki çalışanların ve film veya diziden etkilenerek yöreyi ziyaret eden turistlerin yöredeki harcamalarının bölgede yarattığı ekonomik hareketlilik, bölgenin alt yapı ve üst yapı imkânlarının iyileşmesi, yöre insanı için yeni iş olanakları yaratması vb. birçok katkı sağlamaktadır. Tüm bu katkıların yanı sıra dizi ya da filmlerin bir destinasyonda turizmi yoktan var edebilme veya az bilinen bir destinasyona dikkat çekme gücüne de sahip olduğunu belirtmek gerekir. (O’Connor vd., 2008:425)

Gölyazı

Dizi ve filmlerin çekildiği mekanlar, film stüdyoları ve filmlerde kullanılan oteller, ev ve diğer mekanlar da turistik açıdan çekim merkezi olabilmektedir. (Hudson ve Ritchie 2006: 394) Venedik, Paris, Londra gibi birçok kentte filmlerin çekildiği mekanları görmeyi talep eden turistlere yönelik özel film turları düzenlenmektedir. Örneğin Venedik’te düzenlenen ve iki saat süren “Casanova, Othello, Turist ve Indiana Jones Son Macera” gibi ünlü filmlerin çekildiği yerlerin gezildiği film lokasyonları turunun ücreti 182 Eurodur. Buradan da anlaşılacağı gibi film turlarından çok ciddi gelir elde etmek olanaklıdır.(http://www.venetoinside.com/en/tours-in-veneto/tour-details/cinetour-in-venicetour-venice-film-locations/)

Dünyaca ünlü gezi sitelerinde de filmlerin çekildikleri noktalara yönelik gezi önerileri yer almaktadır. Bunlardan biri olan “Rough Guides” adlı sitede filmlerin çekildiği yerleri görmeyi planlayan gezginlere aralarında Tomb Raider’in çekildiği Kamboçya, İndiana Jones filminin çekildiği Ürdün’ün Petra antik kenti, Star Wars filminin bazı sahnelerinin çekildiği Tunus’un Matamata kenti başta olmak üzere Dünya üzerinden 40 nokta önerilmektedir. (http://www.roughguides.com/gallery/40-film-locations-around-the-world /#/23)

Öte yandan televizyon dizileri ve filmler kültür ihracı da sağlamaktadır. Çekimlerin yapıldığı bölgenin müziğini, mutfağını, modasını ve gündelik yaşamını Dünyanın dört bir yanına ulaştırmaktadır. Amerikan rüyası olarak bilinen kültür, Hollywood sineması ve dizileriyle Dünya geneline yayılmıştır. Bu nedenle Türk dizilerinin Dünyanın dört bir yanına satılıp, o ülkelerin televizyonlarından gösterilmesi bir yandan gelir getirirken, bir yandan da küresel ölçekte Türk kültürünün tanınmasını sağlamaktadır.

            3- DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE FİLM TURİZMİ

Dünyanın birçok ülkesi dizi ve filmlerin yarattığı turizm hareketliliğinden yararlanmaktadır. Bir zamanlar Türkiye’de de çok ünlü olan “Dallas” dizisinin çekildiği Southfork Çiftliğini yılda 500 bin kişi ziyaret etmektedir. Çiftlik günümüzde de aynı ilgiyi görmekte ve çiftliğe özel turlar düzenlenmektedir. Aynı şekilde “Miami Vice” dizisinin Miami’ye gelen turistleri üç yılda %150 oranında arttırdığı bilinmektedir. Öte yandan 1995 yılında İskoçya’da çekilen “Cesur Yürek” filmi ülkeye gelen turist sayısında %300’lük bir artışa neden olmuştur. İkinci Dünya Savaşında Müttefik Kuvvetlerince yapılan Normandiya Çıkartmasının anlatıldığı “Er Ryan’ı Kurtarmak” filminden sonra Fransa’nın Normandiya kıyılarını ziyaret eden Amerikalı turist sayısında %40 oranında artış olduğu bilinmektedir. (Hudson ve Ritchie, 2006:389) “Yüzüklerin Efendisi” serisi, Yeni Zelanda turizmine büyük katkı sağlamıştır. Yeni Zelanda filmden önce dünyanın uzak bir bölgesinde çoğu kimsenin yerini bile bilmediği bir ülkeyken film sonrasında filmin çekildiği yörelerde turizm patlaması yaşanmıştır.  Yapılan bir araştırmaya göre, Yüzüklerin Efendisi filminin Yeni Zelanda’da yarattığı ekonomik değer 2 Milyar dolardır ve bu olgu filmin başkahramanlarından biri olan “Frodo”dan esinlenerek “Frodo Ekonomisi” olarak adlandırılmıştır. (Kim vd., 2007: 1340-1353) 2004 yılında Yeni Zelanda’nın turizm sloganının “Land of the Rings (Yüzüklerin Ülkesi)” olması film ile ülke tanıtımının nasıl iç içe geçtiğinin kanıtıdır. Filmin etkisini kullanarak yapılan tanıtım sayesinde Yeni Zelanda’nın turizm gelirleri iki buçuk katına çıkmıştır. Filmin ilk serisinin gösterime girdiği 1999’da Yeni Zelanda’ya gelen turist sayısı 1.517.324 kişiyken 2005 yılında bu sayı 2.367.391 kişiye ulaşmıştır. (Yanmaz, 2011: 116)

Antik dönemin ünlü yazarlarından Homeros’un Troya Savaşı’nı anlattığı İlyada destanından uyarlanan “Troya” filmi Malta, Meksika ve İngiltere’de kurulan film platolarında 2004 yılında çekilmiştir. Yalnızca Malta’da kurulan film platosu için 20 milyon dolar harcanmış ve set ekibi için dört yüz otel odası tutulmuştur. Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi, filmlerin çekimlerinde bile büyük bir turizm hareketliliği yaşanmaktadır. Troya Savaşı aslında Türkiye topraklarında geçtiği halde filmin hiçbir aşaması Türkiye’de çekilmemiştir. Yalnızca filmde kullanılan efsanevi at sonradan Çanakkale’ye getirilerek Kordon’a konulmuştur. Bu eksikliğe rağmen Troya ile ilgili kısa tanıtım filmlerinin, filmin gösterildiği çeşitli ülkelerdeki beş bin salonda filmin gösteriminden önce gösterime girmesi de Türkiye’nin tanıtımına büyük fayda sağlamıştır. Bunun sonucunda Çanakkale’deki Troya Antik Kentine gelen ziyaretçi sayısının dikkat çekici düzeyde artmış, 2004 yılında 297.033 olan yerli ve yabancı ziyaretçi sayısı, 2005 yılında 532,041 kişiye çıkmıştır. Bu bir yıl içinde yüzde %79 artışa denk gelmektedir ve bu artışta filmin etkisinin olduğu sanılmaktadır. (Yanmaz, 2011: 132-133)

Steven Spielberg’in yönettiği “Üçüncü Türle Yakın Temaslar” filmi, filmlerin uzun süreli bir tanıtım gerçekleştirdiğinin kanıtı olarak kabul edilmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre 1989 yılında yani film gösterime girdikten on bir yıl sonra bile bölgeye giden turistler üzerinde yapılan araştırmada, turistlerin beşte birinin Şeytan Kulesi hakkındaki bilgilere bu filmden ulaştığı bilinmektedir. (Yücel, 1998: 39-41)

Hawaii, televizyon sayesinde turizmin olumlu etkilerinin görüldüğü bir başka yerdir. 1968 yılında yayınlanan “Hawaii 5–0” Hawaii imajını oluşturan ilk televizyon dizisidir. Bu dizinin ilk gösteriminden bu yana 35 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen, turistler hâlâ Hawaii Turizm Örgütüne gönderdikleri elektronik postalarla dizide gördükleri mekânlarla ilgili bilgi almak istemektedirler. Son yılların çok seyredilen TV dizilerinden birisi olan “Lost”un çekimleri, Hawaii adalarından Oahu’da gerçekleştirilmektedir ve yetkililere göre, 2004 yılı yapım geliri 161 milyon Dolar olmuştur. (Şahbaz ve Kılıçlar, 2009:38)

Yapılan bir araştırmaya göre son 32 yılda 450’den fazla TV dizisi ve filme ev sahipliği yapan ABD’nin Georgia eyaletinin 3 Milyar dolardan fazla bir gelir elde ettiği bilinmektedir.  Dünya film endüstrisinde kalbi olan Hollywood’unda  yer aldığı ABD’de eyalet yönetimleri film endüstrisiyle sürekli işbirliği içinde olmuştur. ABD’deki eyaletlerin hazırladıkları film rehberlerinde, film ekibinin konaklama, ulaşım ve yeme-içme olanakları, film endüstrisinin o yörede neler yapabileceği, sağlanan olanakların ve teşviklerin neler olduğu, yörenin doğal ve tarihsel güzellikleri ve cazibe unsurları doğal film platoları yer almaktadır. ABD’deki yapımcıları kendi ülkelerine çekmek isteyen diğer ülkeler de bu film rehberlerine ilan vermektedirler. (Yücel, 1998:32)

Misi

Dizi ya da filmler sayesinde turizmle tanışan yörelerin bu hareketliliğin sürekliliğini sağlayabilmeleri önemli bir konudur. Bu amaçla İngiltere’de 1996 yılında beri film haritaları yayınlanmaktadır. İngiltere’de ve İngiltere dışında dağıtımı gerçekleştirilen haritalarda 200 film ve televizyon dizisinin çekildiği lokasyon yer almaktadır. (Hudson ve Ritchie, 2006:259) Bir araştırmaya göre de İngiltere’yi her yıl ziyaret eden 28 milyon insanın yaklaşık beşte biri ekranlarda ülkeyi gördükten sonra ziyaret etmeye karar vermektedir ve yaptıkları turizm harcamalarının 2,8 Milyar Doları filmler ile ilgilidir. (Şahbaz ve Kılıçlar, 2009:32)

Dünyada dizilerle tanınarak ve turist akınına uğramaya başlamış pek çok yer bulunmaktadır. Bu yerlerden biri de Brezilya’nın doğal güzellikleriyle ünlü Paraguay sınırındaki Bonito kasabasıdır. 1980’lerde kimselerin bilmediği 2000-3000 nüfuslu bu kasaba burada çekilen pembe bir dizi nedeniyle turist akınına uğramış ve kısa sürede nüfusu 20.000’e çıkmış. Ancak bu hızlı büyümeye rağmen Bonito’nun doğasının bozulmasına izin vermemişler. Kasabada aynı zamanda ekoturizm konusunda çok hassas davranılmaktadır ve tüm turlarda en az iki yıl ekoturizm eğitimi almış rehberlerin bulunması zorunludur. (Okumuş, 2013:33)

Fas’ın da film turizmine uzun yıllardır önem verdiği ve yapımcıları ülkesinde film ve dizi çekmeleri için teşvik ettiği bilinmektedir. Örneğin Sahra Çölünde yer alan Ait Benhaddou tarihi yerleşiminde Arabistanlı Lawrence filminde başlayarak yaklaşık elli yıldır  onlarca film ve dizi çekilmiştir. Game of Thrones dizisinin bazı bölümleri de burada çekilmektedir. (https://en.wikipedia.org/wiki/A%C3%AFt_ Benhaddou)

Türkiye’de bir dizinin yayına başladıktan sonrasında dizide yer alan yerlerdeki ziyaretçi sayısının artışına ilişkin bir çalışma yada sayısal veri bulunmamaktadır. “Babaocağı” dizisi nedeniyle, popüler bir çekim merkezi haline gelen Muğla’nın Bozüyük kasabasında yapılan bir alan çalışmasında dizi çekimlerinin Bozüyük’e ekonomik anlamda katkı sağladığı ve dizi nedeniyle kasabayı ziyaret edenlerin sayısının arttığı sonucuna varılmıştır. (Saltık vd., 2010: 43-46)

Son yıllarda gezi programlarında sıkça tanıtılan Safranbolu, Şirince, Taraklı, Göynük, Mudurnu ve Beypazarı gibi tarihi ve kültürel dokuya sahip yerler turizmde büyük yol almışlardır. Türk televizyonlarında yayınlanan “Kınalı Kar” (Bursa-Cumalızık), “Melekler Adası” (Bursa-Tirilye), “Asmalı Konak” (Nevşehir-Ürgüp-Mustafapaşa), “Firar, Sıla ve Bir Bulut Olsam” (Mardin-Midyat) ve “Babaocağı” (Muğla-Bozüyük) gibi dizilerde çekildikleri yörelerin tanıtımına büyük katkı sağlamış ve dizilerin çekildiği köy ve kasabalara yönelik ciddi bir ziyaretçi akını başlamıştır. Dizilerin yarattığı turizm hareketliliği sayesinde bu noktalara yönelik turlar düzenlenmeye başlanmış, yeni turistik işletmeler açılmış  ve bunun sonucunda yeni iş sahaları açılmıştır. Bu yerleşimlerde yaşayanlar artık turizmden önemli gelirler elde etmektedirler. Türk dizilerinin başta Ortadoğu ve Balkanlarda da ilgiyle izlendiğini düşünecek olursak, bu dizilerin yalnızca iç turizme değil, dış turizme katkı sağladığı anlaşılacaktır. Üstelik Türk dizilerinin Türkiye’de gösterimi bittikten yıllar sonra bile başka ülkelerde ilgiyle izlendiği bilinmektedir. Örneğin “Sıla” dizisinin Türkiye finali on yıl önce yapılmıştır, buna rağmen 2015 yılında Şili’de en çok izlenen dizi durumundadır. “Fatmagül’ün Suçu Ne” dizisinin otuzdan ve “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin yetmişten fazla ülkeye satıldığı ve gösterildiği her ülkede başarılı olduğu bilinmektedir. (http://www.televizyondizisi.com/dunyada-en-cok-izlenen-10-turk-dizisi/ 263074/35/)

Özellikle Asmalı Konak dizisi çekimlerin yapıldığı Kapadokya Bölgesi’ne olağanüstü bir turizm hareketi yaratmıştır. Bu dizi çekilirken yörede yeni turistik işletmeler açılmış, özel turlar düzenlenmiş ve hatta otellerde yer bulmak bile güçleşmiştir. Aynı turizm hareketliliğini yakın zamana kadar kendi halinde yerleşimler olan Bursa’nın Cumalıkızık köyü ve Mudanya’nın Tirilye kasabası da yaşamaktadır. Kınalı Kar dizisinin çekimlerinden sonra Cumalıkızık köyü büyük bir ziyaretçi patlaması yaşamış, ondan fazla dizi ve film burada çekilmiş, buna karşılık yeni tesisler açılmıştır. Daha önce turistik turların güzergahında yer almayan Tirilye’ye “Melekler Adası” dizisinden sonra Türkiye’nin çeşitli yerlerinden turlar düzenlenmeye başlanmış ve yeni işletmeler açılmıştır.  (Soydan, 2011:55-170) Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Gazi’nin annesi Halime Hatun ve Babası Ertuğrul Gazi’yi anlatan ve TRT’de yayınlanan “Diriliş Ertuğrul” dizisi sonrası, Bilecik’in Söğüt ilçesinde bulunan Ertuğrul Gazi ve Halime Hatun’un türbesi, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen ziyaretçilerin akınına uğramıştır. Türbe yakınında bulunan esnaf, ziyaretçi yoğunluğundan memnun olduklarını dile getirerek, dizinin işlerine katkı sağladığını belirtmiştir. (http://www.milliyet.com.tr/dizi-sonrasi-ertugrul-gazi-nin-turbesine-bilecik-yerelhaber-588959/)

            4-NİLÜFER İLÇESİNİN KÜLTÜR TURİZMİ POTANSİYELİ

Sosyal medyada şöyle bir paylaşım yapılmaktadır: “Bu köy Yunanistan’da ya da Arjantin’de olsa herkes bilirdi, ama burası Bursa Gölyazı köyü”. Gölyazı’nın kuşbakışı çekilmiş fotoğrafıyla paylaşılan bu mesaj aslında herkesin bildiği bir gerçeği ortaya koymaktadır. Üstelik yalnızca Gölyazı’nın değil Nilüfer’in bir çok mahallesinin adeta doğal bir film platosu gibi olduğunu düşündüğümüzde Nilüfer’in turizm açısından  büyük bir potansiyele sahip olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.

1987 yılında kurulan Nilüfer ilçesi günümüzde Bursa’nın çağdaş yüzü ve cazibe merkezidir. Nilüfer ilçesi adını içinden geçen Nilüfer Çayı’ndan, Nilüfer Çayı da adını Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun’dan almıştır. Bursa’nın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayının antik kaynaklarda adı “Odryses” çayı olarak geçmektedir. Bursa çevresindeki ilk yerleşimlere ev sahipliği yapan Nilüfer ilçesi, gerek tarih öncesine, gerekse de Osmanlı ve Bizans dönemlerine izlerle doludur. Nilüfer’de; Alaaddinbey Mahallesi’ndeki Tepecik Höyüğü, Gölyazı, Tahtalı Köyü, Akçalar’daki Aktopraklık Höyüğü ve Gölyazı adalar bölgesi, arkeolojik SİT ilan edilerek korumaya  alınmış bölgelerdir.  Bu bölgelerde tarihi kilise, manastır, cami, hamam, çeşme, kale kalıntılarla gibi yapılar ile tescilli anıt ağaçlarla ve tarih öncesine ait kalıntılar yer almaktadır. (Güven, 2005: 62-76)

Nilüfer’de dizi ve sinema yapımcılarının dikkatini çekebilecek başlıca dört yerleşimden söz etmek olanaklıdır. Bunların başında Uluabat (Apolyont) Gölü ve Gölyazı kasabası gelmektedir. Özgün mimari dokusunu büyük oranda koruyan Tahtalı köyü, Bizans döneminde tekfurluk (yönetim) merkezi olan ve bir zamanlar Gemlik ve Mudanya’nın bağlı olduğu Ürünlü (Kite) köyü ve Anadolu’nun kadim halklarından Misyalılarca kurulduğu kabul edilen şarabıyla ünlü Misi (Gümüştepe) köyü de adeta doğal bir film platosu gibidir. Bu dört yerleşimde dizi ve sinema sektörü açısından büyük bir potansiyel taşımaktadır.

Türkiye’nin onuncu büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Uluabat (Apolyont) Gölü, Bursa’nın en önemli doğal güzelliklerinden biridir. Gölde dokuz ada bulunmaktadır. Bu adalardan biri de göle adını da veren Apollon Tapınağı’nın kalıntılarının yer aldığı Kız Adasıdır. Nailbey (Manastır) Adasında yer alan Hagios Konstantinos Manastırı ise Bursa civarındaki ayakta kalan nadir Bizans manastırlarından biridir.

Eski bir Rum yerleşimi olan Gölyazı Uluabat Gölü’nün doğu ucundaki bir yarımadanın üzerinde yer almaktadır. Gölyazı’nın üzerinde geliştiği Apollonia ad Rhyndacum antik kentinin surları yarımadayı çepeçevre kuşatmaktadır. Gölyazı’da antik tiyatro kalıntıları ve günümüzde kültürevi olarak kullanılan eski bir Rum kilisesi de bulunmaktadır. (Soydan, 2011: 52)

Gerek Uluabat Gölü gerekse de Gölyazı sahip olduğu doğal ve kültürel zenginlikler nedeniyle dizi ve film yapımcılarının aradığı yerlerinden başında gelmektedir. Gölyazı son birkaç yılda dizi ve film yapımcıları tarafından keşfedilmeye başlanmıştır. 2014 yılında Derviş Zaim’in yazıp, yönetmenliğini üstlendiği “Balık” filminin çekimleri Gölyazı’da yapılmıştır. Gölyazı’nın tanıtımına büyük önem veren hatta bu nedenle 2009 yılında Gölyazı Çalıştayı’da düzenleyen Nilüfer Belediyesi Balık filmine ana sponsor olmuştur.  2015 yılında da Fox TV’de yayımlanan Sen Benimsin dizisinin bazı sahneleriyle ve Kanal D’de yayımlanan Güneşi Beklerken dizisinin bir bölümü Gölyazı’da çekilmiştir.

Bursalı gazeteci Adnan Baştopçu Gölyazı’da çekilen “Balık” filmiyle ilgili kaleme aldığı köşe yazısında şunları söylemiştir: “(..) Tirilye`de 15`e yakın film ve dizi çekilmiş son yıllarda. ‘Kınalı Kar’ dizisinin revaçta olduğu günlerde minibüslerin önünde ‘Cumalıkızık’ tabelası yerine ‘Kınalı Kar’ yazıyordu(…) Ama bu yazıyı yazmama sebep, Gölyazı! Başka bir ülkede olsa, sırf enteresan panoramik görüntüsü sebebiyle bile pazarlanması olası Gölyazı, maalesef şimdilik sadece bilenlerin- duyanların şöyle bir uğradığı bir yer sadece. Geçen gün bir kültür-sanat programında ödüllü filmlerden tanıdığımız Kıbrıslı yönetmen Derviş Zaim`i dinliyordum. Son filmi ‘Balık’ı Gölyazı`da çektiğini anlatınca, ilgim bir kat arttı. Meğer filmi için Karadeniz kıyılarında bir mekân belirlemiş Zaim. Bir tesadüf eseri, Eskikaraağaç Köyüne leylek şenliğine geldiğinde, öylesine uğramış Gölyazı`ya ve… Hayran kalmış. Gitmiş, sırf filmi Gölyazı`da çekmek için senaryoyu değiştirmiş. Kendisi de söyledi. Filmin başrolünde göl var! diye. Bildiğim kadarıyla Gölyazı`da daha önce de filmler diziler çekildi. `Güneşi Beklerken` isimli dizinin önemli bölümlerinde mekân Gölyazı`ydı. Uzun lafın kısası, ‘Balık’ iyi gişe yapar, ya da festivallerden ödüllerle dönerse, Gölyazı büyük bir balık tutmuş olabilir. Bazen bir film bir beldenin kaderini çok acayip şekilde değiştirebilir… (Baştopçu, 2014)

“Balık” adlı filmin Gölyazı’nın kaderini değiştirmeye başladığını Altın Koza Festivalinde aldığı ödülden ve internette yaptığımız kısa bir araştırmadan sonra anlamak olanaklıdır. Örneğin internetteki bir gezi sitesinde yazar söze şöyle başlamaktadır: “Bu köye dikkatimi çeken şey başta Derviş Zaim’in son filmi Balık oldu. Film, Uluabat Gölü kıyısındaki bu güzel yarımadada çekildi. Daha sonra sosyal medyada da sık sık fotoğraflarını görmeye başlayınca uygun bir zamanda gitmeye karar verdim.” (Polat, 2015)

Film ve dizilerin çekildiği bölgelerde kendiliğinden bir turizm hareketliliği oluşmaktadır. Bu durum şimdi Gölyazı’da da yaşanmaktadır. Bütün sorun bu hareketliliği devam ettirip, arttırmaktan geçmektedir. Dünyanın birçok ülkesindeki yetkililer yerli ve yabancı yapımcıların bölgelerinde turizm potansiyeli olan yerlerde film ve dizi çekmeleri için girişimlerde bulunmaktadırlar. Bir bölgenin ulusal ve uluslararası yapımcıların ve ziyaretçilerin ilgisini çekmesi yalnızca o bölgenin doğal, kültürel bir cazibeye sahip olmasına bağlı değildir. Bu özelliklerin yanı sıra film ekiplerini ve ziyaretçileri ağırlayabilecek belli bir alt yapı ve üst yapı olanaklarını da sahip olması ve düzenli olarak tanıtımının yapılması gerekmektedir. Ayrıca yapımcıları bölgeye çekmek için devletin teşviklerde bulunması da gerekmektedir. Şimdi başta Nilüfer’in yerel yöneticileri olmak üzere yetkililerin Nilüfer’in bu potansiyelini tanıtmaları, yerli ve yabancı yapımcıları Nilüfer’de çalışmaları için teşvik etmeleri gerekmektedir. Nilüfer Belediyesinin Bursa Valiliğiyle birlikte “Balık” filmine ana sponsor olması bu anlamda iyi bir başlangıç olarak kabul edilmelidir.

            SONUÇ

Televizyonun öncülük ettiği turizm hareketlilikleri gün geçtikçe artmaktadır. Televizyon dizileri ya da programlar büyük bir izleyici kitlesine ulaşarak, turizm merkezlerinin cazibesini arttırmaktadır. Alternatif turizm türlerinin gelişmesinde bir çok kanalda yayınlanan gezi programlarının ve dizilerin katkısı olduğu kabul edilmektedir. Yerel yöneticiler ve turizmciler yörelerini tanıtabilmek için televizyonu kullanmaktadır. Yörenin turizmden aldığı pay televizyonda yer almasıyla doğru orantılı olarak artmaktadır. Öte yandan bir ülkenin turizm endüstrisinin can damarı olan iç turizm farklı bölgelerden, farklı gelenek ve göreneklere sahip, farklı kesimlerden insanların birbirlerini anlamasına, hoşgörünün gelişmesine destek olmakta, yurttaşların ülkelerinin doğal, tarihsel ve kültürel değerlerini tanımalarına, algılamalarına olanak sağlamaktadır.

Bursa’nın yeni gelişen ve cazibe merkezi olan Nilüfer ilçesinin Misi, Gölyazı, Tahtalı ve Ürünlü gibi tarihi yerleşimleri büyük bir kültür turizmi potansiyeli taşımaktadır. Verdiğimiz örneklerden de görüleceği gibi bir yörede veya yöreyle ilgili çekilmiş dizi ve filmlerin o yörenin tanıtımında büyük etkisinin olduğu kabul edilmektedir. Bursa’nın Tirilye kasabası ve Cumalızık köyünde çekilen dizi ve filmler her iki yerleşiminde tanınmasını ve binlerce turistin ziyaret etmesini  sağlamıştır. Yapılan araştırmalara göre ülkemizin en önemli sorunları arasında eğitim ve işsizlik başta gelmektedir. Turizm bu sorunların çözümünde bir çıkış noktası ve ortak payda olarak görülmektedir. Turizm sektörü diğer sektörlere göre ekonomiye daha fazla katma değer sağlamakta ve sürdürülebilir kalkınma yaklaşımını desteklemektedir. Dizi ve film yapımcılarının Nilüfer’de daha fazla çalışması teşvik edildiğinde hem Nilüfer’in kültür turizmi potansiyelinin değerlendirileceği, hem de daha çok tanıtımının yapılacağı kesindir. Bunun sonucu olarak turizm gelirlerinin de artması ve yeni istihdam yaratması beklenmektedir. Geçtiğimiz yıl çekilen “Balık” adlı uzun metrajlı film ve iki yerli dizi şimdiden Gölyazı’nın tanıtılmasını sağlamış ve bir turizm hareketliliği yaşanmaya başlanmıştır. Şimdi bu hareketliliği arttırıp, sürdürebilmek için nasıl bir turizm altyapısı kurulması gerektiğini tartışmak ve planlama yapmak gerekmektedir. Brezilya’nın Bonito kasabası örneğinde olduğu gibi Gölyazı’nın da doğasının korunması ve turizm nedeniyle tahribata uğramasının önlenmesi öncelikli hedeflerden biri olmalıdır.

Kuşkusuz çekilecek dizi ya da filmler Nilüfer’in ulusal ve uluslararası tanıtımına ve turizm potansiyeline de olumlu yönde katkı sunacaktır. Bursa’da faaliyet gösteren turizm sektörü de dizi ve filmlerin sağladığı bu tanıtımı yatırıma dönüştürebilir. Yeni işletmeler kurulabilir, dizi ve filmlerin geçtiği mekanlara yönelik özel turlar düzenleyebilir. Bütün bunlar yeni istihdam alanları sağlayacak ve sürdürebilir bir kalkınma modeli de sunacaktır.

(*) Bu makale daha önce “Televizyondaki Dizilerin Kültür Turizmine Katkısı ve Nilüfer İlçesinin Kültür Turizmi Potansiyeli, Odryses’ten Nilüfer’e Uluslararası Nilüfer Sempozyumu, Bursa Nilüfer Belediyesi, Ankara, 2016, 699-713.” adlı bildiri kitabında yayımlanmıştır.

 

            KAYNAKÇA

  • BAŞTOPÇU, Adnan “Gölyazının Yazısını Değişterecek Balık”, http://www.olay.com.tr/yazarlar/adnan-bastopcu/golyazi-nin-yazisini-degistirecek-balik/59/ erişim tarihi: 20.09.2015
  • FROST, Warwick (2009). From Backlot to Runaway Production: Exploring Location and
  • Authenticity in Film-Induced Tourism, Tourism Rewiew International, Vol:13, 2: 85-92.
  • GÜVEN, Hülya (Haz.) (2005). Bursa’nın Nilüferi, Bursa, Nilüfer Belediyesi.
  • HUDSON, Simon -J.R. Brent Ritchie, (2006). Film tourism and destination marketing: the case of Captain Corelli’s Mandolin. Journal of Vacational Marketing 12(3):256-268.
  • HUDSON, Simon -J.R. Brent Ritchie, (2006). Promoting Destinations via Film Tourism: An Empirical Identification of Supporting Marketing Initiatives, Journal of Travel Research, 44:387–396.
  • KİM S.S., Agrusa, J., Lee, H. ve Chon, K. (2007). Effects Of Korean Television
  • Dramas On The Flow Of Japanese Tourists”, Tourism Management, 28: 1340-1353.
  • KÖFTEOĞLU, Fehmi (ed.) (1999) Doğa Turizmi ve Çevre, İstanbul, Türsab Yayınları.
  • NİRUN, Ata (2011). Gizemli 78 Kapı, İstanbul Destek Yayınları.
  • O’CONNOR, Noelle, Sheila Flanagan, David Gilbert (2008). The Integration of Film-induced
  • Tourism and Destination Branding in Yorkshire, UK, International Journal of Tourism Research, 10: 423–437.
  • OKUMUŞ, Okan (2013) Latin Amerika, İstanbul, Kolektif Kitap.
  • PEKİN, Faruk (2011). Çözüm: Kültür Turizmi, İstanbul, İletişimYayınları.
  • POLAT, Pınar Erteber “Sazlıklardan havalanan Gölyazı” http://gezimafyasi.com/sazliklardan-havalanan-golyazi erişim tarihi: 23.09.2015
  • SALTIK, Işıl Arıkan, Yeşim Coşar, Metin Kozak (2010). Televizyon Dizilerinin Destinasyon Pazarlaması Açısından Olası Sonuçları, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt 21, Bahar 1:41-50,
  • SOYDAN, Ersoy (2011). Nereye Gidelim, İstanbul, Heyamola Yayınları.
  • ŞAHBAZ, Pars -Arzu Kılıçlar, (2009). Filmlerin ve Televizyon Dizilerinin Destinasyon İmajina Etkileri, İşletme Araştırmaları Dergisi 1/1:31-52.
  • TÜRKOĞLU, Nurçay (2012). Seyircilik Cümbüşler, İstanbul: Parşömen Yayınları.
  • YANMAZ, Pınar (2011). Turizm Tanıtımında Sinemanın Rolü, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2:112-139.
  • YILMAZ, Hakan-Medet Yolal, (2008). Film Turizmi: Destinasyonların Pazarlanmasında Filmlerin Rolü, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:8, 1:175–192.
  • YÜCEL, Cengiz (1998). Beyaz Perde Turizmcilerin Desteğini Bekliyor, Türsab Dergisi, 170:28-34.
  • https://en.wikipedia.org/wiki/A%C3%AFt_ Benhaddou erişim tarihi: 23.09.2015
  • http://www.roughguides.com/gallery/40-film-locations-around-the-world/#/23 erişim tarihi: 23.09.2015
  • http://www.venetoinside.com/en/tours-in-veneto/tour-details/cinetour-in-venicetour-venice-film-locations/ erişim tarihi: 23.09.2015
  • http://www.televizyondizisi.com/dunyada-en-cok-izlenen-10-turk-dizisi/263074/35/ erişim tarihi: 23.10.2015
  • http://www.milliyet.com.tr/dizi-sonrasi-ertugrul-gazi-nin-turbesine-bilecik-yerelhaber-588959/ erişim tarihi: 23.10.2015

Doç. Dr. Ersoy SOYDAN

1971 Bursa-Gemlik doğumlu, Bursa Erkek Lisesi mezunu. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümünde tamamladı. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-TV-Sinema anabilim dalında yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-TV-Sinema anabilim dalında 2010 yılında tamamladığı doktoradan sonra, 2019 yılında “Gazetecilik ve Medya Çalışmaları” ana bilim dalında doçent oldu. 2011 yılından beri öğretim üyesi olarak görev yapıyor. İlk görev yeri Batman Üniversitesi'nde Güneydoğu Anadolu'nun sinema-televizyon alanında eğitim veren ilk bölümünü kurdu. İki yıl kaldığı Batman’da neolitik döneme ait kaya resimleri keşfetti. 2013 yılında geçtiği Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema Bölümünün kurucu bölüm başkanlığını yaptı. Halen öğretim üyesi. Kastamonu'da ilk kez film festivalleri düzenledi. Gezici Film Festivalinin Kastamonu ayağını yedi yıldır kurduğu öğrenci topluluğuyla birlikte gerçekleştiriyor. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde 2019 yılında ilk kez düzenlenen Sinema Okulu’nun direktörü. Yayımlanmış 3 kitabı, 7 kitap bölümü, 8 makalesi, 17 bildirisi bulunmaktadır. Kendisini “Bursaspor kongre üyesi ve Bursa aşığı” olarak tanımlıyor. E-posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024