Quantcast
Yenişehir’de Darbedilen Sikke ve Yenişehir Darphanesi – Belgesel Tarih

Mesut BİÇER
Mesut  BİÇER
Yenişehir’de Darbedilen Sikke ve Yenişehir Darphanesi
  • 21 Haziran 2020 Pazar
  • +
  • -
  • Mesut BİÇER /

Loading

Sikke; ağırlığı önceden ayarlanmış, üzerinde darp edip tedavüle çıkaran ve istendiğinde geri almayı taahhüt eden devletin, hükümdarın ya da resmî otoritenin simge veya yazısının yer aldığı madenî para türüdür. Türk Dil Kurumunun sözlüğü de sikkeyi aynı manada “madeni para” olarak tanımlar.

Sikke asırlar boyu devletlerin bağımsızlık sembolleri içerisinde en önemlilerinden birisi olarak yerini korumuş. Özellikle Türklerin İslam’ı kabul etmelerinin ardından hükümdar adına hutbe okumakla birlikte sultan adına para darbetmek devlet kurmanın ön şartlarından kabul edilmiştir. Bir kentin ya da bir devletin bağımsızlığının işareti olan sikke basımı; tarih bilimcileri içinde sikkenin darbedildiği dönemin aydınlığa kavuşturulabilmesi için oldukça değerli bulunur.

Özellikle Osmanlı Devletinin kuruluş dönemine ait kaynakların yetersizliği ve var olan kaynakların yaşanan dönemden sonra yazılması birçoğunun övgüname niteliği taşıması ve kroniklerin birbiri ile örtüşmemesi konu hakkında çalışan müverrihleri birçok çıkmaza sokmaktadır. Bu durum ise dönem dönem tarih bilimini ile uğraşanları teori ve varsayımlar ile çalışmak zorunda bırakmaktadır. Söz konusu teori ve varsayımlarda tutarlığının ve tarihsel gerçekliliğinin ötesine çıkmaması için vakıf kaydı, sikke ve kitabeler gibi somut eserlere dayandırılmaktadır.

Osmanlı’nın kuruluş dönemine ait yapılan çalışmalar her geçen gün yeni verilere ulaşılması ile netlik kazanmaya başlamakta. Ortaya çıkan her doküman, belge ya da materyal dönemin tarihini araştıran müverrihler tarafından incelendiğinde yeni bilgiler ortaya çıkmaktadır.

Daha düne kadar Osmanlı Devletinin ilk darbettiği sikkeler üzerine konuşurken ya da bu konuda yazarken 727/1327 senesinde Orhan Gazi tarafından Bursa’da darp edilen akçenin ilk “Osmanlı Sikkesi” olduğunu belirtiyorduk. Birçok tarihçi Osman Gazi döneminde ve Orhan Gazi’nin saltanatının ilk yıllarında Selçuklu parasının kullanıldığını düşünüyordu. Oysa geçtiğimiz dönemlerde nümizmatikler tarafından açıklanan Osman Gazi’ye ait sikkeler dönemin tarihini bir kez daha irdelememize sebep oldular.

1977 yılında İstanbul Arkeoloji Müzesi, İslami Sikkeler Bölümünde uzun yıllar çalışan ünlü nümizmat İbrahim Artuk; İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde yapmakta olduğu bir çalışma esnasında her iki yüzünde “Osmân bin Ertuğrul” yazılı bir sikkeye rastladı. 1980 yılında ise Ankara’da Birinci Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1921) Kongresinde söz konusu sikke ile ilgili bir tebliğ sundu.[1] Darp yeri ve darp tarihi bulunamayan söz konusu sikke ikinci bir örneğinin bulunmaması ve basit sayılabilecek tasarımı ile hakkında bir takım şüpheleri de birlikte getirmişti. Osmanlı para sisteminin önde gelen araştırmacılarından Sırp asıllı Slobodan Srećković’in yaptığı ilk araştırmasından[2] sonra sikke hakkında verdiği talihsiz karar tarihçilerin kutbu olarak kabul edilen merhum Halil İnalcık dâhil birçok bilim insanı tarafından kabul gördü. Sikkenin bir antikacı tarafından uydurulduğu yönünde bazı iddialar ortaya atıldı.[3] 16 mm. kutrunda 0,720 gr. ağırlığında gümüş madeninden basılan sikke hakkında yapılan iddialar nedeniyle Osmanlı müverrihleri tarafından uzun bir süre dile getirilmeyip adeta yok sayıldı.

1980 yılında İbrahim Artuk’un keşfettiği ilk Osman Gazi sikkesinin ön ve arka yüzü [4]
İbrahim Artuk tarafından bilim dünyasına duyurulan ilk sikkenin kurucu hükümdar tarafından darp ettirilen tek sikke olmadığı, tam aksine ortak ve farklı mizanpajlarda tasarlanıp basılmış başka örneklerinin de bulunduğu 1980 yılında İngiliz Müzesi’nde İslami Nümizmatik ve Epigrafi alanında çalışmalar yapan Nicholas Manning Lowick tarafından yayımlanan bir başka Osman Gazi sikkesi ile duyuruldu. Lowick’in koleksiyonunda yer aldığı söylenen ancak okunabilir durumdaki tek yüzünün çizimi dışında hakkında pek fazla bir şey bilinmeyen ikinci Osman Gazi sikkesi ilkinden farklı olarak darp yeri ve darp tarihini de barındırmaktaydı. Lowick’in kişisel koleksiyonunda yer alan sikke 1982 yılında Osmanlı kuruluş dönemi çalışmaları ile tanıdığımız Rudi Paul Lindner tarafından incelenmiş sikkeye ait fotoğraflar İstanbul Üniversitesi’ne de yollanarak aralarında Feridun Emecen ve Şevki Nezihi Aykut’un bulunduğu akademisyenler tarafından analiz edilmişti.

699/1300[5] darp tarihli ve darp yeri olarak Söğüt ibaresi bulunan 16 mm. kutrunda 0,625 gr ağırlığına sahip gümüş sikke Lowick’in 1986 yılında ölümünün ardından maalesef tamamen meçhûliyet karanlığına gömülmüştür.

Ağırlığı, alaşımı ve fiziksel özellikleri hakkında ortalıkta farklı söylentiler dolaşan bu sikkenin varlığını kanıtlayacak herhangi bir görsel kanıt mevcut olmadığı için, bazı araştırmacılar ilk sikkeye de bilimsel açıdan ivme kazandıracak bu sikkenin sıhhati hakkında, hattâ gerçekte var olup olmadığı konusunda bile anlamsız bir şüphe izhâr etmişlerdir.[6]

1980 yılında Nicholas Manning Lowick tarafından duyurulan Osman Gâzî’nin 699/1300’de Söğüt’te bastırdığı kayıp olan ikinci sikke

Osmanlı Tarih Araştırmacıları ve konuya ilgi duyanlar ilk iki sikkenin varlığı, gerçekliği ve Osmanlı kuruluş dönemi tarihine etkilerini tartışa dursun geçtiğimiz günlerde Tarihçi Hakan Yılmaz tarafından kaleme alınan bir makale[7] ile üçüncü Osman Gazi sikkesinden haberdar olduk. Hem tarihe olan ilgimiz, hem Osmanlı Devletinin kara delik olarak tabir edilen kuruluş döneminin üstündeki sis perdelerinin kalkması, hem de konunun asıl çalışma alanımız olan Yenişehir ile doğrudan bağlantılı olması hassasiyetimizi ve konuya ilgimizi daha da arttırdı.

Dört yıl kadar önce Alman nümizmat Rolf Ehlert tarafından hazırlanan ve yayınlanan “Umlaufgeld im Osmanischen Reich[8]” isimli sikkeler kataloğunda yer alan Osman Gazi’ye ait bilinen üçüncü sikke Tarihçi Hakan Yılmaz tarafından bahsi geçen makalesinde tarihsel ve nümizmatik konuda incelenerek duyurusu yapıldı.

Bulunan son sikke ile birlikte bilinen Osman Gazi dönemi sikkelerinin üçünün birbirlerine yakın olan mizanpaj ve baskı yöntemleri sikkelerin tarihsel boyutta olaylar, menkıbeler ve kuruluş dönemi tarih yazıcılarının aktarımı çerçevesinde incelenmesi söz konusu sikkelerin bugüne dek İbrahim Artuk sikkesi ve Lowick sikkelerine yapılan atıfların tekrardan ele alınmasını gündeme taşımış bulunmaktadır.

Osman Gazi tarafından Hicri 700 yılında Yenişehir’de bastırılan sikkenin ön ve arka yüzü

1973 yılına kadar aynı zamanda kuyumculuk işi ile de uğraşan eski paralar konusunda da uzman olan nümismat merhum Şerefettin Erel’in koleksiyonunda bulunan sikke tarihsel değerinin tam anlamıyla çözümlenememesi ve değerinin bilinememesi ile birlikte dört yüz Anadolu sikkesi eşliğinde İsviçre’de bir koleksiyoncuya satılır. Sikkenin yeni sahibi olan “K” isimli şahsın da sikke üzerinde detaylı bir çalışma yapmaması ve sikkeyi 1990’ların başına kadar dolaplarda saklaması ile bilimsel bir çalışmadan uzak kalınır. Söz konusu İsviçreli koleksiyoncunun 1990 yılında sikkeyi Katarlı bir koleksiyoncu olan “Şeyh H.İ.A”ya[9] satması ile sikke üzerinde bir çalışma yapılabilir. Katarlı koleksiyoncu ise söz konusu sikkeyi Katar’ın başkenti Doha’da bulunan “İslam eserleri Müzesi” ne sergilenmek üzere vermiştir. Bu gün bahsini ettiğimiz Osman Gazi’ye ait Yenişehir darplı sikke Katar’ın başkenti Doha’da sergilenmektedir.[10] Varlığı birkaç yıldır Türk nümismatlar tarafından bilinen sikke maalesef ki diğer sikkeler gibi ilgisiz kalmıştır.

Diğer iki sikke gibi son bulunan Osman Gazi sikkesi de 16 mm. kutrunda, gümüş madeninden basılma ve Artuk sikkesi 0,720 gr ağırlığında, Lowick sikkesi 0,625 gr ağırlığa sahipken Yenişehir darplı son sikke 0,623 gr ağırlık taşımaktadır.

Darp tarihi olarak hicri takvim üzerinden rakam ile değil de yazı ile seb’a-miye ifadesi kullanılarak; 700 yılı belirtilmiş olan sikkede darp yeri olarak da “Yeni-şar” ibaresi bulunmaktadır. Hicri 700 yılının ilk günü olan 1 Muharrem 700 tarihi 16 Eylül 1300 Cuma, son günü 30 Zilhicce tarihi ise 5 Eylül 1301 Salı gününe denk gelmektedir[11]. Dolayısıyla söz konusu sikke Eylül 1300 ile Eylül 1301 tarihleri arasında darp edilmiştir. Darp yeri olarak yazan “Yeni-şar” ifadesi de tıpkı Osmanlıların Bursa kuşatmasının sonlarına doğru yazıldığı bilinen Firdevsî-i Rûmi’nin “Osman Tarihi” eserinde Yenişehir’den bahsedilirken Yenişehir adının sikkede olduğu gibi “Yeni-şar” olarak kullanılması Yenişehir isminin orijinalliği açısından da delil teşkil etmektedir. Zira “şar” kelimesi de Osmanlı Türkçesinde “şehir” manasında kullanılmaktadır.

Sikkenin ön yüzünün dört tarafında dört halifenin isimleri yazarken ayrıca aynı yüzde “La ilahe illa’llah, Muḥammedün Resūlu’llah” Kelime-i Tevhîd metni ile birlikte, Allâh onu te’yid etsin! anlamına gelen “eyyedehū’llāh” duası bulunmakta.

Sikkenin arka yüzünde ise “darebe” ibaresinin ardından Osman Gazi’nin aile silsilesi olarak; Osman bin Ertuğrul bin Gündüzalp isimleri peş peşe zikredilmektedir.

Osman Gazi’nin Yenişehir’de darp ettirdiği sikkenin ön ve arka yüzünde bulunan yazılar

Osman Gazi tarafından darp ettirilen üç sikke birlikte incelendiğinde sikkelerin tümünün mizanpaj olarak birbirine yakın oldukları hemen hemen aynı hakkak tarafından darp edildikleri açık bir şekilde görülebilmektedir. Lowick’in sunduğu Söğüt’te darp edilen sikke üzerinde bulunan derin çizik ve çatlakların bir yıl sonra Yenişehir’de darp edilen sikke üzerinde bulunmaması, sikke üzerinde mevcut olan yazıların Söğüt’te darp edilen sikke ile kıyaslandığında daha özenli olduğu belirgindir. Zira Yenişehir’de basılan sikke diğer sikkelere göre dağınık ve çapaklı kısımlar da giderilerek harfler daha belirgin bir hâle getirilmiş; ilk versiyonda zemini kaplayan çizikler, pürüzler ve kalıptan taşan noktalar büyük ölçüde temizlenerek, sikke çağdaş İlhanlı ve erken Orhan Gâzî sikkelerinin kalitesine yakın bir seviyeye yükseltilmiştir.[12]

Osman Gazi’nin 699 (1299/1300) yılında Söğüt’te bastırdığı sikkenin ardından bir yıl sonra 700(1300/1301)’de Yenişehir’de bastırdığı sikkeleri kalitesinin bu denli değişmesi sikkenin basım tarihi ile aynı yıl Yenişehir’de kurulan yeni devlet merkezi ile açıklanabilir.

Yenişehir’de kurulan ikinci darphanenin, Söğüt’te bulunan ilk darphaneye nispeten daha mükemmele yakın bir gelişme kaydetmesi Osman Gazi’nin 699 yılı sonlarına doğru Yenişehir’i taht merkezi olarak kurması ve 700 yılı başlarında da buraya bir saray inşa ettirerek; saray kompleksi[13] içerisine bir de darphane kurduğunu göstermektedir. Ki yeni kurulan darphane öncekine göre daha mükemmel ve doğru bir gelişme ile para bastığı gözükmektedir.

Ünlü Osmanlı tarihçisi Hadidi “Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân” adlı eserinde görgü şahitlerinin ifadelerine dayandırarak çok eski bir kaynaktan da alıntı yaptığını belirterek Osman Gazi’nin adına hutbe okutarak daha sonra da sikke bastırdığını şu şekilde belirtir;

“İdüb tertîb gayrı nâmı korlar
Hemân ‘Osmân adına hutbe okurlar
Buyurdı akçaya sikke kazarlar
Ki ‘Osmân İbn-i Ertuğrul yazarlar
Ol iklîm oldı ‘Osmân’a musahhar
Nizâm-ı saltanat oldı mukarrer…”[14]

Osman Gazi’nin Yenişehir’de bastırmış olduğu sikke aslında bir anlamda onun 700 (1300/1301) yılında devletin kuruluş işlemlerini tamamlamış, Yenişehir’in kurulup taht gâh edinilmesi ile de saltanat sisteminin Yenişehir’de kemale erişmiş olduğunu ifade eder.

Bugün birçok kaynakta farklı yorumlanan Yenişehir’in kuruluş tarihide sikke üzerinde bulunan darp tarihinden yola çıkarak çözümlenebilir. Hicri 700 yılının yaz aylarına denk gelen bölümü Yenişehir’in inşası için kabul edilirse bu tarihte miladi olarak 1301 olarak karşımıza çıkar. Ve hiç şüphe etmeden Osman Gazi’nin 1301 yılı içerisinde Yenişehir’i kurduğunu söyleyebiliriz.

  • Mesut BİÇER

DİPNOTLAR:

[1] Daha detaylı bilgi için bknz: İbrahim Artuk, Osmanlı Beyliği’nin Kurucusu Osman Gazi’ye Ait Sikke, Birinci Uluslararası Türkiye’nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1921) Kongre Tebliğleri, Ankara 1980, s.27-31

[2] Slobodan Srećković , Akches I (Volume One): Osman Gazi-Murad II(699-845 AH), Belgrade, p.11-12.

[3] Halil İnalcık, Söyleşiler ve Konuşmalar, I, haz:Birsen Çınar, Profil Yayıncılık, İstanbul-2013, s.142,143.

[4] İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü, İslami Sikkeler, DN. 1081.

[5] Hakan Yılmaz, Osman Gâzi’nin Kayıp İkinci Sikkesi ve Osmanlı Kuruluş Tartışmalarına Etkisi, Âb’ı Hayat’ı Aramak, Yeditepe Yayınevi, Ağustos-2018, s.775, 780.

[6] Hakan Yılmaz, Osman Gâzi’nin 700/1300-1301’de Yenişehir’de Bastırdığı Üçüncü Sikkesi, Vakanüvis, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, yıl:4, Söğüt Özel Sayısı, Aralık-2019, s.113.

[7] Makale aslı ve daha detaylı bilgi için; Hakan Yılmaz, Osman Gâzi’nin 700/1300-1301’de Yenişehir’de Bastırdığı Üçüncü Sikkesi, Vakanüvis, Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, yıl:4, Söğüt Özel Sayısı, Aralık-2019

[8] Rolf Ehlert, Umlaufgeld im Osmanischen Reich, Band I: von den Anfagen bis Selim I., Heidelberg 2014.

[9] Hakan Yılmaz’ın “Osman Gâzi’nin 700/1300-1301’de Yenişehir’de Bastırdığı Üçüncü Sikkesi” isimli, makalesinin 86. sayfasında bulunan dip notunda belirtildiği gibi; (Rolf Ehlert, Umlaufgeld im Osmanischen Reich, Band I: von den Anfagen bis Selim I., Heidelberg 2014. S. 15’e istinaden) “Ehlert burada sikkeyi Şerafettin Erel’den satın alıp İsviçre’de muhâfaza eden koleksiyonerin ve bilâhare sattığı Katar’lı Şeyh’in isimlerinin sadece baş harflerini vermiştir ki; bu durum, ikinci sikkeye benzer şekilde üçüncü sikke sâhiplerinin de nâdir bir bulgu olduğu için ya da bilemediğimiz daha başka sebeplerle, tarihî açıdan büyük bir önemi hâiz olan bu materyali bilim dünyâsından saklamayı ya da kendilerinde bulunduğunu hiç kimseye duyurmamayı tercih ettiklerini gösterir.” denilmektedir.

[10] E. Nr.: 3.448

[11] Türk Tarih Kurumu tarih çevirme klavuzu.

[12] Hakan Yılmaz, “Osman Gâzî’nin Kayıp İkinci Sikkesi…”, s. 778-780 ve Osman Gâzi’nin 700/1300-1301’de Yenişehir’de Bastırdığı Üçüncü Sikkesi s.93

[13] Yenişehir Saray Teşkilatı hakkında daha detaylı bilgi için bakınız; Mesut Biçer, “Yenişehir Bey Sarayı’nın İzinde”, Yenişehir e-gazete, sayı:100, s.9-14

[14] Krş. Mevlânâ Hadîdî, “Tevârîh-i Âl-i ‘Osmân”, Beyazıt Devlet Ktp. Veliyyüddin, nr.: 3443/152, vr. 26b.

Mesut BİÇER

(Yenişehir 1972) Gazi Üniversitesi İnşaat programı ön lisans mezunudur. Bir süre mesleğine dair kamuda çalıştıktan sonra çeşitli özel inşaat firmalarında çalıştı. 2018 yılında emekliliğe hak kazananınca lise yıllarından bu yana hobi olarak topladığı çok sayıda yerel tarih arşivini düzenleyerek yerel tarih ile ilgilenmeye başladı. Özellikle Yenişehir hakkında yazdığı yazılar çeşitli yerlerde yayınlandı. Emekliliğinde verdiği zaman olgusu ile çalışmalarına devam etmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Mesut BİÇER
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024