Quantcast
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan… – Belgesel Tarih

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Osmanlı Devleti’nin sonunu getiren Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasının ardından yurt dışına kaçan Enver Paşa ve diğer İttihat ve Terakki Partisi önderleri, milli mücadeleyi desteklediler mi? İttihat ve Terakki’nin milli mücadeleye karşı tutumu ne oldu? İttihatçılardan yurtdışına çıkmayanlar, milli mücadelede etkin hale geldiler mi, uzaktan mı izlediler?

Yazar Tayfun Çavuşoğlu anlatıyor:

Elbette İttihat ve Terakki Partililerin bu milli mücadeleyi, etliye sütlüye karışmadan uzaktan izlemesi söz konusu değildi. Ama gerek doğu illerindeki kongreler döneminde gerek kuvayı milliye içerisinde ve gerekse Ankara hükümetlerinde ağırlık anlamında etkili de olamadılar. Enver Paşa milli mücadeleye katılmak için Anadolu’ya gelmek istiyor ama Mustafa Kemal Paşa’dan bir türlü beklediği yaklaşımı göremiyordu.

Bir mektup yazdı, “siz” diye hitap ederek başladığı satırlarını giderek gerginliği artan bir tonda “sen” hitabıyla bitiriyor ve şöyle diyordu: “Memlekete geleceğim. İşte o kadar!”

MUSTAFA KEMAL TEK TEK PLANLADI

Anadolu’daki milli mücadelenin önderi, eski bir İttihatçı olan ancak uzunca bir süredir İttihat ve Terakki Partililere epey mesafeli davranan Mustafa Kemal Paşa’ydı. Mustafa Kemal ile Enver arasında zaman zaman çok üst düzeyde kişisel çekişmeler, kırgınlıklar yaşansa da ikili arasındaki iletişim, medeni çerçevede her zaman devam etmiştir.

İttihat ve Terakki liderlerinin ciddi hataları vardı. Ancak Enver Paşa, halk ve siyasiler nezdinde, İttihatçı diğerler isimlerle aynı kefeye konmuyordu.

İngilizlerin ilgili arşivlerine baktığımızda, Enver Paşa’nın Anadolu’ya gelip mücadelenin başına geçmesi ihtimalinin büyük bir tehdit olarak görüldüğünü fark ediyoruz..

Ankara yönetimi ise; İstanbul hükümeti ve Saray tarafından İttihat ve Terakki Partisi’nin bütün günahlarının Kuvayı Milliye’ye yıkılmaya çalışıldığını görüyor, milli mücadeleyi yürüten kadroların ittihat ve Terakki’nin devamı olarak gösterilmesinden endişe duyuyordu.

Bu nedenle Enver Paşa’ya cidden mesafeli durmak tercih ediliyordu.

Bunun en temel nedeni Enver Paşa’nın, Ankara içerisinde bir darbe ile iktidarı ele geçirme potansiyeliydi.

Malum, Enver Paşa çeteciliği devlet politikası haline getirmeye çok meyilliydi. Enver, 1908’de isyan edip dağa çıkmasından, Babı Ali baskınına, Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesine kadar, hayatını müthiş bir aksiyon filmi gibi yaşadı. Final de filme yakışır şekilde oldu.

Enver Paşa son derece duygusaldı; çoğu zaman duyguları aklının önüne geçiyor, bu atak ancak hesapsız; üzerinde düşünülmemiş tavırlar, başını çoğu zaman derde sokuyordu.

Enver’in Millî Mücadele’ye katılmak istediğini 16 Temmuz 1921 yılında Mustafa Kemal’e yazdığı mektuptan öğreniyoruz.

Anadolu Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa’ya.

Muhterem Paşam,

…Bir sene zarfında iki defa tutularak beş ay hapis olmak ve altı defa tayyareden düşmek suretiyle nihayet Moskova’ya geldim.

…Zannedilenin aksine, bizlere Bolşeviklik teklif edilmedi.

…Hiçbir vakit resmen Anadolu adına hareket etmedim. Bakü’ye geldiğimde, değil yalnız Türkiye’de, fakat bütün İslam memleketlerinde derhal aksi tesir göreceğinden ve bunun da İngilizler’in işine yarayacağından emin olduğum için Türkiye’de ve Şark’ta komünizm taraftarı olmadığımı kongrede açıkça söyledim.

…Anadolu’nun kazandığı başarının şerefini üzerime almayı hiçbir zaman düşünmedim. Anadolu hükümeti namına resmen bir işe girişmediğim halde, Moskova’ya geldiğimiz zaman Anadolu heyeti üyelerinin her önüne gelen Rus’a ‘Enver Paşa’nın ve arkadaşlarının bizimle münasebeti yoktur’ demelerinin sebebini de anlayamadım.

Hatta arkadaşların filmi çekilirken Ruslar benim de bulunmamı ısrar ettikleri halde, bütün şerefin bunu resmen yapanlara ait olduğunu ileri sürerek kabul etmedim.

Enver Paşa’nın üslubu, bu noktadan sonra ise gel-gitli bir hale dönüşüyor. Siz diye hitap ederken, sen diye yazmaya, dili giderek tehdit havasına dönmeye başlıyor.

Beni eğer zatı alinize rakip telakki ediyorsanız, yanılıyorsunuz, bu aklımdan geçmemiştir. Bizce memleketin kurtuluşu esastır.

Değil bunu sizin gibi uzun seneler beraber çalıştığımız bir arkadaş, belki Ferit Paşa gibi ihtiyar bir herif yapabilseydi ona bile hürmet eder ve muvaffakiyetine yardım ederdim.

Yalnız bir ricam var. Tekebbüre (kibir) kapılmayınız!.. Sizi cidden seven bir arkadaş gibi rica ediyorum. Senin muvaffakiyetin Anadolu’nun muvaffakiyeti demektir. Fakat eğer siz şimdiden şiddetli davranırsanız, korkarım hayırlı neticeler vermez. Millet Sultan Hamit zamanındaki millet değildir. Artık tahakküme dayanamaz.

Bak! Seni bütün arkadaşlarım namına temin ederim ki, bizim hiçbir mevkide ve memuriyette gözümüz yoktur. Bana gelince, ben bir ideal takip edeceğim, o da İslam’ı ezen Avrupalılar ile pençeleşmek için bütün Müslüman ve Türkleri harekete geçirmektir.

Başta Türkiye olmak üzere kurtarmaya çalıştığımız İslam alemi için faydamız ve belki de tehlike olduğunu hissettiğimiz anda memlekete geleceğiz… İşte bu kadar.

Enver Paşa, Eşi Naciye Sultan’a daha önce yazdığı bir mektupta da Ankara’ya her an geçebileceğini bildiriyordu:

Ruhum! Anadolu’dan gelen haberler iyi değil.

Zannedersem Rumlar bizim orduyu geri çekilmeye mecbur etmiş. Meclis, Ankara’dan Sivas’a gidiyor. Ordu da Kastamonu-Ankara sınırına çekiliyormuş. Eğer muharebe neticesi ile çekilmişse memlekete yeni bir ruh vermek için belki de Anadolu’ya yakında geçmek lazım gelecek.

İngiliz İstihbaratı da bu ikili arasındaki mücadeleyi yakından takip ediyordu. Neredeyse başından beri Mustafa Kemal’e karşı bir darbe beklentisi içerisinde olan istihbarat birimleri, Londra’ya konuyla alakalı şu raporu sunacaktı:

Türk ulusu Enver’den çok Kemal yanlısıdır.

Bolşeviklerin, Mustafa Kemal’in yerine şimdilik hiçbir gücü olmayan Enver’i değil, Fevzi Paşa’yı getirmeye çalışmaları daha olanaklıdır. Rusların bir hükümet darbesine kalkışmaları muhtemeldir, ama bunda başarı sağlamaları olanak dışıdır.

Ancak Enver Paşa; Ankara’da, işleri iyi idare eden bir irade varken, gidip bir darbe yoluyla güçleri eline almaya kalkışacak kadar habis karakterli biri değildi.

Kendisine Anadolu’dan güçlü bir davet gelmesini bekledi; gelmeyince başka yollara tevessül etmedi. Kaderini Orta Asya’da aradı.

Link: https://youtu.be/9VX05ppn3Xw

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Sosyal Medyada Paylaşın:
  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
Bursa’nın Kurtuluşunda Milli Çeteler

Bursa’nın Kurtuluşunda Milli Çeteler

12 Mayıs 2025, Bursa’nın Kurtuluşunda Milli Çeteler için yorumlar kapalı
Afrika Türklerinin Kökenlerine Bakış

Afrika Türklerinin Kökenlerine Bakış

12 Mayıs 2025, Afrika Türklerinin Kökenlerine Bakış için yorumlar kapalı
Emporium

Emporium

4 Mayıs 2025, Emporium için yorumlar kapalı
Sıvı İpek; Zeytinyağı

Sıvı İpek; Zeytinyağı

24 Nisan 2025, Sıvı İpek; Zeytinyağı için yorumlar kapalı
Zeytinin Eti Zeytune’nin Sütü

Zeytinin Eti Zeytune’nin Sütü

24 Nisan 2025, Zeytinin Eti Zeytune’nin Sütü için yorumlar kapalı
Tirilye’de Taş Baskı Zeytinyağı Üretimi

Tirilye’de Taş Baskı Zeytinyağı Üretimi

24 Nisan 2025, Tirilye’de Taş Baskı Zeytinyağı Üretimi için yorumlar kapalı
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan 2025, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için yorumlar kapalı
Bursa’nın Kurtuluşunda Milli Çeteler

Bursa’nın Kurtuluşunda Milli Çeteler

Ekrem Hayri PEKER, 12 Mayıs 2025
Afrika Türklerinin Kökenlerine Bakış

Afrika Türklerinin Kökenlerine Bakış

Haber Merkezi, 12 Mayıs 2025
Emporium

Emporium

Ekrem Hayri PEKER, 4 Mayıs 2025
Sıvı İpek; Zeytinyağı

Sıvı İpek; Zeytinyağı

Özdenbekir KARAKAŞ, 24 Nisan 2025
Zeytinin Eti Zeytune’nin Sütü

Zeytinin Eti Zeytune’nin Sütü

Nurdan Çakır TEZGİN, 24 Nisan 2025
Tirilye’de Taş Baskı Zeytinyağı Üretimi

Tirilye’de Taş Baskı Zeytinyağı Üretimi

Ekrem Hayri PEKER, 24 Nisan 2025
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 23 Nisan 2025
Anadolu’nun Sıvı Ekmeği, Suyu

Anadolu’nun Sıvı Ekmeği, Suyu

Özdenbekir KARAKAŞ, 13 Nisan 2025
Atatürk’ün İmzası

Atatürk’ün İmzası

Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN, 13 Nisan 2025
Eklesia Kitapçısı – Kiliseden Kütüphaneye

Eklesia Kitapçısı – Kiliseden Kütüphaneye

Ekrem Hayri PEKER, 13 Nisan 2025
Anvers Rubens’e Yolculuk

Anvers Rubens’e Yolculuk

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Van Gogh’un Köyü

Van Gogh’un Köyü

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Den Bosh’da Bir Gün – Hollanda

Den Bosh’da Bir Gün – Hollanda

Ekrem Hayri PEKER, 12 Nisan 2025
Mahmut Bi’nin kaleminden Muhammet Emin Paşa

Mahmut Bi’nin kaleminden Muhammet Emin Paşa

Haber Merkezi, 12 Nisan 2025
Kahvehaneden Kıraathaneye… İlk Kıraathane…

Kahvehaneden Kıraathaneye… İlk Kıraathane…

Özdenbekir KARAKAŞ, 12 Nisan 2025
Mor, Mor Şehir, Erguvan Ağacı

Mor, Mor Şehir, Erguvan Ağacı

Özdenbekir KARAKAŞ, 5 Nisan 2025
İçine Üç Elma Koy – Amma!…

İçine Üç Elma Koy – Amma!…

Dr. Halil ATILGAN, 5 Nisan 2025
Köyümüzde Unutulan Sözcükler

Köyümüzde Unutulan Sözcükler

Dr. Halil ATILGAN, 5 Nisan 2025
Altıparmak ve Yahudilik (Yitip Giden Bursa)

Altıparmak ve Yahudilik (Yitip Giden Bursa)

Ekrem Hayri PEKER, 20 Mart 2025
Evliyâ Çelebi’nin İlk Seyahati

Evliyâ Çelebi’nin İlk Seyahati

Ekrem Hayri PEKER, 20 Şubat 2025
HAİN: Mezarıma Tükürecekler!

HAİN: Mezarıma Tükürecekler!

Ekrem Hayri PEKER, 20 Şubat 2025