Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (Kuruluşu 11 Mayıs 1918) |
Milletlerin kaderini çoğu zaman kendisinin dışında gelişen tarihi olaylar belirler. Kuzey Amerika yerlilerinin kaderini Avrupa’daki mezhep savaşları ve yoksulluk belirlemiştir.
Çerkeslerin kaderini Altınordu’nun yıkılması ve Kırım Hanlığının kurulması belirlemiştir. Dar bir coğrafyaya sıkışan Kırım Hanlığının başlıca gelirleri köle ticareti ve yağma akınlarıydı. Köle ticaretinin en büyük kaynağı da doğal olarak Çerkeslerdi.
Tarihi süreçte Çerkes toprakları Osmanlı-Rus ve İran imparatorluklarının çekişme ve nüfuz sahası oldu. Osmanlı, İran ve Kafkasya Müslümanları arasındaki mezhep farkı bu devletlerin ve Kafkasya’nın kaderini belirleyen etken oldu.
Rus Çarlığı büyürken, nüfusu artarken ve daha güçlü bir orduya sahip olurken Osmanlı ve İran imparatorlukları geriler. Osmanlı Devleti, önce Kendine bağlı olmayan Kabardey’i 1739 tarihinde imzalanan Belgrad Antlaşmasıyla Ruslara terk eder. Daha sonra 1774’de Kırım’ı kaybetti. Ruslar Karadeniz’dedir.
İran’ın baskıları ve yağma ve katliamları Gürcüler Ruslara sığınır. Daha sonra Ruslar tarafından ilhak edilir. Bu durum İran’la Rusları karşı karşıya getirir. 1813’de Gülistan ve 1828 yılında imzalanan Türkmençay antlaşmasıyla İran Kafkasya’daki topraklarını kaybettiler ve Çerkesler güneyden kuşatıldı.
Ordusu olmayan Osmanlı Devleti, 1828 yılında Ruslara savaş açtı. Rus ordusu batıda Edirne’ye işgal ederler. Doğuda ise Gümüşhane’ye kadar ilerlediler. 1830’da imzalanan Edirne Antlaşmayla Osmanlı Devleti Edirne Antlaşması ile Anapa’yı ve Karadeniz kıyısındaki Çerkesya topraklarını (Kuban ve Bzıb ırmakları arası) Ruslara terk ettiler. Böylece Çerkesler her yönden kuşatılırlar.
Akabinde 33 yıl sonra Çerkes sürgünü yaşandı. Sürgün sonrası Osmanlı topraklarına göç etti. Zira Anayurtta kalan Çerkeslerin topraklarına el konuluyordu.
*
1914 yılında beklenen savaş çıktı. Almanya ve Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ın oluşturduğu ittifak devletleri, İtilaf devletleri adı verilen İngiliz-Fransız, Sırbistan ve Rus Çarlığına savaş açtı. Almanlara yakın olan İtalya, daha sonra bu ittifaka katıldı.
Osmanlı İmparatorluğu ise Almanya’nın başını çektiği ittifak devletlerine katıldı. Bu tercih Rus Çarlığının sonunu getirdi.-
Savaş batıda Somme Ovası’nda kilitlendi. Doğu’da Rus orduları Galiçya cephesinde Avusturya-Macaristan’ı yendi. Bunun üzerine Almanlar buraya asker gönderdi. Osmanlı Devleti ise 3 kolordu ve 100 bin kişiyle destek verdi. Kısa zamanda Romanya teslim oldu.
Ancak Rus ilerlemesi Almanlar tarafından durduruldu. Siper savaşları başladı. Ancak, Rus ekonomisi işçilerin askere alınması yüzünden zor duruma düşmüştü. Ülke içinde grevler ve gösteriler başladı.
İktisadi güçlükler, 1916-17 kışında iaşe bunalımına yol açtı ve Çar karşıtı muhalefet halk ayaklanmasına dönüştü. Sosyalist devrimciler ve sosyal demokratlar tarafından örgütlenen Sankt-Peterburg halkı ayaklandı. Nikolay, 8 Mart 1917’de başlayan ayaklanmanın ardından son Rus çarı Nikolay, ordunun da desteğini alan Duma’nın çağrısına uyarak 15 Mart 1917’de Pskov’da kardeşi Mihail lehine tahttan çekildi. Ancak Mihail’in tacı reddetmesiyle Romanovların saltanatı ile birlikte monarşi yönetimi son buldu.
Yeni kurulan hükümetin savaşı sürdürmeye çalışması ülkedeki krizi derinleştirdi. Sonunda Lenin’in önderliğindeki Bolşevikler iktidarı ele geçirdi. Lenin bir an önce barış için Almanlarla görüştü. Ancak diğer Bolşevik liderler Almanların şartlarını kabul etmediler. Bunun üzerine Almanlar Kırım’ı işgal etti.
Lenin, Almanların bütün şartlarını kabul etti. Ülkenin her yerinde özek cumhuriyetler kuruldu.
Almanya’nın savaştan çekilmesinden sonra Baltık ülkeleri, Polonya ve Finlandiya bağımsızlığına kavuşurken, ülke içinde çarlık rejimi kurmak isteyen Beyazlar ve Kızıllar arasında iç savaş başladı.
Beyazlara İngiltere ve Fransa destek verdi. Beyaz ordu generalleri Kolçak, Denikin, Vrangel ülkenin çoğu bölgesini kontrol altına aldılar.
Beyazların en büyük handikabı Rusya’daki ulusların özerk ve bağımsız olmasına ve toprak reformuna karşı olmalarıydı.
*
Böyle bir tarihsel olaya hazır olmayan Türk ve Müslüman aydınlar şaşkınlık içinde kaldılar. Başta A. Zeki Velidi Togan ve Kazak aydınları olmak üzere kültürel özerkliği savundular. Bir kısmı da kavimleri için özerkliği savundular.
Eğer, Ruslar Buhara ve Hive hanlıklarını yarı bağımsız değil de işgal etselerdi durum çok farklı olurdu. Bu hanlıklar maalesef her yeniliğin karşısındaydılar. Feodal sömürüyü sürdürüyorlardı. Son Buhara Hanı Alim Han, Ceditçi diye yenilikçileri destekleyen 5 bin kişiyi törenle boğdurmuştur. Amcası da ceditçi diye Semerkant müftüsünü öldürmüştür.
Müslüman aydınlar arasında farklı davranan tek bir insan çıkmıştır; Sultan Galiev. Galiyev, ezilen uluslar kavramına farklı bir bakış getirerek, “Ezen ulus, ezilen ulus” tezini ortaya koymuş ve tüm Müslümanları tek bir devlet altında “Turan Cumhuriyeti”nde toplamak istedi.
Bu önerinin Sovyet devrimcilerini nasıl dehşete düşürdüğünü anlamak mümkün. Galiyev, Stalin döneminde önce tasfiye edildi sonra da idam edildi.
**
Sarıkamış’ta kırılan 3 kolordunun subayları ve erlerinin kahir bir ekseriyeti Çerkeslerden oluşuyordu. Bu da doğaldı. İleri harekâtta bölge halkıyla aynı milletten, aynı kültürden olan ve aynı dili konuşan ordu her zaman avantajlıydı.
Rus ordusu komutanları Doğu cephesindeki ordumuzdan çekiniyordu. Bazı gözlemciler savaş öncesi Osmanlı tüccarı görünümündeki subayların bölgedeki hububat tüccarlarıyla buğday ve arpa almak için bağlantı kurduklarını yazmışlardı.
Dedem Ahmet Çavuş ve abisi Balkan Gazisi Osman bu cephedeydi. Osman dedem Sarıkamış kuşatma harekâtında şehit oldu. Şunu söyleyeyim, Ankara’dan cepheye ikmal 40 günde yapılıyordu. Çünkü yol yoktu. Rus cephesinde ise trenle 6 saatte yapılıyordu”.
Bu harekâttan sonra Rus cephesi dağıldı. Ruslar sırasıyla II. ve III. Ordulara saldırdı. Bu ordular birbirlerine yardım edemedi. Rus orduları Erzincan’ı ve Trabzon’u istila ettiler. Rus ordusunda Ermeni gönüllülerden oluşan alaylar bulunuyordu.
Ekim Devrimi imdadımıza yetişti. Rus ilerlemesi durdu. Önce gayri resmi daha sonra da resmi ateşkes imzalandı. Rus ordusundaki firarlar daha sonra ordunun dağılmasına yol açtı.
Bu durum, Ermenilerden oluşan birliklerin rahatça katliam yapmasına ortam oluşturdu. Bunun üzerine Yakup Şevki Paşa ileri harekâta başladı. Ermeni birliklerini dağıtarak Erzurum, Kars ve Ardahan’ı kurtardılar.
Yakup Şevki Paşa, daha ileri gitmeye karşı çıktı. Çünkü Filistin cephesi çökmüş. İngilizler Anadolu sınırına yaklaşmaktaydılar. Yakup Şevki Paşa, “Kafkasya’yı koruyamayız” dedi.
Enver Paşa, Romanya’dan Batum’a gelen kolorduya “Kafkas İslam Ordusu” adını verdi. Bu ordunun başına amcası Halil Paşa ve kardeşi Nuri Paşa’yı getirdi. Bu ordu Bakü’yü hedef alarak ilerledi. Ermeni ve müttefikimiz Almanların destek verdiği Gürcüleri yenerek ilerlemesini sürdürdü.
Bu arada İran’da bulunan İngilizler Ermenilerle beraber Bakü’yü ele geçirdiler. Buradaki Bolşevik önderleri kurşuna dizdiler.
Almanlar, Bakü’yü işgal etmemize karşıydılar. Bolşevikler, Bakü petrollerinden Almanlara %25 pay vererek anlaştılar.
Kafkas İslam Ordusu Bakü’yü İngiliz ve Ermenilerden kurtardı. Nuri Paşa’nın Enver Paşa’ya çektiği telgraf bu harekâtın amacını gösteriyordu. Nuri Paşa, Enver Paşa’ya çektiği telgrafta, “Buradaki depolardaki neft Osmanlı Devleti’nin tüm borcunu öder” diye yazmıştı.
30 Ekim 1918 tarihinde Mondros’da imzalanan ateşkes Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti Kafkasya’yı ve Elviye-i Selâse yani Kars-Ardahan ve Batum’u boşalttı.
İstanbul’dan Odessa’ya kaçan Enver Paşa bir tekneyle Azerbaycan’a gitmek istediyse de fırtına yüzünden başaramadı.
RUSYA’DA İÇ SAVAŞ
1917 Ekim Devrimi’nden sonra 1918-1922 yılları arasında Bolşeviklerle muhalifleri arasında bir iç savaş yaşandı.
İngiltere Avrupa’daki baş müttefiki olan Çarlık Rusya’sındaki devrimden ve rejim değişikliğinden rahatsız oldu. Bolşeviklerin I. Dünya Savaşı öncesi ve devam ederken imzalanan gizli antlaşmaları ilan etmesi; “Halkların kendi kaderlerini tayin hakkını ilan etmesi; Enver Paşa’nın yıldız olduğu “Doğu Halkları Kurultayı”nı toplaması, Moskova’nın sömürge ülkeleri için bir çekim merkezi olması doğal olarak “Üzerinde Güneş Batmayan” imparatorluğu için bir tehditti. Savaştan yıkım gören Avrupa’ya sıçrama ihtimali İngiliz-Fransız ve ABD için büyük bir tehditti.
İngilizler, kendilerini Çanakkale’den geçirmeyen ve müttefiki Rus Çarlığının çöküşüne sebep olan Osmanlı Devleti’ni de affetmediler. İstanbul’u işgal ettiler ve Osmanlı Devleti’nin önüne idam fermanı olan SEVR antlaşmasını koydular.
Savaş Beyaz Ordu birliklerinin 1918 baharında Beyazların saldırılarıyla başladı.
Bolşevikler, Kasım 1917’de Rusya’nın imparatorluk yönetimi altındaki herhangi bir ulusa kendi kaderini tayin etme yetkisinin verilmesi gerektiğini belirten “Rusya Milletleri Haklar Bildirgesi “ne imza attılar.
Bolşevik rejimine ülke içinde en büyük muhalefet Don kazakları ve Toprak sahipleri, cumhuriyetçiler, muhafazakârlar, orta sınıf vatandaşlar, gericiler, monarşistler, liberaller, ordu generalleri, Bolşevik olmayan sosyalistler de dahil olmak üzere birçok Bolşevik karşıtı güçten oluşuyordu.
General Nikolay Yudeniç, Amiral Aleksandr Kolçak ve General Anton Denikin liderliğindeki çarlık yanlısı komutanlar dış ülkelerin de desteğiyle Beyaz Ordu’yu kurdular. Bu ordu kurulurken zorunlu askere almalar ve oluşturulan Beyaz Terör ortamı neticesinde savaşın çoğu kısmında eski Rus İmparatorluğu’nun önemli kısımlarını kontrol etti.
Bu savaşa Beyaz Ordu’ya para, silah ve asker yardımında bulunan ABD, İngiltere, Fransa, Polonya ve Japonya da müdahil oldu. 1921 yılında Bolşevikler Beyaz Ordu ve destekçilerini yenerek tüm ülkeye hâkim oldular. 1922 yılında da Sovyetler Birliği kuruldu.
1.Dünya Savaşı’nın yıkımlarının üstüne, bir de üç yıl sürecek olan dış devletlerin ve onlarla bağlaşan iç güçlerin müdahalesine karşı savaş başladı. 1917 yılının aralık ayında Romanya, Fransa’nın desteğiyle, Besarabya’yı işgal etti. 1918 Mart’ında Fransız, İngiliz ve Amerikan birlikleri, Murmansk’ı ve Arhangelsk’i ele geçirdiler. Nisan’da önce Japonlar, sonra Amerikalılar, Vladivostok ve Sovyet Uzak Doğusuna asker çıkardı. Almanlar Ukrayna’yı işgal etti.
Ukrayna’nı bağımsızlığı için mücadele eden Mahnovistler Çarlık rejimine karşı Bolşeviklere destek veriyordu. Bolşevikler, Mahnovistlerin özgür bölgelerine girerek onları, parti, devlet ve Kızıl Ordu’nun otoritesi altına almak istediler. Bunun üzerine, Kızıl Ordu ile Mahnovistler arasında üç yıl süren bir iç savaş başladı.
Güneyde, 1918 Ağustos ayında İngilizler Bakü’ye girdi. İçeride yabancılarla birlikte General Denikin (Ukrayna Beyaz Orduları Komutanı), Amiral Aleksandr Kolçak (İmparatorluk Karadeniz Donanması Komutanı, General Lavr Kornilov, Gn. Yudeniç (Türkiye Cephesi Orduları Komutanı), Gn. Pyotr Vrangel (Ukrayna Ordusu Komutanı) ülkenin dört bir yanında silahlı ayaklanmaları yönettiler. Ayrıca ülkede, I. Dünya Savaşı’ndan kalma 60 bin kişilik bir Çekoslovak Lejyonu vardı. Tutsak iken serbest bırakılan bu askerler ülkelerine dönmek üzereyken, Sibirya demir yolu hattı boyunca, Sovyet karşıtı uluslararası saldırı koalisyonuna katılmaya zorlandılar. Bu askerleri ABD silahlandırdı.
1920 yılı sonlarında varlığı 5 milyona ulaşan Kızıl Ordu saflarında, Semyon Budyonni, Mihail Frunze, Lev Kamenev ve Mihail Tuhaçevski gibi komutanlar sivrildiler.
Üç yıl süren bu savaş, 1920 başlarında Sovyet Kızıl Ordusu’nun gerek ABD, İngiltere, Fransa, Japonya vb. dış devletlerin güçlerine, gerekse Çarlık rejimini canlandırmak isteyen, iç güçlere karşı kazandığı başarılarla son buldu.
İç savaş 1918’den 1922’ye kadar sürdü. SSCB içerisinde istikrar sağlandı. 5 yıl, 7 ay ve 9 gün süren savaş sonrası galip çıkan Bolşevikler Sovyetler Birliği’ni ilan etti. İç savaşta, 7 ila 12 milyon arası insan savaş, yargısız infaz, kıtlık, terör ve hastalık yüzünden hayatını kaybetti.
Beyaz göçmenler olarak bilinen yaklaşık 2 milyon kişi ülkesini terk etti, göç edenlerin çoğunluğu eğitimli kişilerden oluşuyordu. Rus ekonomisi savaşla harap oldu, fabrikalar ve köprüler yıkıldı, hayvanlar ve hammaddeler yağmalandı ve makineler hasar gördü. Sanayi üretimi 1913 yılının yedide birine, tarım ise üçte birine düştü.
Savaş komünizmi, İç Savaş sırasında Sovyet hükûmetini kurtardı, ancak Rus ekonomisinin çoğu durma noktasına geldi. i. 1921’e gelindiğinde ekili arazi savaş öncesi alanın %62’sine düşmüştü ve hasat verimi normalin %37’si kadardı. At sayısı 1916’da 35 milyondan 1920’de 24 milyona, sığır sayısı 58’den 37 milyona düştü.
*
Kafkas tarihçilerinin görmezden geldiği bir konu var, SINIFLAR ve TOPLULUKLAR. Nasıl Rusya’da farklı sınıf ve dinsel topluluklar vardıysa aynı durum Kafkasya içinde geçerliydi. Anayurt Ruslara karşı savunulurken asiller, özgür köylüler, din adamları ve Çeçenistan kaynaklı Müridizm hareketine mensup olanlar arasındaki çekişmeler mücadeleyi olumsuz etkilemiştir.
Aynı şekilde Çarlık Rejimi ile iş birliği yapanlar ve bu rejimi savunanlar olduğu gibi, fakirlik içinde yaşayan, farklı dinde olduğu için baskı görenler, Çerkesler gibi zulüm görmüş topluluklar Rusya’da yaşanan olaylarda farklı tavır aldılar.
Ruslar, aralarında savaşsalar da bağımsızlık veya özerklik isteyenlere düşmandı. Eski Hokant Hanlığı topraklarında yaşayan Ruslar, Özbeklerle beraber Bolşeviklere savaştılar. Ancak Özbekler bağımsızlık istediklerinde Bolşevikliklerini ilan edip, Hokant’ta katliam yaptılar.
Kuzey Kafkasya Beyaz Ordunun üs bölgesiydi. İran’dan çekilen Oset asıllı General Biçerov’da bu bölgedeydi. Beyazlar sadece Bolşeviklere değil, milliyetçilere de düşmandılar. Biçerov, Bolşeviklere destek verenleri ve milliyetçileri tutuklamaya başladı.
Kuzey Kafkas Cumhuriyeti ordusu Petrovsk’daki Biçerov kuvvetleriyle çarpıştı. Ağır kayıp veren Biçerov Hazar Denizi üzerinden kaçtı. Kafkasyalılar ona yakın muharebeyle Kazakları Çeçenistan ve Dağıstandan temizlediler.
Bolşevikler, Maykop merkez tutular. Abhazya’yı ele geçirdiler.
Beyaz Ordu’da Çerkeslerden ve Çeçenlerden de katılım oldu.
Beyaz Ordu yöneten generaller Polonya ve Finlandiya dışındaki ülkelerin bağımsızlıklarını tanımayı reddetti. Denikin komutasındaki Beyaz Ordu Kafkasya’yı tehdide başladı. Denikin, önce Kazakların kurduğu Kuban Hükümeti (*) üzerine yürüdü. Hükümetin 11 üyesini tutukladı. İkisini Türkiye’ye sürgün etti. Kalanları kurşuna dizdi. Yasama meclisini dağıttı. Denikin, bu uygulamalarla Kafkasya’da itibar kaybetti. Kafkasya halklarından destek görmeyen Denikin bunun üzerine katliamlara başladı.
Çarlık topraklarının büyük bir kısmını kontrol altına alan Beyaz Ordu 1919 yılında üç koldan Moskova’ya yürümeye başladı. Kuzey’den Yudeniç, Doğudan Amiral Kolçak, güneyden de Denikin beyaz ordulara komuta ediyordu.
Ancak, Denikin kuvvetlerinden önemli bir bölümünü ayırıp Beyaz Ordu’nun en yetenekli generallerinden Vrangel’i Kafkas Cumhuriyeti’ni dağıtması için gönderdi. Vrangel, Grozni’yi ele geçirdi.
Bu harekât Rus iç savaşında bir dönüm noktası oldu. Beyaz ordunun güney kolu zayıflamıştı. Denikin, 1919 yılı yaz aylarında Moskova’yı ele geçirmek için son bir denemede bulunsa da Kızılordu komutanı Leon Troçki bölgedeki anarşistlerle ittifak yaparak yanıt verdi. Nestor Mahno önderliğindeki Ukrayna’da faaliyet gösteren anarşist “Kara Ordu” Denikin’in Beyaz Ordusunun gerisine saldıracak ve geri çekilmesini sağlayacaktı. Muharebelerin devamında Kızılordu Denikin’i Moskova’nın 400 km güneyindeki Orel’de Ekim 1919’da kesin olarak yenilgiye uğratır.
Kızıl Ordu, Beyaz orduları yenilgiye uğrattı. Beyaz Ordunun kalıntıları Ekim 1919’da Kırım’a çekildi.
*
Denikin’in zulmü Kafkasyalıları Bolşeviklerle ittifaka zorluyordu. Çeçen milisler Denikin’in ordusuna katılmışlardı. Denikin’in yaptığı yıkım ve katliamlar Kafkasya’da sefalete yol açmıştı.
Kızılordu, 1920 yılının ocak ayında Denikin’in ordusuna saldırdı.
İngiltere’nin başını desteklediği Antant ülkeleri başta Kafkasyalılar olmak üzere bağımsızlık isteyen halkları değil, General Vrangel’i desteklediler.
Vrangel, Ekim Devrimi’nden sonra Kırım’a geçti ve 1918’de burada gönüllü olarak İngiltere ve Fransa tarafından Bolşeviklere karşı desteklenen Beyaz Ordu birliklerine katıldı. 1919 baharında Kafkas ordularında bir süvari tümenine komuta eden Vrangel, daha sonra 1920 yılında tüm Gönüllü Ordu’nun komutasını ele aldı.
Vrangel, Denikin ile düştüğü bir ihtilaf sonrası sürgün edildi. 4 Nisan 1920’de, Rus Kırım Beyaz Ordusu’nun başkomutanı olarak seçildi. Vrangel, Kafkas Cumhuriyetini desteklemediği gibi Kafkasya’da egemenliğin Kazaklara devredildiğini ilan etti.
Kırım’daki Kuzey Tavria bölgesindeki savaşta ordusunun yarısını kaybeden Vrangel, ordusunda bir tahliye işlemine girişti. Son silahlı birlikler ve siviller Rusya’yı 14 Kasım 1920’de terk etti.
Denikin’in Beyaz Ordusunun denetimi altındaki bölgelerdeki idaresi Rus İç Savaşını kazanmış olsaydı Rusya’da yönetimin nasıl olacağına da ışık tutmaktadır.
Denikin egemenliği altındaki bölgelerde kendisine muhalefet eden kesimleri kitlesel olarak idam etmiş, mallarını yağmalamıştır. Denikin’in egemenliğindeki bölgelerde topraklarına el konmuş olan büyük toprak sahiplerinin toprakları geri verilmiş ve yoksul köylüler cezalandırılmıştır. Ayrıca işçi örgütlenmeleri dağıtılmıştır. Bu uygulamalar özellikle Şubat Devriminden beri yoğun olarak siyasallaşmış ve örgütlenmiş yoksul köylüler ve işçiler tarafından dirençle karşılanmış ve partizan hareketlerinin oluşmasına yol açmıştır. Özellikle düzenli Kızılordu birlikleri bölgeye gelmeden önce cephe gerisindeki partizan savaşı Denikin’i zor duruma düşürmüştür. Bu şekildeki direnişler Kafkaslarda etkili olmuştur.
*
Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (Aynı zamanda Dağlı Cumhuriyeti veya Kuzey Kafkasya Dağlı Cumhuriyeti olarak da bilinir) 1917 yılında Müslüman Kuzey Kafkasya Halklarının birleşmesi ile Rusya’dan bağımsızlığını ilan eden ve 1921 yılında Sovyetler Birliği ordusu tarafından işgal edilen devlet.
Halen Rusya sınırları içerisinde bulunan Çeçenistan, İnguşetya, Kuzey Osetya, Kabardey Balkar Özerk Cumhuriyeti, Dağıstan ve Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti bölgeleri bu Cumhuriyet sınırlarına dahildi.
Dağlık Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin toplam alanı 415.265 kilometrekare, nüfusu ise yaklaşık 1 milyon idi. Kurulduğu tarihteki başkenti Terekkale idi, daha sonra Nesara, en son da Demirhan-Şura şehri başkent oldu
Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin kurucuları arasında Şeyh Şamil’in torunu Said Şamil, devletin başbakanı seçilen Tapa Abdülmecit Çermoyef (**), Şeyh Ali Hacı Akuşa ve Haydar Bamat vardı.
Bu cumhuriyet, Osmanlı İmparatorluğu, Almanya, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Ermenistan, Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti, Ukrayna, Bulgaristan, Belarus, Letonya, Estonya, Fransa, Finlandiya, Birleşik Krallık, ABD, İtalya, Avusturya-Macaristan, Polonya, Don Cumhuriyeti, Japonya ve Kuban Halk Cumhuriyeti tarafından resmen tanınmıştı.
*
Kafkasya’da Kazakların Kuban Cumhuriyeti ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti dışında Çeçenistan’da Uzun-Hacı Saltinski (1848-30 Mart 1920) Kuzey Kafkasya Emirliği’nin kurdu. Kendisine Vedona’yı merkez yaptı. Ancak ölümüyle kurduğu emirlik dağıldı.
*
Milli Mücadeleyi başlatanlar Kafkasya’daki gelişmelere bigane kalmadılar. İstanbul’daki Çerkesler, MustafakKemal Paşa’nın da onayını alarak Kafkasya’ya Albay İsmail Berkok (**) başkanlığında bir heyet gönderdiler. Amaç, Tiflis’te sürgünde oluşturulmuş ve General Denikin’in Gönüllü Ordusuna karşı mücadele etmekte bulunan “Kuzey Kafkasya Meclisi”ne destek olmaktı
Heyet, Batum üzerinden Tiflis’e ulaştı. Buradan bin bir güçlükle Çeçenistan’daki Vedona’ya ulaştılar. Yolda, İngilizler tarafından hapsedildiği Batum’dan kaçan Nuri Paşa’yla görüştüler. Nuri Paşa, bir birlik oluşturmuştu. Vedona’ya geldiklerinde emirlik kuran Uzun Hacı vefat etti. Kurduğu emirlik dağıldı.
Heyet başkanı İsmail Berkok, Aziz Meker ve Mustafa Butbay ile birlikte Kuzey Kafkasya’nın Dağıstan ve Çeçenya yörelerinde halkı örgütlemeye çalıştılar. Kafkasya’nın özgürlük ve bağımsızlığına yönelik çalışmalar yaptılar. Ancak gittikleri Timurhan Şura ve Vedino Bolşevik yanlılarının eline geçti. Heyetin girişimiyle Çeçenistan’da Çeçen milletinin bağımsızlığı için Kayış Kurt’ta bir kurultay toplanmasına öncülük ederler. Burada bir meclis oluşturulur. Kurultay daha sonra Darga’da toplanır. Kurultay, İsmail Berkok ve arkadaşlarına yurtdışı temsil yetkisi verir. Ancak, Bolşevikler haklarında ölüm kararı alında heyet bin bir zorlukla arkadaşları ile birlikte dağlık Çeçenistan ve Gürcistan üzerinden Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’na katıldılar.
Cem Kumuk; “Düvel-i Muazzama’nın Kıskacında Kafkasya Dağlıları” adlı eserinde (S:327), Mustafa Mutbay’ın ağzından Kafkasya’nın sosyal durumunu şöyle tarif eder; “Kafkasyalı aydınların günahı büyüktür. Olayların önlerine attığı büyük fırsattan yararlanmayarak tekrar boyunduruk altına girmelerini tarih hiçbir zaman affetmeyecektir. Hele Kuzey Kafkasya aydınlarının fedakârlık hususundaki göz yumma ve savsaklamaları daha büyüktür. Aylarca dolaştığımız Dağıstan ve Çeçenistan’da Sovyet üyelerinin birkaç kişiden başka hemen hiçbir Dağlı aydın kişiye rastlamadık. Hazırlanmış bir propoganda örgütüne bile ne yazık ki tanık olamadık desem abartmamış olurum. Zaten anılarımda hiç edebiyat yapmadım ve böyle abartma yönüne gitmedim. Olguları ve olayları olduğu gibi, gerçekleri tüm çıplaklığıyla kaydettim. Evet, Kuzey Kafkasya delegeleri adam başına saate bir lira sarf ederek Pera Palas salonlarında, Paris bulvarlarında siyaset yürütmekten boş kalmıyorlar ve aldıkları 40 milyon rubleyi zevk ve eğlence yerlerinde harcamaktan çekinmiyorlardı.”
*
Ekim Devrimi’nin önderlerinden Orkonidze şunları söylemiştir;
“Bundan 50-60 yıl geriye gidersek, Çarlık yönetimi dağlı halkları var olduklarından beri yaşadıkları vatanlarından silah zoruyla çıkararak topraklarını ve köylerini Kazak askerlerine paylaştırmıştır. Çarlığın zulmünün dağlı halklara kaybettirdiklerini telafi etmek, bizim önümüzdeki işlerden biri ve boyun borcumuzdur”. (Nihat Berzeg, Çerkesler s 193)
Ekim devrimi ve onu izleyen iç savaş sırasında Bolşevikler, halklara “kendi geleceklerini tayin hakkı”nı tanıyacağını ilan etmişti. Bu şekilde Çarlık idaresince ezilen milletlerin desteğini almışlardı. Stalin o günlerde: “Bu altı kavimden her biri; Çeçenler, İnguşlar, Osetler, Kabardeyler, Balkarlar ve Karaçaylar ile otonom dağ toprakları içinde kalan Kazaklar, kendi hayat tarzlarıyla uyum içinde ilgili halkın işlerini takip etmek üzere kendi milli Sovyetlerini teşkil etmelidir” demekteydi.
Bolşevikler iktidara geldiklerinde Çerkeslerin yaşadığı bölgede Kabardey Özerk Cumhuriyeti, Adigey ve Çerkes özerk bölgeleri ve Şapsığ Ulusal bölgesi oluşturdular (1921). 1922 yılında Kabarday özerk bölgesi Balkar özerk bölgesi’yle birleştirildi. Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti oluşturuldu. Bu cumhuriyetin merkezi Nalçik kentidir. Adigey Cumhuriyeti’nin merkezi Maykop kentidir. Karaçay-Çerkes özerk bölgesi 12 Ocak 1922’de kurulmuştur, başkenti Çerkessk’tir.
*
* Kuban Halk Cumhuriyeti: Rus İç Savaşı sırasında bugün Rusya’ya bağlı Kuban toprakları üzerinde kurulmuş Bolşevik karşıtı bir devlettir.
Rus İmparatorluğu zamanında, Kuban bölgesi Adığelerin (Çerkeslerin) toprakları idi. Batı bölgeler, 1792 yılında Ukrayna’daki Karadeniz Kazak Ordusu’nun soyundan gelenlere aittir.
Kuban Kazakları, 1860 yılına kadar 60 yıl boyunca Kafkasya’nın Dağlı halkına karşı Rusya İmparatorluğu sınırlarını korumak için kullanılmıştır. Ayrıca Kazaklar, Rus İmparatorluk Ordusu ile birlikte savaşmaları için büyük ordu birliklerine gönderilmişlerdir. Kazaklar, Çar’ın kişisel korumaları olarak da görev almışlardır. Bu görevlerden dolayı Kazaklar, vergiden muaf tutulmuşlardır.
Kazakların yerel yöneticisi olan Ataman’ı seçme hakları da vardı.
Şubat Devrimi’nden sonra, kurulan Rusya Geçici Hükûmeti şavaşa devam etme kararı aldı. Rus ordusu çökmeye başladı. Kuban Kazak birlikleri, cephe hatlarını terk edip, kendi anavatanlarını Osmanlı Devleti’nden gelebilecek işgal tehdidinden korumak için Kuban’a döndüler.
Mart 1917’de Kuban parlamentosu Kuban Rada, kendisini Kuban’ın yönetimini elinde tutacak tek yönetim organı olarak ilan etti. 17 Haziran 1917 tarihinde yeni Rus Cumhuriyeti içinde Kuban Halk Cumhuriyeti ilan edildi.
Kuban Rada 28 Ocak 1918 tarihinde Kuban Halk Cumhuriyeti’nin bağımsız olacağını duyurdu. 16 Şubat 1918 tarihinde de bağımsızlığını ilan etti. Kızılordu tarafından yıkıldı.
** İsmail Berkok, Batı cephesinde gösterdiği başarılarla, “İstiklal Madalyası” ile onurlandırıldı. TBMM Hükümeti’ne Aziz Meker’le birlikte verdiği raporlar ve bilgiler, Mustafa Kemal Paşa ve Hükümetin Sovyet Rusya’ya karşı olan politikasını önemli bir şekilde etkiledi. Türkiye Cumhuriyeti döneminde de çeşitli askeri görevlerde bulunarak Tuğgeneral rütbesine kadar yükseldi.
Harp Tarihi Encümeni Başkanlığı, Seferberlik Şube Müdürlüğü, Askeri Yargıtay Üyeliği, TBMM’ IX. dönem milletvekilliği görevlerinde bulundu. Bir çok askeri dergi ve Kafkas dergisinde makaleler yayınlayan Berkok “Kurtuluş Yolu” (1957), ve “Tarihte Kafkasya” (1958) adlı iki kitap yazdı.
*** Tapa Abdülmecid Çermoyev (1882-1937), 1918-1921 yılları arasında kısa süreli Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin başbakanı olarak görev yapmış Çeçen asıllı siyasetçi. 1921 yılında Bolşevikler tarafından hükûmeti ile birlikte sürgüne gönderildi. Çermoy, Denikin’in saldırılarının artması üzerine Pşımaho Kotse hükümeti tarafından Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlık ve haklarını Paris Barış Konferası’nda savunmak üzere oluşturulan delegasyonun başkanlığına getirildi ve 1919’da Paris’e geçti.
Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin Paris Barış Konferansı’nda ve uluslararası alanda tanınması için aktif istişarelerde bulundu. Çabaları beklenmedik bir şekilde İngiltere’nin ve Fransa’nın inatçı direnişiyle karşı karşıya kaldı. Bu ülkelerin hükümetleri Denikin ve Beyaz Orduya arka çıkıyor, eski Rus İmparatorluğu topraklarında ortaya çıkan ulusal devletlerin tanınmasına engel oluyordu.
Temmuz 1919’da Çermoy’un aktif çabası ile Kuban Bölgesi hükümetleri ile Dağ Cumhuriyeti arasındaki dostça ilişkilerin kurulmasına ilişkin bir anlaşma yapıldı. Kuban tarafındaki anlaşmayı imzalayan diplomatik elçi A.I.Kulabukhov, Denikin destekçileri tarafından yakalandı ve 7 Kasım 1919’da Ekaterinodar’ın merkezinde idam edildi. General Denikin, 25 Ekim 1919’da Çermoy’u “en tehlikeli devlet suçlusu” ilan etti.
KAYNAKÇA: