Quantcast
Patoloji’nin kurucusu Prof Virchow ve Truva Hazineleri’nin Kaçırılışı – Belgesel Tarih

Prof. Dr. Nadir Paksoy
Prof. Dr. Nadir  Paksoy
Patoloji’nin kurucusu Prof Virchow ve Truva Hazineleri’nin Kaçırılışı
  • 23 Ocak 2023 Pazartesi
  • +
  • -
  • Prof. Dr. Nadir Paksoy /

Loading

Önsöz
19.yy sonlarına kadar hastalıkları nedeni, Antik Yunan’dan (Hipokrat) ve Roma’dan kalma “dört sıvı” teorisiyle açıklanırdı. ” Hümoral teori” denilen bu düşünceye göre hastalıklar bünyedeki “kan, balgam, kara safra ve sarı safradan” ibaret dört sıvının kirlenmesi­ ile olurdu. Mikrop kavramı bilinmezdi. Halbuki 19. yy ortalarında insan anatomisi, organların hastalıklarda ne gibi değişikliğe uğradığı Batı’da yapılan çok sayıda kadavra ve otopsi çalışmasıyla ortaya konmuş olmasına rağmen hastalıkların nedeni Hipokrat’ın “Hümoral hastalık” teorisiyle açıklanmaktaydı. 19. yy sonlarında Alman hekim ve patolog Prof. Rudolf Virchow hastalıkların nedeni olarak “organların hücrelerden oluştuğunu ve hastalıkların hücresel düzeyde başladığını” ileri sürdü. Hümoral teorinin yerini Virchow’un ileri sürdüğü “hücresel teori (selüler teori)” aldı. Virchow bugünkü hastalık anlayışının kurucusu ve hastalıkların neden ve niçin oluştuğunu araştıran ve mikroskop altında hastalıkların tanısını amaçlayan tıp dalı “patoloji”nin kurucusu sayılır. Günümüzde, özellikle kanserin tanısında önemli yeri olan biyopsi olgusunun kurucu kabul edilen profesör Rudolf Virchow (1821-1902) Alman hekimdir. Berlin’de Charite Hastanesinde çalışmıştır. Hastane bugün Berlin Tıp fakültesi Hastanesi olarak hizmet vermektedir ve Virchow’un çalıştığı bina “Tıp tarihi müzesi” olarak düzenlenmiştir. Virchow sadede tıp ve patoloji alanında değil, arkeoloji, antropoloji, sosyal tıp ve politika ile ilgilenmiştir.

Öte yandan Alman Heinrich Schliemann (1822 -1890) iş adamı ve amatör bir arkeologdu. Homer ve eski Akdeniz uygarlıklarının hikayelerine takıntılıydı. Hayatını, Homeros’un destansı öykülerindeki şehirlerin gerçek fiziksel kalıntılarını bulmaya ve Truva’yı kazmaya adadı. Bulduğu hazineleri Türkiye dışına kaçırdı. Virchow ve Schliemann’ın yolları, tarih öncesine olan ortak ilgileri nedeniyle kesişti. İkili arasında uzun soluklu bir dostluk başladı. Arkadaşlığın odak noktası arkeoloji ve Truva idi.

Bu makale, Virchow ile Schliemann arasındaki dostluğu; Virchow ‘ın Truva ilişkisini ve Schliemann’ın Anadolu’dan kaçırdığı Truva hazinesinin (Truva Priam Hazinesi olarak da anılır) Almanya’da sergilenmesinde Virchow’un rolünü anlatıyor.

Virchow biyopsi ile kansere tanı konulacağını açıklıyor. Yıl 1880’ler civarı (Virchow, 1.Dünya Savaşındaki Kayzer Wilhelm’in babası III. Frederick’in gırtlak kanserinin tanısı için alınan biyopsiye yetersiz tanı verir/1887. Biyopsi yüzeyden alınmıştır)

Giriş

Antik Yunan edebiyatında Truva, canavarların dünyayı dolaştığı ve tanrıların doğrudan insanlarla etkileşime girdiği efsanevi bir dönem olan Kahramanlık Çağı’nın (Heroic Age) güçlü bir krallığı olarak tasvir edilir.

Truva’nın bulunduğu bölgeye antik çağda Troad denirdi. Kentin, Truva Savaşı’nda Yunanlıların elinde tamamen yok olmasından sonra Troad önemini yitirdi. Truva antik kenti günümüzde modern Türkiye’nin kuzeybatısında Çanakkale ilindeki Biga Yarımadası yer alır. Kuzeybatıda Çanakkale Boğazı, batıda Ege Denizi ile sınırlanır. Antik kent ‘Hisarlık’ adı verilen köy yakınında yer alır .

Truva’nın yerini gösteren İngilizce halka açık bir kaynaktan alınan harita

Truva’nın ‘yıkım hikayesi’, Yunan mitolojisi ve edebiyatının temel taşlarından biridir. Bu hikaye Homeros’un epik eseri İlyada’da ayrıntılı biçimde anlatılır. Truva öyküsü, çok sayıda başka şiir ve oyuna da konu olmuştur.

19. yüzyılın sonlarına kadar, bilim adamları, Truva Savaşı’nı tamamen efsane olarak görüyorlardı. Ancak, 1871’den başlayarak, Heinrich Schliemann ve Frank Calvert, klasik çağ kentinin yerini kazdılar. Bu katmanların bir çoğunun Truva antik kenti kalıntılarının edebi tasvirlere benzediği görüldü. Dolaysıyla, bazı bilimcilerin efsane olarak ileri sürdükleri tarihi olaylarda bir gerçeklik payı olduğu ortaya çıktı. Mit ve gerçeklik arasındaki kesin ilişki belirsizliğini koruyor olsa da, daha sonra başkaları tarafından gerçekleştirilen kazılar, Truva antik kentinin günümüz anlayışına katkıda bulundu.[1]

Heinrich Schliemann Truva’yı kazıyor

Heinrich Schliemann (6 Ocak 1822-26 Aralık 1890) Alman tüccar- iş adamı aynı zamanda amatör bir arkeologdu. Homer ve eski Akdeniz uygarlıklarının hikayelerine takıntı derecesinde meraklıydı. İlk eşi Rus’tu. Boşandıktan kısa süre sonra Sophia isimli 17 yaşında Yunanlı bir öğrenciyle evlendi. Sophia’dan iki çocuğu oldu. İlk doğan çocuğu kızdı, ona Andromache (Truva prensi Hector’un karısının adı) ikinci çocuğu erkekti, ona da Agamemnon [Truva’ya saldıran Akalar’ın (Yunanlıların) komutanı] isimlerini verecek kadar antik Yunan hayranıydı. Kendini Homeros’un destansı masallarındaki şehirlerin gerçek fiziksel kalıntılarını ortaya çıkarmaya adadı.[2]

1868’de Schliemann, Yunan dünyasındaki yerleri ziyaret etti, Hisarlık’ın Truva’nın yeri olduğunu iddia ettiği “Ithaka, der Peloponnesus und Troja” adlı eserini yayınladı. Aynı eseri tez olarak Almanya’daki Rostock Üniversitesi’ne sundu. 1869’da Rostock Üniversitesi’nden “fahri arkeoloji doktorası” aldı.[3]

Türkiye’de kazı yapmaya başladığı sırada, Truva Ovası’nın güney ucundaki bir tepe olan Pınarbaşı’nda yaygın olarak Truva olduğuna inanılan yer vardı. Bu alan daha önce İngiliz amatör arkeolog ve yerel uzman Frank Calvert tarafından kazılmıştı. Calvert aynı zamanda ABD fahri konsolosu idi. Schliemann, Pınarbaşı’nda inceleme yaptı ancak bulgularından dolayı hayal kırıklığına uğradı.

Calvert Trova’ın Hisarlık köyünde olabileceği konusunda Schliemann’ı ikna etti, Calvert’in ailesine ait araziyi kazmasını önerdi (NP: Köyün adı Hisarlık olarak anıldığına göre o bölgede antik bir kent kalıntısı olduğu zaten bilinmekteydi).[4]

Schliemann, Hisarlık’ın Truva olabileceği konusunda başta şüpheciydi, ancak ilk kazı alanında ön çalışmada başarısız olmuştu. Bu nedenle Calvert’in önerisini kabul etti.[5] Schliemann’ın dinamit kullanarak yaptığı kazılar, Truva olduğuna inanılan katmanlara ve diğer bir çok önemli tarihi esere zarar verdiği için sonraki yıllarda profesyonel arkeologlarca eleştirilecekti.[6]

Schliemann Truva kazı öncesi keşif yapıyor (halka açık kaynak).

Hazinenin keşfi

1870 yılında Schliemann, Hisarlık’ta kazmaya başladı ve 1873’te dokuz gömülü şehir keşfetti. 15 Haziran 1873’te dokuma altından diademler (kadınlar tarafından yarım taç şeklinde başın ön kısmına takılan bir ziynet eşyası), yüzükler, bilezikler, küpeler ve kolyeler, düğmeler, kemerler ve broşlar gibi binlerce eseri içeren altın ziynet eşyalarının bulunduğu hazineyi keşfetti. Keşfettiği hazinenin, aradığı “ Truva’nın Priam Hazineleri” olduğunu kanısına vardı.[7]

Schliemann ve Truva hazineleriyle poz vermiş karısı Sophia (halka açık kaynak)

Hazinelerin tarihi

Daha sonra yıllarda, profesyonel arkeoloji uzmanlarca Schliemann’ın bulduklarının Truva Savaşındaki Priam’a ait olmayacağı ileri sürdüler. Hazinelerin İ.Ö. 2600-2400 yıllarına uzanan bronz çağına ait olabileceğini belirtildi. Bu durumda, hazineler 4500 yıllıktı. Tarihi kaynaklara göre İliada’da sözü geçen Truva savaşı İ.Ö. 1300-1200’da olmuştu. İliada yazarı Homer İ.Ö. 800 yıllarında yaşamıştı. Bu durumda Truva savaşına tanıklık etmesi mümkün değildi. Eserinde anlattığı savaş sözel menkibelere dayanmaktaydı. Sonuçta Schilemann’ın bulduğu hazine gerçekti ama savaştaki Truva kralı Priam’a ait olması kuşkuluydu.Çünkü yıllar uyuşmuyordu. Ancak hazine günümüzde de ‘Priam Hazinesi’ ismiyle anılmaktadır.

Daha sonra arkelolog Carl Blegen’in keşfettiğine göre, hazinenin bulunduğu yer Truva[8] şehri idi. Truva tarih içinde çok katmanlı bir yerdi. Scliemann’ın inandığı Priam yüzlerce yıl sonraya ait Troya VI veya VII’nin kralı idi. Yani bulunan hazinelerin ona ait olması mümkün değildi.[9]

Schliemann Hazineyi Türkiye’den Kaçırıyor

Schiemann, Augsburg’da yayınlanan ‘Allgemenie Zeitung ’ isimli gazetede Truva hazinlerini bulduğunu ve Türkiye dışına çıkardığı anlattığı bir makale yazdı. Makale arkeoloji dünyasında heyecan, Türk devletinde infial uyandırdı.[10]

Türk Devleti 29 Haziran 1871 yılında Schliemann’a verilen ilk kazı iznini, çalışmaların bilime olan katkısı, çıkacak eserlerin korunması ve sergilenmesi şartıyla vermişti.[11]

Schliemann, kendisine verilen izne aykırı olarak Priam Hazineleri’ni 1873 Haziran’ında Atina’ya kaçırır. 1874 yılı Nisan ayında ise Osmanlı Devleti hazineleri geri alabilmek için dünya tarihinin ilk uluslararası eski eser davasını Atina’da başlatır.[12]

Dönemin Osmanlı toplumunun yaşadığı ekonomik, siyasi ve toplumsal zorlukları da lehine kullanan Schliemann’ın, aslında kazıların başından itibaren eserleri kaçırma niyetinde olduğu günlüklerinde açıkça görülür.

Yaklaşık bir yıl devam eden hukuk mücadelesi sonucu Yunanistan Kraliyet Mahkemesinin suçlu bulduğu Schliemann eserleri saklayarak iade etmekten kaçınır. Bu gelişme üzerine mahkeme sürecini yürüten Osmanlı yetkilileri 1875 tarihinde Schliemann’a bundan böyle Troya’da araştırma ve hafriyat izni verilmemesi şartıyla davanın tazminat karşılığı sulh ile sonuçlanmasını kabul etmek durumunda kalır. Ayrıca Schliemann, İstanbul’daki İmparatorluk Arkeoloji Müzesi’ne Priam Hazinesi dışında kalan çanak çömlek türü bazı eserleri iade etti ve tazminat ödedi.

 

Schliemann yeniden kazı izni alıyor

Troya’da araştırma ve kazı izni verilmemesi yönünde alınan bu karara rağmen Schliemann, ilki 1876 yılında olmak üzere 1878, 1882 ve 1889-90 yıllarında dört kez daha kazı izni almayı başarır. Dönemin Osmanlı toplumunun yaşadığı ekonomik, siyasi ve toplumsal zorlukları da lehine kullanan Schliemann’a kazı izinlerinin siyasi baskılar ya da yönlendirmeler neticesinde bu iznin verildiği düşünülmektedir.[13] Schliemann, bu kazılar sırasında çok sıkı denetim altında tutulur, çalışma şartları mümkün olduğunca zorlaştırılır, hatta kazı izni bittiği dönemlerde bölgeyi gezmesine dahi müsaade edilmez.

Schilemann’ın tekrar aldığı izin sonrası Truva kazı çalışmalarından bir fotograf, tahmini 1890 (Kaynak: ”and Nearly Destroyed—Troy – Smithsonian Magazine”, halka açık kaynak).

Schliemann’ın Virchow ile Tanışması

Rudolf Virchow’un antropolojiye de merakı vardı.[14] Alman Antropoloji Derneği’nin kurucu ortağıydı. Bunun yanı sıra 1869’da Berlin Antropoloji, Etnoloji ve Prehistorya Derneği’ni kurdu. Derneğin başkanlığını ölümüne kadar sürdürdü. (1821 Prusya Swidwin/Bugün Polonya’da -1902 Berlin) Bu süre boyunca, Zeitschrift für Ethnologie’nin  (Journal of Ethnology) editörlüğünü yaptı. Virchow arkeoloji ve prehistorya’ya olan merakı nedeniyle yayın ve konferanslar vesilesiyle antropoloji ve etnoloji çevrelerinde bilinir oldu.[15]

Ortak arkeolojik çıkarları ve ilmî iletişim sayesinde kurdukları birbirlerinden gıyaben haberdar oldular ve zaman zaman yazıştılar.[16]

Virchow ile Schliemann’ın yazışmalarını içeren kitap kapağı

Hazinenin Berlin’e taşınması

Schliemann Virchow’a yaşadığı bazı zorlukları yazar ve yardım ister. Trojan hazinesinin bir yıl boyunca saklandığı Londra South Kesington müzesinden (Günümüzde Victoria Albert Müzesi) çıkarılması istenmektedir. Schliemann, Türk hükümetinin onları geri alabileceği korku ve endişesi içindeydi. Virchow’un ile Schliemann ilk buluşmaları Atina’da oldu. Schliemann, Virchow’a Truva hazinesi için güvenli bir yer bulması konusunda yardım edip etmeyeceğini sordu. Yüzyüze tanışmaları 1879 da gerçekleşir.[17]

Virchow Schliemann görüşmek için Atina daki evine gider; görüşme sonrası Schliemann’ın endişelerine hak verir (ev günümüzde Atina’da Numismatik Müzesi olarak kullanılmaktadır). Virchow Almanya’da politik anlamda da güçlü ve muhalifleri tarafından bile saygı duyulan bir isimdi. Berlin City Konseyi (Belediye Meclisi) üyesiydi. Durumu Berlin Belediye Başkanı, Şansolye (Başbakan) Bismark, sonradan genel kurmay başkanı olacak mareşal Molte ve Kayzer Wilhelm’e aktardı.

Virchow’un girişimleriyle Berlin Kent Konseyi toplandı. Belediye Başkanı Forckenbeck ve meclis üyelerinin hazır bulunduğu toplantıda Schliemann ve karısı Sophia onuruna resepsiyon verildi. Bu resepsiyon sonrası, Kent Konseyi Schliemann’ı Berlin’in fahri vatandaşlığına kabul etti. Chancellor (Prime Minister) Bismark ve Mareşal von Moltke onay verdi. Virchow burada yaptığı konuşmada, aslen Alman olan Schliemann’ın ülkesinden 40 yıl uzakta kalmış olmasına rağmen anavatanına olan sevgi ve ilgisini kaybetmediğini belirtti. (Schliemann ‘ın Berlin’e yakın mesafedeki Ankershagen kentinde bulunan aile evi bugün Heinrich Schlieman Museum’a dönüştürülmüştür)  Berlin’in fahri vatandaşı olarak kabul edilmesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Virchow, Truva hazinelerinin Berlin’de sergilenmesinin kent ve ülke adına mutluluk verici bir olay olacağını vurguladı. Girişimi destekleyen Kayzer Wilhelm’in de onay vermesiyle “Priam Hazinesi” Londra’dan Berlin’e taşındı.

Truva hazinesi ve diğer buluntular Berlin’e taşınmadan önce Londra South Kesington müzesinde (Günümüzde Victoria Albert Müzesi) sergilendiği resim (Kaynak: LA Times Williams, Carol J. “’Gold of Troy’ at Heart of Controversy. 16.4.1996 https://www.latimes.com › la-…)

Troy hazineleri Berlin’de sırasıyla şu mekanlarda sergilenir.

  • 1881-86 ‘da “Kunstgewerbemuseum (Dekoratif Sanatlar Müzesi, Bugün Martin-Gropis Binası)
  • 1886-1920 arasında Völkerkundesmuseum (Etnoğrafya Müzesi, Martin Gropius Yapısının yanında)
  • 1920-1945 arasında yeniden Kunstgewerbemuseum (Dekoratif Sanatlar Müzesi)’ne taşındı.[18] (Bu bilgiler bugün Truva Müzesi’nin yer aldığı Berlin Neues Müzesi Arkeoloji Bölümü kuratörü Dr Bernhard Heeb tarafından sağlandı).
Truva Hazinelerinin Berlin’de sergilendiği “Etnografya Müzesi. Bu bina şimdi yok ancak arkasında Truva hazinelerinin bir dönem sergilendiği Martin Bau Müzesi halen “çağdaş sanatlar/dekorative sanatlar müzesi olarak işlev görüyor.
Bir zamanlar Truva Hazinelerine ev sahipliği yapan “Gropius Martin Bau” Çağdaş/Dekoratif Sanatlar Müzesi, Kreuzberg, Berlin (açık erişim)

Virchow Truva’ya geliyor

Virchow 1879 yılında Truva’ya gelerek Schliemann’a eşlik etti. Schliemann’ın ‘Ilios-The City and Country of the Trojans’ başlıklı kitabına, Virchow önsöz ve yanı sıra appendix bölümüne ‘Troy and Hissarlik’ ile ‘Medical Practice in the Troad in 1879’ başlıklı iki makale yazdı. Tıp tarihi açısından daha önemli olan ve ‘Medical Practice in the Troad in 1879 ’ isimli makalede Virchow kazı yerinde bir hekim olarak gözlem ve incelemelerini anlatmıştır [Metnin giriş kısmında, Truva’yı ziyaretinin Berlin’deki yoğun iş yüküne bir ara olacağını yazar. Diğer işleri nedeniyle ikinci planda kalan hekimliğine tekrar dönme fırsatı olacağından söz eder]

Önceleri kazı yerinde çalışan ve sayısı 120-150 arasında değişen işçilerden sağlık sorunu yaşayanları muayene ve tedavi eden Virchow, ünü yayılınca komşu kasabaların sakinlerini de kabul etmiştir. Virchow o dönemde bölgede –şarlatanlar dâhil- hiç hekim olmadığını, sadece bazı Rum rahiplerin flebotomi (kan akıtma) uyguladığını bildirmiştir. Yakınlarda bir eczane de olmadığına dikkat çeken Virchow, bölge sakinlerinin papatya ve ardıç gibi yöresel bitkileri ilaç olarak kullanmadığını hayretle ifade etmiştir. Virchow hastaları tedavi etmek için daha önce Schliemann’ın getirmiş olduğu ilaçlarla Almanya’daki bir arkadaşının kendisine sağladığı bir ecza çantasındaki ilaçları kullanmıştır. Kendisi de güneş yanığı ve at sürme nedenli cilt rahatsızlıkları için, yanında getirdiği vazeline ihtiyaç duymuştur.[19]

Hekimlik uygulaması başlangıçta gelen hastalara bakmak şeklindeyken, daha sonra hastaları evlerinde de ziyaret etmiştir. Bölgede oturan veya çalışan Türk, Rum, Bulgar, Ermeni ve Acemler gibi çeşitli etnik gruplar nedeniyle çeviri sorunu yaşamış; çok dilli bir coğrafyada çeviriler nedeniyle, hasta bakmanın zor ve zaman alan bir iş olduğuna değinmiştir. Virchow yöre halkının genel görünüşünü yorumlamış ve sıtma bölgesinde yaşamalarına rağmen şehirlilere göre daha sağlıklı göründüklerini yazmıştır. Bölgede sıtma hastalığının sık görülmesinin nedenleri olarak geniş bataklıklar, sazlıklar, su birikintileri, hava sıcaklığının hızlı yükselişi ve pis kokulu sisi olduğunu ileri sürer. Tersiyan aralıklı ateş ve dalak büyüklüğünün yöre halkında yaygın olduğunu bildirmiştir. Bölgede sıtmanın etkisinin daha büyük olmamasını halkın daha çok açık havada yaşamasına bağlamıştır (Yazarın notu: 1894‘te Manson, sıtmanın sivrisineklerle bulaştığını buldu ama ‘malaria’ adı kullanılmaya devam etti. Dr Ross 1890’lı yılların ortalarında sıtmanın sivrisinekler tarafından taşındığını buldu. Ronald Ross 1902’de Nobel Tıp Ödülünü aldı).

Virchow Truva bölgesinde geçirdiği süre boyunca (Nisan ayının tümü) gündüzlerin çoğunlukla sıcak ama geceleri ısının 10 ᴼ C’ye kadar düştüğünü ve havanın rüzgârlı olduğunu yazmıştır. Halk arasındaki nezle ve zatürre vakaları için bu durumu suçlamıştır. Bazı verem vakalarının da aynı nedene bağlanabileceği yorumunda bulunmuştur. Çiçek, kızıl, kızamık, frengi, uyuz gibi bulaşıcı hastalıkların ise nadir olduğunu bildirmiştir. Bunu bölgenin dış dünyayla etkileşiminin az olmasına bağlamıştır. Öte yandan, tedavi yetersizliği nedeniyle kronik kulak ve göz hastalıklarının yaygın olduğunu yazmıştır. Virchow folklorik tıpla ilgili ortayı bir olayı da nakletmiştir. Jeolojik inceleme amacıyla bir çukur açılmasını ister ve çıkan topraktan ara ara örnekler alır. Virchow Truva’dan ayrıldıktan sonra, Schliemann Virchow’a yazdığı mektupta, halkının su çıkan çukura doğaüstü bir güç atfettiğini ve zaman zaman su almak için uğradıkları çukurun etrafını taşla çevirerek buraya ‘Hekim Pınarı’ dediklerini yazmıştır. Virchow, makalesinin sonunda Truva’ya yaptığı ziyaretten ve hastaların olumlu tavırlarından hekim olarak memnun kaldığını belirtmiştir.[20]

Virchow Truva’ya iki kez gelir. Hasta muayene eder yukarıdaki gözlemler o süreye aittir. İkinci kez 1890 Truva Hisarlık Kongresine katılmak için olur. Bu fotoğraf kongrede çekilmiştir: Solda ikinci fötr şapkalı uzun sakallı kişi Virchow, soldan 5 kişi (fesli kişinin önündeki Schliemann’dır. Resimda yerde oturan ortadaki fesli zat Osmanlı kazı komiseri Osman Hamdi Bey’dir.

Sonrasında;

Virchow’un bölgeye olan ilgisi ve Schliemann ile işbirliği sonraki yıllarda da sürmüş ve Troya üzerine muhtelif makaleler yazmıştır. Virchow ile arkadaşlığının Schliemann’a ihtiyaç duyduğu bilimsel duruşu kazandırdığı yorumu yapılmaktadır. Rudolf Virchow Scliemann’ın 1890’da topladığı Hisarlık Konferansı’na katılmak için bir kez daha bölgeye gelmiştir. Hayatının son yılında, Anadolu araştırmaları yapan bir derneğin onursal başkanlığını kabul etmiştir.[21]

Schliemann’ın vefatı

Schliemann’da kronik otitis media durumu vardı. Almanya Halle’da Dr Herman Scwartz kendisini ameliyat etmişti. Ancak şikayetleri tam geçmedi. Kronik otitis media, kolesteatom’a dönümüştü (Kolestetom çoğunlukla müzmin orta kulak iltihaplarına bağlı gelişen bir hastalık durumu).

1 Ağustos 1890’da Schliemann isteksizce Atina’ya döndü ve Kasım ayında 13 Kasım’da Halle’de kendisini ameliyat eden Dr Herman Scwartz’a tekrar göründü. İç kulağı ağrılı bir şekilde iltihaplanmıştı. Doktorlarının tavsiyelerine kulak asmadan hastaneden ayrıldı ancak kulağı daha da kötüleşti. Schliemann, Napoli’deydi. Durumunun kötülüğüne rağmen Pompeii harabelerine yolculuk yaptı. 1890 Noel Günü’nde komaya girdi; ertesi gün bir Napoli otel odasında öldü; ölüm nedeni iltihaplanan kolesteatom’un yol açtığı beyin apsesine bağlandı.

Cesedi daha sonra arkadaşları tarafından Atina’daki Birinci Mezarlığa nakledildi. Ernst Ziller tarafından uzun bir kaidenin üzerine bir amfiprostil tapınak şeklinde tasarlanan, antik Yunan tarzında dikilmiş bir tapınak şeklinde bir mozoleye defnedildi.

Schliemann’ın Yunan tapınağı şeklinde yapılan mezarı. Atina’daki ‘Birinci Mezarlık’ adı verilen mezarlıktadır. Atina’daki evi “ numismatik müzesi (eski para müzesi) olarak kullanılmaktadır.

Mart 1891’de Virchow ve ortak arkadaşı arkeolog/tarihçi Ernst Curtuis önderliğinde Schliemann için Berlin Belediye Binasında anma toplantısı düzenlendi.

Virchow Berlin Belediye sarayı’nda Schliemann vefatı anma toplantısı düzenler. Resim o toplantının davetiyesidir.

Virchow, Schiemann’dan 12 yıl daha fazla yaşadı. 81 yaşında öldü (1902’de, Berlin’e yakın zamanda getirilen elektrikli tramvaydan hareket halinde inmeye çalışırken düştü ve femur kırığı oluştu. Kırık tam iyileşmedi, Virchow uzun süre yatakta kaldı. Buna bağlı komplikasyonlardan vefat etti). Vefatıyla Almanya ve bilim dünyası önde gelen bir patoloğu, antropolog- eski çağ tarihçisini, sanitarian ve liberal politikacıyı yitirmiş oldu.

Hazine Berlin’de kayboldu, Moskova’da ortaya çıktı

İkinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Almanlar hazineyi Berlin Hayvanat Bahçesi’ne taşıdı. ‘Berlin Tarih Öncesi ve Erken Tarih Müzesi’ müdürü Dr. Wilhelm Unverzagt, Hayvanat Bahçesi’ndeki uçaksavar kulesinin 11 numaralı odasında, müzenin bazı değerli eserlerini sakladı. Bunlar arasında Priam Hazinesi’ni içeren sandık da vardı. Kulenin 1 Mayıs 1945’te Sovyet Ordusu güçleri tarafından ele geçirilmesinden sonra Ruslar hazineyi buldu. Dr Unverzagt, hazineyi teslim ederken ‘Smersh’ adı verilen Sovyet Kızıl Ordu Özel Kuvvetleri komutanından hazinenin korunmasını istedi. Akinsha ve Kozlov’a göre[22], Unverzagt “sanat eserlerinin hırsızların ve yağmacıların eline geçmektense, ilerde geri verebileceğini gerekçesiyle düşman’ın askeri yetkilisine teslim etmenin daha iyi olacağını düşündü.” (Savaştan sonra hazineyi Sovyetlere teslim eden arkeolog Dr Unverzag Batı Berlin’de kalmadı. Doğu Berlin’de İlkçağ Tarihi Enstitüsü’nu kurdu ve 1971’de ölene kadar Doğu Almanya’da yaşadı). Hazineden bir daha haber alınamadı. Savaş sonrası hazinenin kaybolduğu sanıldı. 1994’te Moskova Puşkin Müzesi Müdürü hazinenin kendilerinde olduğunu söyledi.[23]

Almanlar hazineyi geri istedi. Ruslar ‘savaş tazminatı’ sayılması gerekçesiyle bu isteği geri çevirdi. Priam Hazinesi günümüzde Moskova Pushkin Müzesi’nde sergilenmektedir .

(1. kat floor, 3no’lu oda) [24] . Puşkin Müzesi’nde sergilenen eserlerin Türkiye’ye getirilebilmesi için henüz bir sonuç alınmadıysa da diplomatik çalışmalar yürütülmektedir.

Sonsöz

Schliemann Truva hazinelerini gün yüzüne çıkartan amatör bir arkeolog ; Virchow, hazineleri Berlin’e kazandıran değerli ve çok yönlü bir bilim insanı olarak tanınır. Ancak, Schliemann uluslararası arkeoloji dünyasının kolektif hafızasında, hazineleri bulunduğu topraklardan ülke dışına habersiz ve izinsiz kaçıran kişi olarak hatırlanmaktadır.

Dipnotlar

[1] History of Research – Troy Excavations. https://www.troyexcavations.com › /2022.

[2] Schliemann Legend. 2022.https://www.schliemannlegend2022.gr/

[3] Allen HS . Finding the Walls of Troy : F Heinrich Schliemann at Hisarlık . University of California Press, Berkeley & LosAngeles, 1999

[4] Eastron DF. Scliemann’s Excavations at Troia 1870-1879.Verlag Philipp von Zabern, Mainz am Rhein, 2002

[5] J.Hammer . In search of Troy. Smithsonian Museum Magazine. March 2022. https://www.smithsonianmag.com/history/in-search-of troy180979553/

[6] Nearly Destroyed—Troy – Smithsonian Magazine. https://www.smithsonianmag.com/smart-news/the-many-myths-of-the-man-who-discoveredand-nearly-destroyedtroy-180980102/. Dietmar S. Refuse Archeology: Virchow—Schliemann—Freud. Perspectives on Science. 2001; 9 (3):210–232 https://doi.org/10.1162/106361401317447291

[7] Hill K . When did Heinrich Schliemann discover Ancient Troy and how was Troy discovered? https://zippyfacts.com/when-did-heinrich-schliemann-discover-ancient-troy-and-how-was-troy-discovered/ March 15, 2022

[8] Schliemann Legend. 2022.https://www.schliemannlegend2022.gr/

[9] Troy: myth and reality – Current Archaeology. January 13, 2020
https://archaeology.co.uk › review.
Traill D. Schliemann of Troy: Treasure and Deceit, St. Martin’s Press, New York, 1997
Williams JC. Gold of Troy at heart of controversy. Los Angeles Times, April 16, 1996
https://www.latimes.com/archives/la-xpm-1996-04-16-ca-59079-story.html
Smith P (ed). Heinrich Schliemann: Troy and Its Remains: A Narrative of Researches and Discoveries Made on the Site of Ilium, and in the Trojan Plain. Arno Press, New York, 1976

[10] Dönmez A. Truva hazinelerinin peşinde bir hukuk mücadelesi: Osmanlı Devleti ve Schliemann davası (A legal struggle in pursuit of the Treasures of Troy: The Ottoman Empire and Schliemann Trial).OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) 29/Bahar 2011 (Journal of Ankara University Ottoman History Research and Application Center. Issue 29, Spring 2011 (In Turkish with an abstract in English) (açık erişim) http://hdl.handle.net/20.500.12575/64456 https://doi.org/10.1501/OTAM_0000000573
Sönmez A. A legal struggle in pursuit of the treasures of Troy:The Ottoman Empire and Scliemann Trial, Longman, New York, 2000

[11] Uslu G. Homer, Troy and the Turks . Heritage and Identity in the Late Ottoman Empire, 1870-1915, Amsterdam University Press; Amsterdam, 2017 doi 10.5117/9789462982697 https://library.oapen.org/bitstream/id/6d3b25f3-f7d7-4979-8fc2-e778779bf0a6/1004098.pdf

[12] Dönmez A. Truva hazinelerinin peşinde bir hukuk mücadelesi: Osmanlı Devleti ve Schliemann davası (A legal struggle in pursuit of the Treasures of Troy: The Ottoman Empire and Schliemann Trial). OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) 29/Bahar 2011 (Journal of Ankara University Ottoman History Research and Application Center. Issue 29, Spring 2011 (In Turkish with an abstract in English) (açık erişim) http://hdl.handle.net/20.500.12575/64456 https://doi.org/10.1501/OTAM_0000000573

[13] Dönmez A. Truva hazinelerinin peşinde bir hukuk mücadelesi: Osmanlı Devleti ve Schliemann davası (A legal struggle in pursuit of the Treasures of Troy: The Ottoman Empire and Schliemann Trial). OTAM (Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi) 29/Bahar 2011 (Journal of Ankara University Ottoman History Research and Application Center. Issue 29, Spring 2011 (In Turkish with an abstract in English) (açık erişim) http://hdl.handle.net/20.500.12575/64456 https://doi.org/10.1501/OTAM_0000000573 Sönmez A. A legal struggle in pursuit of the treasures of Troy:The Ottoman Empire and Scliemann Trial, Longman, New York, 2000 https://www.academia.edu/29995965
Uslu G. Homer, Troy and the Turks . Heritage and Identity in the Late Ottoman Empire, 1870-1915, Amsterdam University Press; Amsterdam, 2017 doi 10.5117/9789462982697 https://library.oapen.org/bitstream/id/6d3b25f3-f7d7-4979-8fc2-e778779bf0a6/1004098.pdf

[14] Boak ER A. Rudolf Virchow–Anthropologist and Archeologist, The Scientific Monthly 1921; 13: 40-45. https://www.jstor.org/stable/6581 New York.

[15] Scarani R. Rudolf Virchow (1821–1902), Virchows Arch. 2003;442 (2): 95–98. doi 10.1007/s00428-002-0742-6
Rudolf Virchow – Work in anthropology – Britannica. https://www.britannica.com ›/2022. Accessed 23 September 2022

[16] Andree C. Über Griechenland und Troja, alte und junge Gelehrte, Ehefrauen und Kinder. Briefe von Rudolf Virchow und Heinrich Schliemann aus den Jahren 1877–1885, Böhlau, Köln, 1991
Herrmann J, Maass E (eds).Die Korrespondenz Zwischen Heinrich Scliemann Und Rudolf Virchow 1876-1890. Wiley-VCH Verlag, New Jersey (in German), 1990

[17] James T. Rudolf Virchow and Heinrich Schliemann. An essay on the friendship of two great men, S Afr Med J. 1979;56 (3): 111-114.

[18] Kunstgewerbemuseum Berlin. https://www.berlin.de/museum/3108866-2926344-kunstgewerbemuseum.html. Accessed 28 September 2022

[19] Epöztürk K, Görkey Ş. Yaşadığı çağda efsane olmuş bir tıp insanının işyeri hekimi olarak çalışması: Rudolf Virchow ve Troya (A living legend of medicine working as on-site physician: Rudolf Virchow in Troy), Lokman Hekim Dergisi, 2018; 8 (3) :167-171. DOI: 10.31020/mutftd.428712 (in Turkish with an abstract in English) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/509035
Rather JL. A Commentary on the medical writings of Rudolph Virchow. Based on Schwalbe’s Virchow- Bibliographie, Norman Publishing, San Francisco, 1990
Schliemann H. Ilios, the City and Country of the Trojans: The Results of Researches and Discoveries on The Site of Troy and Throughout The Troad in The Years 1871-72-73-78-79, Including an Autobiography of The Author, Creative Media Partners, London, 2015 https://www.amazon.com/Ilios-City-Country-Trojans-1871-72-73-78-79/dp/0282356517 Accessed on 25 September 2022

[20] Epöztürk K, Görkey Ş. Yaşadığı çağda efsane olmuş bir tıp insanının işyeri hekimi olarak çalışması: Rudolf Virchow ve Troya (A living legend of medicine working as on-site physician: Rudolf Virchow in Troy), Lokman Hekim Dergisi, 2018; 8 (3) :167-171. DOI: 10.31020/mutftd.428712 (in Turkish with an abstract in English) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/509035
Rather JL. A Commentary on the medical writings of Rudolph Virchow. Based on Schwalbe’s Virchow- Bibliographie, Norman Publishing, San Francisco, 1990
Schliemann H. Ilios, the City and Country of the Trojans: The Results of Researches and Discoveries on The Site of Troy and Throughout The Troad in The Years 1871-72-73-78-79, Including an Autobiography of The Author, Creative Media Partners, London, 2015 https://www.amazon.com/Ilios-City-Country-Trojans-1871-72-73-78-79/dp/0282356517 Accessed on 25 September 2022

[21] Epöztürk K, Görkey Ş. Yaşadığı çağda efsane olmuş bir tıp insanının işyeri hekimi olarak çalışması: Rudolf Virchow ve Troya (A living legend of medicine working as on-site physician: Rudolf Virchow in Troy), Lokman Hekim Dergisi, 2018; 8 (3) :167-171. DOI: 10.31020/mutftd.428712 (in Turkish with an abstract in English) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/509035

[22] Akinsha K, Kozlov G. Beautiful Loot, Random House, New York, 1995

[23] Priam’s Treasure https://www.theartnewspaper.com/2018/05/06/lost-art-homers-troy-and-priams-treasure. Accessed on 29 September 2023

[24] Ancient Troy and Schliemann’s excavations https://pushkinmuseum.art/museum/buildings/main/floor1/3_troy/index.php?lang=en. Accessed 30 September 2022

Prof. Dr. Nadir Paksoy

1952 Çatalca-İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu (1976). İÜ İstanbul Tıp Fakültesi'nde (Çapa) Patoloji uzmanlığı, Norveç Oslo Üniversitesi Kanser Hastanesi'nde (Radium) Sitopatoloji dalında yandal uzmanlığı yaptı. BM Kalkınma programı ve değişik kurumlar kanalıyla Pasifik Okyanusu’nda Vanuatu, Samoa adaları, Sidney, Hindistan, Norveç, Zimbabwe ve Makedonya’da mesleki amaçlarla bulundu. Akdeniz ve Kocaeli Üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. Halen İzmit’te “sitopatoloji ve iğne biyopsisi” konusunda özel hekimlik yapmaktadır. Gezi-izlenim –anı türünde basılmış 6 kitabı (Bağlam Yayınları) vardır. Kitaplarının adları: "Bir Demet Pasifik" (1989 Milliyet Edebiyat 2.'lik ödülü), "Sırt Çantamda Çoğrafyalar", "Gözümden Afrika", "Kuzey Sardunyaları", "Gezgin Hekimin Dünyası" (Metin ve Foto Albüm), "Yaş 21:Hayber"... Tıp tarihi ile ilgilenmektedir. İletişim: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024