Prof. Dr. Nadir Paksoy, 1973’te gittiği Afganistan anılarını Bağlam Yayıncılık’tan çıkan “Yaş 21: Hayber” adlı gezi-anı kitabında kaleme almıştı. Kitabı bir kez daha hatırlatırken, Sayın Paksoy’un anlatımına da yer vermek istedik.
Yayın Tarihi: | 22.11.2005 |
ISBN: | |
Dil: | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı: | 136 |
Cilt Tipi: | Karton Kapak |
Kağıt Cinsi: | Kitap Kağıdı |
Yaş 21: Hayber… Afganistan Anıları…
Afganistan birden bire dünyanın ve de Türkiye’nin gündemine oturdu. Yıl 1973. Yaş 21. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim. O yıllarda Londra’dan başlayıp Katmandu Nepal’e uzanan “çiçek çocukları’nın” kervan yolu vardı. Bu yolun ana durağı İstanbul’du, Sultanahmet’te Yener’in Pudding Shop’u. Yol, Türkiye, İran , Afganistan ve Pakistan’dan geçerdi. Yol boyunca konaklama-yeme/içme sektörü oluşmuştu. O yıl yaz tatilinde yerel taşıtlarla (tren, otobus vb) Katmandu’ya varmayı amaçlayan yolculuğa çıktım. Gezimin ilk seferinde sürem ve param azaldı; Pakistan’da musonlar yolları bozdu, seferler aksadı. Pakistan -Hindistan sınırından geri dönmek zorunda kaldım. Katmandu’ya daha sonra gittim. Afganistan’dan çok etkilendim 20 gün kaldım. Hindukuşlar ve Hayber geçidi etkileyiciydi. Afganistan gerçek bir 1001 gece ülkesi gibiydi. Sokaklarda otomobil çok azdı; deve kervanları, at arabaları çoğunluktaydı. Güvenliydi. İnsanlar kendi halindeydi. Hiç bir sorunla karşılaşmadım. Yolda bir yerden diğer yere giderken 2-3 gezgin bir araya gelir , dayanışma konvoyu oluştururduk.
Çayhanelerde siyah ve yeşil çay içilirdi. Ayakkabılar çıkarılırdı. Çayhaneler halı döşeliydi. Halıların üzerine kaykılıp uyuyan çoktu, bir de nargileyle haşhaş (afyon) içenler yadırganmazdı. Ben oradayken darbe oldu; krallık (kral Muhammed Zahir Şah) yıkıldı. Davud Han Afganistan Cumhuriyeti’ni ilan etti. Subay eşleri, doktor, öğretmen gibi mesleklerde başı açık kadınlara rastlamak mümkündü ama kadınların çoğu bugünkü gibi mavi ya da safran sarısı renklerde “burka” giyerdi. Davud Han’ın amacı yüzü Batıya dönük bir Afganistan inşaa etmekti. Sonraki yıllarda Sovyetlere yakınlaştı. Ülkenin kuzeyinde Özbek ve Türkmenler yaşardı. Mezar-ı Şerif’te Hz Ali’nin türbesi bulunuyordu. Belh Mevlana’nın doğduğu kasabaydı. Gazne’de Gazneli Mahmut’un anıtı vardı. Kunduz’da Özbek ve Türkmen nüfus çoğunluktaydı. Orta bölgede Hazara adlı Türk kavmi yaşardı. Güneyi Peştun idi. Bugünkü Taliban manzaralarından eser yoktu 50 yıl önce. Her şey 1980’lerde Sovyet işgaliyle başladı. Sovyetlere karşı ABD nin de desteğiyle Taliban (Talebeler) örgütü kuruldu. Medrese öğrencileriydi “talebanlar”. Bugünlere geldik. 20 yıllık ABD, Nato girişimiyle kurulmak istenen “modern” Afgan ordusu çabuk çöktü.
Afganistan uzun bir süre daha dünyanın gündemini işgal edecek görünüyor.
O günleri (1973 yazı) “Yaş 21: Hayber” adlı gezi-anı kitabımda (Bağlam Yayınları) anlattım. Afganistan’ın gündem olduğu bugünlerde tam 50 yıl öncesinin Afganistan’ını merak eden gezi ve kitapseverlere duyurmak isterim.
O günlerden ilginç iki anı:
Mezarı Şerif’teyim. 12 pozluk rulo film alan bir fotoğraf makinam vardı. Gıdım gıdım fotoğraf çekebiliyordum. Doğu Alman Orwo makara film kullanırdım. Baktım derma çatma fotoğrafçının vitrininde bu filmden var. Filmi aldım. Satıcı genç bir çocuk vardı. Türk olduğumu öğrenince “gel gel ” dedi. Beni arka odaya çağırdı. Temkinle gittim. Bir oda. Odada duvarda asılı resim. Resmi kenara çekti duvarda küçük delik. “Gözünü daya” dedi. Deliğin arkası vesikalık fotoğraf çekilen stüdyo. Çocuk oradan burkasını peçesini açıp vesikalık çektiren kadınların yüzünü dikizliyordu. !!. . .
Kunduz ‘dan Kabil’e dönüyorum. Hindukuş dağlarının arasından geçen yol baş döndürücü. Araba eski model Mercedes. Yanımdaki koltukta 17-18 yaşlarında bir çocuk var. Gözleri hafif çekik. ” Ben Hazara Türklerindenim. Kabil Harp Okulunda öğrenciyim. Seçmeli yabancı dil olarak Türkçeyi aldım. Türkçe ders kitabında şöyle bir cümle var ne demek istiyor anlamadım : Cümle Türkçe: ” İstanbul’da “dolmuş” denilen taşıtlar vardır ki dolunca kalkar!”
Bu cümlede ne demek isteniyor bana açıklar mısın?