Quantcast
Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Metin BELGİN
Metin BELGİN

Piyer Loti’nin çektiği fotoğraf

Hikâyeye önce Yüksel Yorgancı’dan başlamalıyım; annemin anne tarafından akrabası, benim de ilk gençlik zamanlarımın idollerinden biriydi. Kılık kıyafetinden konuşmasına, esprisine, titizliğine, sevecenliğine, hayat mücadelesine hayrandım. Ana oğul Biga’da yaşıyordu, sık sık Bursa’ya gelirler, ben de onlara misafirliğe giderdim. Annesi Saadet Hanım da evimizin başköşesindeki misafir büyüklerimizdendi. Sonra araya uzun yıllar girdi, birbirimizin izini kaybettik. 2013’de, emekli Vakıflar Bankası müdürüyle Marmaris buluşması, benim için Yüksel Abiyle muhabbetimizin kaldığımız yerden devamıydı. Anılara yolculuk yaparken duvarda asılı siyah-beyaz fotoğraf da mevzuya dahil oldu, çünkü babasının kucağındaki Saadet Hanımın çocukluğuna bakıyorduk.

 Metin Belgin, Yüksel Yorgancı, Marmaris, 2013

Fotoğrafın hikâyesine geçmeden önce ünlü Fransız oryantalist yazarı hatırlayalım! Pierre Loti. Pek çok yere adını okunduğu gibi yazmışız, “Piyer” yani… Osmanlı döneminde Deniz Subayı olarak Doğu’yu dolaşan, İstanbul’un gizemine kapılan, Eyüpsultan’da uzun süre konaklayan, tepeden şehri seyre dalan, fotoğraf çeken, anlatıları ve romanlarıyla meşhur olan, edebiyat dünyasını ikiye bölen (kimilerince övülen, kimilerince sövülen), ‘fahri hemşeri’ kabul edilen, Tahiti yerlileri tarafından egzotik soyadı yakıştırılan Piyer Loti işte…

1894’de Bursa’ya ilk seyahatinde Yeşil Cami’yi ‘Le Galilée’ adlı kitabında anlatan Loti’den kısa bir alıntı yapayım: “Şehir nihayet geçildikten sonra arabamız Yeşil Cami’nin yanında, çınarların altında durmuştu ve biz daha o zamandan meshur (büyülenmiş), hatta biraz vecde dalmış, mukaddes avluya dahil olmak üzere küçük kapıdan geçmiştik. O zaman avlunun kenarına oturmuş imamların, temaşa ettikleri derin uzaklıklar üzerine resmedilmiş çehreleri gözüktü. Sarıkları, beyaz ve yeşil sarıkları bize doğru bir an için dönmüştü ve sonra bizi de temaşa etmeye bırakarak tekrar tahayyüle dalmışlardı.” (Yeni Mecmua, özel Bursa sayısı, 1923)

Ağustos 1910’da İstanbul’a altıncı defa gelen Pierre Loti, bu seyahatinde bir süre Kandilli’de misafir kaldıktan sonra Divanyolu’nda Atik Ali Paşa Camii karşısındaki bir evi kiralıyor ve bir ay süreyle burada oturuyor; daha sonra da Fransız konsolosunun Ortaköy Camii’ne bakan bahçeli evine geçiyor. Son olarak Ağustos 1913’te İstanbul’a geldiğinde, Türkler’i savunan eserleri ve Batı dünyasında sergilediği ‘Türk dostu’ davranışları dolayısıyla büyük bir merasimle karşılanıyor, sarayda devrin padişahı Sultan Mehmed Reşad’la görüşüyor. Loti bu gelişinde, Şehremaneti ve Müdâfaa-yi Milliyye Cemiyeti tarafından Çarşamba’da Fethiye Camii yakınlarında kendisine tahsis edilen bir konakta kalıyor. O yıl yayımlanan La Turquie agonisante adlı eseri Can Çekişen Türkiye adıyla aynı yıl Türkçe’ye çevriliyor. (Kemal Kahraman’ın topladığı bilgileri İslam Ansiklopedisi sitesinden buldum.)

Louis Marie Julien Viaud, Pierre Loti (1850-1923)

Şimdi yine Bursa’ya, tam 112 yıl geçmişe dönüp hiçbir yerde rastlanmayan hatırayı size aktarayım! Yeşil Cami minareleri arasına kandillerle yazı yazan mahyacı ve müezzin Mehmet Efendi, ailesiyle caminin hemen bitişiğindeki evde yaşıyor. Daha evvel tanıştığı ünlü seyyah Loti, 1913’de Bursa’ya son ziyaretinde fotoğraf makinasını onun evine kuruyor. Sedirde oturan Mehmet Efendi küçük kızı Saadet’i kucağına almış. (Sol elindeki püsküllü çubuğu çözemedim.) Minderde oturan büyük kızı Nahide, kat izleri taşıyan bir kâğıdı dikkatle inceliyor, babası da onu sessizce izliyor sanki… Örtülü sini üzerinde uzun tütün çubuğu, tütün kutusu, çini sürahi, çini bardak, tabak, tespih… Bu Şark kompozisyonunu kafesli pencere ve duvara asılan camaltı resim tamamlıyor; Hazreti Ali’nin tabutunu taşıyan devesinin tasviri… Benzer camaltı resim anneannemin evinde de vardı, aynı mı, farklı mı emin değilim. Fotoğrafın nasıl çoğaltıldığına, kızlarına nasıl paylaştırıldığına dair bilgi yok. Sadece Yunan işgaline denk gelen zamanda 1920’lerde hayatını kaybetmeden önce kızı Saadet’e emanet ettiği fotoğraf için Mehmet Efendi şunları söylüyor: “Bunu Piyer Loti çekti, mahyacılık sanatıma ve ezan okuyuşuma hayrandı, beni Fransa’ya davet etti, ama gitmek istemedim, ismini unutursan İstanbul âşığı Fransız seyyah dersin.”

Nihan Belgin, 2022’de gerçekleştirdiği Karanlık Kutunun Doğu Serüveni adlı belgeselde fotoğrafı ilk kez kullandı. Yüksel Abiye, hikâyeyi sosyal medyada paylaşmaya söz vermiştim ama tembellik ettim, görevimi şimdi yerine getiriyorum. Kişisel tarihimize oryantalist bakış açısının görseliyle katkı sunmayı amaçladığım bu satırları yazarken, aramızdan ayrılan Yüksel Yorgancı’yı saygıyla anıyorum.

Yazar Hakkında

YAZARLAR
TÜMÜ