1970’li yıllarda artık olmayan okulumuz İnegöl Lisesinde eğitim görüyorduk. Lise birde Edebiyat Öğretmenimiz Numan Kartal’dı. Türkçesi çok düzgün ve kişilik olarak da çok kibar, iyi bir eğitimciydi. İlerleyen yıllarda çok sayıda kitap yazdı. Kâmil Özdemir, Aralık 1971’de İnegöl’e gelmişti, 1974 de ataması Ankara’ya çıkıncaya kadar öğretmenimizdi. Tarık Övünç de diğer Edebiyat Öğretmenimizdi. Kâmil Özdemir, 5 A Edebiyat sınıfını aradan bunca yıl geçmesine karşın unutmamış. Öğrencilere arkadaşça yaklaşmasını, coğrafya öğretmeni Osman Tezcan’ın, “bunlarla başa çıkamazsın, sert olmak gerekir” sözlerini söylemesini ama öğrencilerin onun bu tutumuna olumlu karşılık verdiklerini, okulu bitirenlerin örneğin Turhan Neşe’nin Müzik Kolunun ve Ekin Yazın Kolunun gecelerine katılmasını ve katkı sunmasını anımsıyor.
Diğer bir edebiyat öğretmenimiz ne yazık ki adını unuttuğum, öğrencilerin “Fuzuli” adını taktıkları, Fuzuli’nin şiirlerinin üzerinde duran, onları adeta ezberleten Fuzuli hayranı, değerli bir insandı. Ortaokulda Türkçe öğretmenimiz, yeni öğretmen olmuş Ayşe Cankat idi. Edebiyat ve Türkçe öğretmenlerimiz hepsi birbirinden değerliydiler. Türkçeyi, ana dilimizi bize sevdiren öğretmenlerimizi saygı ile anıyorum.

Okullardaki eğitici kollardan birisi de Kültür ve Edebiyat Koluydu. Daha çok Sol düşüncelere eğilimli gençlerdik ve öz Türkçe konusuna kendimizi kaptırmıştık. O zamanlar bu Dil Davasında asıl Milliyetçilerin bizim gibi düşünmeleri gerektiğini düşünürdüm. Yıllar sonra önyargımı kırıp Nihal Atsız’ı okuyunca, bu düşüncemde haklı olduğumu anlayıp, ondan çok sayıda öz Türkçe sözcük öğrenmiştim. Sonrasında nedense Milliyetçiler öz Türkçeyi önemsemeyi bırakmışlardı. Kimin önerisi olduğunu anımsamıyorum. Kültür ve Edebiyat Kolunun adını Ekin Yazın Kolu diye değiştirmiştik. Ortaokul ve Lise yapıları büyük bir bahçede yer alıyordu. Ekin Yazın Kolunun yeri Ortaokula eklenmiş, fazla büyük olmayan bir odaydı. Orada toplanıp ne gibi etkinlikler yapabileceğimizi konuşur, karar verir ve yapardık. Bunlar arasında tiyatro, folklor gösterileri, şiir dinletileri ve Atılım adında bir dergi çıkarmak vardı.
Okulumuza yürüyerek giderdik, kar diz boyu olsa bile okullar tatil edilmezdi. O zamanlar ikili eğitim sistemi ve cumartesi yarım gün okul oluyordu. Evlerimize gider, yine okula gelirdik. Çalışkanı, tembeli hepimiz okulumuzu çok severdik. Ama asıl sevdiğimiz arkadaşlıklarımızdı belki. Rekabetçi değil, paylaşımcıydık. Kimin elinden ne geliyorsa onu yapardı. Örneğin benim oyunculuğa yeteneğim yoktu, şiir okurdum, folklor ekibiyle halk dansları yapardım. O yıllardan o kadar sağlam arkadaşlıklar kurmuşuz ki yıllar içinde her birimiz farklı şehirlere savrulsak ta telefonla konuşurken ya da buluştuğumuzda hiç ayrılmamışız gibi yakınlaşırız. Ekin Yazın Kolunun bana kazandırdığı en önemli şey, bu arkadaşlık duygusu olmuştur diyebilirim.
Ümit Morsallıoğlu arkadaşımız Ekin Yazın Kolunda resmi olarak yer almasa da her zaman bizimleydi. Çok yardımcı olurdu.
Atılım’ı çıkarmadan önce okul panosuna yeni duyduğumuz ya da öğrendiğimiz öz Türkçe sözcükleri yazıp astığımızı Mualla Erkul ve öğretmenimiz Kâmil Özdemir anımsıyorlar, ayrıca öğretmenimiz; öz Türkçe konusuna ilk önce kız öğrencilerin gönül verdiklerini, onlardan sonra erkek öğrencilerin de katıldıklarını sözlerine ekliyor.
Arkadaşımız Mehmet Şakir Ünlü derginin grafikerliğinden, teksir makinesi bulma ve çalıştırma, iş bölümü yapılması konusunda hep öndeydi. Anımsadıklarını ondan dinleyelim. Mehmet Şakir Ünlü: “Ekin Yazın Kolunda dergileri, okulun teksir makinesinde basıyordum, Muhittin ve İlhan yardım ederdi. Basılacak yazıları teksir baskı kağıdına, daktiloda, şeridini iptal ederek, harflerin kâğıda sert vurmasını sağlayarak yazardım. Ucu küt özel bir metal kalemiyle de karikatür vb. çizimleri yapardım. Bu kâğıdın özelliği, çizim yapılan yerlerin mürekkebi geçirmesiydi, diğer yerleri mürekkebi geçirmezdi. Ama çok fazla nüsha basamazdınız, zira kâğıt yıpranmaya başlardı. Bazen baskı kâğıdı hemen yıpranınca yeniden hazırlardım.
Ekin Yazın Kolunda bir akşam, minibüs kiralayarak, öğretmenlerimizle “Baba” filmine gitmiştik Bursa’ya Dilek Sinemasına. O akşam benim yaşamımın geleceği de atılmış oldu. Nermin, eşim Minelerin sınıfındaydı. Karşıdan bakışıyorduk sadece, ama emin değildim, hiç konuşmamıştık. Mine bana konuyu açtı o akşam ve her şey başlamış oldu. Ondan sonra konuşmaya başladık Nermin ile.”
“Ekin Yazın Kolu olarak Necati Cumalı’nın “Vur Emri” piyesini oynamıştık.
Yıllar sonra elimdeki kitabı ve fotoğrafları, Tüyap Kitap Fuarında Necati Cumalı’ya imzalattım. “Benden izinsiz oynamışsınız, size dava açayım da görün” dedi, ben ciddiye aldım baştan, meğer şaka yapmış.”

Mine Şen Tekgöz’ün anımsadıkları: “1970’li yıllar, önemli yıllar. Kimse için değilse bile bizim için, ortaokul ve lise yılları, küçük bir kasabada tek lise kızlı erkekli. Birçok hedefi ve umudu olan insan, kimi spor kimi müzik kimi tiyatro. Sadece okul değil eğitim ordusu öğretmenleri öğrencileri dinlerdi.
Böyle zamanlardan bir zaman okulumuzun kültür seviyesini arttırmak ve yeni bir şeyler yapmak istedik. Zaten 73- 74- 75 yılları, yani bizlerin lise yılları kitap, şiir, gazete ve dergi okumak, birlikte okuduğumuzu paylaşmak. Şiir geceleri, tiyatro günleri önemliydi. Sadece ders çalışmakla kalmazdık. Okul panosunda yazılar paylaşır, şiir günlerinde şiir okurduk. Kollar iyi çalışırdı. Herkes el ele arkadaştı.
Eski okulun yan tarafında küçük bir odacıkta kuruldu Ekin Yazın Kolu. Kimler yoktu ki isimler bir bir aklımda. Hocamız Kâmil Özdemir’di. Bize yön verdi. Birlikten kuvvet doğar, bu sözü çok severim. Bir dergi çıkarmaya karar verdik. Doğum her zaman güzeldir. Baştan elle yazdık, ne yapacağımıza karar verirdik. Aylık çıkan bir dergi olacaktı ve adını ATILIM koyduk. Her birimiz her şeyle ilgiliydik. Kimi şiir yazar kimi yazarların hayatı kimi dergiye kapak yapar kimi komik şeyler yazardı. Sonra hatırladığım kadarıyla teksir makinesi bulduk. Okuldan müdürümüzden istedik o da verdi. Teksir makinesini çok az insan bilir kolla çevrilir, sayfa sayfa basılırdı. Biri yorulur, diğeri çevirirdi. Daha çok Mehmet Ünlü arkadaşımız, dizme sıraya koyma kâğıt bulma dizaynla uğraşırdı. Kitapçılara gidilir, o ayın en çok okunan kitapları bulunurdu. Okuldaki öğretmenlerle röportajlar yapılırdı. Öğretmen ve öğrenci arasında sıcak iletişim kurulurdu. O zamanlar okulumuzda kütüphane yoktu. Ona bakarsanız şimdi İnegöl Lisesi diye bir okul da yok. Acaba okul yıkılırken içindeki resimler, piyano, tiyatro resimleri, Atılım dergisinin sayıları ne oldu? Neler yoktu ki, o güzelim teksir makinesi ne oldu acaba? 6- 10 sayfa arası çıkardı. Ben edebiyat bölümünde okuduğum için daha çok şiir-Mevlâna, Yunus Emre- incelemeleri yapardım. İshak Paşa Kütüphanesi halka açıktı. Oraya gider araştırırdım. Evlerimizde büyük kütüphaneler yoktu. Benim gibi diğer arkadaşlar da üzerlerine düşeni yaparlardı. Daha sonra Tarık Hoca geçti Ekin Yazı Kolunun başına, kadrolar değişti. Bizler bizden sonrakilere el verdik. Bizden onlara çok teşekkürler. Beraber çalıştığımız Atılım’ı yarattığımız arkadaşlar ne güzel günlerdi. Şimdi bu yazıyı okuyup o günlere gidenlere selam olsun.”

Yandaki fotoğraftakilerden Naci Memiş, Hilmi Soral ve Önder Keskinkılıç profesyonel olarak müzik yapmışlardır. Kısacası hayatları müzik olmuştur.


Atılım’ın ilk sayısında öğretmenimiz Kamil Özdemir’in yazısı, arkadaşlarımızın (Sadiye Yastıkçı ve Sibel Türkay) müdürümüz Hüseyin Karadeniz ile yaptıkları röportajı ve öğrenci Mualla Tabak’ın şiirini okumaktayız. Rezzan Bekar’ın İnsan Hakları yazısı, Necati Bay’ın şiiri ve Bunları Biliyor musunuz? Yer almış.
İlerleyen sayfalarda öğretmenimiz Tarık Övünç’ün T. Fikret 106 yaşında başlığını taşıyan bir yazısı yer almakta. Işın Ceylan Hasan İzzettin Dinamo’nun Savaş ve Açlar romanını tanıtmış, sonrasında Kadın ve Toplum diye bir yazı yazmıştır. Faruk Nafiz Çamlıbel’in ve Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ölümleri üzerine yazılar, Mehmet Akif anlatılmış. Tarık Övünç Devrim Şehidi Kubilay yazısını kaleme almış, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Kubilay Destanından seçmeler konulmuştur. Namık Kemal’le ilgili bir yazı, Mevlâna şiiri ve öğrencilerin yazdıkları şiirlerle son bulmuştur.

Arkadaşım Mualla Erkul ile “Bunları Biliyor musunuz? “Diye bir köşe hazırlıyorduk.
BUNLARI:
-Marlon Brando’nun 1973 Oscar Ödülünü kazandığı halde, Kızılderililere yapılan baskıları öne sürerek, ödülü reddettiğini,
-Lise son sınıfların öğretim yılının iki buçuk ayını Kimya, Mantık, Milli Güvenlik kitapları olmadan geçirdiklerini,
– Pastırmanın kilosunun 80, memura yapılan zammın 79 lira olduğunu,
-Bir Türk aktörünün Avustralya’da çöpçülük yaptığını, BİLİYOR MUSUNUZ?
İkinci sayısında: Başlarken diye Atılım dergisinin amaçlarını açıklayan bir yazı, Eyüboğlu ve Eğitim başlığı altında kapsamlı bir yazı, S. Eyüboğlu’ndan Seçmeler, Eyüboğlu ve İnsan diye bir yazı da 5 Fen B öğrencisi Ragıp Atay tarafından kaleme alınmıştır. Anadolu Ekini ve Eyüboğlu diye bir yazıyı da 5 Fen A öğrencisi Yusuf Tuna yazmıştır.
İnegöl’de en çok satan kitaplar:
1- Tuz ve Ekmek: Ö. Faruk Toprak.
2- Tanrıların Arabaları: E. Von Daniken.
3- İmparator: Erol Toy
4- Teyzemin hikayesi: P. White.
5- Köy göçüren: Fakir Baykurt.
6- İspanya iç savaşı ve Faşizm: P. Ninni.
7- Tutuklunun Günlüğü: A. İlhan.
8- Çöl: P. White.
9- Duvar: Atila İlhan.
“NERDEN NEREYE ŞİİRİMİZ” ve 1. Yeni şairleri incelenmiş, Orhan Veli, M. Cevdet Anday ve Oktay Rıfat şiirlerinden örnekler sunulmuştur. Öğrencilerin yazdıkları şiirler de bunlara eşlik etmiştir. 5 Fen B öğrencisi Münire Erdoğan Onuncu Köy romanını incelemiştir. Baba filmi anlatılmıştır. Öğrenci şiirleri; F. Onan, A. Peköz, İnönü için- N. Bay 6 Edebiyat, Kardaş- T. Sungur 5 Fen, Parça parça zaman- M. Ünlü 6 Fen, Garip- Canan Zeyrek- Sanat Enstitüsü öğrencisi, Sarıcaköy- İ. Kınabaş, Ey Kardeşlere- T. Sungur, İlerleyeceğiz- F. Onan, İnegöl Lisesi- B. Seçkin 4. Sınıf. İlkin Ticaret Yeni Yayınları Kıvançla Sunar bölümü, Bunları Biliyor musunuz? Köşesi ve Öğretmenlerle Konuşmamız ile bu sayı bitiyor.
ÖĞRETMENLERİMİZLE KONUŞMAMIZ
Sorular: 1- Eğitim ve öğretimimizde gençlerin yetişmesinde eksiklikler var mı? Sizce bu eksiklikler nasıl giderilir?
2- Öğretmenin öğrenciden istekleri ve öğretmenin karşılaştığı güçlükler?
Bozkurt Hüseyin: 1- Vardır. Bu eksiklikler öğrenciden, öğretmenden ve yönetmelikten gelen eksiklikler diye bölümlere ayrılabilir. Öğrencilerin günü gününe çalışmaları, ödevlerine gerekli ilgiyi göstermemeleri öğrenciden gelen eksikliklerdir. Öğretmenlerden gelen eksikler ise, öğrencinin pasifliğinden doğar. Eğer öğrenci çalışırsa öğretmeni de çalışmaya zorlar. Yönetmelik bakımından ise hem öğrenci hem öğretmen sınırlı konulara bağlı kalmak zorundadır.
2- Öğrencilerin ve öğretmenlerin çalışmaya zorlanması, öğrencilerin ödevleri günü gününe yapması, okul içi ve okul dışı hareketlerini ayarlaması. Bunun yanında öğrencinin pısırık durmaması, bir sınır ölçüsünde kendi hakkını öğretmene ve idareye karşı koruyabilmesi gerekir.
Cankat Ayşe: 1- Birçok öğrenci bilgiyi iyi not alıp geçme aracı olarak kabul ediyor. Bilginin bir araç değil de bir amaç olduğu fikri öğrenciye verilirse, eğitim ve öğretimimizdeki büyük eksikliklerden bir kısmı yok edilebilir.
2- Öğretmen, öğrencilerden genel kültür beklerken, öğrenci öğretmenden sınıf geçmesi için iyi bir not bekliyor.
Çubuk Zeki: 1- Sosyal faaliyetler yönünden büyük eksiklikler görüyorum. Okul tamamen bir kolej havası içinde. Eğitim olan bir yerde spor sahalarının geniş olması gerekir. Her dalda kız erkek spor müsabakaları yapılmalı. Tiyatro çalışmaları hızlanmalıdır. Bu ise senede altı- on arasında tiyatro eseri icra etmekle olur. Konferansa da önem verilmelidir. Konferansın öğrenci tarafından düzenlenmesi gerekir. Bu da olmuyorsa çevredeki sanatçılardan faydalanmak gerekir. Bir psikoloğun, bir müzikçinin konferansı gibi…Bu çalışmalar bütün kolların faaliyette olmasıyla yapılabilir. Birkaç öğrencinin değil, bütün öğrencilerin ve öğretmenlerin ortaklaşa çalışmasıyla çeşitli kurslar açılmalı, geziler düzenlenmelidir.
2- Her öğretmen gibi benim de istediğim çalışkanlıktır. İyi dinlenmesini bilen öğrenci, iyi çalışmasını bilen öğrencidir. Dinlenme, boş zamanlarında müzik, resim, edebiyat ve sporla uğraşmakla olur. Kahve köşelerinde oturmak, dinlenmek değildir. Bence öğretmenin karşılaştığı en büyük güçlük, gençlerdeki sosyal yaşantının kıtlığıdır. Böyle bir öğrenci çeşitli problemler doğurur. Sosyal faaliyetlerin yetersizliği yüzünden öğrenci samimiyetsiz oluyor. Bütün mesele dava edinmek meselesidir, böyle olmazsa ne desek boş.
Erişen Cihat: 1- Gençler yeteneklerine uygun olarak yetiştirilmelidir. Meslek okullarının sayısı arttırılmalı, meslek ve kültür okullarına alınacak öğrenciler, çeşitli sınavlarla saptanmalıdır. Her okulda kendi bölümleri için öğrenciler tekrar seçilmelidir. Okulların öğrenci sayıları memleket ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır.
2- Öğrenci, bugünlerden yarınlara hazırlanan bir kimsedir. Çok çalışkan ve iyi değerleri kendisine mal eden kimse olması istenir.

Üçüncü sayının konusu barıştır. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ataol Behramoğlu, Aşık Soner, Zamani, Şahturna ve Sefil Mustafa’dan şiirler, deyişler. Öğretmen Özden Esin’in Eğitim Üzerine yazısı, öğrencilerin şiirleri, Atılım’ın Eğitim Sorunlarımız başlığındaki yazısı ve Halk Şiiri adlı bir inceleme, Turhan Sungur’un “Irgat”, Mehmet Ünlü ’nün “Sürünceme” ve Ahmet Cansever’in “Güzel Papatyam” adlı şiirleri yer almış ve İnegöl’de En Çok Satan Kitaplar listesiyle son bulmuştur.
Dördüncü sayısında İnsanlar Uyanıyor, Fısıltılar Üzerine, Kavram Kargaşalığı ve Özgürlük Üzerine Atılım’ın yazıları, Çağımızın Şairlerine- Sandor Petöfi’den alıntı, Bekle- M. Demiray, Unut- H. Vural 4 B, Aşık Veysel Şiirleri- Atılım, Şiir Yarışmasında ön elemeyi kazanan ozanlarımız, Bunları Biliyor musunuz? Okulumuzdan Duyurular, Öğrenci Şiirleri, İnegöl’de en çok satan kitaplar ile son bulmuştur.
KÜÇÜK ÇOCUK
Soğuk bir kış akşamında / Yürüyordum karlı yollarda /Ellerim cebimde berem başımda /
Birden yüreğim burkuldu / Küçük bir çocuk…/ Üşüyordu. /Pantolonu yırtıktı / Ayakkabıları delikti /Başını okşadım / Mahsun gözlerle baktı bana / Eve götürmek istedim / Ama hakkım yoktu buna / Onun da vardı annesi babası / Yoksuldu/ Ama belki mutluydu / Çaresiz /Ağır adımlarla uzaklaştım yanından.
SEMRA TÜMER
Beşinci sayıda; Tiyatro Kolu yönetici öğretmeni Nihat Tavukçu ile röportaj, M. Ünlü- şiir, Okulumuzdan haberler, İnegöl’de En Çok Satan Kitaplar, Fıkra, Gümrük ve Tekel Bakanı M. Türkmenoğlu ile röportaj, Ruhen Dinlenmesini Bilen Öğrenci Çalışmasını Bilen Öğrencidir başlıklı öğretmen Zeki Çubuk’un yazısı, Fıkra, Tiyatro Üzerine- Ekin Yazın Kolunun yazısı, Grafik ve karikatürle son bulmuştur.
OKULUMUZDAN HABERLER
-Açtığımız “Şiir Okuma ve Yazma Yarışması” 30- Mart- 1974 cumartesi günü sonuçlanmıştır.
Yarışma Ortaokul ve Lise öğrencileri arasında ayrı ayrı değerlendirilmiştir. “Güzel Şiir Okuma” yarışmasında lise birinciliğini, Necdet Katipoğlu, ikinciliğini Mebrure Zorgördü, üçüncülüğünü Ender Muter, ortaokul birinciliğini Semra Tümer, ikinciliğini Abdullah Ergen, üçüncülüğünü de Ayşe Küçük kazanmışlardır.
“Şiir Yazma” yarışmasında derece alan ozanlarımız ve ödül kazanan şiirlerin adları aşağıdadır.
LİSE
- İrfan Kınabaş, “SARICAKÖY.”
- Melek Erhan, “SEVMİŞTİM SENİ.”
- Pervin Özbek, “BEN.”
Ortaokul
1) Ayşe Ülkü,” YAŞANTI.”
2) Ferda Onan, “İLERLEYECEĞİZ.”
3) Bahri Kiriş, “ANADOLU.”
- Bursa’da yapılan ping- pong karşılaşmalarında, ortaokul ping- pong takımı, birinci olmuştur. Başarılarının sürekli olmasını dileriz.
- Okulumuzda, 13 Nisan 1974 cumartesi günü, Ekin Yazın ve Müzik kolunun ortaklaşa hazırlamış oldukları “Sanat Şöleni” büyük ilgi gördü.
İNEGÖL’DE BU AY EN ÇOK SATAN KİTAPLAR
- Felsefenin Başlangıç İlkeleri, G. Politzer
- Tatlı Betüş, A. Nesin
- Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi, Prof. M. Akdağ
- Türkiye’de Sınıfsal Yapı, M. Sencer
- Devlet İnsan mı? V. Günyol
- 12 Mart Öfkeli Generaller, M. Kemal
- Yeni Tanrılar, M. C. Anday
- Seçmeler, N. Hikmet
- Milli Kurtuluş Tarihi, D. Avcıoğlu
- Sevgi Duvarı, C. Yücel
11) Bıçağın Ucu. A. İlhan
12) Sosyal Sınıflar, M. Sencer
13) Yunanlı, P. Rey
Bir fıkra ve bir karikatür vardır.
İnegöl’e gelmiş olan Gümrük ve Tekel Bakanı Mahmut Türkmenoğlu ile yapılan röportaj:
Soru 1: Dar ve sabit gelirli vatandaşlar ilerisi için endişe etmektedirler. Halkın bu endişesini gidermek için, bakanlığınızla ilgili ne gibi bir politika izleyeceksiniz?
- Bizim bakanlığımız üreticiyle birlikte tüketiciyi de ilgilendiren bir bakanlık. Tekel maddelerinin herkesçe kullanıldığı malum. Çaydan sigaraya içkiye kadar. Dar ve sabit gelirliler için olsa olsa bu maddelerin fiyatını mümkün olduğu kadar arttırmamaya gayret edeceğiz. Halka fazla yük olmamaya gayret edeceğiz. Ama, bizim bakanlığımızın dışında hükümet olarak dar ve sabit gelirliler için düşündüğümüz çok tedbirler var. Bu tedbirler uygulandıkça önümüzdeki aylarda görülecektir ki çeşitli dar ve sabit gelirlileri çok fazla zora sokmayan, bugünkü yaşam şartlarından daha kolay yaşanabilir tedbirlerimiz olacaktır. Onu da önümüzdeki aylarda göreceksiniz.
Soru 2: Tütün ekicileri bir kooperatif kurmak için, bakanlığınıza herhangi bir öneride bulunmuşlar mıdır? Bulunmamışlarsa bakanlığınız böyle bir kooperatif kurdurmayı düşünüyor mu? Düşünüyorsa, katkısı ne olacaktır? Eğer kooperatif kurulursa, ileride devlet ekonomisine kazandıracağı güç ne olacaktır?
- Bizim bakanlığımız biliyorsunuz ki, kooperatifler bakanlığı değildir. Bir bakanlık daha var, Köy İşleri ve Kooperatifler bakanlığı. Kooperatifler, kooperatif kurmak için buraya müracaat ederler. Bizim kooperatifçilik konusunda görüşümüz, bir köyde bir kooperatiftir. Bugün birçok köyde, kimisinde kalkınma kooperatifi, kimisinde satış kooperatifi, kiminde tüketim kooperatifi, kiminde tarım- kredi kooperatifi gibi bazı köylerde bunun iki üç tanesi bir arada olmaktadır. Kooperatifi olan köylerden herhangi birisinde kooperatif olarak kurulmuş olanlarda köylülerin toplanmasını öneriyorum. Olmayan köylerde de bir tek kooperatif ki o da çok yönlü kalkınma kooperatiflerini esas almak istiyoruz. Çok yönlü bir kooperatif olacak. Nerede olursa olsun tarım- kredi kooperatifinde de birleşse onu da çok yönlü hale getirmek lazımdır. Köyün temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek, ürettiği ürünü alıp işleyip, satabilecek, ihraç edebilecek, tüketim maddelerini getirip köylüye satabilecek, sınai tesisler kurabilecek, çeşitli her akla gelen işi yapabilecek özellikte bir kooperatif düşünüyoruz. Bizim bakanlığımızın buna katkısı şu olacak; hükümet programımıza bunu koyduk, Tekel kendi sahası içeresindeki üretici kooperatiflerle iş birliği yapan (Bu kısımlar soluk okunmuyor.) Tütüncü köyler kooperatif kurup, buna işleme bakım atelyeleri yapıp köyde yeni bir iş sahası, isterseler kasabada kooperatif birlikleri, Tekel bunlara yol gösterici olarak ortak olacak, yatırıma ortak olacak. Kendi bildiği konudur bu. Köylüler daha bu işi öğrenesiye kadar bir müddet ortaklığını devam ettirir, sonra onlara devreder. Daha büyük çapta, mesela; bir bölge kooperatif birliği, bir sigara fabrikası kurmak istiyor. Tekel onunla ortak olacak, fabrika kuruluşunda öncülük edecek, sermaye yatıracak, yardımı olacak, fikir, bilgi verecek ve kooperatifleşmeyi teşvik edecek. Türkiye kooperatifleşirse, Türkiye’nin ekonomik hayatında kooperatifler yoluyla çok daha geniş planda, çok daha geniş halk yığınları ekonomik hayatta söz sahibi olacak. Kalkınmanın nimetlerinden çok daha geniş halk yığınları istifade edecek. Belli bir zümre güçlenerek, Türkiye’deki devletin yönetimine ve ekonomik hayata bu zümrenin yön vermesi önlenmiş olacak.
Soru 3: Bu yılki tütün fiyatları yeterli niteliktedir. Bu nedenle önümüzdeki yıl tütün ekicisi ile tütün tonajı yükselecektir. Bu durumda fiyatlar yine yeterli olacak mıdır?
- Bugünkü şartlar içerisinde bu durum düşünülmüştür. Türkiye’nin bugün tütün üretiminin artışı olabilecek noktalara, geleceği noktalar tahmin edilmektedir. Dünya piyasaları ve Türk tipi tütün yetiştiren ülkelerdeki tütündeki azalma nazarı itibara alınarak satış olanaklarımız her zaman olacak ve fiyatlar yeterli olacak. Yalnız bu yeterliden kasıt her sene bu şekilde artış olacak anlamına gelmesin. Gelecek sene de bu fiyatlara tütün alacağız. Bu fiyatlara tütün alındığı zaman tütüncü her zaman tütünden büyük para kazanabilir.
Soru 4: Devlet fiyat kontrolünü yapamamaktadır. Bu ilçemizde de kendini göstermektedir. Hayat yüzde kırk artmıştır. Bundan en çok zarar gören emekçi kitledir. Bunun önüne geçilmesinin gerekliliğine inanıyoruz. Bu konuda sizin düşünceleriniz nelerdir?
- Emekçi kitleyi tarif etmek lazımdır. Bir işçi olarak emeğini satan mı, üretici olarak emek harcayarak ürün üreten mi?
- Ürün üreten.
- Ürün üretenin ürününü böylesine yüksek fiyatla alınca emek değerleniyor, pahalılık kendiliğinden mat edilmiş oluyor. Hayat yüzde kırk artmışsa bizde tütünü yüzde seksen, yüzde yüz arttırdık. O zaman cepte biraz daha fazla para kalıyor.
Soru 5: Bölgemizdeki tütün piyasası hakkında düşündükleriniz.
– Biraz evvel açıkladım.
Altıncı sayıda; Tatile Girerken- Kâmil Özdemir’in yazısı, Sait Faik’in Yaşam Öyküsü, S. Faik’ten Sözler, B. Arpat, N. Ataç, C. Irgat, E. Cansever’in Sait Faik ile ilgili düşünceleri, Can Parası adlı yapıtıyla Sait Faik ödülünü kazanan F. Baykurt’un sanat anlayışı üzerine bir yazı, 1955- 1972’ye kadar Sait faik Ödülü Kazananlar, Yunus Emre şiirleri- Atılım, Köy Çocuklarının Eğitimi Üzerine röportaj- İlhan Taner, İlçede en çok Satan kitaplar, Kamil Özdemir’in veda yazısı ve Müdür Hüseyin Karadeniz ile yapılan röportajla yılın sonuna gelinmiş.
BEN
Bir yer var, aklımda
Issız bir Anadolu köyünde
Küçük beyaz bir yapı
Adı, köy okulu
İçinde bir sınıf
Tahta ve masa
Sıralar dolu köy çocuklarıyla
Hepsi şen, hepsi çalışkan
Elinde tebeşir
Anlatıyor çocuklarına yurt sevgisini.
Bir öğretmen
O BEN.
PERVİN ÖZBEK 4/ D 1502
Pervin Özbek adlı öğrencinin şiiri beni çok etkiledi. Düşlerine kavuşup öğretmen oldu mu, bilmiyorum.
Edebiyat öğretmenimiz Kâmil Özdemir Ankara’ya atandı; emekli oldu. Ankara’da yaşamaktadır.
Bizi dinleyen, güvenen, düşündüklerimizi özgürce anlatmamızı sağlayan ve arkadaşça yaklaşan öğretmenimize en derin saygılarımla…
1974 Yılında İnegöl Lisesini bitiren Ekin Yazın Kolu üyeleri:
Mehmet Şakir Ünlü; İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümünü kazanmış. Ama siyasi nedenlerden devam edememiştir. İstanbul’da dernekte serigraf baskıyı öğrenmiş. İnegöl’e dönüp, serigrafi baskı, reklam işleri yapmıştır. 12 Eylül öncesi işyeri bir kez bombalanmış, bir kez de kurşunlanmış. Daha sonra İstanbul’da Yeldeğirmeni’nde 2008 yılına kadar matbaa işleri yapmıştır. Zarar edince tasarımlarıyla borçlarını ödemiştir. Günümüzde kendi bulduğu Ahşapkari sanatını icra etmektedir.
Gülsem Salum; İnegöl Lisesini bitirince İstanbul Sağlık Müdürlüğünde memur olarak işe başlamış, oradan şef statüsünde emekli olmuştur.
Necati Bay; bilgi için kendisine ulaşamadım.
Muhittin Demiray; İstanbul’da Yüksek öğrenim görüp, İnegöl’e dönmüş, baba mesleği mobilyacılığı yapmıştır.
Mualla Erkul; Ankara Üniversitesi S.B.F Basın Yayın Yüksek Okulunu kazanıp bitirmiş, İçişleri Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanı olarak görev yapıp, emekli olmuştur.
Selma Peşteli; Bursa Eğitim Enstitüsünü kazanmış, ama gitmemiştir. İstanbul Sular İdaresine memur olarak girip çalışmış. Sonrasında çiftçilik yapmıştır. Boşnak Yemekleri kitabı ve Çınarların Gölgesinde İnegöl adlı sözlü tarih çalışması yayınlanmıştır.
Sibel Türkay; Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesini kazanmış, mezun olmuştur. Bursa’da eczacı olarak çalışmaktadır.
Sadiye Yastıkçı; bilgi için kendisine ulaşamadım.
1974 yılında çok üretken olunduğunu görüyoruz. Müzik Kolu ile birlikte hazırlanan Folklor Gösterileri, Tiyatro Kolu ile oyunlar oynanmıştır.


Çağrı ve fotoğraf Mualla Erkul’dan alınmıştır.
EKİN YAZIN KOLU, ETKİNLİKLER VE ATILIM DERGİLERİ 2.YIL
Atılım Dergisinin ikinci yılında Ekin Yazın Kolunun adının “İnegöl Lisesi Tanıtma ve Yayın Kolu” olarak değiştirildiğini görüyoruz. Daha profesyonel bir çıkış olarak kapağa konu başlıkları yazılmıştır. Fakat sayılarda tutarsızlık olduğu için bu yazıda Atılım Dergileri yayınlandıkları tarihlere göre ele alınacaklardır. 10 Şubat 1975 tarihli kapaktaki künye: İNEGÖL LİSESİ TANITMA VE YAYIM KOLU DERGİSİ: Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Hüseyin Karadeniz. Yönetici Öğretmenler: Tarık Övünç, Emel Yurtkulu. Görevli Öğrenciler: Ragıp Atay, Rezzan Bekar, Aysel Ortanca, İlhan Taner, Melek Erhan, Mine Şen, Münire Erdoğan, Adnan Yel. Dergi artık müdür ve öğretmenlerin hem gözetiminde hem de sorumluluğunda olmuş.

Atılım’ın Aralık 1974 yılındaki ilk sayısında; Linç adlı oyununu izlemek için İnegöl’e gelen Kerim Korcan’la röportaj yapılmış, Çevre Soruşturması başlığı altında eczacılarla röportajlar, Rezzan Bekar’ın Linç oyunu hakkındaki yazısı, Atatürkçülük nedir? Diye öğrencilere sorulmuş, onlar da yanıtlamışlardır.
ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR? Melahat Kelebek: Atatürk’ün yolundan gitmektir. Tülay Şehitoğlu: Devletin ve milletin yolunda gitmektir. Hakkı Ustabaşı: Atatürk’ün çizdiği yoldan gitmektir. İhsan Yurtkulu: Atatürk’ün ilerlediği yoldan gitmektir. Bilge Seçkin: Çalışkan olmaktır. Nihal İkizer ve Semra Varyemişçi: Atatürk’ün çizdiği yoldan gitmektir. Coşkun Alpugan: Atatürk’ün koyduğu kanun ve nizamlara uymak. Oya Demir: Atatürk’ün ilkelerine bağlı olup devrimleri yaşatmak. Muzaffer Serbest: Atatürk’ün izinde yürümektir.
Mine Şen’in Mevlana’dan Şiirler bölümünü İnegöl’de Gözde Kitaplar, Armağanlı Bulmaca, Barbiana Öğrencilerinde Mektup Münire Erdoğan tarafından incelenmiş, Tevfik Fikret’i Anarken adlı yazıyı Melek Erhan hazırlamış, Mustafa Dere adlı öğrencinin yazısı, Menemen Olayı hakkında öğretmenler Özden Esin, Hikmet Eren düşüncelerini belirtmişler ve Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Ali Yıldız’ın şiirleriyle ilk sayı son bulmuştur.
Ocak 1975 tarihli dergide Çağımızın En Önemli Sorunu: Açlık- Melek Erhan tarafından yazılmış, Ali Yıldız, Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirlerine yer verilmiş, İnegöl’de Gözde Kitaplar, Eyüboğlu’nu Anmak, Sabahattin Eyüboğlu’ndan Seçme Düşünceler, Yakup Kadri ve Yaban ‘ı Ragıp Atay incelemiş, Bedri Rahmi ve Bitane Daha’yı Aysel Ortanca yazmış. Atatürkçülük Nedir anketi ile sayı son bulmuştur.
Şubat 1975 tarihli dergide Ceylan Ağıdı- Aysel Ortanca incelemesi, Theodorakis’i- Ümit Morsallıoğlu yazmış, Ankete devam edilmiş, Yalnız Adam şiiri- Semra Tümer Orta 2, İyilik adlı öyküyü Orta 2 öğrencisi İclal Sokullu yazmış, İnegöl’üm şiirini 3 F Sınıfından Yusuf Mazlum, Atılım- şiiri Sezgin Zenginer 2 E Sınıfı, Okul Haberleri, Köycülük Koluyla ve Gezi Koluyla Röportaj ve İnegöl’de En Çok Satan Kitaplar ile bitmiştir.
11 Mart 1975 tarihli sayıda Aşık Veysel- İlhan Taner ile Mine Şen tarafından anlatılmış. Ziya Gökalp’in eserlerine ve düşüncelerine yer verilmiş. Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “Kadın Yılı” üzerine yazı yazılmış. Yavuz Bülent’in “Emine Bacı” şiiri yer almaktadır. Adnan Erkuş’un “Köyden Notlar” adlı yazısı, şiirler: Mazi- Ali Yıldız, Bahar- Neşe Akar, Anneciğim- İclal Sokullu, Pahalılık Dünya Barışını Tehdit Ediyor- Basından, son sayfalarda Ömer Seyfettin ve Halit Ziya Uşaklıgil anlatılmıştır.
ANNECİĞİM
Daima düşlerimdesin anneciğim / Beni büyüttün / Bitmeyen ninnilerle / Solmayan sevgilerle / Daima düşlerimdesin anneciğim.
İCLAL SOKULLU
OKULUMUZDAN HABERLER…. TEMSİL KOLUNUN ÇALIŞMALARI…
Sayın Nihat Tavukçu; Temsil Kolu olarak sene başından bu yana sizi yoğun çalışmalar içinde görüyoruz. Dilerseniz bu çalışmalarınızı kamuya yansıtalım.
– “Temsil Kolu olarak ders yılı başından bu yana sürdürdüğümüz çalışmaları şöyle özetleyebiliriz. 1- Ders yılı içinde öğrencilere ve velilere gösterilmek üzere, çeşitli monolog ve diyaloglar hazırlıyoruz.
2- Öğretim yılı içinde Folklor ve Müzik Koluyla ortaklaşa hazırlayacağımız bir eğlence programında yine öğrenci ve velilere Köy gerçeklerini dile getiren Sedat Veyis Örnek’in MANDA GÖZÜ adlı eserin hazırlıkları bitmek üzeredir. Replik çalışmaları biten oyunun sahne çalışmalarına geçilebilmesi için okul sahnesinin düzenlenmesi gerekmektedir. Okul idaresinin en kısa zamanda bu çalışmaları tamamlayacağı inancı içindeyim. Yukarıda adı geçen oyunu Köycülük Kolu ile iş birliği yaparak köylere götürmek amacındayız.
3- Temsil Kolu tiyatro sanatını öğrencilere sevdirmek ve tiyatroya karşı daima uyanık kalan bir ilgi yaratmak için “TİYATRO- 75” adında bir duvar panosu hazırlamıştır. Bu panoda tiyatro ile ilgili haber eleştiri fıkra karikatür ve resimlere yer verilmektedir. Panomuz, öğrencilerimizin amatörce yaptığı, kişisel çalışmalara da açıktır.
– “Her sene bir oyun” geleneğini bu yılda sürdüreceğinizi memnunlukla öğrendik. Sene sonu temsilinde sahnelenecek oyunu tanıtır mısınız?
– Her öğretim yılı sonunda geniş kadrolu, ciddi bir eserin sahnelenmesi geleneğini sürdürmek için gerekli çalışmalara başlamış bulunuyoruz. Temsil Kolu olarak bu konuda çeşitli güçlüklerle karşılaşmaktayız. Bu güçlüklerin çeşitli nedenleri vardır. En önemlileri:
Salon yetersizliği b) Oyunun niteliği açısından olmak üzere iki noktada toplanıyor. Ben özellikle ikinci neden üzerinde durmak istiyorum. Seçeceğimiz oyun çok sayıda dekor değişikliği gerektirmemeli, bize olanaklarımız üstünde parasal külfet yükleyecek kostüm problemi olmamalıdır. Eserde müstehcen sayılabilecek söz ve davranışlar bulunmamalıdır. Bu saydığım özelliklerin bir kısmının salon ve sahne yetersizliğinden bir kısmının ise kadro oluşturmakta çektiğimiz güçlükten ileri geldiğini tahmin edersiniz.
Geçmiş yıllarda TOPUZLU ve OCAK gibi başarıyla temsil ettiğimiz iki değerli eser bile çeşitli açılardan eleştirilere uğramışlardır. İşin en üzücü tarafı da bu eleştirilerin halktan değil, içimizden gelmesidir.
Bu yıl salt güldürü olmaktan öte bir özelliği olmayan bir eser seçmiş bulunuyoruz. İ. Galip ARCAN’ın HAVA PARASI adlı 4 perdelik komedisi. Kadro 8 erkek 4 kızdan oluşuyor. Çeşitli tesadüflerden ve tersliklerden doğan komik unsur izleyenlere neşeli saatler geçirtecektir. Olay kentsoylu iki aile arasında geçer, mesken sorunundan doğan çatışmalar aile gençleri arasında kurulan evlilik bağı ile mutlu sona ulaşır. Olay tek dekorda geçer. Oyunun geniş hacmi, kadronun kalabalıklığı, zamanın darlığı nedeniyle yoğun çalışmalar yapıyoruz. Öğrencilerin eseri, diğerleri gibi başarıyla canlandıracaklarına yürekten inanıyorum.
OKUL HABERLERİ- KÖYCÜLÜK KOLUYLA RÖPORTAJ
1- Sayın Şükrü Yazıcı; Köycülük Kolunun kuruluşunu önerdiğinizi ve bu kola yönetici olarak, çalışmalara büyük katkıda bulunduğunuzu biliyoruz. Sizce okulumuzda ya da diğer okullarda Köycülük Kolunun kurulması gerekliliği nereden ileri geliyor?
-Atılımın Köycülük Koluna gösterdiği ilgiden ötürü önce teşekkürlerimi bildiririm. Kolun kuruluşunu, toplum kalkınmamızı köy- kent ayırımının, ayrıcalığının kalktığı gün olasılık kazanacağına inandığımdan diledim. Toplumumuzda köylü sözcüğünün bir kabalık deyimi olarak kullanılmamasını, köylünün üreticiliği, konukseverliği, gerçek kimliği ile tanınmasını amaç edindiğimden bu kolun tüm kent okullarında kurulması gereğine inanıyorum.
2- Bu yıl içinde yaptığınız ve yapacağınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
– Çevreden üç kardeş köy seçtik. Amacımız, politikacının dışında, okumuş kişilerin köylünün ayağına sevgi pınarlarıyla bilgi götürmek, köylünün okumuş kişilere duyduğu çekingenliği kaldırmaktı. Kol olarak yapabildiklerimiz: a) Düzenlediğimiz gezilerle köylülere aydınlatıcı uyarılarda bulunduk. b) “Köyden kente” adlı bir duvar gazetesi çıkarıyoruz. c) Çevrenin ortak sorunlarını saptamaya çalışıyoruz. ç) Çevrenin folklor ürünlerini derlemeye çalışıyoruz. d) Üç kardeş köye de gereksinme duyulan araç ve gereçler çevre olanakları da zorlanarak sağlanmaya çalışıldı. e) Sağlık kuruluşları ile yapılan görüşmelerde köylünün köyünde, olanaklar ölçüsünde muayenesi, ilaç verilmesi sağlandı. Yapabileceklerimize gelince: a) Halk bilimleri arşivini oluşturmak b) Köye tiyatro, köye eğlence, köye bilgi götürmek c) Adı duyulmayan bir köyü ilginç yanlarıyla çevre dışına da tanıtmak ç) Köy yapıtları kitaplığı kurmak.
3- Köycülük Kolu olarak köy kökenli öğrencilerin okula uyumu ve derslerinde başarılı olmaları konusunda ne gibi girişimler yapılabilir?
– Kolumuza seçilen öğrencilerin çokluğu ilerisi için umut kaynağım oldu. Tüm kollar rehberlik örgütü ile iş birliği yaparak köy kökenli öğrencilerin kente uyumlarında, başarı göstergelerinin yükselmesinde yararlı olabilirler sanıyorum. Bu arada her yönden bizi destekleyen Müdürümüz Hüseyin Karadeniz’e, Kolda gerçekten büyük bir ilgi ile çalışan gözetici öğretmen arkadaşlarım Hülya Kasap ve Mehmet Kasap’a, koldaki öğrencilere, köy öğretmenlerine, sütunlarını bize açan Atılım’a, Resim koluna, bize destek olacaklarına söz veren sağlık kuruluşlarına, Lisemiz Tiyatro ve Folklor kollarına en iyi dileklerimi sunarım.
GEZİ KOLUYLA RÖPORTAJ
Sayın Özden Esin; Gezi Kolu olarak bu yıl yapmayı amaçladığınız çalışmalar nelerdir?
-Amacımız Gezi Kolu olarak öğrencilere yurdumuzun ve yakın çevrenin tarihi, doğal güzelliklerini tanıtarak ulusal bilincin oluşmasını sağlamaktır.
-Bu amaçlarınızı ne ölçüde gerçekleştirebildiniz?
-Bugüne dek bir tiyatro bir de sinema gezisi yapabildik. İleriki günler için tasarladığımız Akdeniz ve Ege Bölgesi gezileri için hazırlıklar yapmaktayız.
-Son olarak sinema gezisinde seyrettiğiniz “Arkadaş” filmi hakkında düşündükleriniz, eleştirileriniz nelerdir?
-Yapıt tüm olarak değerlendirildiğinde toplumumuzu eleştiren en ileri aşamada bir fikir izlenimi veriyor. İçinde yaşadığımız toplumun değişik görüntülerini vererek çelişkileri gözler önüne seriyor. Teknik yönden başarılı bulduğumuz filmde kadro çoğunluğunun halktan oluşu ayrı bir hava veriyor. – Teşekkür ederiz.
Bu sayıda tarih konmamıştır. Türkçe Öğretmeni Tarık Övünç’ün atanması üzerine ona veda yazısı yayınlanmış. Tarık Övünç’ün yerine öğretmen Yakup Akıncı gelmiştir. Münire Erdoğan Sabahattin Ali’nin “Kuyucaklı Yusuf” yapıtından özet çıkarmış ve yazarın hayatını anlatmıştır. Ümit Morsallıoğlu “Ozanlarımız” başlıklı yazısında Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Köroğlu, Aşık Dertli, Dadaloğlu, Aşık Veysel, Mahzuni, Aşık Nihani, Aşık Ummani ve Aşık İhsani’den deyişlere yer verip, kısaca yaşamlarına değinmiş, kapsamlı bir yazı yazmıştır. Köy Enstitüleri ile ilgili diğer bir yazı da Ragıp Atay’a aittir. Mine Şen ve İlhan Taner’in tütün üreticileriyle yaptıkları röportajdan sonra Işın Ceylan’ın Ortak Pazar konulu yazısı ve yaptığı röportajlar vardır. Endüstri Meslek Lisesinde yapılan boykotla ilgili öğrencilerle yapılan röportajla devam etmiştir. Aysel Ortanca’nın Kemal Tahir’i ve yapıtlarını incelemesi ve öğrenci şiirleri, bir fıkra ile sayı son bulmuştur.
TÜRKÇE ÖĞRETMENİ TARIK ÖVÜNÇ’E
Dergimiz kuruluş ve yaşatılmasında büyük emeği geçen değerli Türkçe öğretmenimiz Tarık Övünç, Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe öğretmenliğine atanmıştır. Öğretmenimizin aramızdan ayrılışı, biz öğrenciler için ne denli üzüntü kaynağı ise, daha üstün bir göreve atanması o denli sevinç kaynağımızdır.
Tarık Övünç, biz öğrencilerin Atatürkçü ve ilerici çizgide oluşmamızda önemli katkısı olan bir öğretmenimizdir. Yaşam çabamızın, düşünüş biçimi, duyarlılığı ve dürüstlüğü ile örnek bir rehberimizdi.
Öğretmenimizin bu özelliğinin yanında, öğrencileriyle olan ilişkilerindeki örnek tutumu bizlerce unutulmaz ölçüde güzeldi. Tarık Övünç, örnek bir öğretmen, değerli bir eğitimci, yerinde ağabeydi. Sevgi dolu gönlüyle insancıldı, bu toprağın çocuğuydu. Bizlere bu gözlerle bakardı, bizleri yarınlara yöneltmek için çırpınırdı.
Çok gençti, ama yaşının ötesinde bir bilgi, görgü ve kültür düzeyindeydi. Yüzlerce öğretmen arasında sınavı başarması da bunu göstermektedir. Biz öğrencileri Tarık Övünç’le kıvanç duyuyor ve kendisine yaşamında daha üstün başarılar diliyoruz.
ATILIM
OKULUMUZ MASA TENİSİ TAKIMININ BAŞARISI
Okulumuz masa tenisi takımı Bursa’da yapılan orta dereceli okullar arasındaki masa tenisi müsabakasında “yıldızlarda” birinci gelmiştir. Takım oluşturan 2 G sınıfından Aysun Derse, 2 A dan Hacer Yastıkçı ve 2 B den Türkan Şehitoğlu ile yaptığımız röportajda arkadaşlar kendilerini yetiştirmek için gerekli araç ve gerecin olduğunu belirtmişler, yalnız çalışma saatlerinde nöbetçi öğretmenler tarafından engellendiklerinden yakınmışlardır.
Bundan sonra Nisan ayı içinde yapılacak bölge şampiyonasına Antalya’da katılacaklarını, çok çalıştıklarını ve umutlu olduklarını söylediler. Atılım bu şampiyonada genç sporcu arkadaşlara başarılar diler
TÜTÜN VE SORUNLARI
İnegöl Alım Satım Tütün piyasasının açılışı nedeniyle tütün üreticisi köylülerin bu konuda kendi görüşlerini aldık. Tütün konusunda belli sorular yönelterek onların gerçek sorunlarının ne olduğunu kendilerinden öğrenmeye çalıştık. Bunun sonucu vardığımız yargı tütün ekicilerin gerçek sorunlarının ekonomik olduğudur. Bu ekonomik bozukluklar onların sosyal ve ekinsel yaşantılarını olumsuz biçimde etkilemektedir. Gelin hep birlikte köylülerimizin ortak dertlerini paylaşalım.
1- Bu yıl tütün piyasasının tavan fiyatı ne oldu?
– Bu yıl tütünün baş fiyatı 41 liradan açıldı. Sonra yirmi- yirmi beş liraya kadar düştü. Bu 41 liralık fiyat iki yüz (okunmuyor.) iki kişiye düştü. Geri kalanlar yirmi, yirmi beş liradan alındı. Biz aslında tütün ekicileri olarak geçen yılki tütün alımından daha hoşnuttuk. Tütün piyasası o zaman otuz, otuz beş lira arasındaydı. Taban fiyatı yirmi beş liraydı. Bu da çok az bir tütün ekicisine rastladı. Burada görülen bir gerçek var. O da hükümetin biz tütün ekicilerinin piyasayı 41 liradan açıp, iki yüz kurada iki kişiye bu hakkı tanıyıp, geri kalanlara bu hakkın tanınmaması. Bu göz yumma oyunu anlamayacak kadar bilgisiz değiliz.
2- Geçiminizi sağlamak için yalnızca tütün ekimi mi yapmaktasınız?
– Biz Akhisar köylüleri olarak çoğunlukla geçimimizi tütüne bağlamış durumdayız. Amma velakin topraklarımızın yetersizliği ve çoğunun da ağanın elinde olması bizim belimizi büküyor. Vallahi gardaşım, bir dönüm yere dört yüz liraya kiralıyoruz. Bir dönüm yerden beş altı yüz okka tütün çıkıyor. Şimdi sen bunu bana yirmi ile çarpıver. Kaç lira alıyor muyuz? Daha bunun çim ekmesi, çimden sonra tütün dikmesi, kırması, birinci ikinci çapası, dizmesi… Eee, kardeşim bi de bunun kışın pastalı var. Çuval ve ip parası velhasıl bir dönüm yer bin liraya mal oluyor. Bi de buna bizim verdiğimiz emek var. Ee gardaşım, sorarım sana emeğimizin karşılığını alıyor mu? Biz evde beş nüfusuz. Bu durumda nasıl geçinecem ben?
İşte tütün emekçilerinin yüzeysel görünümleri. Dileğimiz tüm tütün işçilerinin haklarını alabilmeleridir….
MİNE ŞEN- İLHAN TANER
BİR RÖPORTAJ
Geçtiğimiz günlerde bütün dikkatleri üzerinde toplayan Endüstri Meslek Lisesinin boykotu hakkında bu okuldaki öğrenci arkadaşlarımızla bir görüşme yaptık. Sorularımızı şöyle yanıtladılar:
1- Boykotu hangi erekle yaptınız?
– Boykotun yapılmasındaki amaçlardan biri, yozlaşmış eğitim sisteminde tüm lise ve dengi okulların eşit bir eğitim görmesidir. Eğitim sisteminde hiçbir değişiklik yapılmadığı halde, yüzeysel olarak üniversite giriş sınavlarında eşitlik tanınmış gibi görünür. Oysa ki eğitim sistemindeki eşitsizlik yani üniversite giriş sınavlarında dengesiz sınavı biz öğrencilerin gözleri önüne somut bir görünümde sergilenir. Bunu bir örnekle açıklamaya çalışalım: Felsefe, Fen dersleri (fizik, kimya, biyoloji) geniş kapsamlı matematik dersleri görmediğimiz halde sınavlarda bu derslerden sorumlu tutulmaktayız. Endüstri Meslek Liselerinin yüzde yirmisi üniversiteye düşük bir oranda alınmaktadır. Bu durumda bizi engelleyen yaptığımız boykotu çevremize yanlış bir biçimde aktaranlara ve bizlerin karşısına geçenlere sorarız. “Davamızda gerçekten haklı mıyız, değil miyiz?”
Karar büyüklerimizin ve bizi yanlış anlayan öğrenci velilerinindir.
2- Yapmış olduğunuz boykot halk içinde çeşitli yorumlara neden oldu. Bu yorumların sizce doğru olanı hangisidir?
-Halk içinde iki türlü yorum oldu. a) Yaptığımız boykotun tamamıyla haklı bulunduğu ve desteklendiğidir. b) Bilinçsiz kişiler tarafından eki altına alınarak bu eylemlerin yazı ile çözümlenebileceği ya da ilgili makamları uyarmak yoluna gidilmesi gerektiği uygun görülmüştür.
Bizce en doğru olan kişilerin toplu olarak haklarını almak için mücadele etmesidir ve bu doğaldır. Toplu olarak bir isteğe ve bu isteğin yapılması için belirtildiği gibi eğitim sistemindeki eşitsizliktir.
O topluluk tarafından yapılan toplu direniş, boykot ve sessiz yürüyüşle kamuoyunun, ilgili makamların dikkati çekilir. Eğer bu hareket geniş çapta olursa durumun ivediliği ve eksikliği karşısında Bakanlıkça gereken ilgi gösterilir. Günlük yaşamda bunun türlü örneklerini görmekteyiz. Bu açıdan halkın belli kesimi aynı zamanda öğrenci velileri ve ilerici gençlik bizleri davamızda haklı buldular, içtenlikle desteklediler.
3- Bize gelen dedikodu niteliğindeki Endüstri Meslek Lisesi öğrencilerinin dışardan öğrenci olmayan bir gurubun desteklediği ve boykotu onların düzenlediği söyleniyor. Bunun doğruluk derecesi nedir?
-Boykot tüm Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri tarafından düzenlenmiştir. Dolayısıyla dışardan hiç kimsenin etkinliği olmamıştır. Bu dedikodular bazı çevrelerce maksatlı olarak bizi sindirmek için çıkarılmıştır. Biz hakkımızı bir başkasının etkinliği ve maşası olarak değil, haksızlığın varlığını görüp kendi irademizle hakkımızı arayabilecek bilinçteyiz. Bunu elimizden geldiğince yapmaya çalıştık.
4- Boykotunuz ve diğer Endüstri Meslek Liselerinin boykotları başarıya ulaştı mı? Yoksa yöresel basın organlarında sizlerce haklı olduğunuz davanın sesini duyurabilmekten öteye gidemeyen bir öğrenci hareketi olarak mı kaldı?
-Şehrimizde uygulanan boykot, kitleler halinde bir araya gelerek kamuoyunu ve ilgilileri uyarmak amacı ile başlatılmış ve kendi açımızdan başarılı olmuştur. Dileğimiz en kısa zamanda haklarımızın verilmesidir.
Kuşkusuz ki hepimizin benimsediği gibi hak verilmez alınır. Bu sözün ışığında biz Kemalist gençlerin her türlü haksızlığa karşı direnişlerinde başarılarının bitimsiz olmasını içtenlikle dileriz.
ATILIM
Son sayı Mayıs 1975 tarihlidir. Mayıs ayında olan önemli günler Ümit Morsallıoğlu tarafından yazılmıştır. Aysel Ortanca’nın “Günümüzde Bağımsızlık Savaşları” yazısı, İlhan Taner’in Halk Ozanı bölümünde Aşık Sefil Sümmani’yi anlatan, örnekler sunan yazısı, Atılım’ın 5 fen B Sınıf Gecesiyle ilgili haberi, Ragıp Atay’ın Hasan İzzettin Dinamo ile ilgili yazısı, öğrencilerle eğitimin sorunlarının ele alındığı röportajı Işın Ceylan hazırlamış ve Tatile Girerken adlı son bölümü de öğretmenler Yakup Akıncı ile Emel Yurtkulu yazmışlardır.
MAYISIN GETİRDİKLERİ yazısında: “1 Mayıs bugünü halkımız bahar bayramı olarak kutlar. Bugün aynı zamanda tüm emekçilerin, yani işçilerimizin de bayramıdır.” Denmektedir. Ardından 8 Mayıs 1945 yılında son bulan 2. Dünya Savaşından söz edilmektedir. Mayısın ikinci pazar günü Anneler Günü, “19 Mayıs 1919 Kurtuluş Savaşının başladığı gündür” 27 Mayıs 1960 Hürriyet ve Anayasa Bayramıdır diye sürmekte ve son olarak 29 Mayıs 1453’de İstanbul’un Fethi anlatılmaktadır.
5 FEN B SINIF GECESİ
Yıl sonunun gelmesi nedeniyle okulumuzdaki faaliyetler oldukça yoğunluk kazandı. İlk kez 5 Fen B Sınıfı bir gece düzenledi. Küçük çapta bir gece olmakla beraber oldukça başarılı geçti. İki küçük pandomim gösterisi izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Güzel bir anlatımla birleşen, jest ve mimikleri yerinde yapılan monolog ilgi çekiciydi. Geceye renk katan üç güzel şiir ve halk müziği şöleni dinleyicileri hoşnut etti.
Gecenin en ilginç bölümü başta yapılan tartışma idi. “Savaş yapıcı mıdır, yıkıcı mıdır?” Konulu tartışmanın dinleyicilere bu konuda ayrıntılı bilgi verdiğinden eminiz. Okulumuzda böyle yeni değerler kazandırdığı için öğretmenleri Sayın Mahmut Kocabıyık’ı candan kutlarız.
Önümüzdeki günlerde müzik kolu ve temsil kolunun birlikte uygulayacakları okul gecesinde yönetici öğretmenlere ve kol öğrencilerine şimdiden başarı dileklerimizi iletiriz.
ATILIM.
Hüseyin Karadeniz; İnegöl Lisesi Müdürlüğünden emekli oldu. İnegöl’ün ilk dershanesi olan Karadeniz Dershanesini kurdu, yıllarca çok sayıda öğrenci yetiştirdi. 25 Ekim 2020 de hayata gözlerini yumdu.
Yönetici öğretmenler: Tarık Övünç; İnegöl Lisesinde edebiyat öğretmeniyken 1975 yılında sınav kazanarak Bursa Eğitim Enstitüsüne öğretim görevlisi olarak atandı. Eşi İnegöl’de görevli olduğu için Bursa’ya gidip geldi. Ülkücülerden şiddet, polisten tehdit gördü. Rahat vermediler. İstifa edip, İzmir’de dershanede çalışmaya başladı. Bir yıl sonra Ecevit döneminde Balıkesir Eğitim Enstitüsünde bir yıldan fazla çalıştı. 12 Eylül öncesi ve sonrası baskı, şiddet ve tutuklama. Kısa süre gece lisesinde çalıştı. Eşi Filiz Övünç ’de devlete geçip köylerde çalıştı. Tarık Övünç Ödemiş İmam Hatip Lisesine sürüldü. Eşi Ödemiş’e tayinini istedi, ama Tarık Övünç’ü yolu olmayan bir köyüne sürdüler. Oradan alıp iki köye daha sürdüler. Mahkemesi sekiz yıl sürdü. Müebbetle yargılanıp beraat etti. 1985 yılında Bursa’dan dershane öğretmenliği teklifi alınca istifa edip, Bursa’ya gitti. Tan, Bilfen Dershanelerinde ve Edremit’te bir dershanede çalıştı. 2006 yılında emekli oldu. Kalbi yoruldu, 27 Mayıs 2019 da aramızdan ayrıldı.
Yakup Akıncı; bilgi için kendisine ulaşamadım.
Emel Yurtkulu; bilgi için kendisine ulaşamadım.
Görevli Öğrenciler:
Işın Ceylan; bilgi için kendisine ulaşamadım.
Ragıp Atay; Ankara Üniversitesi Hukuk fakültesini bitirdi. Bursa’da avukatlık yapmaktadır.
Aysel Ortanca; İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesini bitirdi. Küçükçekmece Belediyesi ve Gezi Otelinde uzun süre muhasebecilik yaptı. Beyoğlu’nda işletmecilik (Taş Plak, Akşam Sefası) yaptı. Sivil toplum örgütlerinde çalıştı.
Ümit Morsallıoğlu; İstanbul’da üniversiteyi bitirip çalıştı. İzmit’te oto bakım, tamir işleri yapıyor.
Melek Erhan; bilgi için kendisine ulaşamadım.
Münire Erdoğan; bilgi için kendisine ulaşamadım.
Rezzan Bekar; Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi. Sayıştay’dan denetçi olarak emekli oldu.
İlhan Taner; öğretmen olduğunu duymuştum.
Mine Şen; Eskişehir’e taşındıkları için İnegöl Lisesi’nden ayrıldı.
Adnan Yel; İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini bitirmiştir. Ortaköy’de diş hekimliği yapmaktadır.
Sözlü Kaynaklar:
– Kâmil Özdemir
– Mualla Erkul
– Mine Şen Tekgöz
– Mehmet Şakir Ünlü, Atılım dergilerini arşivinden paylaştı.


İNEGÖL’ÜM
Doğmuşum İnegöl’ün köyünde/ Türkiye’nin Bursa ilinde/ Bursa turistlerin dilinde/ Şifa vardır suyunda/ Biraz ileride çocuk bahçesi/ Çınlar durur çocukların sesi/ Bir ovadır az bulunur tepesi/ İnegöl’üm herkesin neşesi/ Bir yerde hükümet konağı/ Az ötede otobüs durağı/ İleride Altınpınar çeşmesi/ Yanında lokantası, oteli/ İnegöl’ün ortasında belediye/ İçindedir birkaç itfaiye/ Benim mahallem Orhaniye/ Ah çekerim İnegöl’üm.
Yusuf Mazlum 3 F Sınıfı
Atılım’ı sevelim, her yerde övelim.
Tiryakisi olup ta elimizden düşmesin.
Işık verir bize o, bilgiyi o öğretir.
Lütuf gibidir bize, onu içten sevelim.
Işık verir bize o, bilgiyi o öğretir.
Mücadele savaşında bize o yol gösterir.
Sezgin Zenginer 2 E Sınıfı



