Quantcast
Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mümin CEYHAN

Bursa Üzerine Bir Deneme-3: Heykel…

Bursalı Heykel deyince, nerede diye sormaz. Gençse ihtimal ki heykel önünde fotoğraf çektirmiştir; orta yaşlı veya biraz daha yaşlılarımız ise Heykel Önünden geçip Mahfel-Postane turlarını mutlaka yapmışlardır.

Size sadece Heykel önünü anlatacağım: Ancak kısaca tarihini hatırlatmak da fayda var. Bursa’ya bir anıt yapılması ilk kez yerel yayın organı Yeni Fikir gazetesi tarafından 29 Eylül 1925’de önerilir. Beş yıl sonra heykeltraş Nijad Sirel’e sipariş edilir. Projesi Milli Eğitim Bakanlığınca onaylandıktan sonra heykeltıraş Mehmet Tahir Tomruk’un yardımıyla yapılır.  Anıt Cumhuriyet’in sekizinci yılında 29 Ekim 1931’de açılır.1

Anıta bakıldığı zaman anlaşılacağı gibi, Atatürk’ün at üzerinde bir eliyle dizginleri tutarken, at kuzeye doğru gitmek için hazırdır. Başı ile doğuya bakarken, sağ eliyle de batıyı gösterir.

Heykelin her şeyi anlamlıdır. Atı, kuzeye Avrupa aydınlanmasına yönlendirmiştir. İhmal edilmemesi için doğuya bakar; sağ eliyle batıyı gösterir; çünkü batı aydınlanma devrimini kısmen de olsa başarmıştır.

Heykeli anlamak için fazla gayrete gerek yoktur; zafer kazandık duruşumuz bu; yönümüz batı uygarlığıdır.

Heykel’in kaidesinin kuzey cephesinde şöyle yazar: “Bu Aziz Heykelin Önünde Duran Türk, Hürmetle Eğil. O; Milletini Kurtaran, Cumhuriyeti Kuran, Aleme Yeni Bir Tarih Yaratan GAZİ MUSTAFA KEMAL”. Doğu cephesinde Cumhuriyet’in ilan edildiği tarih, “29 B Teşrin 1331 1923”, batı cephesinde Bursa’nın kurtuluş tarihi “11 Eylül 1330 1922” yazmaktadır.

Günümüzde Atatürk Heykeli, Bursalılar için önemlidir; belki bu nedenle olacak çevresi bakımlıdır.

Yazın Begonya, Ateş çiçeği, kışın hercai Menekşe, Sıklamen ve de Çuha çiçeği bakımlı çevresini süsler.

Arazisinin köşe noktalarındaki yuvarlak kesilmiş Şimşir’ler devamlıdır.

Ancak en önemlisi ağaç seçimidir. Heykelin çevresinde dokuz muhteşem Sedir ağacı ve güney girişinin sağ yanında sanki bahçenin sorumlusu benim der gibi duran, görkemli ladin ağacı hep bakımlı, adeta Ata’nın nöbetini tutmaktadırlar.

Ata’nın heykeli altındaki tarhın dört bir yanında dört Palmiye ağacı da bütün ihtişamı ile ilk nöbeti tutar gibidir.

En anlamlısı ise, Ağustos ayında rengarenk açan Oya ağaçları adeta 30 Ağustos’u muştulamaktadır

Günümüzün siyasal konjoktüründe anıtın çevresinin  bakımını  yapan, Bursa Büyükşehir Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü, acaba Ata sevgisinden mi, yoksa kentin ortasında yer alan bu yerin bakımsız olmasından siyasi anlamda zarar göreceğinden mi ?,  bakımlı tutuyor diye soranlar vardır, sanırım.

Ancak bu Atatürk heykelinin çok ilginç özellikleri vardır. Örneğin; seveni sevmeyeni önünde fotoğraf çektirmeyi pek sever.

Gün içinde önünden sayısız defa geçerim. Çünkü büromdan çıkınca başka çıkış yolum yoktur.

Ata’nın heykeline halkımızın ilgisi nasıl diye soracak olursak:

Düzenden şikâyeti olanların vazgeçilmez yeridir. Buraya gelip şikâyetlerini Ata’nın huzurunda anlatarak adeta ondan bir şeyler umarlar.

Bunun dışında izahı zor olan görüntüler de olmuyor değil. Bir bakmışsınız bir Arap misafir gözlerinden başka her yeri kapalı, üç eşi ve dört çocuğu ile fotoğraf çektiriyorlar. Merak bu ya ilgilenip bakarsanız, Ata’nın önündeki beş merdivenin üzerine çıktıklarından fotoğraflarının kadrajında da heykelin ancak kaidesi görülür.

Ancak Ata’ya ziyarete gelen ilkokul öğrencilerine öğretmenlerinin Ata’yı nasıl anlattığına şahit olabilirsiniz: “Çocuklar bu gördüğünüz Atatürk, insanlık tarihinin en önemli ve de farklı bir lideridir. Tarih boyunca iz bırakmış Büyük İskender, Sezar, Napolyon, Hitler ve daha niceleri, güçlü devlet yapısına ulaşınca, emperyal davranışlar göstererek kendi, ülkelerinin dışındaki ülkeleri zapt etmeye çalışmışlar, bunun için kan dökmüşlerdir. Oysa Atatürk, mazlum ülkelere örnek olan, emperyalizme karşı zafer kazanmış, ulus devlet yaratmış; yetmedi, İslam coğrafyasında yaptığı sosyal, kültürel ve ekonomik devrimle aydınlatma ateşini yakan olağan üstü bir devrimcidir.”

Anıtın çevresindeki çimlere basmak memnudur! Ama halkımız bazen çimlerin üzerinde fotoğraf çektirmenin ötesinde, yasal hakları olduğu düşüncesiyle, uzanıp istirahat ettikleri de olur.

Tabii gençler, çocuklar, özelliklede öğrenciler en güzel ziyaretçileridir. 23 Nisan’da büstün etrafında cıvıl cıvıl dönerler. 30 Ağustos’ta ağır görünüşlü resmi tören yapılır. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın burada ayrı bir önemi vardır. Ancak en duygusal tören dört köşesinde meşaleler yanarken 10 Kasım’da yapılır.

11 Eylül’de yapılan Bursa’nın kurtuluşu kutlamaları, bunun dışında şehir bandosu eşliğinde resmi kuruluşların anma törenleri vardır ki, anmaya gelenlerin bir görev ifa ettikleri suratlarından anlaşılır. Çünkü anmaların ruhunu kaybettiğini anlamak için psikolog olmak gerekmez. Ancak çok sayıda resmi kuruluşumuz olduğu için onları burada sık sık görmek mümkündür.

Heykel’in güneyinde bulunan genellikle emekli vatandaşlarımızın çınar ağaçları altından heykelin çevresindeki mermer zeminde kay-kay yapan gençleri seyretmeleri olağan görüntülerdir.

Gençler bu mermer zeminde kay-kay ile çok miktarda ilginç akrobatik hareketler yaparlar. Hatta bazen burada yarışmalar düzenledikleri de olur…

Heykel meydanında sadece heykel yoktur. Meydanın tam ortasında bir saat kulesi vardır. Bu saat kulesindeki saate bakarak saatini ayarlayan bulunmayabilir; inanması zordur, ama her zaman akrep de yelkovanda doğru zamanı gösterir.

Anlaşılan o ki, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”2 iyi çalıyor.

Kule üç katlıdır. 11 Eylül 2007 tarihinde çeşitli evrelerden geçtikten sonra şimdiki halini almıştır.3

Karşıdan bakıldığında Roma mimarisini andırdığından biraz garipsenebilir.

Kulenin yanına yaklaşmak cesaret gerektiğinden sanatçının yaptığı Rölyef’in üzerindeki figürleri karşıdan görmek mümkün değildir.

Cesaretle yanına gidip incelenirse çokgenin her yanında Bursa’yı anımsatan figürler vardır. ,

Her gün karşımda duran bu heykele bir cesaret giderek neler olduğunu anlamaya çalıştım.

Bir yüzünde vazgeçilmez kültürümüzün ürünü Kılıç Kalkan figürü; Bir yüzünde bir iki asır önce dünya çapında en önemli sanayimiz olan ipekçiliğin kahramanı! İpek Böceği figürü; Her Bursalının çeşitli nedenlerle ulaşmasının mümkün olmadığı, ancak yerli ve yabancı turistlerin daha çok ilgi gösterdiği Uludağ Kayak Sporu figürü; Bir yüzünde halkımızın en fazla rağbet ettiği modern zamanların Uludağ’a ulaşım aracı Teleferik; Bir yüzünde ise ancak uzman kişilerin anlayabileceği Osmanlı Devleti’nin kullandığı, aslında “Osmanlı Devlet Arması”.4 Maksadımız sanatçıyı asla eleştirmek değildir. Keşke yapılan bu eser, başka  bir meydanda, ulaşılabilir bir noktada olsaydı da, yapıtın ne anlam ifade ettiği üzerinde insanlar düşüncelerini söyleselerdi.

Belli bir yaşın üzerinde olanlar hatırlar. Bu meydanda idam sehpaları bile kurulurdu. Bereket ki idam cezaları kalktı da halka travma yaratan bu görüntüler günümüzde yok.5

Yazıyı karamsar bitirmek istemiyorum. Oraya gelenlerin içinde en güzel tabloyu okul öncesi çocukların ziyaretin de görürüz. Çiçeklerini bırakırken Ataya o kadar masum, o kadar güleç, o kadar sevecen yaklaşırlar ki, insanın umutları yeşerir…

  • Mümin Ceyhan

 

DİPNOTLAR

1.Vikipedia

2.Roliyef’in tasarım ve uygulaması yapan Doç. Dr. Merih Ercan

3.Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanı

4.Vikipedia 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’dan ölüm cezalarının ilgili maddeleri çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukukundan tamamen kaldırılmıştır.

5.Açıklama:Raif Kaplanoğlu

Yazar Hakkında

  • Bulgaristan’ın Filibe şehrinde 1948 yılında doğdu. Ailesiyle birlikte 1949’da göç ederek Bursa’ya yerleşti. Yıldırım İlkokulu’nu, Bursa Erkek Sanat Enstitüsü Elektrik Bölümünü ’nü tamamladıktan sonra, İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Fakültesinden mezun oldu.
    Bir süre kamuda görev yaptı, 1979 yılından buyana serbest çalışıyor. TMMOB’da görev aldı. 1995’te kurulan Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin (ÇEK) 23 kurucusundan biri oldu. Bu Eğitim örgütlenmesi Atatürk ilke ve devrimlerini, laik ve bilimsel eğitimi ortak payda olarak kabul eden ilk ve örnek bir model oldu. ÇEK’in 2004-2010 yılları arasında üç dönem yönetim kurulu başkanlığını yaptı.
    Kurucularından olduğu Bursa Defter grubu, Bursa Defteri Dergisi’nin yanı sıra Bursa Ansiklopedisi’nin yayınlanmasında aktif rol üstlendi.
    Mümin Ceyhan Bursa Kent Kültürü Araştırma Kütüphanesinin kurucusudur. Entelektüel birikimini Atatürk ilke ve devrimleri ile genç nesiller yetiştiren ÇEK ile ilgili faaliyetlere ve Bursa ile ilgili yaptığı araştırma ve yazdığı yazılara aktarmaktadır.
    E-Posta: [email protected]

    Tüm yazıları
YAZARLAR
TÜMÜ