Quantcast
Bursa’nın Bayram Yeri: Pınarbaşı – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Bursa’nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
  • 15 Temmuz 2018 Pazar
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

Bursa’nın bayram yeri Pınarbaşıydı. Panayırlarda gördüğümüz eğlence dünyasının fazlası buradaydı. Doksanlı yıllarda bile burada bisiklet, motorsiklet kiralanır, ata binilirdi.

Hayri Küçük

Pınarbaşı Bursa’nın eğlence merkeziydi. Salıncaklar, dönme dolaplar, sihirbazlar, çadır tiyatroları aylar önce kurulurdu.

Ellili yılların sonunda Bursa’nın eğlence fenomeni Hayri Küçük burayı mesken tutmuştu. Ünlü bir menajer olan Hayri Küçük Gönül Akkor’un kocasıydı. Birkaç bayram orada çadır tiyatrosu kurmuş ve daha sonra Devlet Tiyatrosu binasının alt katındaki eğitim araçları salonunu Hayri Küçük Tiyatrosu adıyla eğlence merkezi yaptı.

Şinasi Çelikkol

Şinasi Çelikkol’dan Pınarbaşı’ndaki bayram yerini dinleyelim:
“Pınarbaşı, Osmanlı devrinden bu yana bayram yeri olmuştu. Dini bayramlar Fetih Kapısının önündeki alan bayram yeriydi. Bayramdan 15 gün önce oyuncaklar gelmeye başlardı. Devamlı gelen bir uçak vardı, salıncaklar vardı. İki direk arasına gerilen telden kayılırdı. Burada çok büyük çınarlar vardı. Hepsi kuruyup gitti. Tiyatro kumpanyaları geliyordu. Tiyatro toplulukları, dansözler, orta oyuncuları gösteri yaparlardı.

Burada cambazlar gösteri yaparlardı. Sirklerin olduğu çadırlarda aslanlar, kurtlar, ayılar, yılanlar, fok balıkları, tilkiler olurdu.

Bayram yerinde her çeşit satıcı bulunuyordu. Simitçiler, turşucular, köfteciler, dönerciler, horoz şekeri, elma şekeri gibi yiyecek satanlar yanında değişik eşyalar satanlar da bulunurdu. Radyoların, pikapların hoparlörleri sonuna kadar açılırdı. Bir cambaz o kadar beğenildi ki üç ay gösteri yaptı. Bursa’nın köylerinden kadınlar erkekler akın-akın gelirdi.

Bir bayram 9 çadır tiyatrosu birden gelmişti. Hayri Küçük’ün çadır tiyatrosu çok tutulurdu. En çok dansöz Babuş tutuluyordu. Kadınlar, erkekler ailecek Babuş’u seyretmeye gelirlerdi.Sihirbazlar, Şahmat, Abra-kadabra, Mandrake burada çadır kurup gösteri yaparlardı.”

*

Atlas Tarih dergisinin 47. Sayısında Sayın Ahmet Erçelebi, Pınarbaşı’ndaki bayram yerini anlatmış. Bazı unuttuklarını da ben ekledim. Ahmet Bay; “Salıncaklar tahtadandı. Lale Bekir ve abisi Kani Bey, tahtadan yaptıkları salıncaklarda çocukları tırtıklı bir kuruşa sallandırırlardı. Kani Bey, aynı zamanda yılancılık yapar, birçok yılanı sepete veya sandığa koyar oynatırdı. Ayrıca ateşin üzerine koyduğu tepsiye tavuk ve horoz koyar, sıcağın tesiriyle hayvanlar oynardı. Bayram yerinde tel üzerinden makarayla kayılırdı. Bayram yerinde bulunan turşucuların en tanınmışları turşucu Lütfü ve Şefik’ti. Kavun ve armut turşuları çok meşhurdu. Seyyar köfteci Niyazi, çok sayıda kader-kısmetçi bayram yerindeydi. At ve bisiklet de kiralanırdı. Atlara binenler Pınarbaşı’ndan Orduevi’ne tur atarlardı. Bisikletleri Haydar Ağa kiraya verirdi. Çeşitli boylarda 30-40 bisikletini yaz-kış kiraya veriyordu. Daha sonra motorsiklet kiralayanlarda buraya geldiler. Bayram yerinde şerbetçiler, pamuk helvacılar, horoz şekerciler, ‘ballı ballı’ satanlar, mis satanlar” dolaşırdı. Çocukluğumda Pınarbaşı bayram yerinde Abdulvahit Karamela şekeri ve Tombul Teyze şekerlerinden çok satmışımdır.”

***

Rahmetli babam 15 yaşında iken Bulgaristan’dan Bursa’ya yerleştiklerinde  yün çile boyama işletmesinde kısa bir dönem çalıştıktan sonra mahalle içlerinde tamamen ilkel şartlarda kazanda yün giysiler boyayarak belli bir para kazanmış ve Selamet Mahallesinde(şimdiki Gülbahçe) o zamanlar Bursa’daki 3-4 tesisten birisi olan ‘Yenigün Boyahanesi’ni kurmuş.İpekçilik caddesindeki bu evi de Ermeni bir iş adamı olan Bay Sarrafyan ‘dan satın almış.

Çocukluğumda Setbaşı ve bu evde hala gözümden silinmeyen ve hafızamdan gitmeyen bir çok anı var.Bu ev 8 oda ,2 hol,2 banyo,çıkma sütunlu balkon,ahşap trabzanlı merdiven ve şadırvanlı avlu bahçesi ile muhteşem bir alana ve kullanılırlığa sahipti.Kuzine sobaları hem odaları ısıtır hem de nefis yemeklerin pişirildiği bir işleve sahipti.Banyoları ise tam bir Türk Hamamı mantığında odun sobalı ve mermer kurnalı idi.

O dönemlerde kış ayları çok çetin geçerdi, yağmur yağdığında Setbaşı meydanına İpekçilik caddesinden seller iner ve meydanı göle çevirirdi . Kar yağdığında ise kar evlerin ve kaldırımların üzerinden uzun süre kalmazdı.Çocuklar İpekçilik Caddesinde tahta merdiven ile 3-4 kişi kızak misali aşağıya korkusuzca kayarlardı.İstanbul veya Uludağ’a gidileceğinde o zamanın dolmuş taksilerine rezerve yaptırılırdı. 2070 telefon numarası ile taksi yazıhanelerinden verilen saate göre çağrılan taksi dolmuşlar genelde ABD menşeli Chevrolet, Pontiac, Cadillac gibi arabalardı.Bu arabalar diğer yolcuları da evlerinden alarak ya Uludağ yada İstanbul vapurunu yakalamak adına Yalova’ya sizleri götürürdü.Bu arabalarda yol seyri bambaşka idi.Plaklar dinlenir ve sohbet edilirdi yolda. Suspansiyonu aşırı bir şekilde hissedilen ve direksiyonu ile freni kontak kapatılsa bile yolda kayıp giden bir konfora sahipti o arabalar. Bizim evin telefonu 2060 olduğundan sık sık yanlış numara olarak taksi yazıhanesi diye bizi ararlardı ve ben sürekli telefona cevap vermek durumunda kalırdım.

O zamanlar radyo, Mahfel,yoldan geçen boza,macun satıcıları,yazlık üstü açık sinemalar en büyük eğlencelerimizdi.Bize o dönemlerde korku salan Rahmetli Deli Ayten’i saygıyla anıyorum.Mahfel’de oturmak ve geleni geçeni seyretmek ayrı bir keyifti.Spor bir araba,turist, dar pantolon, kot, kısa etek,şort giyenler çok ama çok nadirdi.

İlk öğretimimi o zamanlar Altıparmak’ta bulunan ahşap binalı Özel İnal Ertekin okulunda yaptım. Babam okul pantalonluk ve ceketliğimi Mavi Köşe’de bulunan Uğur Mekik mağazasından kumaş olarak alır ve Ünlü Caddedeki terzilere diktirterek okul üniformalarımı temin ederdi.Hazır giyim mağazaları çok kısıtlı idi.Terzilere provaya giderdik büyük bir heyecan ile.Kışlık botlarımızı ise Sümerbank’tan ordu sağlamlığı ile temin ederdik.

Kayhan’daki cantıkçılara ise evden annemin hazırladığı kıymalı ve peynirli harç ile gidilir ve tepsi ile bu harçtan yapılan cantıklar sıcak sıcak eve ulaştırılırdı.

Ferit Esen

Bayram Yerinin Filme Alınışı

Ferit Esen elektroniğe meraklı, 1942 doğumlu bir delikanlıdır. O yıllarda Bursa’da birçok konuda Anadolu’ya örnek olan, İstanbul’a kafa tutan girişimciler bulunuyordu. Bursa’da stüdyo kurup, plak dolduran ve sadece bölgeye değil, Türkiye’nin dört bir tarafına gönderen Ahmet Çokran’la çalışmış, daha sonra PTT’nin yanından Maksem’e çıkan cadde de küçük bir dükkânda elektronik dünyasına dalmış, radyo-teyp-pikap ve televizyon tamiri dışında bazı elektronik aletler de yapmıştı.

Ferit Bey’in sinemaya ve müziğe olan merakı hiç eksilmez. Kendi deyimi ile sinema teknolojisine aşırı meraklıdır. Bundan sonrasını kendi ağzından dinleyelim, “Saat tamircisi Hüsamettin Künktakan ağabeyimde 8 mm’lik bir film kamerası vardı. Hüsamettin Bey müziğe çok meraklıydı, çok güzel keman çalardı. Kamerayı bir para ödedim.

Bursa’da çektiğim filmlerin banyosunu İstanbul’da yaptırıyordum. Kamerayı aldıktan sonra ilk film çekimimi, Pınarbaşı Bayram Yeri’nde yapmaya karar verdim. Arkadaşım Matbaacı Atilla Aslım ile bayram yerine gittik. Deyim yerindeyse Atilla Bey, filmin hem asistanı, hem de başrol oyuncusu oldu. Filmin birçok sahnesinde onu görürsünüz, bazı sahnelerde o beni çekti. Bu film üç dakika sürüyordu.

Bu kamerayla iyi-kötü birçok çekim yaptım. İzmir’i çektim, çocuklarımın sünnet düğünlerini çektim. 1985 yılına kadar birçok konuda kısa çekimler yaptı. Garaj yangınını çektim. 1978 veya 1979 yılı olabilir, Bursa’da yapılan bir Ralliyi filme aldım. Ara-sıra çektiğim bu filmleri seyredip, eski günleri anarım”.

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024