Quantcast
Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa’nın Müttefiki Küçük Han – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa’nın Müttefiki Küçük Han
  • 17 Mayıs 2019 Cuma
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

1905 yılında Rusya’nın Uzak Doğu ve Baltık donanmalarının Japonlar tarafından yok edilmesi ve Japonların Rus kuvvetlerini bozguna uğratarak Vladivostok’u işgali Beyaz Adam’ın yenilmez olduğu efsanesini yok etmişti. Rusların yenilgisi Doğu halklarını şiddetle sarsmıştı. Sadece Rusya’da değil, Osmanlı, İran ve Çin’de de meşrutiyet isteklerini güçlendirmişti.

1908 İran devriminden sonra, İran’ın Gilan bölgesinde önce Ruslar sonra İngilizlerle mücadeleye girişen Küçük Han, yenilince Afganistan’a çekilir. Rusya’da ki devrimden sonra bölgeye gelen Küçük Han tekrar mücadeleye başlar. Küçük Han, daha önce Teşkilat-ı Mahsusa vasıtasıyla Enver Paşayla da irtibat kurmuştu. Küçük Han’ın iki temel düsturu bulunuyordu. Küçük Han’ın iki sloganı vardı.

-İran, İranlıların ve toprak işleyenin
-İngilizlere ölüm ve yaşasın yoksullar

Küçük Han, İran ve Türkiye arasında yakınlaşmayı savunmaktaydı. Küçük Han bölgedeki etnik unsurları da bünyesine katmıştı. 4 Haziran 1920’de Küçük Han merkezi Reşt olan İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdu. Ancak Mart 1921’de İngiliz-Sovyet Ticaret Antlaşması bu cumhuriyetin sonunu getirdi. Resmi antlaşmada yer almamasına rağmen İran’da ki Sovyet birliklerinin geri çekilmesi antlaşmanın ön şartıydı.

21 Şubat 1921’de bir darbe yapan Albay Rıza Han, önce İngilizlerle yapılan antlaşmayı iptal eder. 26 Şubat 1921’de İran-Sovyet Dostluk Antlaşması imzalanır. 8 Eylül 1921 de Kızıl Ordu birliklerinin Gilan’dan çekilmesi Gilan’daki cumhuriyetin sonunun başlangıcıdır.

Sadece Enver Paşa değil, ezilen ulusların farklı bir devrinin sürecinden geçmesini savunan Sultan Galiyev de Küçük Han’la temas kurmuştu.

Anadolu’da Milli Mücadele’yi bastırmak için isyan örgütlemeye çalışan İngiliz Binbaşı Noel İran’da görev yapmıştır. İran’da İngiliz karşıtı bir milletvekili tutuklanınca Küçük Han Reşt’teki İngiliz Konsolosunu ve istihbarat subayı E. Noel’i rehin almıştı.

*

Küçük Han, 1880 yılında İran’ın Gilan Eyaleti’nin Reşt şehrinde dünyaya gelmiştir. 1921’de Cengeli’de ölmüştür. Babasının adı Mirza Bozorg’tur. Orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Küçük Han, medreselerde sarf, nahiv ve din ilimleri tahsil etmiştir. Okumayı ve araştırmayı çok seven Mirza Küçük Han’ın ilk gençlik yıllarında, özellikle Kafkaslar üzerinden gelen fikir akımlarıyla, İran Meşrutiyet düşüncesinde yeni anlayışlar gelişmeye başlamıştır. Takizade, Devletâbâdî ve Musavat gibi bağımsızlıkçı aydınların da bu fikirlerden etkilenmesi, hürriyet düşüncesinin büyük ivme kazanmasına neden olur. Bu türden düşünce akımları, Tebriz, Tahran, Meşhed ve Gilan gibi şehirlerde özgürlükçü grupların doğmasına neden oldu. Mirza Küçük Han da bu dönemde eğitimini yarıda kesti ve özgürlükçü akımın içinde yer aldı.

*

Rus-İran Savaşları’nın sonunda 1828’de imzalanan Türkmençay Anlaşması ile İran topraklarının neredeyse yarısını kaybetmişti. Bu tarihten sonra İran, bölgedeki iki hâkim güç olan İngiltere ve Rusya arasında siyasi ve ekonomik bir mücadele alanı haline gelmiştir. 1908 yılında İran’da petrolün bulunmasıyla da, İran üzerinde, iki ülkenin mücadelesi en üst düzeye çıkmıştı.

Özgürlükçü hareketler, hem toplumun içinde bulunduğu ekonomik duruma ve toprak sistemi, hem de İngiliz ve Rus emperyalizmine karşı tepki olarak gelişmişti. Halk, bu olumsuz gelişmelerin sorumlusu olarak Kaçar Hanedanını görüyordu.

1906 yılında Tahran’da başlayan isyan, hızla İran’ın diğer şehirlerine de yayılmıştır. Bu isyanı bastıramayan Muzafereddin Şah, 5 Ağustos 1906’de meşrutiyeti ilan etmiştir. Fakat bu meşrutiyet çok uzun ömürlü olmadı. 1908 yılında Han tarafından ve Rus subayların yönettiği Kazak Birliği vasıtasıyla, meşrutiyetin kanlı bir şekilde yıkıldı. Meşrutiyetçilerin büyük kısmı, idamlardan ve baskılardan kurtulmak amacıyla Kuzey İran’a (Gilan’a) saklandılar. Mirza Küçük Han, bu dönemde Rusya’ya (Tiflis’e) geçmiştir.

Gilan, Kuzey İran’da, son derece sık ormanlardan oluşan, bir bölgedir. Etnik yapısı bakımından da son derece karışık olan bu bölgede, İranlılar, Azeri Türkleri, Ermeniler, Kürtler bir arada yaşamaktaydı. Büyük bölümü tarımla uğraşan bölge, İran’ın o dönemde, gelir seviyesi en düşük bölgesiydi. Ancak, nüfus yoğunluğunda ve okuma-yazma oranında da en gelişmiş bölgedir.

Toprak sahibi bir aileden Mirza Küçük Han liderliğindeki İttihad-i Islam -ya da “Ormanlılar” anlamına gelen Cengeli Hareketi- anayasal devrimi hedefleyen, İran’ın İngiltere ve Çarlık himayesine karşı çıkan ulusal bir hareketti. Yoksullara fayda sağlayacak reformlar da talep ediyorlardı. Bu hareket Birinci Dünya Savaşı sırasında Gilan dağlarındaki ormanlarda beş bin silahlı kişi toplamıştı.

Mirza Küçük Han,1915 yılından itibaren ikinci kez mücadeleye başladı. Burada örgütlediği gerilla hareketi ile kısa sürede ismini tüm dünyada duyuldu. Türkiye sınırına yakın bir bölgede, dönemin İngiltere muhalifi bir milletvekili olan Demokrat Parti Başkanı İskenderi’nin İngiliz Kuvvetleri tarafından tutuklanması üzerine, Mirza Küçük Han bu olaya büyük tepki göstererek; Reşt şehrindeki İngiliz Konsolosu’yla, İngiltere Bankası Direktörü’nü ve istihbarat subayı E. Noel’i rehin almış ve İngiltere ile pazarlığa oturmuştu. İngiltere tutukladığı muhalifi serbest bırakmak zorunda kalmıştı.

Mirza Küçük Han, Hazar Denizi sahillerinde Batı ile ticaret yapan komisyoncuları ayrı bir vergiye bağlamak, büyük toprak ağalarından aldığı haraçları yoksullara dağıtmak gibi eylemlerle 1917 yılına gelindiğinde Kuzey İran’ın en önemli gücü olmuştu. Mirza Küçük Han’a ait birlikler, İngilizlerin gönderdiği kuvvetlerini dahi püskürtebilecek bir kuvvete toplamıştı.

Ekim Devrimi ardından Rusya ve çevresinde patlak veren iç savaş sırasında Küçük Han, silahlı güçleriyle birlikte Bolşeviklere saldırı için Kuzey İran’ı üs olarak kullanan Beyaz Ordu ve İngilizlerin merkezlerine karşı saldırılar düzenledi ve böylece Rusya’daki iç savaşa dâhil oldu. Mayıs 1920’de Bolşeviklerin Hazar Denizi filosu Gilan’daki Enzeli Limanı’nı ele geçirdi. Kızıl Ordu’yla beraber 2 bin Adalat Partisi üyesi de gelir. Bir ay sonra Küçük Han’ın güçleriyle, adını İran Komünist Partisi (PKP) olarak değiştiren Adalat Partisi koalisyon yaptı ve böylece Gilan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.

Dönemin bütün anti-emperyalist ve milliyetçi unsurları gibi Mirza Küçük Han, 1913’ten itibaren Almanya ile yakınlaşmıştır. 1917 yılına kadar olan dönemde Osmanlı İmparatorluğu ile işbirliği içinde bulunması; o dönem şartlarında olağan gelişmelerdi. Bu işbirliği, 1920’li yıllara kadar sürmüştür.

Teşkilat-ı Mahsusa ve Küçük Han

Birinci Dünya Savaşı’nın başında Teşkilat-ı Mahsusa propaganda amacıyla bazı üniversite ve medrese öğrencilerini Tahran’a gönderdi. Gidenler, Kafkasya ve İran arasında bir teşkilat kurdular. Rus ordusu hakkında topladıkları bilgiyi Tahran’daki Osmanlı elçiliğine ilettiler.

Gidenlerden Nur Muhammed, yanında iki subayla Gilan’da Ruslarla savaşan Küçük Han’ın yanına gider. Nur Muhammed, Ruslarla yapılan bir çatışmada şehit düşer.

Savaştan önce bölgeyi ziyaret eden Becil kaymakamı Habip Bey, bölgede görev alır. Habib Bey, Kafkasya’nın Şirvan bölgesinden 1897 yılında İstanbul’a göç etmiştir. Savaş öncesi, Ağustos 1914’de Batum üzerinden Kafkasya’ya geçer ve dâhili bir Rus pasaportu alır. Her türlü baskıya rağmen burada çalışmalarını sürdürür. (Tetik, Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa-II, s,176)

Rusya’da askerler ve halk savaşın getirdiği ağır şartlara dayanamayıp isyan edince, Habib Bey, faaliyetlerini arttırır. 28 Nisan 1917’de Bakü’de toplanan “Umum Kafkasya İslam Vekilleri” toplantısına katılır. Bakü-Moskova-Petersburg-Stockholm-Berlin üzerinden İstanbul’a dönerek bölge hakkında geniş bir rapor verir. Raporunda Küçük Han’la ilgili olarak şu bilgileri verir; “ Mirza Küçük Han, İran’ın Geylan bölgesinde Enzeli yakınlarında, ‘Mencel nam ormanlıkta’ harbin başından beri Ruslara karşı mücadele etmektedir. Yanında Türk ve Alman subaylar varmış, Bizim firari esirlerden bazıları da oraya gönderilmiştir. Firarı başaranları da misafir etmektedir.”   Tetik, Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa-II, s,185)

*

Bakü’yü kurtarmak için yola çıkan Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa’nın bu harekâtına Küçük Han Destek verir. Nuri Paşa, sözde Osmanlının müttefiki olan Almanların engellemelerini aşarak harekâtını sürdürdü. Şiddetli çatışmalarla Aksu, Kürtemir ve Şamahı kasabalarını kurtarıp, Bakü üzerine yürüdü.

Bakü’de yönetimi ele geçiren Ermeniler, İngilizleri yardıma çağırdılar. İngilizler Lionel Charles Dunsterville komutasında bir alay gücünde bir kuvveti Bakü’ye çıkardılar. Enzeli üzerinden gelen bu kuvvetleri Osmanlı yanlısı Küçük Han engellemek istedi. Ancak uçak, top ve zırhlı otomobil destekli İngilizleri durduramadılar.

Gilan Sovyet Cumhuriyeti

1917 Rus Devrimi ile başlayan süreçte büyük bir özgürlük ve devrim akımı dünyayı sarmıştı. Rus Devrimi’nden sonra iktidara gelen Bolşevikler İran’ın Çarlık Rusyası ile yaptığı bütün anlaşmaları iptal ederek yeni bir anlaşma yapmak istiyordu. Fakat iktidardaki Şah Rejimi, İngiltere yanlısı bir politika izliyordu. Halk içinde de Rus Devrimi’nin etkisiyle Bolşevik sempatizanı bir kamuoyu oluşmaya başlamıştı.

Mirza Küçük Han 1920’de Rusya ile işbirliği konusunda bir anlaşma yapmıştır. Bu durumu Türkiye’deki Yusuf Ziya Bey’e yazdığı mektupta şu şekilde anlatmıştır:

07/09/1920

Bolşevik partisine olan dostluğumu, meylimi ve sadıkane inancımı anlatmak için; aynı şekilde, İngiliz güçlerinin çıkarılmasına ilişkin onlarla olan sağlam dostluk akdimiz uyarınca Enzeli’ye gittim. Görüşme ve müzakerelerden sonra, kâfi deliller ile Bolşevik meramname maddelerinden bazılarının İran’da icrasının sadece güçlük çıkarmakla kalmayacağını, bilakis herkesi bize karşı kışkırtacağını ispat ettim. Netice alıp almamamız bir yana, zarar göreceğimiz kesindir. Arazi mülkiyetinin ilgası, başlangıçta, ileri görüş ve ihtiyattan uzaktır; zira mülk sahiplerinin çoğu, kendi aşiret bölgelerinde nüfuzu olan ve arazi mülkiyeti ilgası sebebiyle, çalışmalarımızın önüne set çekecek olan Veşayir eyaleti liderleridir. Olayları susturup kendi çalışmalarımızın temellerini şu üç zemin üzerine oturtmamız daha iyidir: İngilizlerin İran’dan çıkarılması, kapitülasyonların ve (yapılan) antlaşmaların ilgası—Hindistan’a saldırı için İranlıların mükemmel bir şekilde teçhizatlandırılması. Bu birkaç madde etrafında ve merkezin ele geçirilmesindeki başarıyı kazandıktan sonra, o zaman meramname’nin geri kalan maddelerini halkın ruhuna tatbik ile icra etmemiz mümkündür. Eğer bu düzene riayet edilirse, söz veriyorum; 3 ay müddeti zarfında merkezi ele geçirip layıkıyla başarılı olacağım. Hazret, sözümü tasdik ve kabul ettiler ve bana sadece silah vermeyi kararlaştırdılar. Ne kadar gerekliyse o kadar nefer tayin ettim; göndermelerini istiyoruz. Özellikle, dâhili işlerimize müdahale edilmemesi ve aynı şekilde, Lenin ve Troçki’nin “Her millet kendi mukadderatını kendi elinde tutmalıdır.” sözüyle açıkladıkları gibi yönetim İranlıların elinde olması gerektiği vurgulandı. Hatta silahlar karşılığında para vermeyi teklif ettim, kabul etmediler ve bu şekilde antlaşmamız sona erdi. Cengel’den Reşt’e geldik, tüm katmanların mutluluğuyla (Sosyalist Geylan) Cumhuriyet’i ilan ettik. Bizi fevkalade ve geniş bir çehre ile kabul ettiler; her türlü işbirliği ve yardım hâsıl oldu. Tam bir şevkle faaliyetle meşgul olup Mencil’e hücum ettik. Mencil ele geçirildiği gün; gizlice Reşt’e girerek, ismini bilmediğim birkaç cahil nefer yardımı ile Reşt ve Enzeli’yi ele geçiren 600 kişilik bir güç ve Cenab-ı Âlinizin her şeyi bizatihi gözleriyle görüp gerçek şahidi olduğu, yaratılan feci manzara ile karşılaştık. Vilayetleri harap edip düşmanı yendiler. İnkılap’a yardım etmiş İran milletini kendilerine muhalefet ve düşmanlığa maruz bıraktılar. Bana, tam bir utanmazlıkla, eşkıyalık, hıyanet, şah ve İngilizler ile yakınlığı nispet ettiler. Pesihan, Fumen ve Kesma’ya saldırdılar. Bendenizle çatışma ve savaşta bulundular; çünkü hakikatler halktan son derece gizliydi. Hadiseleri aydınlatmaya meylettim. Bu cihetle, çatışmadan sakındım. Vaziyet, mülahaza buyurduğunuz yol ile nihayete ersin diye Cengel’de o zaman kadar oyalanarak vakit geçirdim. İşte o zamanlar Medyuvani’ye yazdığım mektuplarda şu anki durumu öngördüm. Onlara, mektuplaşmalarımızdan bir nüshayı sizi haberdar etmek için gönderdiğimi hatırlattım. Şimdi, Cenab-ı Âlinizden hüküm vermenizi istiyorum. Acaba İnkılap, Beyefendilerin işe el atmış olmaları mıdır? Acaba İnkılapçılar, işte şu nazlı ve dertli varlıklar mıdır?”

1920 yılında Mirza Küçük Han Hareketi’nin programı şöyledir:

“İran, İranlılarındır ve toprak işleyenindir.”
“Dışarıda İngilizlere ölüm ve içeride yaşasın yoksullar.”
İran-Türkiye yakınlaşmasını istemektedir.

Şah’ın değiştirilmesi ve meşrutiyete geçişi savunmaktadır. Aynı zamanda Çarlık Rusya’sı döneminde kurulmuş olan Şah’ın Kazak Birliği’nin de ilgasını istemektedirler.

Mayıs-Haziran 1920’de Enzeli şehrinde Sovyet yetkililerle işbirliği anlaşması yapan Mirza Küçük Han, partisinin ismini, Adalat Partisi’nden İran Komünist Partisi (Fırka-i Komünist-i İran) olarak değiştiriyordu. Parti, değişik etnik gruplardan gelen üyelerden oluşmaktaydı. Dönemin hareketlerinde görüldüğü gibi tüm anti-emperyalist görüşleri bir arada toplamıştı. 4 Haziran 1920 tarihinde merkezi Reşt şehri olmak üzere ‘İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ ilan edilmiştir.

Küçük Han, Gilan’ın en büyük şehri Reşt’in meydanında, cumhuriyetin ilanında şu konuşmayı yapar:

“Rusya’dan göz kamaştırıcı bir ışık yayılıyordu, ancak başlangıçta ışınları gözümü o denli kör etmişti ki ona sırtımızı dahi döndük. Fakat şimdi, bu parlayan ışının yüceliğini anladık. Eğer bu yanan lamba Rusya’da söndürülecek olursa, İran halkı onu yeniden yakacak araçlara sahip olmayacaktır. Bu nedenle İran halkının tüm çabaları onu yeniden canlandırmaya yöneliktir. İran halkının tüm gayretleri Sovyet Rusya’sıyla yapılacak ittifaka yöneltilmelidir. Bolşeviklerle yakın ittifağımızın sembolü olan Sovyet Rusya temsilcisini kucaklıyorum.”

Elbette Küçük Han bu sözleri sarf ederken, ittifakın bir gün bozulacağı ihtimalini gerçeklikten uzak tutmaktadır. Bu ittifakın sağlamlığına daha sonra değineceğiz, şimdi bu Cengeli ve PKP ortaklığıyla kurulan Gilan Sovyeti’nin hangi mutabakat doğrultusunda oluşturulduğuna bakalım. Basitçe sıralayacak olursak bu genç sovyet, kendine şunları amaç edinmişti:

Irk ve din ayrımı olmaksızın tüm bireylere sivil haklar tanınacak
Düşünce, konuşma, basın, fikir, istihdam, seyahat özgürlüğü ve hakkı.
Tüm aristokratların unvan ve ayrıcalıklarının kaldırılması
Altmış yaşında emeklilik
Sivil ve sosyal cinsiyet eşitliği
Herkes için ücretsiz zorunlu ilköğretim, çalışma alanı seçme özgürlüğü
Dinin siyaset ve ekonomiden ayrılması

Yeni kurulan hükümetin en önemli adamı yine Mirza Küçük Han’dır. Küçük Han, PKP’nin ortaya attığı toprak reformunu yetersiz bulur. Fakat parti içindeki farklı fraksiyonlardan biri olan İhsanullah’ın yaptığı üstü örtülü darbenin ardından 28 Haziran’da görevini bırakarak tekrar gerilla hareketinin başına döndü.

DOĞU HALKLARI KURULTAYI

1920 sonunda Bakü’de ‘’Doğu Halkları Kurultayı’’ toplanmıştır. Enver Paşa ve Küçük Han kurultayın yıldızlarıdır. Küçük Han Gilan’da küçük bir Sovyet Cumhuriyeti kurmuştur. İran’la yapılan ticaret antlaşmasından sonra Bolşevikler bölgedeki kuvvetlerini çektiler. O dönem İran başbakanı olan Albay Rıza Küçük Han’ın isyanını bastırdı. Küçük Han’ın başı kesildi. Gilan Sovyeti’nin Albay Rıza tarafından yıkılması, İngilizlerle Albay Rıza arasındaki ilişkileri geliştirdi. Rıza Pehlevi’ye İran şahlığının yolu açıldı.

Enver Paşa Rusya’da ki sosyalist iktidarın desteğiyle İslam dünyasını içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmayı umuyordu. Enver Paşa, Küçük Han’a mektup yazar.

Enver Paşa’nın Küçük Han ve Tebriz’de Hamidüssal Tanaya gönderdiği mektup:

“Çok mu’azzez [aziz, izzetli] kardeşim!

     Zavallı mağdur ve mazlum İslâmların esaretten istihlâsı [kurtulması], -din-i mübin saliklerinin te’ali ve terakkileri [yükselme ve ilerleme] gayesiyle her Müslüman’ın göğsünü iftiharla kabartan, ebedî düşmanlarımıza karşı açtığınız parlak mücahedenizi, öteden beri an-samim’ül-kalb [kalbimizin olanca samimiyeti] ve kemal-i dikkatle takib ediyoruz.

     Türkiye’nin akdettiği mütarekeden sonra akur [kudurgan] düşmanları tarafından hakk ve hayatı nez’ [yok] edilerek bütün alem-i İslâm başından [v] urulmak siyaseti ta’kib ediliyor. Tahakkuk eden bu hakikate karşı kelime-yi tevhid altında birleşen her Müslüman’a düşen son bir vazife-yi diniye var ki, o da hakir yaşamaktansa, arslan gibi ölmek ve mübarek dini ve vatanı, kıyamete kadar payidar [var] etmektir.

     Bugün düşmanın pay-i tecavüzüne [tecavüz çizmesine] l ma’ruz bulunduğumuzdan, şimdilik Türkiye haricinde ve din kardeşlerimizle tesis-i münasebatın daha müsa’id olduğu bir mahalde, bütün Müslümanları ihtilâle sevk ile esaretten kurtulmalarını ihzar [hazırlamak] içün, vücuda getirdiğimiz İslâm İhtilâl Cem’iyetleri İttihadı teşkilâtını ikmal ile meşgulüz.

     Bu ana kadar muhaberemize en büyük mani’, arzettiğimiz bu meşgale-yi kesiredir [meşgalemizin çokluğudur]. Kemal-i azimle çalışılarak cem’iyetin rasin [sağlam] temellerinin kurulduğunu ve yer yer bütün İslâmların sakin olduğu memleketlerde, teşkilât vücuda getirildiğini size tebşir etmekle [müjdelemekle] bahtiyarız.

      Cem’iyetin nizamnamesini hamil-i mektub kardeşimizle gön deriyoruz. Bu hususta lazım gelen tafsilâtı mumaileyh [bahsi geçen] kardeşimiz verecektir.

     Bu tahrirat [yazı] ilk tesis-i münasebet içün olduğundan, merkez-i umumi namına imzaya selâhiyetdar arkadaşların asıl isimleriyle imzalanmıştır. Bundan sonra geleceklerde Enver Paşa, Ali; Nazım Bey, Rüstem nam-ı müsteariyle [takma adıyla] evrakı imza edeceklerdir.

     Kemal-i hürmetle gözlerinizden öper, Hakk yolunda ve mukaddes gayede muvaffakıyetinize dua ederiz.

Merkez-i Umumi-yi İslâm İhtilâl Cem’iyetleri İttihadiyesi”

Orta Doğu ve Kafkaslar’daki İngiliz-Rus nüfuz rekabeti, Mart 1921 yılında yapılan anlaşmayla sona ermiştir. Tarihler Şubat 1921’i gösterdiğinde Sovyet tarihi ve onun eksenindeki dünya tarihi açısından önemli bir gelişme yaşandı. Mart 1921’de İngiltere ile imzalanan ve Anglo-Sovyet Ticaret Anlaşması’nın onaylanması, Gilan Sovyeti’nin de sonunu getirir. Anlaşma kapsamında Sovyetler buradaki yönetime olan desteğini çektiler.

Bu tarihten sonra İngiltere ve Sovyetler hiç karşı karşıya gelmemiştir. Özünde İngiltere’nin Sovyet Rusya’ya karşı duyduğu rejim ihracı korkusu; Sovyet Rusya’nın da yeni kurulan devletin geleceği endişeleri yüzünden bu anlaşmaya gidilmiştir. Sovyet Rusya anlaşmadan sonraki dönemde, Gilan gibi daha önce komünizmin gelişmesi adına desteklediği hareketleri yalnız bırakmıştır.

Kızıl Ordu askerleri komünist parti yönetimini de yanlarında götürerek geri çekildiler. Tahran yönetiminin baskısı altında bu kısa ömürlü sovyet feshedildi ve Eylül 1921’de çöktü. Cengeliler ve Küçük Han ise teslim olmadı ve geldikleri yer olan ormanlarda çarpışmaya devam ettiler. Ancak moralleri oldukça düşmüştü ve güçlerini yavaş yavaş kaybettiler.

1921 Mayıs ayı sonlarında İran’da, Seyit Rıza başbakanlıktan düşürüdü. Bu dönemde kuvvetlerini toplayan Albay Rıza birliklerini Gilan’a doğru mevzilendirdi. Fakat yine de bölgede bulunan takviye edilmiş Kızıl Ordu birliklerinden çekinmektedir. Kızıl Ordu birlikleri, 8 Eylül 1921‘de Lenin’in emriyle çekildiler. Bu durum, Mirza Küçük Han’ın başında bulunduğu gerillaların moralini bozdu. Gerek güç yönünden, gerekse moral yönünden zayıflayan Mirza Küçük Han birlikleri, bölgelerini tutamadılar.

Mirza Küçük Han, Albay Rıza Han birliklerine teslim olmadı. Cengeli içlerine doğru kaçtı. Onu bulduklarında, soğuktan donmuştur. Kafası kesilir ve Tahran sokaklarına götürülerek dolaştırılır.

Ekrem Hayri PEKER

KAYNAKÇA

  • Aydemir, Şevket Süreyya, Enver Paşa, İstanbul-1975
  • Bardakçı, Murat, Enver Paşa, İstanbul-2015, İş Bankası Kültür Yayınları
  • Birinci Doğu Halkları Kurultayı, Bakü 1920 (Belgeler), İstanbul-1999
  • Çeliktepe, Atilla, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Misyonu, İstanbul-2003
  • Cemil, Arif, Birinci Dünya Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul-1997
  • Çiçek, Hikmet. Dr.Bahattin Şakir, İstanbul-2007
  • Enver Paşa’nın Anıları, Hazırlayan: Halil Erdoğan Cengiz, İstanbul
  • Hiçyılmaz, Ergun, Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul-2014
  • Kafkasya Konfederasyonu, Vesikalar ve Materyaller, Paris-1937
  • Karaköse, Nejdet, Nuri Paşa, İstanbul-2012
  • Mutbay, Mustafa, Kafkasya Hatıraları, Ankara-2007
  • Peker, Ekrem Hayri, Teşkilat-ı Mahsusa’dan Kuşçubaşı Hacı Sami, İstanbul-2011
  • Sorgun, Taylan, Halil Paşa, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyete Bitmeyen Savaş, İstanbul
  • Stoddard, P,Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul-1993
  • Tetik, Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa II, İstanbul-2018
  • Ülkü, İrfan, Enver Paşa, İstanbul-2005
  • Küçük, Yalçın Türkiye Üzerine Tezler V, İstanbul
  • Yalçın, Küçük, Sırlar, İstanbul-2006
  • Yalçın, Küçük, Gizli Tarih, İstanbul-2006
  • Yel, Selma, Yakup Şevki Paşa ve Askeri Faaliyetleri, Ankara-2002
  • Yılmaz, Yunus, Turancı sosyalist Ethem Nejat, İstanbul-2012

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ