Akadlar, Anadolu’ya ilk sefer yapan devlettir denebilir… Akadların kurucusu MÖ 2350 yıllarında Sargon olmuştur. Sargon Uruk şehir devletini yıkmış ardından Ur, Lagaş, Umma şehir devletlerini de yıkarak Mezapotomya’yı tümüyle ele geçirmiştir. Bu söylem Sümer devletinin yıkılması, yerinde Akad devletinin kurulması demektedir…
Sümer Kıral listesine göre Akad devletinin kuruluşu “… Uruk silahla vuruldu. Kırallık Agade’ye (Akad) geçti. Hurma bahçıvanının evlatlığı, sonraları Kiş Kralı Urzababa’nın sakisi olan Sargon kral oldu. Agade’yi kurdu ve 56 yıl idare etti” diye anlatılır.
Naram Sin dönemi belgelerinde, “Atam Şarrukeni (Sargon) Uruk şehrini yıktı, Kişliler’in hürriyetini verdi. Mezopotomya’da siyasi birliği sağladıktan sonra kendisini Şarkişsati -Dünya Kralı- ilan etti” denilmektedir. Sargon’un Elam’a, Suriye’ye, kuzeydeki kavimlere, Lübnan ve Toroslara kadar yaptığı seferler onu, dünya hakimi -Şarkiş-şati- yapmıştır. Ticaretle yavaş yavaş zenginleşmek yerine, seferlerle zenginlikleri eline geçirmiştir. Daimi orduyu da kurarak askeri ve maddi üstünlük sağlamıştır…
Fırat kıyısındaki Tuttul şehir devletini ele geçirince, buranın yerel Tanrısı Dagan; kendine kurbanlar sunan Sargon’a Ticaret Yolu üzerindeki Mari, İbla, Tarmun ve Gümüş Dağları (Toros Dağları) ile Sedir Ormanlarının ( Amanos Dağları) hakimiyetini vermiştir.
Sargon’un torunu Kral Naram Sin, Akad ordusunu Anadolu’ya yürütmüştür.
Bunun iki nedeni vardır. Birincisi Anadolu madenler bakımından zengindir. Özellikle gümüş ve altın madenleri buradadır. Bu maden yataklarına sahip olmak istemektedir. Öte yandan Tuz Gölü’nün güneyinde kurulu olduğu belgelerden anlaşılan Puruşhanda (Acem-höyük) şehrinde Akad’lı tacirler oturmaktadır. Tacirler şikayet mektubu yollayarak Kral Naram Sin’den yardım istemişlerdir.
İkinci olarak, Anadolu’da da şehir devletleri egemendir. Büyük bir merkezi devlet yerine birbirleriyle didişen şehir devletleri vardır. Şehirlerin çevresi surlarla çevrilidir. Zenginlikler yöneticiler elindedir ve surların arkasına saklanmışlardır. Akad ordusuna karşı koyacak, askeri gücleri yoktur… .
Kral Naram Sin, kalabalık ordusunu Anadolu’ya yürütmüştür.
Anadolu’ya girmiş; Hatti Kralı Pampa önderliğindeki 17 kralın ordusu ile savaşmış ve üstün gelmiştir. Kalelerini delmiş ve içindeki zenginliklere sahip olmuştur.
Naram Sin, Anadolu ordularının karşı koymadığını söylemiştir. Bunu tanrılara sunduğu şaraplara yormuştur. İşin aslı, yerel kralların zenginlikleri kendi halkları ile paylaşmadığı, halkın zenginlik ve refahtan pay alamadığı için, Akad istilasına karşı koymakta isteksiz olduğu anlamı çıkmaktadır…
Hatti Kralı Pampa’nın ardındaki 17 Şehir Devleti’nden birisi Turki Krallığı’dır. Kıralı İlşu Nail’dir. Adı açıkca Turki Krallığı’dır… İl-Şu adı da İl-Teriş, El-Teriş gibi; devleti kuran toparlayan anlamında Türkçe bir söz gibi gelmektedir. Keza Nail adı Anadolu’da yaygın bir erkek adıdır. M.Ö. 2250 yılında, günümüzden 4.250 yıl önce, Türklerin Anadolu’da yaşadığı ve devletleri olduğunu gösteriyor…
Rahmetli Atatürk, Anadolu yedi bin yıllık Türk Beşiği’dir derdi. Boşuna söylememiş anlaşılan…
Dikkatimi çeken, tabletteki devlet adı okunamayan “… Kralı Nur Dagan” adıdır. Arkeolog Nurdoğan Güler, adının oralardan geldiğini söylemişti. Gözümle görmüş oldum. Tuttul Yerel Tanrısı’nın da adı Dagar idi. Bunu da ilginç buldum.
Mari Tabletleri’nde Turukku-Turuk Devleti adı geçiyordu. Atlı, akıncı bir devlet olarak nitelenmişti. Bu devletin de Türki bir devlet olması olasıdır. Mari Tabletleri, M.Ö. 4000 yıllarının yazışmalarını kaynak gösterilmişti.
Bunları araştırırken Fırat kıyısında olduğunu sandığım Uzkeş şehri veya şehir devletinin de adı geçmiştir. Sümer devletleri arasına Kiş Devleti vardır. Sargon’un, Uruk kentini yıkarak Kişlileri özgürlüğüne kavuşturduğunu yazıyordu…
Kuzey’den inen dağlı Gurlar’dan söz ediliyor. Ur–Uz Türklerin kendilelerine verdiği en eski adlardan biridir. Gur, Ur, Uruk, Uzkeş, Keş şehri, Kişliler gibi adların birbiriyle ilintili oldukları anlaşılıyor. Sümerler zaten kendilerine Orta Asya’da Suhalkı derlermiş. Orta Asya’dan Mezopotomya’ya indikleri artık genel kabul görmektedir.
Tarihi eşeledikçe, altından eski Türk halkları çıkmıyor mu?
Tarihi yeniden yazacak bir nesle ihtiyacımız vardır.
Sağlıcakla kalın… .
Saliyazilari.blogspot.com | [email protected], 14.11.2019