Quantcast
Musluk Yörük Hayratı – Belgesel Tarih

Hasip ÖZTÜRK
Hasip  ÖZTÜRK
Musluk Yörük Hayratı
  • 23 Kasım 2022 Çarşamba
  • +
  • -
  • Hasip ÖZTÜRK /

Loading

Musluk  çeşme kurnası değildir!.

Musluk bir Yörük hayratıdır.

Yolculukta çeşmenin olmadığı, pınarın akmadığı; derenin, akarcanın şırıldamadığı yabanda; bir tas su içilebilen, suyu insan eliyle doldurulan aygıtın adı “musluk” tur.

Eminim yine bir sey anlamadınız! Dinleyin o zaman..

Eskiden yolculuk yayan yapıldak ya da binek hayvanları ile yapılırmış! Yolculuk günlerce ve çok zahmetli sürermiş! Her yerde çeşme, pınar, dere, akarca olmazmış. Yolcular çöldeki gibi susuzluk çekerlermiş! Yaya- atlı, zengin -yoksul arasında susuzluktan ötürü fark kalmazmış.

Yolcuları en çok, susuzluk daraltırmış…

O nedenle olmalı, hayrat denilince, akla ilk gelen çeşme yaptırmak olurmuş. Yol üstüne su getirip çeşme yaptırmak, hayratın en yaygın türü olmuştur. İnsanlar, hayvanlar, kuş, gurap çeşmelerden sulanmışlar. İnsanlar oluktan, hayvanlar yalaktan, kuş-kurap da suyun akağından nasiplenirlermiş..

İnsanoğlu, hayrat için, bunca zahmete niye katlanır? Allahın rızasını kazanmak için! Allah için canını esirgemeyene şehit, malını esirgemeyene hayırsever denilmiştir!

Allah katında en geçgel olanlar, canını esirgemeyen şehitlermiş. Onu, Allah yolunda malını esirgemeyenler; hayırseverler izlermiş! Bunlara ‘Allah razı olsun!‘ denilmesi yeterliymiş. Zahmetin karşılığı bu kadarmış.. Hatta “ kimse bilmese, yaratan bilir” derler. Yaratan, hayrat sahibinin hayrını, sevabını ecir defterine yazdırırmış! Bir miskali bile gözden kaçırmazmış!

Yörüklerin hayratı da “ musluk hayratı” imiş. Yol üstüne, bir desti su koyarlar veya büyükçe bir küpü her gün taze su ile dolu tutarlarmış. Her günün sabahında, alaca karanlık açılmadan önce,  Yörük obası, bu testiyi taze suyla doldururmuş. Yol üstünde, içecek su bulundurmak Yörüklerin musluk hayratıdır.

Yolcuların içeceği suyun tasası, Yörüklere mi düştü demeyin! Allah rızası için, gönüllü üstlendikleri bir hayrattır bu. Gönüllü bir hizmettir..

Yol üstüne bir su kaynağını taşıyıp çeşme yaptırmak her yerde mümkün değildir.

Yabanı, yazıyı iyi bilen Yörükler, susuzluğun yolcuları en zorladığı yerde, musluk hizmeti kurarak ve suyunu doldurarak bu hizmeti yürütürlermiş. Buraya koydukları büyük testi veya küpün uzun ömürlü olması, suyu serin kalması için etrafına duvar örerlermiş.

Küpün yanına su almaya ve içmeye yarayan kalaylı bir tas da koyarlarmış. Küpün derininden suyun alınabilmesi için, sapı uzun ve dikine olmalıymış. Saplı da denilen bu tas, küpün içine daldırılarak su alınırmış… Kalaylı tası birileri özenip götürmesin diye zincirle musluğa bağlarlarmış. Niyeti kötü olana zincir neylesin? Sadece bir an düşünmesi için verilen bir ‘im’ imiş zincir.

Musluk hizmeti yüzyıllar boyu süregelen bir gelenektir. Yabanda susuz kalanlara taze su ikramıdır. Bir Yörük obasının, hergün taze su ile doldurduğu hizmete “musluk” denilmiştir.

Adı, sanı bilinmedik yörük obaları, yurtları yakınındaki yollarda bu hizmeti Allah rızası için gönüllü yürütürlermiş. Garip yolcular, susuzluktan çatlayan dudaklarını musluk suyu ile ıslatırmış. Yolcu, ekinci, çoban, avcı vb. gelip geçenler musluk suları ile güçlerini tazelermiş.

Yolcu hayrat sahibini bilmez, tanımaz! Hayrat sahibi, Allah rızasına riya bulaşmasın diye işini alaca karanlıkta görür gidermiş. Yaratıcı zaten hayır sahibini ve hayrını bilirmiş!

Hayrat Allah ızası için görülen, karşılıksız bir hizmet, bir ibadetmiş.

Yörükler hergün taze su ile doldurdukları bu düzene ‘musluk’ demişler! Yüzyıllar boyunca sessiz ve sadasız bu hizmeti yürütmüşler. Belki bu hizmeti, kendilerinden önce yaşamış insanlarda görmüşler. Andaç sayıp sabırla, inatla yürütmüşler! Bozkırdan getirdikleri bir geleneği sürdürmüş de olabilirler. Öyle veya böyle, Yörükler insani ve evrensel iletiyi benimsemiş ve sürdürmüşler. Alkışlanacak bir davranıştır.

Yörükler alkış bilmezler, alkış beklemezler! Onların  dilinde, algış Tanrıya şükürdür!

Musluk hayratının, günümüzde yaşayan örnekleri vardır. Aydın ilinin, Yenipazar ilçesinin Karaçakal köyü Yörükleri, bu geleneği sürdürürlermiş. Köyün yazısında, yol boylarında halâ musluk yerleri varmış. İçlerinde hala hizmet göreni de varmış..

Musluğun suyunu yineleyecek.  Yörük Obası göçerse, kimi kimsesi kalmaz ise; bir başka Yörük obası, bu görevi üstlenir; hizmeti sürdürürmüş! Kadimden beri bu gelenek böyle sürüp gelmiştir…

Karaçakal köyünde, Madran yolu üstünde bir Kocameşe vardır. Duldasındaki musluk, Kocameşe Musluğu diye anılırmış. Eskiden, meşe yokken adı ne idi? Bunu kimse bilmiyor. Kocameşe ‘doğal kültür varlığı’ olarak sicile yazılmış. Meşe eskiye göre biraz daha boylanmış; dallı budaklı olmuş!  Adına ‘Dallı Musluk’ denilir olmuş.

Dallı Musluk’ta hala su bulunurmuş! Bir hayır sahibi de Kocameşe’nin duldasına bir tahta seki yaptırmış. İnsanlar burada, serinlikte su içer, dinlenirlermiş. Fazla değişen bir şey olmamış! Musluğun tası yine zincire bağlı imiş! Kalaylı tasın yerini, ‘naylon tas’ almış.

Karaçakal  köyü eski bir Yörük köyüdür. Vaktiyle, Mersin tarafından, Isparta’ya Yenişarbademli ilçesine gelmişler. Varsaklar‘ın Aydın yöresine iskânı sırasında Eğridir Gölü’nün güneyinde dağılmışlar. Kalanlar Havutlu ve Sofular köylerini kurmuşlar. Bir kısmı da Aydın, Yenipazar Karaçakal köyünü kurmuşlar. Madran yolu ağzındaki yazıyı ve yamaçları yurtlanmışlar. Madran dağına yaylaya çıkarlarmış. Yakın zamana kadar ‘Keşlievi’ de denilen üç direkli karaçadırlarda yaşamışlar. Şimdi köylerinde yerleşiktirler.

Artık onlar zeytincidir.

Madran dağına çıkan göç yolunda, çok eskiden kalma bir musluk varmış. Göç yolunda, içi yananlara su verirmiş. O kadar eskiymiş ki, adını anımsayan kalmamış.

Suyunu dolduran Yörük Obası’nın ardı, arkası kesilmiş. Görevi üstlenen biri de çıkmamış. Gel zaman musluk duvarı da yıkılmış! Şimdi ‘Yıkık Musluk’ diye anılırmış!

Kocameşe, Dallı Musluk, Yıkık Musluk ve başkaları… Daha fazlası da var o eski Yörük yurdunda. Başka Yörük yurtlarında.  Yörükler kaba saba, dağlı, erik-koruk bilmez denilerek horlanırlar! Allah rızası için üstlendikleri bu elsever kimlikleri pek bilinmez!. Musluklar, Yörüklerin insan canlısı kimliğinin sessiz tanıklarıdır.

Şimdi piyasa ekonomisi geçerli. Kimsenin kimseye parasız bir hizmeti dokunmaz.

Su içmenin de bir bedeli vardır. Elli kuruşa içilir, yüz kuruşa işenir! Buna bakılınca Yörüklerin hizmetinin, ne denli insani olduğu anlaşılır. Zamanımızın insanı bu türlü davranışları ahmakça bulabilir! Günümüz insanı, bir hayli bencilleşmiştir! Değer yargıları değişmiştir. İhtiyaçları baş döndürücü şekilde artmıştır…

Yollar eskisi gibi değildir. Düzgün ve yaygındır. Taşıt araçları bol ve hızlıdır. Uzaklar yakın edilmiştir. Susuzluktan ürkenler yanlarına pet şişede su alabilirler. Daha uzun yolculuk yapılan araçlarda, paketlenmiş içme suyu bulundurulur. Yol boyunca acıkan, susayan parasıyla hizmet alabilir. Artık benzin istasyonlarında alışveriş merkezi, lokanta, market, büfe vs. vardır. Görülen hizmetin fiyatı bellidir. Parasını ödeyen hizmeti alır.

Elli kuruşa suyu alır, içer;100 kuruş verir işerler! Artık Allah rızası için, kimse kimsenin hizmetini görmez olmuştur…

Ortada hayrat, musluk kalmamıştır. Hayır sahipleri azalmıştır. Sabahın köründe taze su ile musluk küpünü dolduran Yörük obası da kalmamıştır. Yollarda eskiden rast gelinen muhteşem Yörük göç katarları da hayal olmuştur. Yörük göçleri bitmiştir…‘O iyi insanlar, o güzel atlara binip gitmişler!’ İnsanlık denilen o muhteşem ruhu, Allah rızası için paylaşma ruhunu da ‘terki heybelerine’ koyup gitmişler!

Musluklar birer insanlık kurumuş!

Desti ile su taşıyanlar, muslukları dolduranlar birer masal kahramanı olmuşlar!

Geride küpünü dolduranlar kalmıştır!

Ya Allahın rızasını kazanma isteği kalmış mıdır?

Kalanlar çoğunca siyasileşmiştir! Yardım adıyla dağıttıkları torbalara karşılık oylarını istiyorlar!  Allahın razılığını kazanmak için değil, küplerini doldurmak için!

Düzen değişmiştir! Her şey parayla ölçülür olmuştur!

Karşılıksız hizmete ahmaklık diyenler çoğalmıştır!

Gerçek hayırseverler kendilerini gizlemiştir. Okul, hastane vs üstünde adları yazılıyor.

Atalar göl yerinde su eksik olmaz derler…

Yörüklerle birlikte insanlık da piyasadan çekilmiştir! ‘Yörük yörük yörüdü! Kıllı deriyi sürüdü!’ diye dalga geçerlerdi! Kıllıderideki nefis tulum peynirleri kalmış mıdır? Bir bir gidenlerin farkında mıyız?

Yörük deyip geçmeyin!

Yörük obası varsa, musluk’ta içecek suyu,  çadırına uğrarsanız ayranı da, insanlığı da bulursunuz…

Sağlıcakla kalın…

  • Hasip ÖZTÜRK
    saliyazilari.blogspot.com / 19.04.2013

Hasip ÖZTÜRK

Mersin, 1943 doğumlu. Emekli öğretmen, avukat İşletme Yönetim uzmanı, Araştırmacı,yazar. "Fındıkpınar Bir Sevdadır" başlığı altında Kölemenlerden günümüze erişen Pazaryeri, Pazarkent geçmişli; Yörük ve Türkmenlerin 1400 metre irtifalı yaylağı Fındıkpınar merkezli araştırması; Keşli Türkleri-Ohunkeşlik köyü merkezli Yörükler araştırması vardır. Bursa Haber Gazetesi'nde 7 yıl kadar süren köşe yazarlığı yapmıştır. Öncelikle Türk tarihi,Yörük ve Türkmenlerin tarihi konusuyla ilgilenir..Toroslar'da Keşli Yörükleri ile yakından ilgilidir. Saliyazilari.blogspot.com adlı bloğu vardır. Eposta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Hasip Öztürk

BU MAKALELER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR!

  • YENİ