Quantcast
Canlar Ülkesi Abhazya (2) – Belgesel Tarih

Tayfun ÇAVUŞOĞLU
Tayfun  ÇAVUŞOĞLU
Canlar Ülkesi Abhazya (2)
  • 17 Mayıs 2014 Cumartesi
  • +
  • -
  • Tayfun ÇAVUŞOĞLU /

Loading

“Dünyaya açılmak için ihtiyacı duyulan en önemli destek, resmen tanınma”

  • Bağımsızlık için canıyla-kanıyla bedel ödeyip, sonra da ayakta kalmayı başaran Abhazya Cumhuriyeti’nin, 1920’lerde yine bir ölüm-kalım savaşının ardından bağımsızlığını kazanan Türkiye Cumhuriyeti’nden talepleri var.
  • Abhaz diplomatlar bugünkü durumu, “Birbirine benzeyen yollardan geçmiş iki yakın dost milletiz. Bizi en iyi Türkler anlar” cümlesiyle çok net özetliyor. Abhazya Dışışleri Bakanı Vyaçeslav Çirikba da bu yaklaşımı doğruluyor.

Abhazya Hükümetinin konuğu olarak bir grup gazeteciyle birlikte gittiğimiz ülkeyi gezerken, insanların yüzündeki hüznü fark etmemek mümkün değildi. Çünkü üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına karşın, savaşın acıları ve anıları henüz çok taze. Savaşı görmüş, zorlukları yaşamış, yakınlarını kaybetmiş, hatta bizzat savaşmış çok sayıda insan var. Başta başkent Sohum olmak üzere, neredeyse her köşe başında bir şehitlik bulunuyor. Üzerinden 20 yıl geçmesine karşın, nüfusu bugün 250 bini ancak bulan Abhazya’da, 6 binin üzerinde can kaybına yol açan 1992-1993 Bağımsızlık Savaşı’nın izleri her yerde duruyor. Örneğin başkent Sohum… Neredeyse yarısı terk edilmiş gibi… Kurşun izleriyle delik deşik kimi binalar da adeta canlı müze olmuş.

Sohum’a ulaştıktan birkaç saat sonra, sahil caddesindeki hareketliliği merak edince, kendimizi 9 Mayıs Büyük Yurtseverlik Savaşı Zaferi Anma Törenlerinde bulduk. 2. Dünya Savaşı’nın Rusya’nın da zaferiyle sonuçlandığı günün 69’ncu yıldönümüydü. Öğrendik ki, 2. Dünya Savaşı sırasında 55 bin 500 Abhazya Cumhuriyeti vatandaşı Sovyet Ordusunda cepheye gitmiş, 17 bin 436’sı ise can vermişti. Meçhul Asker Anıtı’na çiçekler kondu, hep birlikte zafer şarkıları söylendi… Abhazlar için 2. Dünya Savaşı da, Gürcistan ile 1992-1993 Bağımsızlık Savaşı da büyük önem taşıyor.

KARADENİZ’İN İKİ YAKASI

Türk gazeteci heyeti olarak, Abhazya ziyaretimize gelince… Lafı uzatmadan, döndürmeden, kısaca özetlersek… Bağımsızlık için canıyla-kanıyla bedel ödeyip ayakta kalmayı başaran Abhazya Cumhuriyeti’nin, 1920’lerde yine bir ölüm-kalım savaşının ardından bağımsızlığını kazanan Türkiye Cumhuriyeti’nden talepleri var. Abhaz diplomatlar, “Birbirine benzeyen yollardan geçmiş iki yakın dost milletiz. Bizi en iyi Türkler anlar” cümlesiyle durumu özetliyor.

Nitekim Abhazya Dışışleri Bakanı Vyaçeslav Çirikba da, konuk gazeteciler için düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ile ilişkileri çerçevesinde Abhazya’nın dış politika çalışmalarının ana hedeflerini 5 maddeyle özetliyor ve şöyle diyor:

“Türkiye tarafından Abhazya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının tanınması. Ankara’da Abhazya Cumhuriyeti ve Sohum’da Türkiye Cumhuriyeti diplomatik temsilciliklerinin açılması. Pasaportların, seyahat belgelerinin ve diğer hukuki evrakların karşılıklı olarak tanınması. Abhazya ile Türkiye arasında hava ve deniz ulaşımının başlatılması. Türk yatırımlarının Abhazya ekonomisine çekilmesi.”

Çirikba’nın altını çizdiği maddeler arasında yer alan ulaşım maddesi de gerçekten çok önemli. Abhazya’nın Karadeniz’e oldukça uzun kıyısı ve Sohum’da büyük bir havaalanı olmasına karşın, Türkiye tarafından resmen tanınmadığı için, TC vatandaşlarının bu ülkeye giriş-çıkışı sıkıntılı bir süreç. Yola çıkmadan Abhazya vizesi aldıktan sonra, havadan ya da denizden Rusya Federasyonu’na bağlı Sochi’ye ulaşmak, buradan alınacak transit vize ile (ve Rus gümrüğünden çıkış yaparak) Abhazya’ya girmek gerekiyor. Bunun anlamı açık. Aynı gün içinde Rus gümrüğünden giriş ve çıkış, Abhazya gümrüğüne giriş, birkaç saat içinde bir çok bürokratik işlem demek. Dönüş için de durum aynı. Tabii Gürcistan’ın Abhazya’ya karşı yalnızlaştırma politikası ve ambargo uyguladığını ve hatta Türkiye’den Abhazya’ya çeşitli ürünler taşıyan Türk ticaret gemilerine el koymayı sürdürmekte olduğunu da hatırlatalım.

Hal böyle olunca, Türk gazeteci grubunun Abhazya ziyareti, dostluk mesajlarının iletilebilmesi adına önemli bir platform olarak algılanıyor. Nitekim Bakan Çirikba bu durumu “Abhazya devleti, iki dost halk arasında temas ve iletişimin yoğunlaşmasını memnuniyetle karşılamaktadır” cümlesiyle özetlerken, aslında bir misyonun da çerçevesini çiziyor.

Abhaz ve Türk halkları arasındaki ilişkilerde yeni bir çağın başlamasını umut ettiklerini dile getiren Çirikba, “Bizler, Karadeniz’in iki yakasında yaşayan yakın komşularız. Birbirimizi iyi tanımalıyız. Özellikle inşaat, tarım ve turizm alanlarında birlikte iş yapma, kültür, eğitim ve spor alanlarında paylaşımda bulunma potansiyellerimiz büyük. Türkiye vatandaşı olan Abhaz, Çerkes ve Ubıh kardeşlerimizden oluşan diaspora, Türkiye Cumhuriyeti ile aramızdaki ilişkilerin iyi bir geleceğe sahip olacağından kuşkum yok” dedi.

ANAVATANA DÖNENE KOLAYLIKLAR

Abhazya, yurt dışında yaşayan yurttaşların geri dönmesi için kolaylaştırıcı birçok adım atmış. Abhaz kökenli olup başka ülkelerde yaşayanlardan (Türkçeye gurbet-gurbetçi diye çevirebiliriz, onlar diaspora adını veriyor) Abhazya’ya dönmek isteyenlere birçok olanaklar sağlanıyor. Örneğin ev ve arazi veriliyor, maaş bağlanıyor. Bu çalışmalar da Geri Dönüş Devlet Komitesi eliyle yürütülüyor. Geri dönüş konusunda bugüne dek çok önemli bir başarı sağlanamamış olsa da, çabalar devam ediyor. Dönüş istatistiklerinin er ya da geç, tatmin edici boyutlara ulaşacağı umudu taze ve dipdiri…

Son söz… Abhazya’nın geleceğe doğru gerçekten büyük bir adım atmak için Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye’nin de, ekonomik anlamda (turizm de dahil) çok bakir bir ülke olan Abhazya’nın sağlayacağı olanaklardan yararlanmaya… Oysa Türkiye-Abhazya ilişkilerinin geleceği, ister istemez Türkiye-Gürcistan ilişkilerinden etkileniyor. Boru hatları, ABD ile ilişkiler, Rusya’nın tutumu, ABD-Rusya bilek güreşi gibi ana faktörler de bu ilişkilerin bazen katalizörü, bazen freni… Bakalım, önümüzdeki süreç neler gösterecek…

İnegöllü Vedat kendi
mezarını kendi kazdı

1992-1993 Gürcistan-Abhazya Savaşı’nı duyar duymaz Abhazya’ya giden Abhaz kökenli Türk vatandaşlarından bazıları bu savaşta canını verdi.

Abhazya’da vatan şehidi olarak anılan bu gençler arasında İnegöl’den giden Vedat Kozba ve Zafer Argun da bulunuyor. Gezimiz sırasında, diğer şehitlikleri olduğu gibi, Vedat ve Zafer’in Gudauta’daki mezarlarını da ziyaret ettik. Orada öğrendiklerimiz, savaş sırasında yaşanan binlerce hazin öyküden sadece birisiydi:

Rusya Federasyonu’nun desteğini alan Gürcü yönetimi, bağımsızlığını ilan eden Abhazya’yı 14 Ağustos 1992 tarihinde işgal etti. Beşiktaş’ın eski başkanlarından Süleyman Seba’nın 1969 Adapazarı doğumlu yeğeni Efkan Seba (Tsıba) Abhazya işgal edildiğinde sadece 23 yaşındaydı. Atavatanı Abhazya’nın işgali üzerine kardeşlerinin yardımına koştu. Abhazya’ya ilk giden gruba katıldı. Ağustos ayı bitmeden Abhazya’ya vardılar. Kasım ayına kadar birçok çatışmada yer aldı. 3 Kasım 1992 tarihinde Şrom bölgesindeki çatışmalar sırasında Rusya Federasyonu’nun Gürcistan’a sağladığı bir helikopterden açılan ateş sonucu şehit düştü…

Efkan’ın şehadeti, Türkiye’den birlikte gittiği arkadaşlarından Ekim 1967 İnegöl doğumlu Vedat Kozba (Akar, Abhaz) için büyük üzüntü kaynağıydı. Vedat, Efkan Seba için Gudauta Kardeşlik Mezarlığı’nda kendi elleriyle kabir kazdı. Ne var ki, Efkan’ın ailesi genç şehidin Türkiye’de toprağa verilmesini istiyordu. Efkan Seba’nın naaşı, ölümünden 5 gün sonra anavatan Abhazya’dan doğduğu yer olan Türkiye’nin Sakarya ili Hendek İlçesi Soğuksu-Cigerde köyündeki evine getirildi ve köy mezarlığında defnedildi.

Girdiği bütün çarpışmalarda korkusuzluğuyla dikkat çeken Vedat da, arkadaşından birkaç hafta sonra, Oçamçıra cephesindeki direnişte (30 Kasım 1992) şehit oldu. Kayıtlara geçen son sözü “Zafer bizim olacak” olmuştu. Vedat’ın naaşı Gudauta Kardeşlik Mezarlığı’na getirildi. Türkiye’ye gönderileceği kesinleşmeden önce şehit arkadaşı Efkan için kazdığı ve boş kalan o mezara kendisi defnedildi.

Son bir bilgi… Türkiye’den Abhazya’ya giden ilk grupta yer alan 1968 İnegöl doğumlu Zafer Argun (Alış, Abhaz) da, Abhazya’da şehit olanlar arasında. Silah arkadaşlarının özellikle cesaretiyle andığı Zafer, 5 Nisan 1993’te şehit oldu. O da Vedat gibi Gudauta Kardeşlik Mezarlığı’nda yatıyor.

Gazetecilerden işbirliği

Abhazya Cumhuriyeti’nin davetlisi olarak, Türkiye de kurulu bulunan Abhaz Dernekleri Federasyonu’nun organizasyonu ile 08-13 Mayıs tarihleri arasında Abhazya Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen ziyarette, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanlar Konseyi toplantısı da yapıldı. Federasyona bağlı gazeteci meslek örgütlerinin başkan ya da temsilcilerinin katıldığı toplantının ardından, TGF ile Abhazya Gazeteciler Birliği arasında gazeteci değişimi ve mesleki dayanışmayı öngören işbirliği protokolü de imzalandı. Protokole TGF Genel Başkanı Atilla Sertel ile Abhazya Gazeteciler Birliği Başkanı Vladimir Kapba imza koydu.

Heyete ÇGD Bursa Şubesi Başkanı Yüksel Baysal ve yönetim kurulu üyeleri ile Abhaz Dernekleri Federasyonu’nu temsilen Genel Başkan R.Cengiz Koç Ashuaba, Basın ve Halkla İlşkiler Sekreteri Atilla Sağım Aşharaa, Sosyal ve Kültürel İşler Sekreteri Atanur Aksoy Akhusba, Abhazfed Yurt Dışı İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Rüknet Yeşilyurt Gocupha, Abhazfed Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Osman Türeyyen Kurniya ve Abhazfed Denetleme Kurulu Üyesi Şamil Ertaş Yaşba da eşlik etti.

Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Oleg Arşba, kongre katılımcılarına hediye takdim etti. (Devamı)

Canlar Ülkesi Abhazya (3)

Tayfun ÇAVUŞOĞLU

Gazeteci / Yazar - Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca Bölümü (1985) mezunu. 1983'ten itibaren yerel gazetelerde muhabir, istihbarat şefi, haber müdürü, yazı işleri müdürü ve genel yayın yönetmeni olarak görev yaptı. Bursa Ansiklopedisi'ne (Yılmaz Akkılıç, 2002, Burdef Yayınları) madde yazarlığı yaptı. E-Kitap Yayıncılık tarafından (Şubat 2018) epub formatında yayınlanan “Nutuk“ için editör olarak Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kronolojisini hazırladı. Mümin Ceyhan'ın yazdığı “Kanla Yazılan Dostluk“ romanının (Mümin Ceyhan Bursa Kültür Kaynakları Araştırma Kütüphanesi yayını, Mart 2023) editörlüğünü yaptı. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi'nde başkanlık (1997-2001) görevini yürüttü. Aynı zamanda web sitemiz Belgeseltarih.com'un kurucu ortağı ve yazarıdır. Yayınlanmış Kitapları: 1)“Çanakkale 1915 – İftiralar, Yalanlar, Polemikler“, 2014, Kastaş Yayınevi-İstanbul 2)"1915 - Çanakkale Savaşında Trakya", 2018, Haber Ajansı Yayınları-İstanbul E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024