Kalafatis 8 Ocak 1867 yılında Trilyede dünyaya geldi, babası Nikolaos Kalafatis, annesi Kalliopi Lemonidou idi. Kalafatis çocukluk döneminde Trilye’de bulunan kilise ve manastırda zamanını geçiriyordu, sonrasında Heybeli Ada’da bulunan Ruhban Okuluna gitti ve dört ciltten oluşan bir kitap yazdı.
Ruhban okulundaki eğitiminden sonra önce İzmir’e sonrasında Atina’ya gitti, kiliseye girdi ve kısa zamanda metropolitliğe yükseldi.
Drama metropolitliğinden sonra tekrar İzmir’e geldi ve Ortodoks metropolitliğine burada devam etti. Yunan ordusu 15 Mayıs 1919 sabahında İzmir’e çıktığında, onları ilk karşılayan dönemin Rum Ortodoks Metropoliti Hrisostomos Kalafatis oldu. Yunan Albayının çizmesini ve Yunan Bayrağını öperek askerleri elinde haç ile kutsamıştı ama söyledikleri ise yıllarca unutulmayacaktı:
“Evlatlarım, bugün İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle, onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Bütün azizler arkanızda!”
3 yıl boyunca Kalafatis İzmir’de Türklere kan kusturmuştu. Akla hayale gelmeyecek kinci davranışlar sergiliyor, insanların nefretini kazanıyordu. Oysa İzmir’e metropolit olarak geldiğinde kimse onu işinden dolayı rahatsız etmemiş dini çalışmalarını serbestlikle yürütmüştü.
15 Mayıs 1919 sabahı Yunanlılara karşı ilk kurşunun gelmesi ortalığı karıştırdığı gibi Yunan birliklerini de tedirgin etmişti. İlk kurşunu atan gazeteci Hasan Tahsin orada şehit edildi. Yunan ordusu katliam yaparak ilerleyecekti. “Türkleri öldürün” naraları atanların başında ise Kalafatis vardı.
9 Eylül 1922 günü İzmir’e giren Türk ordusunu karşılamaya gidip, hayırlı olsun ziyaretinde bulunanların arasında yine Kalafatis vardı, fakat Nurettin Paşa’nın affı olmadı. Hemen tutuklanmasını istedi. Kalafatis derhal tutuklandı fakat Vilayet konağından çıkarılırken halk tarafından linç edildi.
Trilyeli Kalafatis’i ne İzmir halkı unuttu ne de Yunanlılar… Yunanlılar Kalafatis’i şehit kabul edip “aziz” dediler, Aya Fotini Kilisesinin aynısını Yunanistan da yaparak, bahçesine heykelini dahi diktiler.
Kıbrıs Rum Kesiminin metropoliti onun ismini alarak Aya Fotini kilisesinde ayin dahi yaptı. İşte Bursa’mızın sınırları içinden çıkıp hem Türk hem de Yunan tarihinde yerini almış, bizim zalim bir yobaz, Ortodoksların ise aziz olarak kabul ettiği Trilyeli Kalafatis’in öyküsü bundan ibaret…