Quantcast
Bursa’da son ipek filatürcü – Belgesel Tarih

Ekrem Hayri PEKER
Ekrem Hayri  PEKER
Bursa’da son ipek filatürcü
  • 21 Ağustos 2018 Salı
  • +
  • -
  • Ekrem Hayri PEKER /

Loading

“1990 yılının Haziran ayında neredeyse 1500 yıldır ipekçilik yapılan Bursa’da kozacılık bitti. Sonraki yıl, bir sonraki yıl kimse koza üretimi için kimse kapıları çalmadı. Önce yaşlı dut ağaçları yakılmak için kesilmeye başlandı. Sonra daha genç ağaçlar kesilmeye başlandı. Oysa Bursa’da yetiştirilen,  sonra Kayseri ve Hereke’de dokunan ipek halılarımız dünya pazarlarında kapışılırdı. Binlerce insan bu işten para kazanır, gelen döviz o yıllarda ekonomimize büyük katkı sağlardı. Koza Birlik biraz katkı sağlasaydı bu felaket yaşanmaz, ipekçilik ülkemizde devam ederdi.”

Bu satırlar ipeğe sevdalı değil, karasevdalı Yüksel Ünal’a ait.

Yüksel Hanım1936 yılında Emir Sultan Semtinde doğmuş.  Çocukluğunda tanışmış ipekle. Anneannesi Romangal İpek Fabrikasında ustaymış. Fabrikadan torununa kozalar, kelebekler getirirmiş. Kozaların içindeki kelebeklerin kozayı delip, uçmasını seyredermiş. Kelebekleri çok severmiş, onları yumurtlatırmış. İpek iplikleriyle oynarmış.  Bu fabrika 19.yüz yılda Romangal ailesi tarafından kurulmuş ve bir dönem Fransız Konsolosluğu olarak kullanılmış.

“O dönemin belli-başlı ipekçileri; Resulzadeler, Gaffarzadeler, Çıngıllı İsa Dayı, Ahmet Şark, Kolsuz Faik, İpekerler’di.”

Romangal İpek Fabrika’sını daha sonra “Kolsuz Yılmaz Faik İpek” (1896-1968)satın almış. Birinci dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesinde subay olarak çarpışan Faik Bey iki kolunu da kaybeder. Savaş sonrası Bursa’ya gelir ve ticaretle uğraşır. Sanayiye atılan Faik Bey, 1946 yılında Bursa milletvekili olur. Fabrikanın yanında bulunan 1852 yılında yapılmış, Fabrikayı Hümayun, Romangal’ın kozaklığıymış.

Babaannesi Atatürk’le ilgili bir anısını anlatmış torununa. “Sabahın alacakaranlığında çeşitli semtlerden gelen çoğu kadın işçiler Yeşilde toplanıp, ellerinde fenerlerle karın içinde Muradiye’deki fabrikaya yürürlermiş. Otobüs, servis yoktu o yıllarda. Atatürk Bursa’ya yaptığı ziyaretlerin birisinde fabrikaya gelmiş, işçileri yemekhaneye toplamış, Yemekhaneye bir tahta koydurup, okuma-yazma bilip, bilmediklerini kontrol etmiş. Sonra öğle saatlerindeki tatillerini sormuş, bir saat olduğunu öğrendiğinde öğle tatillerinin bir buçuk saate çıkarılmasını istemiş, ayrıca “Bu gençlere okuma-yazma öğreteceksiniz” demiş. Fabrika sahipleri bu isteğe uymuşlar ve fabrikalarda okuma yazma kursları açılmış.

1936 yılında Yeşil Bursa’nın ruhani mahallesi Emir Sultan’da doğar. Buhara’dan gelen Emir Sultan, Padişah’a damat olacak saygınlıktadır. Yıllar sonra kader Yüksel Hanımı Özbekistan’a sürüklediğimde ilk işim Buhara’ya gidip, Buhari Mahallesindeki babasının evini ziyaret etmek olmuş. Emir Sultan’ın babasının evi müze haline getirilmiş. Müze dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal katkılarıyla yapılmış. Emir Sultan semtindeki Emir Buhari ilkokuluna gider. Savaş yılları okuma sevdasını sona erdirir. Kız kardeşleri ondan şanslıdır. Birisi Kız teknik öğretmen okulunu bitirir. Diğeri Bursa kız Lisesi’ni birincilikle bitirir, Hacettepe Üniversitesine gider ve başarılı bir doktor olur. Onun üç oğlu da doktor olurlar.

Yüksel Hanım mahallesinden tanıdığı İpekçi Mustafa Ünal ile 1954 yılında evlenir. Kocasının öldüğü 1985 yılına kadar ipek işini beraber yürütürler.  Ünal Ailesinin Karamazak mahallesindeki kurduğu ipek fabrikası 1948 yılında faaliyete geçmiş. Babasının Kapalıçarşı’da ayakkabı dükkânı varmış. 1958 yılında çıkan büyük yangında – Ciltçi Celil’in kalfasının sebep olduğu söyleniyor-Kapalıçarşı yangınında bu dükkânları yandı.  Aile Gemlik ilçesine taşınır. Gemlik’te lise yoktur, ortaokulu bitiren kız kardeşlerini Yüksel Hanım lisede okutur. Yangın ailesine ekonomik açıdan çok zarar vermiş.

Ünal ailesi 1954 yılında askeri Lise’nin altındaki Karamazak Mahallesi’nde küçük bir ipek fabrikası kurarlar. Yüksel Hanım, aileden Mustafa Ünal ile evlenerek ipek sevgisini başka boyuta taşır. İpek bundan sonra yaşamının merkezi haline gelecektir.

Yüksel Hanım, Karamazak Mahallesi’ndeki  filatür fabrikasında bulunurken, Mustafa Bey Koza Hanı’ndaki yazıhanede dururmuş. Bu fabrikada kozadan iplik çekerlerdi. (Karamazak mahallesinde oturan akrabalarıma gittiğimde fabrikaya bakıp, geçerdim. O yıllarda içine girmek hiç aklıma gelmemişti)

Eşi Mustafa Bey,  Koza Handan koza alıp, ipek satar, Yüksel Hanım da işçileri, üretimi takip eder, iplikler paketleyip, satışa hazırlarmış. 1985 yılında eşini, kaybedene kadar ipek işini eşiyle birlikte yürütmüşler.

“Köylüler kozalarını Koza Han getirirler. Tüccarların eksperleri üreticilerin arasında dolaşır, ürünlerinin kalitesini kontrol ederlerdi. Üreticiler heyecanla alım-satımı başlatacak gongun sesini beklerlerdi.

 

Eşini kaybettikten sonra, tüm zorluklara katlanarak, işi sürdürmüş. “İpek söz konusu oldu mu, beni kimse durduramaz” diyordu. Fabrikanın üstündeki boş arazi imara açılıp, apartmanlar blokları dikilince sıkıntı başlar. Kozalar işlenirken(suda kaynarken) çıkan kokusu apartman sakinlerini rahatsız eder. Şikâyetler başlar. Belediye yetkilileri gelip, fabrikayı taşımasını ya da kapatmasını isterler. Yerleşimi az, suyu bol bir yer arar ve Merinos Fabrikası’nın altında, bugünkü Çiftehavuzlar Mahallesi’nde bir yer bulur ve işletmesini 1986 yılında buraya taşır. Üretime devam eder, ama koza üretimi her geçen gün azalmaktadır. 40-45 gün gibi kısa bir sürede üreticilerine iyi para kazandıran kozacılık, ülkeyi yönetenlerin aymazlığından dolayı bitmekteydi.

Yüksel Hanım ipek işini yürütürken, yurdumuzda Başbakan Turgut Özal Liberalizm rüzgârını esmektedir. Çin’den ucuz ipek gelmeye başlamıştır. Ucuz ipeği gören, duyan her tüccar, Çin’den kumaş getirmeye koşar. 1989 ve 90 yıllarında o kadar çok ipekli kumaş gelir ki ipek kozası alıp, işleyen tüccar ve sanayiciler iflas ederler. 1990 yılında açılan koza pazarına gelip, koza alacak tüccar ve filatürcü kalmaz.1990 Haziran ayındaki son gong kozacılığı bitirmişti. Koza alıp, iplik çekenler ya iflas etmiş, ya da sermayelerinin tükenmesiyle alımdan çekilmişlerdi.

Üç kilo kozadan bir kilo iplik çıkar.  800C derecedeki suda 5 dakika bekleyen kozalar uç verir. Bu uçlar elle toplanır ve filatür makinesine verilir. İplik çıkrıkla sarılır ve çile oluşturulur. Bir kozadan 1200-1400 metre iplik çıkar. 40 iplikten 20 denye iplik oluşturur. Bu normal dokuma ipliğidir. Halı ipliği için daha kalın iplik üretilir.

“İpliğin kalitesi kadar bükümüde çok önemlidir. En büyük müşterimiz ipek halı ve kumaş dokuyan Kayseri’li tüccarlardı. Tüccarlar ipliği kontrol edip, alırlardı. Bükümü  404 lakaplı Nihat Usta yaptı dediğimizde; ya öyle mi, deyip,ipliği kontrol etmeden alıp, giderlerdi.”

 

Bursa’nın tekrar dünyanın sayılı ipek üretim merkezlerinden olmasını isteyen Yüksel Hanım, 2013 yılının Bursa İpek yılı ilan edilmesi üzerine  Bursa’da ipekçiliği geliştirmek için ipeğe gönül vermiş bir-kaç arkadaşıyla temasa geçer. Günlerce oturup, nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda konuşup, tartışırlar.Beraberce Bursa İpekçiliğini Geliştirme Derneği BİG-DER’in kurulmasına  örderlik eder. Dernek dönemin Bursa Valisi Şahabettin Harput’tan destek görür. Bu dernek 2013 yılında Koza Han’da ilk etkinliğini düzenler.

2013 Yılı 17 Haziran günü Koza Han girişi ve avlusunda KOZADAN KUMAŞA BURSA KOZA ve  İPEK

FESTİVALİ düzenlenir Yüksel Hanım ve Oğlu Mehmet Ünal bu etkinliğin her safhasında görev alır.

Yüksel Hanım Bursa’da imkanlarını zorlayarak oğlu Mehmet Bey’leipekçiliği canlandırmaya çalışır. Bu amaçla geçmişte ipek fabrikalarının yoğun olduğu Muradiye semtini araştırırlar. Çünkü burada kapanan ipek fabrikalarında çalışmış, yaşı geçmişsede ruhunda ipek taşıyan kadınlar vardır.

Aramalar netice verir. Selim paşa konağının altında; “Gavurun Bahçesi”nde  eski bir flatür fabrikasını kiralarlar. 1860 yılında Selim Paşa’nın yaptırdığı filatür fabrikasını  Fransızlar işletmiş. Bina eskiyince  eskiyince yıkılır ve yenisi yapılmış. Bina 1944 yılında Ekeryılmaz Ailesine geçmiş.

Fabrikanın Yüksel Hanım ve Oğlu Mehmet Bey tarafından açıldığını duyan ipek sevdalısı kadınlar fabrikayı doldururlar. Mehmet Bey geliştirdiği makineleri çabucak kurar ve fabrikayı devreye alır.

Annesi yüksel Hanım, fabrikanın hemen altında bulunan evi kiralayıp, orada yaşamaya başlar.

FABRİKA’DA ÇALIŞAN MURADİ’YELİ KADINLAR

Kurulan fabrikada iplik çekimi, büküm, tavel, çile bölümleriyle tam teşekküllü bir fabrika olarak üretime devam etmektedir. Yüksel Hanımın rüyası gerçekleşmiş ve Bursa’ üretilen kozaları işleyecek bir fabrikayı hayata geçirmiştir.

Ekrem Hayri PEKER

Kimya mühendisi, araştırmacı, yazar. Bursa Mustafakemalpaşa’da (1954) doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunu. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü, C Grubu iş Güvenliği uzmanı olarak Nano kimyasalların tekstil materyallerine uygulamalar konusunda üniversitelerde konferanslar verdi. Yayınlanmış kitaplarından bazıları: "Kuşçubaşı Hacı Sami Bey", "Özbek Mektupları", "Yeşim Taşı - Ön Türkler ve Türk Tarihinden Kesitler", "Kafkasya'dan Anadolu'ya - Zekeriya Efendi". Belgeseltarih.com kurucu ortağı ve yazarıdır. E-Posta: [email protected]

FACEBOOK - YORUM YAZ

Sosyal Medyada Paylaşın:
Etiketler:
Ekrem Hayri Peker
  • YENİ
Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Bir Mektup.. Bir Tehdit… Bir İsyan…

Haber Merkezi, 13 Mart 2024
Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Kalfatlı – Kalafatlı ve Kültürel Kimliği

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Mart 2024
İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

İnegöl’de Bir Yıldız Söndü

Haber Merkezi, 11 Mart 2024
Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Osman, Atman, Tuman ve Vakanüvislik

Ekrem Hayri PEKER, 18 Şubat 2024
Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Muğla Kalafatları ve Halk İnançları

Dr. Yaşar KALAFAT, 11 Şubat 2024
100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

100 Yıllık Bir Lezzet: Hacıbaba Köfte

Ekrem Hayri PEKER, 11 Şubat 2024